mordorr
377 (Tsubasa Ozora)
on ikinci nesil silik 96 takipçi 1532.78 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    çocuğun olsa gelişimi için ne yapardın

    1.
  1. Bu taktikler çocuklarda işlemez. Kitap okuma alışkanlığı ailecek oturup sesli bir şekilde çocuk kitabı okumakla mümkün olur. Doğayı çocuklara televizyondan öğretemezsiniz. Birebir teması olması gerekir. Anneler aman üstü başı kirlenmesin, mikrop kapmasın diye ne toprağa dokundurtuyor ne de kedi köpeğe. Çocuk oyunla öğrenir. Her öğretiyi oyunda neden sonuç ilişkisiyle aktarmak gerekir. Düşünen zihin için sürekli ne hissettiğini ve neyi neden düşündüğünü sormak gerekir. Hem ilişki kurmayı öğrenir hem de aklı gelişir.En önemlisi doğru ebeveyn olmanız gerekir. Çünkü çocuklar makine gibidir her hareket, söz tavır ve bakışı yakalar taklit eder.
    6 ...
  2. özel mülkiyet zararlı mıdır ve neden zararlıdır

    1.
  3. Not: bu başlığa yazacağım.
    1 ...
  4. neden dokuz ayda doğarız

    1.
  5. insan evriminde değişimin ve gelişimin bazı acı durumları ortaya çıkmıştır. Örneğin ayakta kalmamız beraberinde sırt ,bel gibi bazı bedensin ağrıları beraberinde getirmiştir. Aynı şekilde bu süreçte kadının ayakta olması onların doğum kanalının daralmasına neden olmuştur. Zamanla annelerin kalçalarının daralması ve evrim süreciyle birlikte bebeklerin artan beyin hacmi ile Büyüyen kafa yapısı bir çok annenin doğum anında ölmesine neden oldu. Erken doğum yapan kadınlar daha fazla hayatta kaldı ve doğum süreci bu uyma hali ile birlikte bugünkü süre halini aldı. Evrimin doğum süresi ile ilgili açıklaması akıllardaki bir başka soruya da yanıt veriyor. Örneğin bir ceylan, keçi, fare veya fil yavrusu doğduktan sonra ayağa kalkabilir ve koşabilirken insan bebeği kendine bakamayacak, doğduktan uzun bir süre sonra bile her şeyden habersiz kendi Anne karnında zannetmektedir? işte bebeklerin de oldukça kırılgan ve farkındasız olması bu erken Doğumla hayatta kalmanın neticesinde şekillenen bir doğum sürecidir. Birçok Hayvanın yavruları zihin ve kas gelişiminin tümünü anne karnında tamamlıyorken insan bebeği bu gelişimin bir kısmını dışarda tamamlamaya evrilmiştir. Hatta buna da fiziksel kanıt olarak bebeklerin ön kafa kısmı dediğimiz fontanellerinin gelişiminin doğduktan sonra tamamlanmamaya bağlı olarak yumuşak kalması ve diz- dirsek kıkırdaklarının henüz oluşmamasıyla örnekleyebiliriz.


    Bununla beraber günümüzde neden bir çocuğun aileyle yetişmesi gerektiği düşüncesi, ve bebeğin ailenin yapı taşı, kurtarıcısı ve ihtiyacı olduğunu anlıyoruz. Evrimleşme sürecinde bebek bakmak yalnız başına yapılabilecek bir iş değildir çünkü ortamın vahşi şartları, sınırlı yiyecek, kaos ve yaşam mücahadelesi içinde annenin hem yiyecek bulması hem de bebeklerine bakmak durumunda olması zordur. Bu süreç beraberinde bakım için bir kabileye ait olmayı gerektirdi. Böylece anne diğer insanların yardımıyla bebeğine rahatça bakabiliyor ve onu hayatta tutabiliyordu. Bu ait olma ve yardım ihtiyacı bugün insanın neden aileye ihtiyaç duyduğunu sorusu ve neden ailenin gerekli olduğu noktasını da açıklıyor.
    2 ...
  6. bir şey bilinebilir mi

