kaybedince. kaybedince anlaşılıyor meğer ne güzelmiş o anlar, beraber geçirilen. o ortam ne güzelmiş, hayat aslında buymuş dersin aşkın kollarındayken. sonra gün gelir göt gibi kalırsın ortada. bir aptallık, şaşkınlık vardır yüzünde. şok olursun. bir anda amaçsız olur hayat. işte o an anlarsın. çünkü daha önce hissetmediğin bir duygudur bu.
evet, bildiğiniz, tanıdığınız ablalarla... yasak fantezi... ağzı alınamayan, düşünülmesi yasak, akla dahi getirilmesi bedenden çıkacak pisliğin getireceği iğrençlik kadar iğrenç... ve, ve bir o kadar da cezbedici. türban fantezesi yanında masum kalacak, büyük bir kitlenin belki de zoruna gidecek ve kim bilir belki de kurban kitlenin esir alınmış beyinlerinin hoşuna gidecek kadar vahşi duracak... okuyanlar arkamdan sövecek belki... belkilerin çok yer kapladığı ortaya çıkacak varyasyonlar arasında sıkışıp koybolacak düşünceler...
evet yine kim bilir belki de arkamdan söverken içten içi en azından tanıdığı o ablayı düşünecek. kötünün yanında, esas kötülerin yanında kalmış ufacık masum bir fantezinin, o yurtların arasından geçip gidecek, duş alan ablanın yasak meyvesini tadacak. örümcek ağı kaplamış beyinlerin içine tükürüp, yakacak, yıkacak, gözlerini kan bürüyecek, kelimelerle öfkesinin hepsinin üstüne kusacak kadar güçlü ve küçücük bir fantezinin yapabileceği sınırların ismini karalayacağı ufak tefek ayak işleri bunların hepsi.
kulaktan kulağa yayılıp beyinlerde tedavisi olmayan bir tümör gibi ömrünün sonuna denk kalacak bir düşünce. işte girdi kafanın içine çoktan salmaya başladı zehirini bir kere, manzarayı gözünün önüne çizdi bile. artık kirlenmiş düşüncelerinle ya kavga edeceksin ya da ömrünün sonuna dek küsmüş arkadaşına yaptığın gibi parmaklarını birbirine kitleyip elini vereceksin.
bazı kürtlerin hayal aleminden çıkamayıp, orlarda bir yerde kendi küçük mutlu, kürtçe konuşulan, kürtçe şarkılar söylenen, kırmızı, sarı ve yeşil renklerin bolca bulunduğu ütopik bir dünyada yaşamaktır. alice harikalar diyarı... aman ne harika. yahu bırak orda yaşamayı, hangi aklı başında insan öyle bir diyarda yaşar. bırak yaşamayı oranın kralı bile olmaz.
reklamının sonunda biscolatayı yiyen seksi kızdır.
şimdi ben bunua yazdım ya kesin abazanımdır değil mi? sizler nerden bileceksiniz ki hangi erkek abazandır. seks muhabbeti yapan erkek kesin abazandır değil mi? peki, benim de şüphelerim var. ya biscolata reklamını dilinden düşürmeyen ülkemizdeki binlerce kız nedir?
hayır suçlamıyorum. en azından sizleri değil. ama zihniyeti suçluyorum. "abazan". öyle yerleşmiş ki bu kelime beyinlere, akla geldiğinde ardından "sapıklık", "pislik" vb. kavramlar da yanında getirir. ama şu hiç düşünülmez: hayat seks üzerine kurulu. nasıl mı? eğer ki ebeveyler "abazanlık" yapıp sevişmeselerdi sizler bu yazıyı okuyabilecek miydiniz? görüldüğü gibi bu boyutu da var bu işin. madalyonun öbür yüzü. karşı cinse biraz da kendi kusurlarınızı bulun diyorum sadece. biscolata reklamındaki kaslı erkeklere, mükemmel gülüşlerin arkasındaki inci dişlere hayran olur. bunun üzerine saatlerce kendi tarzınızda konuşun, başlıklar açın. ammaaa, erkekler kadınar hakkında kendi tarzlarıyla konuşunca abazan yaftasını yapıştırmayın. çünkü kendinize de bok atmış olursunuz. hepimiz aynıyız, hepimiz insanız.
