onları genelde inşaatlarda çalıştiran da kürt müteahhitlerdir. bir de bunlar asgari ücretin bile altında çalışmaya razı olduklarından vede sayıca bol olduklarından emek piyasasının da içine sıçmış memlekette asgari ücretten fazla para alınabilecek iş bulunamaz olmuştur.
Nefret söylemi bakımından oldukça münbit bir sanal ortam oluşturan Uludağ Sözlükte Kürt işçiler başlığı altında karşınıza çıkan tanımlardan biri, noktası virgülüne, böyle. itiraf etmek gerekir ki, olanca imla ve niyet bozukluğuna karşın, sınıf ile etnisite ilişkileri konusunda son derece verimli bir düşünme alanı sağlıyor bu iki cümle
sibel özbudun - "Neo-Lieberal Türkiyenin En Alttakileri: işçi Sınıfı Kürtleşirken"
mahşer-i cümbüş'ten ekip arkadaşı ayhan taş ile birlikte, 11-16 temmuz 2012'de, dikili'de olan 6. türkiye tiyatro buluşması'nda doğaçlama oyunculuk atölyesi verecek olan oyuncu.
6. türkiye tiyatro buluşması'nda hem "toplum ve tiyatro" söyleşisinde panelist olarak, hem de "yırtık bohça" isimli yeni oyununda tiyatro oyuncusu olarak bulunacak olan güzel insan.
11-16 temmuz 2012 tarihlerinde, dikili'deki 6. türkiye tiyatrolar buluşması'na katılıp, büyük birikimiyle, tiyatrocu oyuncuları için altın değerinde bir atölye verecek olan rejisör.
""faysal tekoğlu, tango atölyesi ile 6. türkiye tiyatro buluşmasında!
dünyanın bir çok yerinde tango çalışmlarına katılmış olan, dans eğitmeni faysal tekoğlu 6. türkiye tiyatro buluşmasında tiyatro üreticlleri ve dikili halkıyla bulaşacak.
atölye içeriği:
kuir arjantin tango, insan ruhuna işlenen nakış gibidir.ne yaşa, ne ırka, ne de cinsiyete bakar içinize girip yerleşmek için.cinsel yönelimleriyle/kimlikleriyle ötekileştirilen tüm ruhların sesiyle hareket bulur.kuir arjantin tangoda esas olan rolün kendisidir.alışılmış olarak cinsel kimlik üstünden rol çalışması yapmak yerine rolün kendisini anlamak ve bu yönde çalışmak önemlidir.kişi (kimlik) her iki rolü de (yönlendiren ve yönelen) çalışmaktadır.iki rolde de tango yapmaktadır.bütün cinsel kimlikler hem yönlendirebilir hem de yönelebilir. kuir arjantin tango toplumsal cinsiyetin inşasına sorgulayarak bakarve bu sorgulamanın sonucu olarak tüm cinsel kimlikleri kabul eder,cinsiyetçi rolü içinde barındırmaz. kat cinsiyetten arınmıştır.ötekileştirilmeye en uzak, en iç içe, en yakın alanda, tutkuyla, ritimle hayat bulan dans kat.bırakın ruhunuz özgürce aksın. geriye kalan sizin kendi stilinizi keşfetmeniz "
bu sene, 11-16 temmuz 2012 tarihlerinde izmir'in "dikili" ilçesinde gerçekleşecek, türkiye'nin dört bir yanından tiyatro ekiplerinin ve sanatçılarının bir araya gelip 6 günde, halkın da ücretsiz olarak katılabileceği tiyatro oyunları sergileyeceği, tiyatro atölyeleri gerçekleştireceği, sanat çerçevesinde söyleşiler gerçekleştireceği, son dönemde devletin tiyatro ve sanatı ele geçirme çabalarının ardından tiyatro örgütleri için bir çatı örgütünün tartışılacağı bir kurultay gerçekleşeceği tiyatro buluşması. (genel olarak istisan, detis, toder, tomeb, tütib, asitej kurumları tarafından.)
izleyici olarak ise çadırını alıp gelen herkes, ücretsiz bir şekilde 6 gün boyunca bu festivaldeki (sadece tiyatroculara uygun, kontenjanlı birkaç tiyatro atölyesi hariç) istediği etkinliklere takılabiliyor.
