Amorti not : Aşağıdaki metni mutlu ve umutlu kişiler okumasın.
Öldürmeyen güçlendiriyor dedik durduk. Tam gücümüzün zirvesindeyken aslında en güçsüz halimizde bulduk kendimizi. Zaman akıp geçerken biz hala onu ilaç bildik çözüm bildik. Gelmiş geçmiş en büyük seri katil olan '' zaman '' sana da aşk olsun. Ömürden çaldıkça çalıyorsun. Yitip gittikçe ''tecrübe'' diyip ''güzel günler göreceğiz'' masalıyla bizi kandırıyorsun. Sana da aşk olsun.
Arkadaşlar, yoldaşlar, dostlar bir konuya açıklık getirelim. Cumhuriyet halk partisi Sol bir parti değildir. '' Demokratik '' sol partidir. Kalbinde gerçekten sosyalizmi ve halkların kardeşliğini, antikapitalizmi yaşayan, emperyalizme karşı dimdik duran insanlara hitap eden bir parti değildir. Kaldı ki son zamanlarda cemaatin işgüzar tavırları sayesinde yakaladığı ivme ile çizgisinden oldukça sapmış ve seçim propagandasında sıklıklı dini değerleri kullanmaya başlamıştır. Ak Parti iktidarına karşı en güçlü ses olarak görülen Cumhuriyet Halk partisinin yani ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini bu hallerde görmek üzücü. Kitleleri peşinden sürekleyecek bir lider vardı bir zamanlar. Fakat bu iş Kemal Kılıçdaroğlu ile olmaz. Hangi bayrağa selam verdiği belli değil ve oy uğruna ne parti ideolojisi kaldı ne de başka bir şey. Bu partinin genel başkanı kemal kılıçdaroğlu dahi geçen seçimlerde istanbul'u alamamışken Mustafa Sarıgül'den de medet ummak ne derece mantıklı bilemiyorum. Ayrıca Sağ görüşlü partilerinin iktidar olması şaşırtmaz. Çünkü mantıklı bir gözle bakıldığında sağ parti yani muhafazakar partiler ne kadar az ise sol görüşlü partiler de bi o kadar fazla. Solun doğasında bu var aslında.. istanbul'un adaylarına baktığımızda en sağlam adaylar; kadir topbaş, mustafa sarıgül, sırrı süreyya önder ve levent kırca yani zaten 4/3'ü zaten sol görüşlü adaylar. Bu yüzden bir mutlak birleşim olacağını sanmıyorum. Geçmişteki örneklere bakılırsa işçinin ve köylünün, halkın yanında her zaman sol partiler olmuştur. Fakat bizim ülkemizde bu kesimi sağ partiler yönetmekte. Bilhassa bu kesim Ak parti seçmenidir. Sol partiler ise bir takım aydın kesimlerin tek elinde görünmekte. bu zihniyetteki insanların ayrımcılıkları yüzünden halkın gerçek halkın sola güvenini kaybettik. Tüm bunlara rağmen soldaki birleştirici en büyük güç CHP olarak göründüğünden dolayı oylarımı Chp'den yana kullanacağım. Mhp-chp koalisyonu diye bir şey de olmaz asla. Kimse kendini kandırmasın. Arada küçük farklar olmasına rağmen iki ayrı kutuptur. Bana kalsa tek ve komik fark; Mhp mililyetçi iken chp türkçüdür... Varın gerisini siz düşünün. Anlayacağınız üzere güzel günler çok uzakta hem de çoook..
Sadece bir takım taraftar grubu olmaktan çıkmış ve bir ideoloji sahibi çarşı grubuna olan nefretini kusan konuşmaları deşifre edilen tay-yeap'e sitemdir.
Geri adım atılmaz ise verdiği sözlerden dönecekmiş başçalan ! bak bak. Söz vermek ve sözünde durmak adamlık ister. O 11 yılda o adamlığı göremedik şimdi bu tehditinden mi korkacağız ?
Çok uzak diyarlarda bir kız varmış. omuzlarına dökülen sarı saçları ve kocaman yeşil gözleri varmış. minnak burnu ise soğukta tam ısırmalık ve kıpkırmızı olurmuş.