laiklerin şakirtlerin, türbanlıların, şucuların, bucuların yılan hikayesine dönen kan davası gibi kavgalırıyla sol framden gelen çığlıkların duyulduğu bir gün yine. sözlük bugün de uçmaya devam ediyor.
fuck the system. bizler sistemin kurbanı olarak geçirdiğimiz her sınavdan geçme umuduyla o heyecanlı ya da sıkıcı dakikalara katlanarak oturduğumz sıralarda beyin fırtınası yapan zavallı insanlarız. ılık bir kış gününde çıkıp sokakta yürürken içindeki bahar sevgisini hatırlarsın, sanki cehennemde yaşarken cennet günlerini bekler gibi... o günlerde gelir aklına kaybettiğin şeyler, bekaret misal... sense beyaz atlı prensin gelecek ve içime girecek diye beklerken orman haydutu biter vajinanın içinde suçu dünyaya atarken. ve harcanan masumluğun bir işe yarasın bari gibi basit bir düşünceyle araç oluverir bir anda hayatının en değerli şeyi.
bu kadar ucuz bir numaraya alet edersin orda saklarken. kopyanı titrek ellerle çıkartırsın içinden. bu ben değildim, dersin. fuck the system.
çeşitli nefret edilcek sebepler vardır bu başlıkta bunlar toplanabilir ve erkek yazarlar için reserve edilmiş bir başlıktır.* başlangıç olarak abazan hemcinslerimden bahsetmek istiyorum.
bu adamlarlardan gerçekten vardır ve sürüyle vardır. karşısındaki karşı cinsi görüp yazamaya karar verir. kız güzel olsun çirkin olsun hiç fark etmez onun için çünkü onun gözleri diğer insanların görebildiği vizyonda değildir. onlar bir kadını gördüklerinde beyni kadını salt kadın diye tanımlar. sanki bir kadın gölgesi görüyormuşi kadındaki fiziksel ayrıntıları görebilecek yetiye sahip olmadığını düşünün. ve bu adamlar başlarlar alakasız kadına bile iltifatlara. tamam her kadın iltifatı hak eder ama hepsi de görsel iltifatı hak etmez be kardeşim, göz var nizam var. her bir abazan başına hayatı boyunca 30 iltifat ettiği kadın düşse ve abazan sayısını da yaklaşık ve yuvarlama olarak 100000 alırsakk, çarp bunu 30 la. 3000000... üç milyon kadın eder. yani üç milyon yetişkin kadın götü hali hazırda kalkık bir şekilde bulunmakta ve bunlar aramızdadır. ve bu durum biz normal erkeklerin işlerini zorlaştırmaktadır çünkü çıta yükseldikçe yükseliyor. işte bu yüzden bazı hemcinslerimden nefret ediyorum.
sonuçlar eline ulaştığı ilk günden götü kalkmakla beraber amı da kabarır. hepsi değil tabi ki ama bir çoğu öyle. ne oldum lan ben havasına girerler eften püften bir bölüm kazansalar bile. erkekler beni bu konuda daha iyi anlayacaklardır çünkü kuşkusuz hiç bir türk kızı kendine toz kondurmaz.
- sigara, sokak kadını gibidir. sebepleri:
her köşe başında bulabilirsiniz.
genellikle keyif için değil, ihtiyaçtan veya bağımlılıktan içilir.
içtikten sonra izmariti atar gidersiniz. Kimse arkasına bakmaz.
her sigarayı sadece bir kere içebilirsiniz.
yerlileri ucuz, yabancıları pahalıdır.
yabancılarının daha güzel olduğu söylenir. Ama arkadaş ısmarladıysa yerli yabancı farketmez.
tek içimlik olduğu için her nefes önemlidir.
içinize çekmediğiniz durumlarda bile kendi kendine yanıp biter. Ulan ben bundan bişey anlamadım paraya yazık oldu dersiniz. Sonra bi tane daha yakarsınız.