    1.
  7. Bilmek anlamayı, anlama kavramayı içerir o halde doğru düşünmek ve Bilinebilirliği ortaya koymak için ilk olarak kavramlar ve kavramanın kendisi üzerinde düşünmek gerekir. Kavramak bir ilke, durum, nesne veya olayı tüm yönüyle doğru bir biçimde tümüyle zihin o tutturmaktır. O halde şeylere kavrama yoluyla ulaşılabilir ve kavramı açık seçik ve kuşkusuz bir şekilde mantığa getirmek gerekir. her zaman görünenler vardır. bu bir çok düşünür tarafından ele alınmış ve eleştirilmiştir. insan bedeni ve duyguları bir şey olduğundan farklı bir biçimde duyumsayabilir ve zihnini yanıltabilir. Örneğin gece yürüdüğümüzde yerdeki bir taş parçasının gölgesi veya çok kovasının arkasında olan kedinin gölgesini korkunç bir hayvana benzetebilir ve tehlikede olduğumuzu düşünebiliriz bu anlık korku bizde kaçma gereksinimi uyandırır ama bu boş, gerçek olmayan bir korkudur. Sarhoşken algılarımız ve kafamız normalden farklı çalışır yanlış olana yönelmeye daha yatkındır.. Ruh, bilinç, zihin veya içinde bulunduğumuz psikolojik durum, buhran bizde sarhoşluk etkisi yaratıp görünenin farklı algılatabilir ve bir şeyi olduğundan farklı bir şeymiş gibi gösterebilir. O halde görülenler ve duyular aracılığıyla edindiğimiz tüm bilgiler kuşkuya açıktır.kuşkulu olan kavramdan ve anlamdan ayrı olandır çünkü anlam ve kavram bir şeyi tüm nitelik ve içeriği ile bilinen olandır oysa kuşkulu olan bilinemez olandır. Bu bağlamda duygulardan elde edilen bilginin mümkün olduğu ve zihnin Tabula rasa (boş levha) olduğunu savunan empiristlerin (deneyci) doğruyu bulmadaki temel duyusal araçları yanıltıcıdır.

    Rasyonalist( akılcı) görüşe göre insan zihni boş bir levha değildir. Önceden, doğumdan önce edindiği bilgiler vardır ve bu bilgiler duyu deneyimi ile hatırlanır ve ortaya çıkar. Platon’un Menon diyaloğunda Sokrates’in okuma yazma bilmeyen bir köleye doğurtma yöntem ile geometri problemi çözdürmesi tamamiyle bu argümanı destekleyen bir durumdur. Bu görüş temeli olmayan bir düşüncedir. Doğruluğu veya yanlışlığı kanıtlanamayacak olandır çünkü Platon iyi idesi gibi doğuştan önce olan bilgi insan zihninin anlama ve kavrama kabiliyetinin dışındadır. Bu yüzden rasyonalist açıkLama Kavranılabilirliğin dışındadır.

    Bu bağlamda bilimsel bilgi de doğru ulaşma konusunda emprizm argümanı gibi yanıltıcıdır. Bilim değişir, gelişir dogmatik olsa da zamanla yanlışlanabilirdir. Aristoteles’in fiziğinin yanlışlanması, Aristoteles’in yer merkezi anlayışının yerine Kopernik‘in yeni kozmolojisini doğrulanması , düz dünya teorisi, Newton fiziğini yanlışlayan Einstein’ın genel görelilik ve özel görelilik gibi bilim teorileri bilimin nasıl değişip, bilginin yenilendiğini gösterir. O halde bilimsel bilgi değişken, yenilenen ve birikimsel oluşuyla tümüyle anlam Ve kavramdan ayrıdır. Gerçek olan değişmez olandır. Bir şey değişip, sürekli yenileniyorsa o şeye dair bir bilgi iddiası ortaya koymak akıllıca değildir.

