mrbombastic
100 (enerjik)
yedinci nesil yazar 1 takipçi 1.20 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    ağlayan kütük

    1.
  1. .. "Olay", Muhammed'in 11 "sahabi"si (arkadaşı) tarafından "nakl" edilmiştir. (Bkz. Süleyman Nedvi, Ibid, c.4, s.1653, dipnot1) Bunlar arasında, Abdullah Ibn Abbas, Abdullah Ibn Ömer, Cabir Ibn Abdullah, Ebu Saidi'l-Hudri, Enes Ibn Malik, Übeyy Ibn Kab gibi ünlüler ve Peygamber'in karılarından Aişe de var. Böylesine bir saçmalıkta bile "sahabi"ler birleşebiliyor işte. Peygamber'in, "birer yıldız gibidirler, hangisine uyarsanız, doğru yolu bulursunuz!" diye övdüğü "sahabiler"..

    Söz konusu olay, yani bir "mucize" olarak "hurma kütüğünün Peygamber için ağladığı", "en sağlam" kabul edilen "hadis kitapları"nda da yer almakta, "tefsir kitapları"nda da..(Bkz.Tecrid, hadis no 126). "Olay"ı alıp yazanlar arasında Buhari de var. (Bkz. Kamil Miras,Sahih-I Buhari Muhtasarı Tecrid-I Sarih Tercemesi, Ankara 1966, (2.basım), c.3,s.76,77, 1 no.lu dipnot.)Dahası bu olayı içeren hadis, sağlamlık yönünden hadisçilerce en yüksek derece sayılan "mütevatir" derecesindedir. "Mütevatir hdis"tir, ya da bu mertebede görülmüştür.(Bkz.Kamil Miras,Ibid, c.3,s.79,4 no.lu not. Ayrıca; Bkz.Nedvi,Ibid,c.4,s.1652,1653) "Olay" nasıl olmuş? "Mescid'de mimber yoktu. Peygamber hutbe okurken, bir hurma kütüğüne dayanırdı. Sonra mimber yapıldı ve Peygamber mimibere çıkmıştı hutbe okumak için. Artık hurma kütüğüne dayanmıyordu. Tam o sırada bir "ağlama" sesi duyuldu. Kimine göre bir çocuk ağlamasına, kimilerine göreyse gebe, ya da yavrusunu arayan bir deve sesine benziyordu. Ama kesin olan şuydu: Bir 'feryat', 'acı bir çığlık' ya da 'acılı ağlama' türündendi. Kütükten peygamber ayrıldığı için olmuştu bu. Sarsılarak ağlayan kütüktü. Peygamberin daha önce dayanarak hutbe okuduğu hurma kütüğüydü. Dayanamıyordu ayrılığa. Ağlaması, inlemesi bundandı. Peygember hemen mimberden indi, elini kütüğe koydu. Ya da kucakladı onu. Kütük sesini yavaşlattı. Tıpkı susturulan bir çocuk gibiydi artık. Yavaş yavaş ağlayarak inledi. Ve sustu sonra. Bunun üzerine Peygamber konuşup şunları söyledi.:'Kütük, yanında işitmeye alışık olduğu zikrullah için (artık yanında hutbe okunmadığı için) ağladı."(Bkz. Sahih-I Müslim,yay.Muhammed Abdulbaki,1972,Beyrut,c.4,s.2306,2307.Ay rıca Bkz.Süleyman Nedvi, Ibid,c.4,s.1656,1657.) "Mütevatir" derecesine ulaştığı bildirilen "hadis"in ve Peygamber'in arkadaşlarının anlattıkları böyle işte.
    1 ...
  2. hacca uçakla gitmek

    1.
  3. ibadette son nokta..
    Kuran'a göre geçersizdir.
    (bkz: #9518015)
    1 ...
  4. 4444 kere okunması gereken dua

    1.
  5. (bkz: Salât-ı Tefriciye - Salât-ı Nariye)

    "Allâhümme salli salâten kâmilaten ve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedinillezi tenhallü bihil'ukadü, ve tenfericü bihil'kürabü, vetükdâ bihil'havâicü, ve tünâlü bihir'regâibü, ve hüsnül'havâtimi, ve yüsteskal'ğamâmü bivechihil'ke'imi ve alâ âlihi ve sahbihî fî külli lemhatin ve nefesin biaded-i külli mâlûmin lek."