Sonra yine çook uzaklardan sakalları gandalf'ı andıran bir dede bu kızı karşısına almış ve birkaç soru sormaya başlamış;
* Adriana lima kadar güzel mi yoksa onun kadar zengin mi olmak istersin ?
Kız adriana lima'dan tek farkının slikonlar olduğunu iddia edecek kadar özgüven sahibiymiş.
Sonra bu gandalfımsı dedecik bir soru daha yöneltmiş; Rockstar mı yoksa çok ünlü bir oyuncu mu olmak istersin ? Kız hiç düşünemden rockstar diye cevaplamış. Dedeciiim sorulara devam etmiş;
* kırmızı bir ferrari mi yoksa boğaz manzaralı bir ev mi ?
Kız önce zorlanmış sonra tercihini evden yana kullanmış. Kız merak içinde dedenin bir diğer sorusunu beklerken. Dedecik kalkmış birer bardak çay almış. Sonra devam etmiş;
* Zengin ve mutlu bir evlillik mi yoksa standart ve huzurlu bir evlilik mi ?
sarı saçlı kocaman gözlü kız biraz da alaycı bir tavırla herkes gibi bende zengin ve mutlu olmak isterim demiş. Dede devam etmiş; Aşk mı mutluluk mu ? Kız aşk diye yanıtlamış. bu cevaptan sonra dede biraz duraklamış sonra da demiş ki; sana bir kötülük yapılsa ve hiçbir fikrin olmasa bu kötülükten sonra ondan intikam mı almak istersin yoksa sebebini mi sorgularsın ?
kız sebebini sorgularım demiş.
* hayatta en çok değer verdiğin ve sevdiğin ilk 5 kişi ? diye sormuş dede..
Kız; kardeşim sevgilim ananem babam diye cevaplamış.
Son sorusu da; Çok zor bir duruma düştüğünde ilk arayacağın kişi ? kaza vb.
kız kararsız olduğunu söylemiş. Böylece bu soru cevaplar bitmiş. Dede çayından son bir yudum daha alıp ayrılmış oradan. yıllar sonra bir mektup gelmiş kıza. Mektupta şunlar yazıyormuş;
Bir insanı tanımak aslında bir insanı tanımak değildir. Onu yaşamadan anlayamazsınız. Bir insana hayran olabilir ve hakkında sayfalarca metiyeler düzebilirsiniz. Fakat onunla bir şeyler paylaşmadıkça yazdıklarınız sadece yan yana dizilmiş harfler olarak kalır. işe girmek için telefonunu satmış ve evrak tamamlamış sevgilisine hediye olarak telefon alan bir sevgilinin fedakarlığından bahsediyorum. Şehir dışındaki sevgilisiyle güzel bir haftasonu geçirmek için işyerindeki patronunun kapitalist tuzaklarına alet olan sevgilinin fedakarlığından bahsediyorum. Yeri geldiğinde mutluluğu küçücük bir uğur böceğine yükleyebilen alçak gönüllü sevgililerden bahsediyorum. birisinin ilki olmaktan bahsediyorum.. Şimdi biliyorum ki bu postmodern sorular neden soruldu ve ne anlama geliyor ? Onun içinde küçük bi analizim oldu;
En tehlikeli kadın güzelliğinin farkında olan kadındır. Bu yüzden sende bir kalbi kendine tutsak ettin ve ömür boyu seninle olacak. Küçüklüğünden beri rock dinliyor olman bilinçaltına öylesine güzel yerleşmiş ki bu kadar olur. punk akımının türkiye'de patladığı zamanlardan bahsediyorum. Biliyorsun sen demek istediklerimi.. huzurlu bir yaşam her zaman senin için daha önemliydi. denizi seversin. Çünkü ufku geniş ve alabildiğine saf ve berrak. Tıpkı senin gibi.. Standart ve huzurlu bir evliliğinin olmaması senin hala inandığın şeyler olduğunu gösteriyor. Evet hayallerin hala sıcacık. Benliğin gibi.. bu yüzden zengin ve mutlu olmayı tercih ettin.. unutma ki inanmak kazanmanın ta kendisidir. Her ne kadar koç burcunun bütün kötü huylarını alsan da kin beslemek sana göre