- Nargile, genelev kadını gibidir. sebepleri:
sokak ortasında içilmez, belirli mekanları vardır.
mekan ne kadar iyise çeşit o kadar çoktur.
mekana girer oturursunuz, nargile ayağınıza gelir. içtikten sonra alıp götürürler. Sizin zahmet etmenize gerek olmaz.
aynı nargileyi defalarca kullanabilirsiniz. Ancak bir dahaki sefere kadar, (ağızlık değişse bile) başkalarının o nargileyi kullandığını bilmek rahatsızlık verir.
sigaraya göre içmesi daha uzun sürer. ama çok abartırsanız mekanın sahibi "hadi kardeşim kalk da yeni müşteri gelsin artık" der gibisinden pis pis bakar.
acemiler için ilk seferi kafa döndürücüdür. adamı fena çarpar.
- pipo, ev kadını gibidir. sebepleri:
sakin kafayla, evde rahat rahat içilmesi gereklidir. sokakta veya işyerinde içilen bişey değildir.
sizden başka kimse o pipoya elleyemez, içemez.
yeni alınan bi pipo öyle hemen pofur pofur içilmez. ahşabın açılması, iç bölümün ateşle kavrulması gerekir. En azından 10-15 içimden sonra düzgün bir şekilde yanar hale gelir. O zaman bile keyifli bir içim için 5-6 ay geçmesi gerekir.
pipo hergün hergün içilen birşey değildir. Bir kere kullandıktan sonra bir iki gün dinlendirmek gerekir. Hergün içmeye kalkarsanız ağzınızda acı bir tat bırakır. (içerdeki katran+nikotin karışımı kurumadığından)
içmeden önce hazırlaması uzun sürer.
tütünü düzgün bir şekilde yerleştirmek ve yaktıktan sonra közün düzgün bir şekilde oluşması için tecrübe kazanmak gerekir.
her piponun ayrı karakteri vardır. Birinde yaptıklarınız öbüründe işe yaramayabilir.
yaktıktan sonra da çile bitmez. Ateşin sönmemesi için ateş arada bir alınan düzenli nefeslerle devamlı körüklenmelidir. söndüğü zaman tekrar yakılabilir ancak ağızda nahoş bir tat bırakır. Eğer sönmüşse o gün için içmeyi boşvermeniz ağız tadı açısından daha mantıklı olacaktır.
sigara veya nargile gibi her nefes içeri çekilmez. Bir ateşe (ateşi canlı tutmak için) bir bana şeklinde içmek gerekir. duruma göre iki (veya üç) ateşe bir bana da olabilir.
içip bitirdikten sonra da çile bitmez. Güzelce temizlemeli ve baş köşeye kaldırılmalıdır. Yetirince nezaket göstermez, iyice temizlemezseniz, intikamını bir sonraki içiminizi zehir ederek alacaktır
bu aralar oldukça yoğunlukta olan başlıklardır. sevgiliyle ormanda sevişmek, sevgiliyle şunu yapmak, sevgiliyle bunu yapmak, sevgiliyle sıçmak. acaba bu başlıkları sadece tek bir yazar mı açıyor, sevgili olmakla kafayı bozmuş anlaşılan.
ilk girişi kolaylaştırmak adına bir kaç saniyelik de olsa oral seks yapmak isteyen kızı yormamaktadır. alternatif olarak kayganlaştırıcı da sunulabilir.
an itibariyle başıma gelmiş esrarengiz olay. bir çubuk şarjı kalan telefonumun kıçına girişi soktuğumda öbür ucuna daha fişe takmadan sarj oluyor uyarısı vermiştir. acaba elektriği ben mi verdim yoksa telefon şarja hasret mi kaldı nedir diye sordurtmuştur. öyle bir anı işte, dinlediğiniz için teşekkürler.