    imamı Kurtubî Hazretleri şöyle demiş:

    "Bir kimse, çok önemli bir işinin veya önemli bir dileğinin gerçekleşmesini, ya da üzerinde devam edip duran büyük bir belanın üzerinden çekilip gitmesi (kalkması) için, "Salât-ı Tefriciye"yi 4444 defa okuyup, bu mübârek Saâtü Selâm ile Yüce Peygamberimizi vesile edinse, hiç şüphe ve tereddüt yoktur ki, Yüce Allah, o kulunun istek ve muradının olması için hayırlı bir kapı açar, hayırlı bir sebep yaratır ve ona muradını verir ."

    (Bakın, bunu başaran zaten matemataik profesörü olur.. 4444 sayısı önemlidir. Diyelim ki, şaşırıp 4443 kere okudunuz. Olmadı.. sayıdan emin olmak için, tekrar baştan başlayıp okumak en iyisi.. Ben, duayı okurken, sayıda yanlış yapmayasınız diye bir "sayıcı" tutmanızı öneriyorum.. Sevabına yardımcı olur.. O da duasını okurken, siz onun sayıcısı olursunuz.. Kolay gelsin..)
    15 ...
  6. kara sakalım

    1.
  7. aşık ihsani türküsüdür;
    (bkz: kara sakal)
    Sakal seni güzel için taşırım
    Ben seni kesemem kara sakalım
    Nerde güzel görsem hafif kaşırım
    Ben seni kesemem kara sakalım

    Şıhlar gibi üç beş karı almadan
    Softa gibi boşa namaz kılmadan
    Muska yazıp üfürükçü olmadan
    (camilerden ayakkabı halı, malı, kilim çalmadan)
    Ben seni kesemem kara sakalım

    ihsani'yim sakal iki gözümsün
    Elimde sermayem büyük kozumsun
    Halkı kandırmaya bana lazımsın
    Ben seni kesemem kara sakalım
    1 ...
  8. inanç ve suç oranının doğru orantılı olması

    1.
  9. ----------inanç--suç or.
    Estonya----0,16--0,07
    Çek Cum.---0,19--1,33
    isviçre------0,23--0,89
    Danimarka--0,31--0,88
    Norveç-----0,32--0,71
    Portekiz---0,81--2,5
    Cyprus-----0,9---1,66
    Romanya---0,9---2,51
    Türkiye-----0,95--6,23 *
    Malta-------0,95--1,75

    Tablodan görüldüğü gibi,veri ülkeler için inanç oranının en düşük olduğu 5 ülkede ortalama olarak 100.000 kişiye düşen cinayet suçu oranı 0,776 iken, inanç oranının veri ülkeler için en yüksek olduğu 5 ülkede ortalama olarak 100.000 kişiye düşen cinayet suçu oranı 2,93. Bu da bizi veri ülkeler için, inancın en yüksek olduğu 5 ülkede, ortalama cinayet oranının, inancın en düşük olduğu 5 ülkeye göre 3.77 kat daha fazla olduğunu gösterir.

    Dolayısı ile, "Ateistlerin içinde tanrı, cehennem korkusu olmadığı için onlardan her türlü suç beklenir." ifadesinin doğru olmadığı söylenebilir.Ayrıca wikipedia gibi kaynakları kullanarak diğer suç türleri, inanç oranları, ve birçok farklı konuda veri seti elde edebilirsiniz.
    3 ...
  10. çok dindar bir inançsızım ben

    1.
  11. Albert Einstein'ın "Seçme Yazılar" kitabında yer alan bir yazıdır;

    Dini inançlarım hakkında yazılanlar, sürekli tekrar edilen koca bir yalandan başka bir şey değil. Tanrıya inanmıyorum; bunu hiç inkar etmedim, her zaman açık açık söyledim. Eğer içimde bir yerlerde dini olduğu söylenebilecek bir şey varsa, o da bilimimizin ortaya koyduğu kadarıyla dünyanın yapısına duyduğum sonsuz hayranlıktır.