    Din veya sezgisel bilgi gibi metafiziksel veya ilahi olan hisler tamamen insanın kendi zihninde kurduğu veya içerisinde bulunduğu toplumun öğreti ve değerlerinin etkisi ile gelişen oluşumlardan kaynaklanan sanrılardır. Sezgi veya ilahi hisler kavranamaz ve Kanıtlanmazdır.

    Özetle Bir şeyin bilinebilirliği konusundaki tüm bu görüş ayrılıkların neticesinde Gorgias’ın dediği gibi “ hiçbir şey yoktur, varsa bile insan için kavranılamazdır. Kavranılır olsa da öteki insanlara bildirilemez ve anlatılamaz” bu bağlamda bir şey bilinemez, bir şeyin bilinebilir olması söz konusu değildir.
    1 ...
  8. doğmadı kutsal çocuk

    1.
  9. Pek az roman okurum ve bu okuduğum en ilginç romandı. Pascal bruckner tarafından yazılmış ilk ve tek 1997’de basılmış yeni baskısı olmayan bir roman. Sayfaları çevirdikçe kağıtları elinizde kalabilir dikkat.

    Arka kapak tanıtım yazısı “doğmadan önce dünyada kendisini neyin beklediğini bilselerdi, ya da biri bunu onlara söyleseydi, acaba tek bir çocuk dünyaya gelmek ister miydi?” Sorusu ile başlıyor.

    Louis ve celeni ikizlerinin annesi onları dünyanın en akıllı çocukları yapmak için bir doktorla el ele verip çeşitli çalışmalara girişiyorlar. Anneleri çocuklara daha anne karnındayken cilt cilt sanat, edebiyat, politika, felsefe, fizik ve matematik gibi varolan bütün bilgileri okuyor ve öğretiyorlar. Çocuklar anne karnında bir deha olarak büyüyor ve henüz anne karnındayken konuşmaya başlıyor. ikiz kardeşlerin doğum anı geldiğinde celeni dünyaya geliyor ve tüm gazeteciler her şeyi bildikleri iddia edilen bebeklerin konuşmasını ve bildiklerini anlatmasını tüm dünyaya duyurmak için bekliyor. Celeni doğduğunda konuşmayı ve bütün bildiklerini unuturken louis daha anne karnındayken çoktan doğmamaya kararını vermiş bulunuyor. Annenin kesisine ve kordonuna tutunarak karında kalmaya devam ediyor. Bu sırada annenin vajinasından mikrofon sokuluyor ve louis ile iletişim kuruluyor. Bildiği her şeyi anlatmasıyla tüm dünya ilah gibi bebeğin her söylediğine tabi oluyorlar. Louis yaşamak kötüdür düşüncesiyle tüm insanlara anne karnına dönmesini emrediyor ve insanlar onun her söylediğinin peşinden ilerliyorlar. Louis 5 yaşındayken hala annesinin karnında ve annesi dev bir fil cüssesinde. Bu sıralarda özel ders için bir genç kız ile anne karnından ders alıyor kıza aşık oluyor ve anne karnında çeşitli cinsel fanteziler geliştiriyor. ilerledikçe ilginçleşen tanrı dahil gibi birçok şeye kafa tutan bir çocuğun absürt hikayesini okuyorsunuz.
    2 ...
  10. insanı düşünceden ne alıkoyar

    1.
  11. Aklı düşünceden ayıranların başında bebeklik dönemimizden şimdiye kadar bize öğretilen ve gösterilen kural, doğru, arzular ve önermeler gelir. Doğuşumuzdan itibaren ailemizin ve çevremizin bizim için tasarladığı doğru, iyi ve uygunun içinde düşünmeye başlıyoruz. Aynı şekilde yanlış, kötü ve uygun olmayan da bu tasarının dışındakiler olarak zihnimizde kalıplaşıyor. Bu tip büyüyen biri doğru ve tarafsız düşünebilmek için önce kendi yaşam kavramlarını kendi tasarlaması gerekir.

