film özgün olmakla birlikte nasıl bu kadar berbat, yorucu olmuş çözemedim. belki bu berbatlığı ve yoruculuğu, haddinden fazla gereksiz sahne bulundurmasına, gereksizce susulmasına borçludur. sonbahardan sevdiğimiz yönetmen amcamız sanki, lisede ve fakülte 1. sınıfta okuyan kızların "devrimci gençlerin esrarengizlikten kaynaklanan karizmasına" kapılmasına hayli içerlemiş gibi. yönetmen amcamız sanki gençken bazı duyguları eksik yaşamış; ideal aşk hikayesi, über ideal erkek ve kadın figürü... fakat amcamızın, kızın ulaştığı diğer insanların hikayelerini işleyişi etkili idi, çoğu planı da sanatsal idi... ikinci filmde böyle rahat davranmış adam üçüncü filminde neler yapar gayrı izleyicisi düşünsün.
eğitimi boykot edenlerin kendisine, ailesine, komşusuna, köylüsüne en önemlisi eğitime ne katkısı olabilir. hemde 'kürtçe eğitim' için boykot diyorlar; eğitimin eğitim için boykot edildiğine şahit oldum ya ölsem de ölmem artık.
izlenebilir tv programını, tv muhabbetini ve farkındalığı sağlayabilecek 3-5 adamdan biri. ortalığa çıksada bu işler okan bayülgen in tekelinden sıyırsa.