    *

    Tanrı meselesi açıldığında, kendini bir agnostik olarak gördüğümü söyleyebilirim. Hayatı daha güzel, daha yaşanır kılacak ahlaki ilkeler açısından son derece önemli olan berrak bir bilincin, bir kanun koyucu fikrine, özellikle de ödül ve cezaya göre çalışan bir kanun koyucu fikrine ihtiyaç duyacağına inanmıyorum.

    *

    Deneyimleyebileceğimiz en iyi şey gizemli olandır. Hakiki sanatın ve hakiki bilimin can evindeki en temel duygudur bu. Gizem nedir bilmeyen, artık merak edemeyen, şaşırmayan birinin yaşadığı söylenemez, böyle biri eriyip gitmiş mum gibidir. Dinin kökeninde, korkuyla karışık olsa da, bu gizem deneyimi vardır. Nüfuz edemediğimiz bir şeyin mevcudiyetiyle ilgili, en derin aklın ve göz alıcı güzelliğin aklımızın sadece en temel biçimlerine ulaşabildiği tezahürleriyle ilgili bir bilgi ; asıl dini tavır işte bu bilgiden ve bu duygudan oluşur. Bu bakımdan, ama sadece bu bu bakımdan çok dindar biriyim. Yarattığı canlıları ödüllendiren ve cezalandıran ya da kendiliğimizden bildiğimiz türden bir iradeye sahip olan bir tanrı fikri pek aklıma yatmıyor. insanın fiziksel ölümünden sonra nasıl ayakta kaldığını anlayamıyorum, böyle bir şeyin başıma gelmesini de istemezdim; zaten böyle fikirler sadece zayıf ruhların korkularına ve saçma bencilliklerine iyi gelir. Sonsuz hayatın gizemi, gerçekliğin muhteşem yapısıyla ilgili ipuçları, dahası doğada tezahür eden aklın ne kadar küçük olursa olsun bir parçasını anlamak için canı gönülden uğraşmak bana yetiyor.

    Çok dindar bir inançsızım ben.. Başka türlü, yeni bir dine inanıyorum.

    *

    Ödüllendiren ve cezalandıran bir tanrı fikrini kavramak, insanın eylemleri dışsal ve içsel zorunluluklar tarafından belirlendiği için çok zordur. Çünkü bu durumda, Tanrının gözünde, cansız bir nesne hareketlerinden ne kadar sorumluysa, insan da başına gelenlerden ancak o kadar sorumlu olabilir. Bilim bu nedenle yıkıcı bir ahlaka sahip olmakla suçlanır, ama bilimi bununla itham etmek hiç adil değildir. Bir insanın etik davranışları empatiyle, eğitimle, toplumsal bağlara ve ihtiyaçlara dayandırılmalıdır; bunun için dini bir dayanağa gerek yoktur. insan cezalandırılma korkusuyla ve ödüllendirme ümidiyle kendini kısıtlasaydı, asıl o zaman içler acısı bir halde olurdu. Böyle düşününce, kilisenin neden ezelden beridir bilimle savaştığını ve bilime meraklı olanlara zulmettiğini anlamak kolaylaşır.

    Doğaya asla bir hedef ya da amaç veya insana özgü gibi görünebilecek başka bir nitelik atfetmedim. Doğaya baktığımda muhteşem bir yapı görüyorum. Sadece yarım yamalak anlayabildiğimiz bu yapı, aklı başında bir insanda ancak tevazu uyandırabilir. Bu sahici dini duygunun mitsizimle uzaktan yakından alakası yoktur.