değil. duyguların her zaman sana ağır bassa ve yönlendirse de sorgulamaktan vazgeçmiyorsun. Çünkü güçlü bir kadınsın.. hayatında değer verdiğin insanlar 2'ye ayrılıyor. Güvenini asla boşa çıkarmayanlar ve güvenini boşa çıkarmasına rağmen onlara inandığın kişiler. güvenini boşa çıkarmayanlar kardeşin. çıkarsalar da inandığın ise sevgilin,baban ve ananen. Evet bu bilinçaltıdır. Anane saf ve temiz teyzecik ne yapabilir ki ? sıralamaya bakarsan ve derin düşünürsen illa ki bulursun. Belki de annenden göremediğin saf sevgi ve şefkati buldun onda ve onu dahil ettin. Bu karar senin.. Son olarak zor bir anında yanında olmasını istediğin kişide kararsız kalman aslında güzel bir şey. Çünkü gerçekten bir insana güvenebilmek çok zordur. aile, eş, dost farketmez. Benden sana bir tavsiye senin için en fedakarı her zaman en güvenilirdir.
Sen de dahil olmak üzere hiçbir insan masum değildir. Hatalarımızla varız. Mükemmel değiliz ve asla olamayacağız. Asıl mesele başına omzuna dayadığında geleceği dahi düşünmek istemediğin ve sonsuz huzuru o anın hiç bitmemesini istemendir. Aynı zamanda beraber mücadele vermektir. Bir insana bağlanman için ki bu bir aktör rockstar ya da aileden biri ya da sevgili olabilir. Onun beraber verdiğiniz mücadeledir. paylaşımdır...
modern günümüz ile geçmişin edebi karşılaştırması sonucu bir analiz.
Todd.
i
Zaman geçer ve insanlar değişir. Bunu önleyemezsin çünkü doğanın kanunu bu. Öğrenmen gereken tek şey insanlara güvenmemek. Güvenmek acizliğin göstergesidir. Ve insanoğlu senin acizliğini gördüğünde ezmeye devam edecektir. Çünkü insanlık yapıcı değil yıkıcıdır. Bunu anlamak için ilk insan ve sonrası dönemleri araştırmak yeterli. Bazı bazı boşlukta hissedersin kendini. Belki birilerine güvenmek ya da ne bileyim sarılmak istersin. işte asıl hata budur. Gerçekten birine güvenmek istiyorsan yardımcı olacak tek şey aynadır. Gözlerine bak ve güvende olduğunu hisset. Senin yaşamın, senin seçimlerin..Küçük bir örnek vereyim; islam inanışına göre tanrı tektir ve çok kudretlidir. Fakat o insanlığı bir sınava dahil etti. Yalnız buradaki en önemli nokta; O insanlara güvendi.. Sonuç nedir ? hepimiz cennete mi gideceğiz ? Yoo hiç sanmıyorum. Peki ya Tanrı gücünden ve kudretinden bir şey kaybetti mi ? inananlar için hayır. inanmayanlar için ise Kocaman bir; evet ! Mesele şu ki o insanlara güvendi ve karşılığında inandırıcılığını kaybetti. Güven acizliktir..
Son olarak düşünüyorum da tüm bu yazdıklarımı gerçekten uygulayabilseydim şuan çok daha farklı bir hayatım olabilirdi. Bazı tekdüze sistemleri dahi değiştirebilirdim. Evet düşünmek bir halta yaramıyor. Tıpkı bir öğrencinin hiç çalışmadan allaha sürekli dua etmesi ve sınavı geçememesi gibi. Zaman akıp gidiyor.
Allkolle yıkanmış bir bedeni anımsatıyor yüzümün haritası
Kadıköy sokaklarında uyuşturduğum kalbimin açık yarası
Şimdi gözlerinden kalma akşamları yaşıyorum
Sesini çok uzaklardan ama yakından duyuyorum
Hiç gitmiyor gözlerimden saçlarının kömür karası
Kısık gözlerimle ufuktan süzülen ışığı görür gibiyim
belki de içerimden ruhuma boşalan gözyaşlarının seliyim
Yine karşımda son tango; derme çatma hatıralar görür gibiyim
dert etme sanırım artık melankolik değil deliyim.
