lisedeyken değil üniversitedeyken türk bir sevgilisi varmış. ilişkileri 2 yıl sürmüş, sonra ayrılmışlar. aynı dönemde eğitim alan türk erkek isimleri araştırdım biraz. birkaç isme kadar indirdim, merak edenler mesaj atabilir. teorimle ilgili özet bilgi geçebilirim.
yanacağımı bile bile ateşe yürüyorum. çevremdeki insanlar "bak ilerisi cayır cayır, gitme. perişan olacaksın!" diyor. benim zerre kadar umrumda değil, ama olmalı.
3.bölüm itibariyle saçmalamış, boku çıkmış dizidir. kitabı da varmış, okumuş değilim.
--spoiler--
ilk bölüm iyiydi adamın karısı ölmesi elemanın sikkeyle yaptığı oyun, dövüş vs
ikinci bölümde birlikte olduğu kişileri adetle amından içeri alan siyahı kadının biseksüel oluşunun özellikle vurgulanması gereksiz detay. bize ne kardeşim
üçüncü bölümde'de ikinci bölümdekine benzer bir olay geçiyor. iki müslüman erkeğin vuruşması. 3.bölümü zorla bitirdim.
--spoiler--
3 gündür yakamı bırakmayan illet hastalıktır. Olunduğu zaman bolca C vitamini tüketilmesi tavsiye edilir. Aniden geçeceği düşüncesine kapılıp abanırsın portakala ama me fayda umrunda bile olmaz onun..
damakta mükemmel bir tat bırakan, yoğun bir aromaya sahip amerikan birasıdır.
bir perşembe günü "gideyim de şöyle güzel birkaç bira alayım" diye çıkıp en yakın migrosa atmıştım kendimi. uzun süredir içtiğim fix biram olan hoegaardaen'dan birkaç tane alıp sepete attım, dolapdaki diğer biralara bakarken birden yüzüme güldü "al beni, iç beni, diğerleri biraysa bana lütfen bira deme" diyordu adeta.. 2 tane aldım sepete attım, eve gelip hemen buzluğa yığdım biraları.. yeterince soğuduğunu düşündükten sonra hemen açtım içmeye başladım.. yıllardır hoegaardaen gibi hafif bir bira içen birisi olarak birkaç yudum aldıktan sorna "bu ne aq buna mı verdim ben o kadar parayı" dedim kendi kendime.. neyse aldık bir kere yarım bırakmak olmaz diyerekten devam ettim içmeye. aradan 10-15 dakika geçti "fena değilmiş lan aslında" diyerek ikinci şişeyi de açtım. biranın tadını yeni yeni alıyordum.. tadı gerçekten güzel gelmeye başlamıştı.. ikinci şişe çok çabuk bitmişti.. üçüncüsünü içmem gerekiyordu bu bira yıllardır aradığım ve bulamadığım bir şeydi gibiydi.. hemen saate baktım 23.30.. migros çoktan kapanmıştı.. bunun üzerine hoegaardaen'ları açmadım bile.. sabah olduğunda yaptığım ilk şey tekrar migrosa gidip 2 tane daha almak olmuştu..
türkiye'de üretimini efes pilsen yapmaktadır. Büyük Migros ve Carrefourlardan kolayca temin edilebilmekte, küçük tekellerde bulmak gayet zordur.
yaşam katkı paylarına(burs) her yıl %10 zam yapan üniversitedir. diğer özel okullar bir sürü alavere dalavere ile öğrencisinin bursunu kesmeye çalışırken iticü'nün her yıl burslu öğrencilerine zam yapması takdir edilesi bir şey. okulumu seviyorum.
" istanbul" parçası istanbulda yaşayanları düşündürür. Zamanın çabuk aktığını fark ettirir.
Istanbul Istanbul dedim sana geldim
Istanbul Istanbul geldim de ne buldum
Anam ayirmazdi benden gozunu
Soylemisti dinlemedim sozunu
Yillardir unuttum artik yuzunu
Beni ne dertlere saldin Istanbul
Beni ne dertlere saldin Istanbul
Bir ates buldum, yandim yakildim
Esti gecti ruzgarina kapildim
Bir o yana, bir bu yana yikildim
Hayallerim vardi caldin Istanbul
Ne umitle geldim, ama ne buldum
Hani tas topragin altin Istanbul
“Istanbul Istanbul diye ozendim
Beyaz mermerlere yattim uzandim
Calis calis uc-bes kurus kazandim
Onu da elimden aldin Istanbul”
Calis calis uc-bes kurus kazandim
Beni neden dertlere saldin Istanbul
Bir o yana, bir bu yana yikildim
Hayallerim vardi caldin Istanbul
Ne umitle geldim, ama ne buldum
Hani tas topragin altin Istanbul