    Albert Einstein, Seçme Yazılar.
    1 ...
  12. küçük yaşta din dersi

    1.
  13. Belli bir yaşa kadar soyut ve somutu ayırt etme yetisine sahip olmayan çocuklara, dini görüşler empoze edilir.Ve bu görüşler genellikle kalıcı olarak, nesilden nesile aktarılır.Eğer bir çocuğa, aslında sizin uçabilme yeteneğinizin olduğunu söylerseniz inanacaktır, dünyanın düz olduğunu ve 5 tanrı tarafından 15 günde yaratıldığını söylerseniz size inanacaktır.Saçma olduğunu düşündüğünüz bu örnekler çoğaltılabilir.Ancak bu görüşlerin; dünyanın bir tanrı tarafından 7 günde yaratıldığını iddia eden görüşten daha az doğru olduğunu söyleyemeyiz.Sebebiyse, her ikisinin de aynı kanıt derecesine sahip olması; daha doğru bir ifadeyle hiçbir kanıta sahip olmamasıdır.
    Sinirlenerek, "Bu yazı tam bir saçmalık! Dünya allah tarafından yaratılmıştır." şeklinde düşünen bir kişi acaba, henüz soyut-somutu ayırt edemezken dünyanın 15 tanrı tarafından 1 saatte yaratıldığını öğrenseydi; yine de, şu an savunduğu düşünceyi mi savunurdu acaba ? Bu pek mümkün görünmüyor.Çünkü, istatistiksel olarak bireyler, yaşadığı ülkede hakim olan dine mensup oluyorlar.Yahudiler , "Dünyanın nasıl oluştuğu konusunda bizim inancımız doğru." diyorlarken , müslümanlar da aynı şekilde "Dünyanın nasıl oluştuğunu en iyi bizim inancımız açıklar." diyor.Tüm dinlerin ortak noktası var ki; bu soru dahil birçok soruya kanıt yoluyla cevap verememeleri.

    Çocuklara dini inancın, henüz onlar soyut-somutu ayırt edemiyor iken, -dolayısıyla kendi aklı ile doğruyu aramasına izin verilmiyorken- dini inancın yerleştirilmesinin doğru olmadığına değinmişken,

    Arthur Schopenhauer'in : "Dünya, 15 yaşından küçük çocuklara din dersi vermeyecek kadar dürüst olursa, belki o zaman ona umut besleyebiliriz.." sözünü eklemek gerekir.
    4 ...
  14. ateist ve dindarın cennete gitme olasılığı

    ?.
  15. Dindar ile Ateistin -Cennet Varsa- Cennete Gitme Olasılığı Hemen Hemen Aynıdır;
    matematiksel olarak birbirine çok yakın -hemen hemen aynıdır-.Herhangi bir dine inanan kişi, inanmayan kişiden, sadece 1 adet daha fazla dini reddeder.Çok fazla iyimser olacak olursak, şimdiye kadar 100 dinin kabul gördüğünü var sayalım.(Ki bilindiği gibi bu sayı 100'den çok daha fazla.)
    Herhangi bir A dinine mensup kişinin, cennet -varsa- gitme ihtimali, %1'dir. Çünkü eğer bu dinlerden bir tanesi doğru ise, kendisinin seçtiği dinin doğru olma ihtimali %1 olacaktır. Şayet seçtiği din yanlış ise, -hiçbir din, başka dine mensup kişileri cennete kabul etmediğine göre-, cehennem varsa gideceği yer cehennem olacaktır ; bu da %99 ihtimal ile eşdeğerdir.Hiçbir dine inanmayan bir kişinin; bu varsayımlara göre, cennet varsa cennete gitme olasılığı %0 olacaktır.
    Birçok kişi kendinden emin bir şekilde, "Ama benim seçtiğim din doğru! Bu yüzden biz, bu dine inananlar, cennete gideceğiz." şeklinde düşünecektir.Ama aynı şekilde, başka dine mensup insanlar da "Hayır! Doğru olan din, benim seçtiğim din!" diyecektir. Fakat bu her iki kişi de, matematiksel olarak, doğru dini seçme konusunda aynı matematiksel olasılığa sahiptir.
    En azından %1 bir olasılık.Ateistler için bu olasılık %0 şeklinde düşünenler de olabilir.Ancak burada, din sayısını, ortalama olarak en iyi ihtimalle 100 kadar aldık.Oysa dünyaya şimdiye kadar gelmiş, -küçük ya da büyük- bir toplum tarafından kabul görmüş din sayısı bu sayının çok üstündedir.Dolayısıyla yeryüzündeki din sayısının 100den fazla olduğunu ve sürekli arttığınıda göz önünde bulundurursak ; ateist ile dindarın, eğer cehennem varsa, cehenneme gitme ihtimalini birbirine yaklaştırmaktadır daha doğrusu yaklaşık aynıdır.
    4 ...
  16. tmm ya tmm

    ?.
  17. calve ranch sos satsın kampanyası

    1.
  18. bi arkadaşın başlattığı kampanyadır. umarım amacına ulaşır.