Mantık çerçevesinde düşündüğünde su götürmez bir gerçektir.
Adamda bi kıvrak zeka yok. Sadece 6 saniyelik vine'larda suratını büşüştürünce gülüyoruz. o da bebeklikten kalma amk. Hanimiş babacık aguash agu yarak kürek. Sonrasında cocumuyo denilen muhabbet zaten isviçre de patlayan bir mimik. Kamil abi bizi yiyor işte. Yanındaki kızlarda sırf int izleneyim diye yanında duranlar esra ceyda ayarı karılar. Okan onu kollarının altına aldı ama sonra o da pişman oldu ki bunu programındaki tavırlarından anlayabiliyoruz. Bu adamı sevmeyin.
izlediğin her aşk filminden sonra; onu hatırlayıp ona dair şarkıları tekrar dinleyip ve fotoğraflarına bakıyorsan o sevgili eski değildir. eskimemiş eskiyememiştir.
düşlediğin her güzel şeyin içine hala onu dahil edebiliyorsan o sevgili hala senin kalbinin en değerli yerine sahip demektir. yeni hayat ortağınla yaşadığın şeyler hala onu hatırlatıyor ve birden üzerine bir hüzün çöküyorsa o sevgili eskimemiştir. onun kokusunu onun bakışını, gülüşünü özlediysen o sevgili eskimemiştir. bazı anlar vardır içiniz darma dağınık ve sanki bir şey olmuş ya da olacakmış gibi. işte biliyorum ki o zaman sende beni düşlüyor ve bir daha asla beraber olamayacağımıza üzülüyorsun. bu duyguyu hissedebiliyorum.
insanlar bu evrenin en nankör ve acımasız canlılarıdır. bunu kabul ediyoruz fakat. insan hayatında sadece bir kez gerçekten aşık olur sever ve asla unutamaz. ne olursa olsun ona ihanet edemez. etse bile bu sadece anlıktır. işte o acımasız insanın gardının düştüğü tek noktadır.
biliyorum çocuklar içinizde bir yerlerde asla eskimeyen ve eskimeyecek sevgilileriniz var. hayatta gerçekten sihirli bir değnek ve bir şey için tek kullanımlık hakkım olsa. onunla ilk tanıştığım güne geri gitmek isterdim. daha kirlenmemiş saf ve temiz. düşünüyorum da yaşayacak daha çok güzel anılarımız var. fakat bu gerçekliğe katlanmak zor ve acı. hayal dünyasında yaşamıyoruz. her şey bitmiş ve yeni hayatlar var önümüzde. farklı tenler farklı gülüşler. hiçbiri o gibi bakmıyor ya da gülmüyor. bizim bu yaptığımız ise düpedüz adilik. kalbinden atamadığın birisi var ve bunu bile bile başka insanları hayatlarımıza dahil edip onları da kendimizi de mahvediyoruz. evet çok doğru söylemişler '' asla yaralı birini sevmeyin çünkü o sizi yarabandı olarak kullanır '' ve ''aslında bir son gerçekten bir son değildir''
bu kadehimizide eskimeyen ve eskimeyecek sevgililerimize kaldıralım.
