kadın adı verilen adı üstünde tek bir zar nedeniyle kendini bir sik zanneden cinsin, hareketleri, konuşmaları, zaafiyetleri ve sürekli ağlamaları neticesinde onların bu şeytani oyunlarını gerçek sanıp, kadın denilen mahlukatın gerçekten duygusal ve kırılgan bir yapıda olduğunu düşünecek kadar ahmak, zannedecek kadar da salak olmak.
yahu kadın duygusal falan değildir. zaafiyetlerini örtmek adına erkeği kullanan bir mahluktur arkadaşım. bakın küfür etmek istemiyorum artık, yoksa düz adamım ben küfrederim. yetimhanede büyüdüm, ana nedir bilmedim. bu sevgi açlığı neticesinde de bir çok kadın siktim. belki 100 belki 150. bu yüzden çözdüm.
varsa paran, araban, kaliteli bir mesleğin çatır çatır karı sikersin. kadın dediğin mahlukat aşkından ölür. ha karizmatikliğin, yakışıklılığın, paran araban yoksa da sen ağlarsın. kadın duygusal lafı da sikimin ucunda kalır, 31 çeker duvara fışkırtırım.
gördünüz mü fakir bir adam için ağlayan, aşkından ölen bir kadın. yok. gördüyseniz ben de götümü siktirmeye razıyım.
benim kadehim içtikçe doldurulur, boşalmaz tek bir kadehim. yalnız kadehim boşalmamazlık etmez, başka yerlerim de boşalır arada. başka yerlerim derken kibarlığa gerek yok sikimden bahsediyorum açıkça.
üüfff 21. yüzyıldayız bekarete bakmam ben, çakmak çakmak gözleriyle bana baksın yeter diyen bir erkeğe adam demem kanımca. godoşun, pezevengin önde gidenidir. yani bu erkeğimiz öyle sikip sikip bırakacak, ondan sonra her gece başka bir karıyla çatır çatır sikişecek, ondan sonra gelip bekaretin hiçbir önemi yok diyecek öyle mi?
tamam kabul ediyoruz bu seçeneği. fakat bu adamın bacısını acı acı kemikleşmiş erkekliğimizi dayayarak hoplatalım. e madem bekaretin hiç önemi yokmuş bacısını da bir tur binmek farz.
ulan bırakın çatır çatır sikişiyorsunuz, sonra moris abi trolldür. siktirin gidin! kabul edemem bunu.
bir 'mavi'ye hasretim bir de insana,
bir bakireye hasetlenirim bir de hoplatana..
memesi sıvazlanmış, koca penislerin üstüne sorti yapmış yapmış olup, önlü arkalı bir güzel geçirilmiş olan kızın söylediği 'namus bacak arasında değil, bekaret beyindedir yanııeee' diyen kıza patlak diye hitap edilince kızması, küfretmesi, buhranlara girmesidir.
yahu tamam memen sıvazlanmış, yalanmış, götünde koca koca didider drogba yarakları patlamış olabilir, tamam bunların üstüne bekaret beyinde de diyebilirsin ama kızım patlak deyince kızmamalısın. şamyel gibi patlaksın işte. patlak, patlak, patlak.
ben bakire kızla evleneceğim, hem de el değmemiş sütlaç gibi bir kızla. sizi bilemem, patlak bir kadınla, yani onların demesine göre beyinlerindeki namusuyla bakire olan karılarla evlenebilirsiniz.
bakire olmayan bir kızı da siker geçerim, her yerini emer, patpat arkadan vurur geçerim. mottom, felsefem bu.
bazı tipler görüyorum karım bakire olsun diye haykırışlar içerisindeler. fakat buna rağmen gözleri el kızının göğüslerini emmekte, sıvazlamakta, götüne sokmakta vs.
eh bunları düşünen bir adamın başına gelebilecek en güzel eylemdir sonuçta. mesela ben bir karı sikmiştim geçmiş yıllarda. sonra evlendi, çoluk çocuk sahibi oldu. gül yanaklı çocukları var. adam sonradan öğrenmiş karısının hoplatıldığını, göğüslerine bir erkeğin boşaldığını ama ne yapsın gariban?
ühühü ühühüü ıngaa ruhu bakire olsun yeaa, ya bakire olupta çaktırdıysa arkadan diye avutuyormuş kendini. ulan hala gülüyorum.
gayet iç burkucu bir durumdur esasen. bu yüzdendir ki köyden kız alıp, bekaret testi yaptırdıktan sonra evlenmeli. yoksa bu adamın düştüğü duruma düşer, karınızın daha önceden memelerinin sıvazlandığını, götünde başkalarının boşaldığını, vajinasının okşandığını öğrenince intihara sürüklenirsiniz.
bir hata yapsan da yapmasan da sopa yiyip, acı çekip, bazen de işkencelere maruz kalarak büyümektir. hoş adına büyümek denirse tabi. büyüdüğümde daha kirli olduğunu farkettim dünyanın, insanların. belki çocukken gördüğüm işkence ufaktı, belki de çocukken kurduğum dünyaya sabitlemiştim bu hayatı o yüzden az geliyordu. neticede bitti. bitti ama çok büyük hasarlar da bıraktı.
bayramın yok, özel bir günün yok, anne diye sarıldığının ise sana vururken sende değeri var ama dünyada hiçbir değeri yok. vermiş devlet bir yol, basmışlar son gaz. devam ediyor bu hala. doğuş'un dediği gibi bunlar babadan oğula nesil geçiyor herhalde. özel günlerin, bayramların, yeni yılların hiçbir önemi olmadığını, diğer günlerle aynı gibi geçtiğini anladığınızda zaten bırakıyorsun o yaşta yaşamayı. keyfe keder değil, zorla oluyor bu.
dedim ya bir özel günün yok, çektiğin acının haddi hesabı yok, yediğin sopanın ayarı yok, hele her saniye yaşadığın iç burkulmasını anlatacak kelimeler yok.
tarihe köprü kurulup geçmişe dönülse de, herkesin yaşadığı bir olaydır bu. tabi eskiden mağaza, dükkan yoktu, o zamanda çalan mehter marşına uyum sağlardı insanlar.
neyse neyse, böyle çıkmış sokağa tüm karizmanızla geziyor, gözde pilot gözlükleri hafif burna inmiş etrafı kesiyorsunuzdur. bir anda böyle oynak bir şarkı duyarsınız bir giyim mağazasından. tezgahtar kız ile arkadaşı kapıda etrafa bakıyordur. bir anda tüm vücudunuz müziğe uyum sağlama tedirginliğine girer.
lan acaba yürüyüşüm değişti mi?
ya bu nasıl müziktir kıpır kıpır?
ulan beni müziği duyup havaya girdi sanmasınlar?
yani yok böyle bir şey. günde binlerce kişi geçiyor ordan size mi bakıp pirpp yapacak, ahah yürüyüşü değişti salağın müziği duyunca diyecekler be?