    bildiğiniz üzere burger kingde satılan ranch sosu calvè üretmektedir.
    fakat calvè bu ürünü burger king için üretmekte, ayrıca satışını yapmamaktadır.
    internet sitesinden de göreceğiniz üzere ürünleri içinde ranch sos yoktur. bu da bizim gibi ranch sos sevdalılarını üzmektedir.

    artık harekete geçmenin zamanı gelmiştir. sizin için bayrağı elime alıp en önde giderek ranch sos kampanyasını başlatıyorum. aşağıdaki metni calveye gönderiyorum.

    sayın calvè yetkilileri,

    siz ki senelerdir sofralarımızı süsleyen birbirinden nadide calve ürünlerini üreten fabrikanın yetkililerisiniz. siz ki calve fabrikasında çalışan ve her biri birbirinden değerli, hatırı sayılır, yetenekli, önünde ceketin iliklenmesi gereken aziz insanlarınız. hepinize ne kadar teşekkür etsek azdır.

    her ne kadar her türlü övgü sözcüklerini hak etseniz de, bizi üzdüğünüz bir konu var.
    burger king için ranch sos üretiyorsunuz. bu sosu ancak burger kingte temin edebiliyoruz. o küçücük kutucuklardan yemeye çalışıyoruz. ne kadar alsak da tadı damağımızda kalıyor, yemeye doyamıyoruz, bitmesine az kala ranch sosun bitmesi gerginliğini ve sıkıntısını yaşıyoruz. evimizde patates kızartması yaptığımızda şöyle bolca dökeceğimiz ranch sosumuz olmuyor.

    sizden bir ricamız olacak;
    zaten hâlihazırda burger king için üretiyorsunuz. şu ürünü ketçap gibi, mayonez gibi marketlerde satılacak formda üretseniz ne olur? kolunuz mu yorulur? aynı tezgah, aynı paketleme sistemleri ile üretirsiniz. araştırın, binlerce kişi sizin üreteceğiniz ranch sosun yollarını gözlüyor. bi satsanız deli gibi kazanırsınız.

    hadi, yarın artık bugündür. üretmeye başlayın.;

    siz de bu maili http://www.calve.com.tr de iletişim bölümünden gönderin.
    0 216 633 90 00 ı veya ücretsiz tüketici danışma hattı 0 800 211 33 74 ü arayın.
    facebook profil fotoğrafınıza ranch sos fotoğrafı koyun. ranch sos üretilmesini isteyen bir milyon kişi bulun. bir şeyler yapın.
    (bkz: siz olmadan bir kişi eksiğiz.)
    4 ...
  19. wafa sultan

    1.
  20. 1958 Suriye başkenti Damascus'da Müslüman bir ailede doğmuş, halen ABD'de yerleşik ve El Cezire televizyonunda islamcılığa karşı aldığı tavır ve geliştirdiği eleştirel düşünceyle tanınan bir kadın bilimci, mürted, Ex-Muslim.

    Bütün dinlerin bağnazlıkta tavan yaptığı bir Orta Çağı olduğunu ve islamiyetin bugünkü sert (ve yanlış) yorumu islamcılığın, Yahudiliğin 1000, Hristiyanlığın 700 yıl önce zirve yaptığı ilkel, gerici, baskıcı Orta Çağı'na yeni girdiğini varsayan biri olarak, Wafa Sultan'ın Batı uygarlığı dediğimiz toplumsallığı biçimleyen öteki tek tanrılı iki dine fazlasıyla sübjektif bir kıyak geçtiğini düşünüyor.

    islamın sadece bir din olmayıp bunun yanında bir ideoloji olduğunu söyleyen ve islami terör sorunununda islamiyetteki yanlış öğretilerden doğduğunu savunan wafa sultan; 2006 yılında the times'ın görüşleri, gücü ve ahlaki değerleri ile dünyayı değiştirebilecek güce sahip en etkili 100 insan listesine girmiştir.

    konuşma videoları;
    youtube engelini aşanlar için;
    islam ve kadın :

    ]
    din çatışması :

    3 ...
  21. hayrına

    1.
  22. hayır için yapılan işe teke yöresinde ki şiveyle hayır-ına > hayrına olmasıdır.
    1 ...
  23. © 2025 uludağ sözlük