Toplaşın bakalım dostlar, arkadaşlar, akraba ve konu komşular ! birkaç sözüm olacak ;
- Denizbank adı verilen bir fiyasko bankanın davetleri üzerine bugün mülakata gittim. Dikkat çekerim başvurum olmadı onlar tarafından davet edildim. Neyse .. denizbank akademi diye ek hizmetler binasına gittim ve gayrettepe de sapa bir yerde. insanlar gelebilmek için zulüm yaşıyor resmen. Sonrasında bize kitapçık dağıttılar ve bu kitapçıkta tam 40 adet okkalı öss ayarında soru vardı. Bu sınav sonucunda mülakata giriş olacaktır. Soruları bir görseniz aklınız oynar. Sanırsın genel müdür atama sınavındayız. tam 60 dakika sınav süresi verildi. Neyse soruları çözmeye başladık falan fıstık. Sonuçların 1 ay sonra açıklanacağı söylendi. Tam 1 ay ! saka gibi. Eee doğal tabi onca kazık soru anca 1 aya okunur.. Devamında başarılı olanlar mülakat sonrası 3 ay kurs alacaklar ve bu kurs süresince günlük 25 tl geliriniz olacak sadece. Aynı zamanda günde 9 saatlik bir manyakca eğitim bu.. Total olarak tüm bu işlemlerden başarılı çıkarsan 4 ay sonunda denizkbank'ta işe başlayabileceksin. O kadar zahmet, prosüdür ve sonucu alacağın maaş 1000 ila 1500 tl arasında olacak. işverenler artık nitelik nicelik konusunda gerçekten kafayı yeniş durumda. Sen önce istihdamına bak sonra alıcan personelleri avrupa standartlarına göre temin et ! Alt tarafı veri giriş ya da çağrı merkezi personeli için bu kadar nitelik peşinde koşar insanlara vereceğin 3 kuruş için eziyet edersen bu ne iş ahlakına sığar ne de etik bir yanı kalır. Kaldı ki ülkedeki işsizlik oranı tavan yapmışken kimse senin 4 aylık sürecini beklemez. Bekleyenin de tuzu kurudur. beyim biz emekçi ailenin çocuğuyuz.
Öncelikle aşk ve sevgi arasındaki farklılığa ismi lazım değil bir yazar arkadaştan alıntı yaparak başlayalım;
--spoiler--
sevmek tanidikca.. ask ise bir bakis, karsilasma, dokunmayla seni tamamladigina inandigin kisidir anliktir o sendir oyle inanirsin.. cezmi ersozun de dedigi gibi "ancak bir benzerim oldurebilir beni" iste bunu anladigin an aski tanimlamissindir.
--spoiler--
sevmek basittir. Bir insanı seviştikten sonra da pek tabi sevebilirsiniz. Fakat o kişiyle seviştikten sonra aşık olamazsınız. Sevmek için zaman gereklidir. Zaman demek alışkanlık demektir. Zaten insanı en çok zorlayan da alışkanlıklarından kopmak zorunda kalması değil midir ? Neyse.. Nitekim sevgi ile alışkanlık birbirine çok benzer olduğu için ve somut sebeplere dayalı olduğu için unutması pek zor olmasa gerek.
Yalnız işin bir de aşk boyutu vardır ki onu kalbinizden silip atmak imkansızdır. Çünkü aşk duygularla hareket eder. Aşk için ne zamana ne de alışkanlığa ihtiyacınız vardır. Saf ve temiz tüm duyguların birleşimi aşktır. Pek tabi aşkı tanımlamak gibi bir bilmişlik yapmayacağım sizlere fakat görünen köy kılavuz istemez.
Sevdiğini unutabilirsin ama aşık olduğun kişiyi asla.
Ak parti iktidarını chp kozuyla yıkma düşüncesi gerçekten saçma. Muhafazakar insan zaten sağ görüşlü partiden şaşmayacaktır. Bu sebeple Ak iktidarına karışılık farklı ve kitleleri peşinden sürekleyebilecek bir sağ görüşlü parti peydahlamak çok daha mantıklıdır. Bunu da ben söylemeyim mnkym ! Neden sol kanatta sürekli oylar bölünsün ki ?! Kemal Kılıçdaroğlunun muhalefet anlayışı sadece liseli gençler gibi laf sokmak olduğundan bu tarz girişimlerde bulunulmuyor. Yani benim çok akıllı olduğumdan değil muhalefetin aptallığı ! Velhasılı kelam gelecek seçimde bu senaryo olmazsa eğer ki. Welcome to AKP iktidarı..