    Diğer düşünceden ve düşünme malzemesini kullanmayı reddetmeye neden olan şey güzelleme ve yakıştırmadır. Kız çocuklarımıza oyuncak olarak tabak, tencere, bebek ve bebek arabasını uygun görürüz ve anne yakıştırması yaparak daha o kendinin farkında olmadan onu cinsiyeti üzerinden karakterize etmeye başlarız. Erkek çocuklarımıza trenler, arabalar, tamir aletleri oyuncaklarını uygun görüp sözü geçen baba, tamirci veya inşaatçı mesleklerini uygun görürüz. Hatta çocuklarımızı o kadar kalıplaştırmak isteriz ki erkek çocuk baba rolündeyken partneri olan anne rolünden yemek, çay ve masayı silmesini isteyebilir çünkü bizde bu tip ailelerden biriyizdir. Ve çocuk daha 4-5 yaşındayken cinsiyetini ayırmış sorumluluklarını kabul etmiş ve rolünü biçmiş olur. Kızlarımızı ve erkek çocuklarımızı renklere göre ayırız ve güzellemeye başlarız. Düğünlerde de çocuklara damatlık ve gelinlik giydirerek hayatta ne rolde olduklarını iyice kendilerine dikte ederiz. Bu tipten büyüyen biri aklını kullanmak için önce cinsiyetininin bir sorumluluğu olmadığını, mesleklerin ve yapılanların cinsiyetlere dağıtılmadığı ve herhangi bir role girmez zorunda olmadığını aşması gerekir.

    Anaokulunda 10 ay çalıştığım ve yaptığım gözlemler üzerine sınıfta her zaman bir cinsiyet dağılımı ve sorumluluklar vardı. Her zaman kızlar yemek yapar erkekler bu yemekleri yerdi. Kız çocukları sürekli bana lego ve hamurlardan pasta, makarna gibi yiyecekler getirirken erkek çocukları oyun hamurlarından ilginç niteliklerde araçlar, tasarımlar ve bir olayı anlatan parçalar bütününü getirirlerdi. Kız çocukları resimlerinde saçları uzun ve güzel elbiseli kız çocuğu veya anne figürü çizerken erkek çocuklar bir bakışta ne olduğunu anlayamayacağınız ancak kendileri anlattıklarında oldukça yaratıcı bir düşüncenin ürünü olan olayları ve durumları çizerlerdi. Kız çocukları birbirlerinin kıyafetlerini güzellerken ve tokalarından bahsederken erkek çocukları aldıkları bir oyuncak veya yaşadıkları bir durum üzerine konuşup espiriler yapıyorlardı.Yani çocuklara dikte ettiğimiz karakterler, roller ve güzellemeler özellikle kız çocuklarının yaratıcılığını, sosyal becerisini, bilişsel gelişim ve özgüvenini büyük ölçüde olumsuz etkiliyor. Bu yüzden akıllı bir çocuk için cinsiyet ve karakter rollerini çocuklara dikte etmeyin.

    Akılı kullanmaya engel olan diğer bir konu popülaritedir. Modern yaşamla birlikte beğenilme ihtiyacı, reklam değeri ve şekilciliğin artması üzerine insanlar medyada güzel iddiasıyla yarışmaya başladılar. En güzel olmak standart bir kıyafet, marka, eylem veya durumu gerektiriyorsa herkes bunu düşünmeden anında yapmaya başladı. Herkes uyandığında ve uyuduğunda kaç beğeni aldığına bakıyor moral buluyor. Tek derdi güzel ve popüler olma iddiasında olan insanların kendilerini güzellemelerinden ve nasıl sergileyeceklerinden düşünmelerine vakit kalmıyor.

    Özetle düşünceden alıkonulmaya doğar doğmaz başlıyor, çocuklukta şekillendiriliyor ve gençliğimizde kendi kendimizi reklam etmekle devam ediyor. insan ancak tüm bu roller, kurallar ve olması gerekenden ayrılaran kendi uygunluğu yaratmasıyla düşünmeye başlar ve diğerlerinden ayrılmaya başlar.