"dedikodu"yu "tatlı bir şey" diye tanımladığı anda, oturduğu masada olmak istediğim insan. ayar vermek için tabii.. "dedikodu" net bir şekilde ahlaksızlıktır. mide bulandırıcıdır. ve ülkemizin büyük çoğunluğu da bu ahlaksızlığı yapar, ahlaksız bir şey olmayan 'seks', bu dedikodu iğrençliğinden binlerce kez daha fazla kınanır, dedikoducu vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu tarafından.
"dedikodu" kavramından para kazandığı için mi ona tatlı geliyor, bu da ayrı bir soru tabii..
metallica'nın "kill em all" isimli ilk albümünün albümünün çıktığı yıl. "thrash metal" tarzının icra edildiği ilk albüm bu olduğuna göre, thrash metalin doğduğu yıl olarak kabul edebiliriz.
gösterişli, muhteşem, "metallica" gibi şahane bir intro'yla başladıktan sonra, red hot chili peppers gibi bir hava yaşatan alakasız nakarat riff'iyle metallica'nın kariyerindeki en beğenmediğim bestelerinden biri. bence süper bir albüm olan death magnetic'in beğenmediğim şarkısı.
bence, bir demet tiyatro'nun mizah üslubu çizgisinde espriler barındıran ama bu üslubu, müthiş bkm ekibinin aksine kötü ve itici oyunculuklarla performe ettiği için kötü olan dizi.
kendi ellerinizle tasarladığınız, yaptığınız materyalleri ücretsiz bir şekilde sanal dükkan edinip satışa çıkarabildiğiniz güzel site.
ve başka sayfalarınızın veya sitelerinizin şablonuna ekleyebileceğiniz, ürünlerin fotoğraflarının ve fiyatlarının slayt bir şekilde geçtiği bir vitrin kodu bile veriyor.
rock'n roll tasarımlı kilden ürünlerimin bulunduğu sayfa hem reklam maksadıyla hem de bir üyenin örnek bir pasaj sayfasını gösterelim düşüncesiyle ücretsiz aldığım kendi pasaj sayfamın linkini vereyim. işte böyle bir şey: http://morokuz.pasaj.com
bu ülkenin toplumunda zaten malesef doğru çizgileri pek bilinmeyen kavramdır da (kitap okuyup, araştırma yaparak geçirebileceği vakti müge anli izleyip, sokakta hanzoluk yaparak geçiren bir çoğunluk öğrenemez, gelişemez tabii), o bir yana, 86 yıllık köklü bir yapı olmasıyla övünen devlette de "düşünce özgürlüğü" kavramının görünüşe göre doğru bir şekilde hala oturmamış olduğunun kanıtı.
mesela mhp'nin kafa yapısı da, pkk'yı desteklemekten daha az mide bulandırıcı değil. ama düşünce özgürlüğü kapsamında iki partinin de varlığına saygı duyma zorunluluğumuz var. fiilen suç işlemeye yönelen biri etkisiz hale getirilmeli ama "fiilen suç işlemeyi" öven birini hapse sokma hakkımız yoktur. açıkça hırsızlık yapmayı da öven bir kitap yazabilir mesela biri, bu da düşünce özgürlüğüdür. bu yüzden mhp'nin kapatılmıyor oluşu gibi, dtp de kapatılmamalıydı. işlenen suçlar varsa, birey birey cezalandırılabilir ama "açıklamalar, övgüler" falan söz konusu olduğunda suçluyu öven düşüncelerin bile, her ne kadar bence iğrenç de olsa, tıpkı mhp'nin aynı iğrençlikteki faşist kafa yapısının bile varlığına saygı duymak zorunda olduğumuz gibi varlığını saygı duymalıyız. pardon, duymalıydık...