you're always such a fool
and in your eyes so blue
i see the life i never had before
do you remember when
we used to live things separate
we hadn't met or thought
that could be possible
i'm glad you had your life
so good to listen to your past
all of those things brought you
with me and now we're two
you're always such a fool
and in your eyes so blue
i see the life i never had before
you always talk so smooth
and in your voice, so true
i hear the dream
i never had before
but if i try to think
of something better than this
heaven comes down
and reminds the luck we live
you're always such a fool
and in your eyes so blue
i see the life i never had before
you always talk so smooth
and in your voice, so true
i hear the dream
i never had before
Hatıra dediğimiz zaman bu bohem şairlerden mi yoksa melankolik gitaristlerden mi bilemem ama kötü bir izlenim kalıyor aklımızda. Sonrası canımıza okuyan kötü ve karamsarlık hisleri.
işte tam burada güzel hatıralar devreye giriyor. Bardağın dolu yanından bakmak gibi. Bir kişiyi baz alırsak onunla yaşadığın kötü hatıralara takılıp hayatını zindan etmektense güzel hatıraları düşünmek en mantıklısı.
- Mesela benim en güzel hatıralarım üniversite yıllarımda geçmiştir. Birde ismi lazım değil eski sevgilimle yaşadığım anılar. Binlerce zorluk ve sıkıntıya rağmen onla yaşadığım güzel şeylerin yerini hiçbir şey alamaz.
Şimdi burada filozof gibi kasılmak istemiyorum ama mutlu olmak çok basit lan. Herşeyin güzelini iyisini düşün ve Kuantuma inan. Basit şeyler bunlar oğlumm.
Yazın bak güzel hatıralarınızı tamam mı ?! ok öptüm.
maç öncesi cemaatle kılınan namazda galibiyet duası ederler. Maçı futbolcu ya da taraftar değil '' allahları '' kazandırır.
oğlum çocukluktan beri tribün kovalıyorum ilk defa böyle bir şey gördüm. resmen 2. truva vakası. Onların bırak çarşı beşiktaşlı olduğuna inanmıyorum. Allahu ekber nedir lan kurban kesmeye mi iniyorsunuz. Sonra beşiktaş taraftarı içinde kavga etti. Ederim arkadaş ederim !!
Kırmızı siyah kareli bir oduncu gömleği bulduğum an kanada yolları taştan. Sakallarımı uzatıp bohem bir hayat yaşamayı düşünüyorum. Biraz müzik yaparız belki biraz geyik falan. Fekat oduncu gömleği şart.
Çoğu kez hayal kırıklığı ve pişmanlık doğurur. Aslında zaman babadır hayat ise anne bizler ise bu muhteşem ikilinin piçleri. Hayatın bize armağanlarını ağzımızın suları aka aka almasını bilirken verdiği kederi ve elzemi isyana meylederiz.
demişler ya; eğer bir şeyi istiyorsan olmasını bekleme git ve çal onu ! işte o misal olmalı. Hayatın bizim için planı gerçekten çok boktan çocuklar. Aslında hayat çok boktan çocuklar. sabah kalkarız işe gideriz sonra eve geliriz sıçarız ve uyuruz. Mükafat beklememeli. Bir şeylerin olmasını istiyorsan savaşmak için geç değil. kılıcını çek ve savur. Piç olmadığını göster.
Ve zamanla insan anlıyor ki mutsuzluğun tek sebebi yüzünden eksik kalan bir tebessüm. Boşa geçen yıllar bardağın boş yanları. Aynı zamanda kooocaaamaaan bir pişmanlık.
Kaybetmeye mahkum olmuş bir beden ! Dostum hüzün bak senden bahsediyorum yine. Bana çok şey kazandırmışsın belli ki. insan en çok hatalarından ders çıkarır sana bir sitemim yok. Ama artık sana ihtiyacım da yok. Artık gülebiliyorum. Bazen bir tebessüm birinin ya da birilerinin tüm hayatını değiştirebiliyor.
--spoiler--
hayat beni unutsa da, sen unutma,
adımı unutacak kadar kaybettim kendimi.
--spoiler--
Sonrasında ise istemsizce ona giden adımlarının hiç bir halta yaramadığını anlarsınız. Hatıraların sürekli yakamızı bırakmadığı bu ruh halinde son temenni en azından '' beni unutma , hoşça kal'' dır.
