orospu çocuğunun dik alasıdır. takipçileri de orospu çocuğudur. bu adama sempati besleyen herhangi biri insanlık vasfını yitirmiş birer robottan ibarettir gözümde, böcekten bile aşağıdır. orospu çocuğu desem, orospulara hakarettir.
benimdir. yani, diğer yazılanlara bakılacak olursa 23182903812 milyonlarım yok. yazın bekar evimde, kışın ise 1+1 stüdyo dairedeyim. üniversite öğrencisiyim. ha, halim vaktim yerinde ama çok çok ultra zengin olsaydım sanırım 4+1'lik bir daire tutardım öğrencilik hayatım için. ayriyeten, her yahudi parasını zekasıyla ve emeğiyle kazanmıştır, üzgünüm.
yolsuzluk konusunda türklerin ya da azerilerin eline su dökemiyoruz maalesef.
şu sıralar karbon kağıdından fırlamış gibi etrafta dolaşan erkek çeşidi. tabi herkes benim gibi kızıl-sarı saçlı, mavi gözlü ve kirli sakallı erkek olamıyor.
kendi kaynaklarıyla, göt kıllarından uydurulan haberlerin sözlüğe servis edilmesidir efendim.
siz evinizde uslu uslu oturmaya devam edin. gezi'yi özetleyen fotoğrafmış... ethem dhkpc'liymiş, üstündeki balıkçı yeleği lan. adam kardeşinin yanına gitmiş askeriye'ye. alman dediğiniz kadın ise bildiğimiz bir almancı aslında. duran adam ve amerikalı kadın'ın ise sırp ya da amerikalı oldukları sadece lafta... doktor olayı da aynı şekilde.
habervaktim'i kaynak alırsanız böyle olur tabi sevgili şakirtcanlar.
israil'de birlikte yaşamanın, kardeşliğin, paylaşmanın öğrenildiği yer... keşke türkiye'deki yahudiler olarak biz de bazı köylere yerleşip, kibbutz kursak diyorum bazen içimden. böylece ardımızdan gelecek nesile bir paylaşım mirası bırakabilirdik.
ismini hatırlayamadığım bir kürt genci ile, geçenlerde gezi parkı'nda beraber söylemiştik bunu. o hem çalıp hem söylemişti, ben de eşlik etmiştim. çok güzel olmuştu vesselam. birbirimizi tanımıyorduk ama kardeştik, dosttuk, kardeşiz, dostuz. öyle kalacağız umarım.
orada hissettim kardeşliği, arkadaşlığı, yoldaşlığı.
aslında bunu erotik hikayelere yazmam mi gerekirdi, bilemedim.
insana, tecrübesizliğini gösteren bir şey aslında, ama, hayatınızda, asla o kadar heyecanlanamazsınız.
yer çanakkale. yıllar, yıllar önceydi. 16 yaşım henüz. akşam olmuş daha yeni, dışarıya çıkıyorum, kordonun o enfes deniz kokusu eşliğinde atıyorum adımlarımı dışarıda, sokakta her çeşit insan var, kimi asık suratlı, kimi gülüyor. kimi ise aceleci, kimisinin yüzünden duygusuzluğu okunuyor, tam bir duygu mozaiği gibi sokaklar. tekneler, eski ama kurumlu. transatlantik benzeri gemiler geçiyor boğazdan, izliyor herkes... kafeler daha yeni yeni canlanmaya başlamış.
kulağımda kulaklıklar, üstümde gömleğim, tişörtüm. kurt cobain'i andıran bir imajla geziyordum açıkçası.
secret garden'ın muhteşem müziği kulaklarımı müziksel orgazmlarla doldururken, bir sigara yaktım. yemek yemeye karar vermiştim, ama sevdiğim lokanta biraz uzaktı, vazgeçtim, ve yürümeye devam ettim. bir sevgilim vardı çanakkale'de o zamanlar, onu görmeye gelmiştim. zaten olayın başkahramanı, ben ve o. sevgilimin beni bekleyeceği yere doğru hızlı adımlarla ilerlerken, kordonun sonlarına doğru geldiğimi, yani yakınlaştığımı farkettim, yukarıya çıktım ve üste, oradan da sola döndüm. kalbim yerinden fırlayacak gibiydi gerçekten.
geldim... bir banka oturmuş, beni bekliyordu. sarıldık, ulu orta öpmeye kalktım onu, güldü, gülümsedi. bankta oturduk, el ele tutuştuk, konuştuk, kahve içtik. en sonunda sıkılmaya başladığını farkettim. tuttum ellerinden onu, kaldırdım, dedim, gel haydi gidelim. 'nereye' dedi, bilmiyorum dedim. gülümsedi tekrar. 'haydi' dedi. ben gülümsedim bu sefer.
o gün, ev boştu. eve gitmeye karar verdik.
yolda kol kola yürüdük, ve uzunca bir yürüyüşten sonra geldik eve. 'gel, televizyon izleyelim' demişti, seve seve dedim. açtım televizyonu, oturduk, bir komedi programını izlemeye başladık. 'mutfağa, bir su almaya gideceğim' dedi. tabii ki dedim, gitti, geldi. gelir gelmez hemen yanıma oturdu. sarıldı bana. öptü beni yanağımdan. ben de onu öptüm, sonra dudağıma ufak bir öpücük kondurdu. ben de öyle yaptım, ve öpüşmenin şiddeti artmaya başladı... birbirimizin dudaklarını kalbimizde hissediyorduk.
onu kucağıma almayı denedim, başardım, tokasını açtım ilk olarak, muhteşem saçları serbest kaldı.. sonra t-shirt'ümü çıkardı, gülüyordu kahkahalarla, ben de gülmeye başladım, arka tarafta, yattığım odaya doğru gittik, kucak kucağa. orada bacaklarını okşamaya başlamıştım, çok heyecanlıydım, yemyeşil gözleri alev topuna dönüştü ve beni kendine çekti. terliyordum.. birbirimizin içine hapsolmuş, sevişmiştik.
çok farklı bir deneyimdi. olgunlaşmama sebep oldu.