Türkiyenin yüzkarası kurumudur.Yurtdışına giderken, gittikten sonra sorarsınız 'okulumuz tanınıyor mu diye' gelen cevapların hepsi 'okumunuz kurumumuz tarafınca tanınmaktadır'.
Gel zaman git zaman yıllar geçer senin sorup gittiğin yök sen son senedeyken denklik tüzüğünü değiştirir ve direk denklik dünyadaki hiçbir üniversiteye vermez.Süreçler uzarda uzar.Öğrenci kendi imkanıyla isviçreye,ukranyaya,bulgaristana,ingiltereye gider kendi imakıyla binlerce euro akıtıp okur meslek sahibi olur, yüzlerce eurolar akıtıv evrakların tercümesiyle uğraşır,sonra o evraklar yöke verilip 2-3 yıl beklenir.
Bu iki üç yılda ne cevap verirler, ne telefonları açarlar, ne yazılan e-maillere cevap verirler.Süreç kendi halince vurdumduymaz bir şekilde devam eder.Daha sonra askerlik sorunu başlar, normalde heryıl 29 yaşını doldurmayan adaylar için heryıl ertelenen askerlik tecilini sadece bir kez bir yıl olarak düzenlerler.
Gençler evraklarını verirler,asker kaçağı birşekilde ortada dolanırlar ve yökten cevap beklerler.Bunun dahada fenası denizciler içindir.
Bizim sadece diplomayı tanımazken,müsteşarlık onların ehliyetinide denklik olmadan tanımaz.2-3 yıldır evde oturan arkadaşım var vallahi.Diğer grup öğrenciler ise askerlik yapamadıkları için kurumsallaşmış bir yerde işe giremezler.Düşünsenize,5 yıl üniversite okuyorsunuz ve Askerliğinizi er olarak yapıyorsunuz.Tabii dayanamayım 15 ay askerlik yapanda var.Bunların haricinde yaptıklarının yasal hiçbir dayanağı olmayan avrupa birliğiyle yapılan, lizbon ve bologna anlaşmaları at gözlükleriyle bakıp yok sayan kurumdur.
Yök adı verilen bu kurum gençleri en verimli çağında köreltip, onları yasal hiçbir dayanağı olmadan sınırlar koymaya çalışan ve mezunlara ayakbağı olan kurumdan başkabirşey değildir.Sırf Türk öğrencilerin yurtdışında eğitim görmesini engelleyip bu maddi kaynağın yürtiçinde sağlaması için hertarafını özel üniversitelerle çevrildiği ülkemizde işin en kolay kısmı bir grup yeni mezuna diş geçirmektir.En sinirlendiğim nokta ise bukadar şeyi yapan bir kurumun sonra dönüp insanlara, biz beyin göçününün engellenmesi için elimizden geleni yapacağız amerikalara gideceğiz oralara buralara gideceğiz demesi ise siyasi parti liderlerinin seçim öncesi vaatlerinden farkssızdır.
Olayın özeti şu;Bu devlet beni katsayı farkından dolayı üniversite okutmuyordu vakti zamanında, ben kendi imkanlarımla üniversite okuyorum, anam babam canını dişini takıyor, zar zor bitirdikten sonra geliyom vatanıma, daha önce tanınan diplomanın artık direk tanınmadığını 2-3 yılı alacak bazı işlemlere tabii tutulcanı söylüyor.Bu devlet ne ekmek veriyor,nede benim kazandığımı tanıyor,sonrada çıkıp vatan sevgisi ülke sevgisi diye konuşuyorlar.
Götzeti servetle durdurmaya çalışan, sabriyi ortasahada oynatip kazımı almak için gol yemeyi bekleyen bu anlayışa küfrediyorum. bize gerçekten oyuncuları adam gibi motive edip sahaya savaşacak tskım çıkarmamız lazım. bizim milletimizde oyuncumuzda sen oraya git, sen iki metre geri git sen üç metre geri gelden anlamaz. işte bunları anlatabilecek bir teknik direktör lazım başa.
Bakire kimdir arkadaşlar? bir sorunsal atayım ortaya.
Eline erkek eli değmemiş, iki çift laf etmesini bilmeyen, yanınızda odun gibi duran sıfır kilometre birimisimidir. yada şeftalisini elletmemiş, ağzında, kıçında binlerce erkeğin çocuğunu taşıyan kadınmıdır. Yada yaşadıklarını sizinle paylaşıp, geçmişte yaptıklarının bir hata olduğunu söyleyen ve onu olduğu gibi kabul etmenizi isteyenmidir bakire. yahut herbirboku yiyip altına yatmadığı erkek kalmayan ve kızlık zarını diktirip sizi kazıklıyanmıdır bakire. acaba yabancı gelinmidir asıl bakire olan? ülkesinde bekaretin önemi olmayan, buyüzdende bunun sorun olduğunu dahi bilmeyen, ama aradığı mutluluğu türk erkeğinde bulup, ilelebet sana sadık kalacak kadınmıdır bakire. soruyorum kimdir bakire ?
türklük bugünkü izlediğim basket maçından sonra. disiplinsizlerden dolayı çoğu şeyi son dakkada kaybetmek, götü sıkışıp gaza gelmediği sürece birşey yapamamak. çok konuşup az iş yapıp ama bir şekilde sonuca gitmektir.