9 ağustos günü eski adliyenin önünde şans eseri izlediğim ve hayram kaldığım sanat topluluğu. nazım'ın memleketimden insan manzaraları adlı eserinden uyarlama bir tiyatro gösterileri var. ayrıca gündeme dair iğnelemeler de oyunun içinde mevcut. ve de oyunları ücretsiz.
bu hafta tekrar bizlerledir morgage'nin mektupları.
"Şu an 22 mürettebatlı Panama bandıralı bir gemideyim. Bugün yolculuğumuzun 12. günü ve tayfalardan biri gelip ya kaptan bandıral ne bi açıklasana diyeceğini düşündükçe aklım çıkıyor. Günlerim seni, oğlumuzu ve bandıralı düşünmekle geçiyor."
sözleri söyledir:
neden bilmiyorum artik yeterince sevemiyorum seni
artik özlemiyorum gözlerini
tutmak istemiyorum ellerini
iste bunlarin hepsi yüzde on yüzde yirmi
ögrenci indirimi
fabrika dumanlari öldürdü çiçekleri
betonlar korkuttu yildizli geceleri
bir de bu toy yillarin arada kalmisligi
sevmiyorum
sevemiyorum seni..
yeni dönemde ortaya çıkmış hakaret içeren sözlerdir. kimileri televizyonlardan yakalanır. önceleri şaka yollu söylenirken aaaa, bi bakmışsın diline yerleşmiş, insanlar kabullenmiştir.
gerizekalının başkanaa örneği gibi. duyuyoruz görüyoruz bunları.
hiçbir fark yoktur. sonuçta ikisi de gazlı içecektir. cola turka, coca cola, fruko, sen sun, pepsi, uludag, x, y, z farketmez. hepsi de obezitenin 1 numaralı kaynağıdır.
2000 yapımı Darren Aronofsky filmi. http://www.imdb.com sitesinde 8.5 almış.
- uzun süre hatırlayacağım bir film arıyorum ya. şimdi filmler pek tat vermiyor.
* requiem for a dream filmini izle. hayatın boyunca unutamayacaksın. bende var veririm.
- ya madem tavsiye ettin bir gün filmle beraber gel izleyelim.
* yok ya. bir kere yeter. fazlası iyi olmuyor.
- kırma beni ya. hem cips falan alırız. sonrasında konuşur tartışırız.
evet. yukarıda anlattığım gibi başlayarak (ya da biraz farklı), izlemeyecem izlemeyecem dememe rağmen defalarca izlediğim aşmış film.ne filmi izlerken cips kalıyor tabi, ne de sonrasında muhabbet. filmi izlerken hep kaplumbağa gibi büzülürüm, kabuğuma çekilirim. hele lux aeterna yok mu? bir de harry'nin kolunun o halini gördükçe içim dışım mahvoluyor. bir de sara'nın (anne olur kendileri) televizyona niçin çıkmak istediğini anlattığı, yalnızlığını anlattığı sahne.
bir şey daha var. In the end it's all nice.(herşey güzel olacak.) bir çok yerde birkaç ağızdan duyuluyor bu replik. ama hiçbir şeyin de iyiye gittiği yok be abi. insanın umut duygularını çürütüyorsunuz. ayıp ama.
bir de dikkat çeken bir ayrıntı. filmde uyuşturucunun kullanıldığı sahneler alenen gösterilmiyor. çok zekice çekimlerle oralar geçiştirilmiş.
working from seven to eleven every night,
it really makes life a drag, i don't think that's right.
i've really been the best, best of fools, i did what i could, yeah.
'cause i love you, baby, how i love you, darling, how i love you, baby,
i'm in love with you, girl, little girl.
but baby, since i've been loving you, yeah. i'm about to lose my worried mind, ah, yeah.
everybody trying to tell me that you didn't mean me no good.
i've been trying, lord, let me tell you, let me tell you i really did the best i could.
i've been working from seven to eleven every night, i said it kinda makes my life a drag, drag, drag, drag..
lor', yeah, that ain't right... no no
since i've been loving you, i'm about to lose my worried mind.
said i've been crying, yea, oh my tears they fell like rain,
don't you hear them, don't you hear them falling,
don't you hear them, don't you hear them falling.
do you remember mama, when i knocked upon your door?
i said you had the nerve to tell me you didn't want me no more, yeah
i open my front door, hear my back door slam,
you know i must have one of them new fangled back door man.
i've been working from seven, seven, seven, to eleven every night and it kinda makes my life a drag...
drag, drag, oh yea it makes a drag.
baby, since i've been loving you, i'm about to lose, i'm about lose lose my worried mind.
just one more, just one more
since i've been loving you, i'm about to lose my worried mind.
"bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır"
dizesini birebir algılayan gençlerin eylemidir. gereksiz bir eylemdir. zira ne ile yaptın onu? ne kanıdır o?
onu yapan delikanlılara çağrımdır. yürüyün iskenderun'a gidiyoruz. illa kanlı bayrak olması gerekmez. normal bir bayrağı incirlik'e dikebiliyor muyuz? ince ayrıntı budur. vatanseverlik o değil budur.
açılımlarda bulunucam deyip sonrasında dıtlayan gençtir.
cola turka'nın reklamlarını yapanı bir yakalarsam...
yahu salaklar bir kere açılım o manada kullanılmaz ki.
gerçi reklamın tüm iticiliğine baktığında çok küçük bir detay ama ben de ona taktım arkadaş.
şener şen'in başroldeki ahçıyı oynadığı 40-50 m2 lik bir alanda çekilen film. 1988 yapımıdır. yönetmeni basar sabuncu'dur.
filmde 70'li yılların siyasi havasını sergilemektedir. filmde solcu söylemlere (afedersiniz) kafa s.ken solcu zirvaları gözüyle bakılmamaktadır. aksine film dönemin faşist dalgasını karşısına almıştır. örnek vermek gerekirse filmdeki köpek faşizm yanlılarını simgelemektedir.
film 15 - 16 haziran işçi hareketine büyük bir anlam yüklemektedir. "işçi sınıfı burjuvaziye şöyle bir el ense çekti" repliği, patronun yurtdışına kaçmak için yaptığı hazırlıklar o iki günü çok iyi simgelemiştir.
bursa'nın 1. sınıf tarım arazisinin üstüne çöreklenen abd'li tarım şirketi.
ülkemizdeki şeker pancarı üretimini durdurmayı planlayan şirkettir.
kendileri mısırdan nişastadan elde edilen şeker üretiyorlar. nedir bu nişasta bazı şeker? başta amerika olmak üzere dünyada obezitenin yayılmasını sağlayan maddedir. gelişmiş dünya ülkelerinde n.b.ş. üretimi toplam şeker üretiminin %1'i civarıdadır. peki bizim ülkemizde kaç? sıkı durun, %15. tam bu aralar abd'liler bursa'ya gelip gitmektedirler. ilginç bir ayrıntı daha, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. yakın zamanda özelliştirilecekler sırasında yerini alacak. ve bu günlere tekabül eder ki cargill bursa basınından kimi şahsiyetlere yemek vermiştir. ve "kendini anlatma" derdine düşmüştür.
ve hemen kimi kalemşörler kalemleri eline alıp süper güzellemeler dizmeye başlamıştır. isim vermekten hiç çekinmeyeceğim, bursahaber yazarlarından yusuf kotaman.
evet sözlüğümüzde de cargill'i seven, temiz ve namuslu olarak gören arkadaşlarımız varsa bu küçük bilgicikleri okumalarını tavsiye ederim.
vay efendim kapatılırsa oradan ekmek yiyen bin kadar kişi ne yapar? gibi bir soru gelebilir.
efendim cargill sayesinde bitirilmek istenen şeker pancarı üretiminden geçin sağlayan aile sayısı 200 binlere dayanmaktadır. bir o kadar da şeker pancarı ekiminde çalışan tarım işçileri. ve de özelleştirilip tasfiye edilmek istenen Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'de çalışan kişi sayısı da 10 bini geçmektedir.
genç bir eleman güneşli bir günde elinde montla yürümektedir.
-mont beni;
Tedarikliyim diye sevindim durdum
Sıcağı görünce yandım kavruldum
Mecnun oldum çöllere savruldum
Kırk kapıya muhtac eyledi mont beni
Bir garip ercanım bu dünyada konar göçerim
Gahi ağlar gahi gülerim
Mont elde diyar diyar gezerim
Onulmaz dertlere saldı mont beni...
- Oha bütün gün elde montla dolaşa dolaşa erdim lan. Çilelerin en büyüyüymüş hakkatten. erdim bee. yuppiii..
sizi sızıntı'ya veya zaman'a abone yapmaya çalışan kişilerdir.
stv'deki sırlar dünyası, bilmem kaçıncı boyut, ölümden sonra sorgu hikayeleriden örnekler veriyorsa şakirttir.
genelde koyun(benzetme bilerek seçilmiştir. anladın sen onu) gibi sessiz sakin görünürler. ama hele bir yüce devletlü fetullah hoca efendi hazretleri vs. vs. hakkında kötü konuş, satır, bıçak, taş, sopa daha neler neler. istanbul'da yaşanmıştır. hele bir yalanlamaya çalışın. (bkz: elimde belgeler var).