Denedim yıllardır deniyorum ama bir ilerlersem üç geri gidiyorum.
hayatta ki en büyük hirsim para kazanmak, fakir doğduğum için mi yoksa yaşadığım tecrübeler mi beni bu hale getirdi bilmiyorum ama geriye dönüp baktığımda koca bir başarısızlık.
Ve aslında durum biraz şöyle ilerliyor;
benim durumumda ki insanları tatmin edecek miktarlara ulaşsam bile hep daha fazlası için uğraşıyorum, ee çekirge de genelde 3 ten fazla ziplayamiyor. bir başka problemse, benim bu durumu kabullenmeyip hep daha ileri gitmem, bunun sonucunda onlar bilmese bile bana güvenen insanlarin güvenlerini boşa çıkarmam, boşa çikarmayi düzeltmeye çalışmak için daha fazla içine girmem.
sonuç olarak ortalama bir hayata alışmam gerekiyor,20 yıllik borçla alınacak evler, arabalar. o borçla alınan şeyler için ömür boyu, haftada en az 50 saat kendini siktirecek olmak, bunların sonucu olarak daha kötü bir ruh hali, mutsuz bir yaşam.
yani bir kere geldiğimiz bu dünya da böyle saçma sapan şeyler için bir omur harcama fikrine inanmam gerekiyor. yine tüm bunların sonucu olarak daha az tercih edilen oluyorsun. yada senin, seni tercih etmesini istediğin kişilerin kapsama alanindan çıkıyorsun. iğrenç bir döngü, iğrenç bir hayat, iğrenç bir çağ.
Bakın bu paradoks. Devlet para basıyor, bize veriyor. Biz bağış kampanyasına yatırıyoruz. Bağış kampanyasından bize geliyor. Sonuç hem devlette hem bizde para var. Ülke olarak mutluyuz.
Kesinlikle yüzdelik kısım olarak geri zekalilarin büyük çoğunluk olduğu grup. Herhangi bir konuda muhalif olmadıklarını gormedim. Mesela en son Oytun muhabbeti;. O kadar hypeladilar sonra adamı taslicaklar gördükleri yerde. Hangi taraftan gelirse gelsin herhangi bir öneri de kesinlikle karşılar, hayır özenle mi seciyorlar anlamıyorum.
guy ritchie'in king arthur'u gerçekten çok başarılı. yani filmi guy ritchie'in çektiğini anlıyorsunuz. bu kadar bilinen bir konuyu kendi tarzını ortaya koyarak çekmek buyuk başarı.
ha biraz daha soft severim diyorsanız, wes anderson'in the Royal tenenbaum's u onerilebilir.
eyyamcının kral olan hakemsi. lan dakika 88, penaltı vermişsin. pozisyon tartışmalı, tam o sırada gidip pozisyonu izlemeyeceksen niye kullanılıyor bu amına kodumun var sistemi?
fenerbahçe maçında fırat koşa koşa gitti pozisyona bakmaya hop penaltı, ki pozisyonda penaltı şüphesi bunun onda biri falan.
ama kendisi eyyamcı bir yavşak olduğundan pozisyona bakma gereği bile görmedi. ha yönetim çıkıp yine ''bnce br dha gssry mçna çkmamsını tvsye edym.'' falan derse allah onların da belasını versin. kötü oyun falan kabulüm ancak böyle göze sokar gibi çevrilen tiyatroya hayır.
youtube'da deli gibi masaj videoları izliyorum. annem geçen gelip, niye 1 erkeğin 1 erkeğe masaj yaptığı videoları izlediğimi sordu. sustum, felaketim oldu, ağlamadım.
Erzincan'a düştüğüm kura. Ölüm grubundayız, ondan sonrası Suriye sanırım.
Şaka bir yana ev arkadaşım istanbullu evine 10 dk uzaklıkta ki yerde yapacak. En yakın arkadaşım Bursalı o da istanbul'da yapıyor lan 20 arkadaşımdan en uzak olan Kütahya bi bana Erzincan düştü. Neyse cag Kebabı ve döneri güzelmiş. Erzincanlı kızlar ve askerde sevgili beklemek isteyen yazalar mesaj atabilir.
ilişki testi ciddili komik. kendisini erman yaşar'ın ''yok, yok'' programında tanıdım sonra bi açıp bakayım dedim. 7-8 bölüm üstüste izledim. Özellikle tahsildaroğlu reklamı yaptığı sahneler efsane güzel.
bunun dışında sanırım konuklardan kaynaklı bazen çok sıkıcı geçiyor program ve programı yeni çektiği yer eski yerine göre çok kötü. sanki o sıcaklık kaybolmuş. bu kadar, evet.
dönemler arası boşlukta sıkışmış gibiyim. sanki o boşluk o kadar büyük ki bi sonsuza doğru uzanıyor. yada ne bileyim bi labirent, dönüp dolaşıp aynı yere çıkıyorsun.
muhtemelen seni düzeltmek için sana daha çok ilgi gösterecektir. seni onun doğrularına götürmek için harcadığı çaba onu alttan alta mutlu edip, onun doğruna geldiğin an senden soğuyacaktır.
bir nevi puzzle gibisin, tamamını yaptıktan sonra ilgi çekici bir şeyin kalmaz. o yüzden arada düzelir gibi yapıp daha sonra tekrar onun doğrularından uzaklaşın.
en az 20 kere izlemişimdir ama sanırım son 5-6 senedir hiç izlemedim. popüler olması biraz soğuttu ancak hala izlediğim en iyi filmdir.
ve kendi çapımda karar aldım, bugün tekrardan izleyeceğim. oğlum başrol edward ve brad lan. bunun üst bir levelı yok.
edit:“Fight Club-Dövüş Kulübü” filmi 1999’da 63 milyon dolara malolurken dünya sinemalarında sadece 100 milyon dolar hasılat elde ederek tam bir gişe başarısızlığına dönüşmüştü…''
ortamlarda ilk çıktığında beri popülerdi yha dersiniz kim bilecek.
bugün saçma sapan yerlerde 4 kere karşıma çıkan şarkı. aslında olayların başlangıcı şöyle oldu;
böyle 1-2 saatlik bir dj performansının sergilendiği bir video dönüyordu, bir şarkının ardından aa supergirl dinleyeyim dedim. neyse açtıım, sonra eski videoya geri döndüm ve tekrar supergirl çaldı.
sonra avmde dolaşıyordum birden bu çalmaya başladı allah allah dedim.
ve en son alakasız bir şekilde bu tarz dinlemeyen bir arkadaşım hikayesinde bu şarkıyı paylaşmış. bugün supergirl günü falan mı? hiçbiriniz uyarmadınız yazık.
eğer bulursanız gürcü şarabını kesinlikle deneyin. emin olun pişman olmayacaksınız. metro marketlerinde falan bulamadım ayrca bulan olursa yeşillendirirse sevinirim.
sonra a, d ve e partisi hükümet kursun. dışarıda kalan b ve c partilerinin toplamı %45 ama hiç bir söz hakları yok.
hadi onu geçtim tersi olsun. b, d ve e partisi birleşsin yüzde 51 yapıyorlar ama kim sikler %49'u. çoğunluğu alan karşı tarafı istediği kadar ezebilir. sonra ortamlarda millet iradesi falan dersin kim bilecek.