    Sözlüğe bakın çokça cinsiyet ayırıcı ifadeleri ve cinsiyete göre aynı eylemin bir cinsiyet için doğru diğeri için yanlışlandığını göreceksiniz. Doğru herkes için geçerli olmalıdır burdaki insanların kanserli bir düşünce yapısı var. Yanlış olanla başlayan düşünceleri daha da yanlışlanarak kontrolsüz bir biçimde türeyip büyük yanlış yargılara ulaşıyor. işte burdaki insanların aklın kullanamamalarının bazı nedenleri yukarı gibidir.
    3 ...
  12. iyiliğin ve kötülüğün kaynağı olan tanrı

    1.
  13. Birçok inançta Her şeyin bir yaratıcısı bir kaynağı vardır. Bazı teistler Bizdeki vicdan, merhamet, iyilik duyguların tanrıdan geldiğini söyler. Evrensel olarak her dinde “tanrı merhametlidir, o bağışlayıcıdır” sözlerini çokça duyarız. Bu merhamet ve bağışlama duygusunun kaynağı tanrı ise (insani duygular) o zaman kötü olan vicdansızlık, ahlaksızlık, çıkarcılık, merhametsizlikte mi tanrı’dan gelmektedir? kuran’da da tanrı bağışlayıcıdır merhametlidir, güven vericidir gibi... birçok ayet vardır. Hatta allah’ın 99 iyi olan karakteristik ismi vardır. insanda da bu merhamet,bağışlama duygusu olduğuna göre ahlaksızlık, vicdansızlıkta ve kötülükte mı tanrı’dan gelir?

    Tanrı iyidir ama insana sınav için kötü duyguları vermiştir derseniz tanrı’nın cezalandırıcı niteliği ile çelişmiş olursunuz. Tanrı iyidir, kötülüğün kaynağı şeytandır derseniz yine kaynağı tanrı’ya dayandırmış olursunuz. Yani tanrı’ya iyi yakıştırması yapıyorsanız kötü oluşunun çıkarımı da yapabilmeniz gerekir.
    1 ...
  14. ahlak ideolojilerden ayrılmakla mümkündür

    1.
  15. ideolojileri iki biçimli ele alırsak hem yarar hem zarar sağladığını söyleyebiliriz. ideolojiler ahlakı, yararı ve toplum yanlısı davranışları önermeleriyle toplumsal yapının formunu koruyabilir. Bu bağlamda birçok ideoloji insanı evinde hissettirme, ortak çıkar, hareket ettirmeyi, iyiye ve doğruya yönelmeyi sağlayabilir. Bu herkes için yararlıdır. Fakat aynı ideolojiler aralarında kollara ayrılabilir, fikir ayrılıkları yaratabilir kavga ve öfkeyi doğurabilir. Aynı zamanda sorgulamamayı itaate alışık bir hayvan gibi yaşamayı , aklı reddedip sadece inanç ya da o ideolojinin ilkelerine doğru kaygısında bulunmaksızın bağlı olarak yaşamayı emredebilir ve öğütleyebilir. bu kötü yanıdır. O zaman ideoloji ve gruplar toplumda saygınlık, empati, aynı görüş altında birlik, beraberlik, ortak yarar, ortak hedef ve dayanışmayı sağlayabiliyorken aynı ideolojiler ve onu kullananlar gereği toplumu bölebilir bir kaos yaratabilir iyi bir oluşum ile birlikte bir yıkıma neden olabilir.

    Yani ideolojiler, gruplar ya da sınıfların hem düzenleme hem de kaoslama gibi ikici bir niteliği vardır. insanları tümüyle ortak olana ikna etmek için ideolojiler manipüle aracı olarak kullanılabilir ama bu araç daha sonra aklı yok sayarak kötü amaçlar için kullanılabilir. Bu tip akıldan yoksun ideolojik insanlar o halde her zaman yanlışa yönlendirilebilir. O halde ahlak, doğru veya yarar bir ideoloji neticesinde gerçekleşmez ve kazanılmaz. Ahlak ve yarar ideolojiler üstü zihinsel kavramlardır. insanlar iyiyi bir ilkeye, ideolojiye dayandırmak, emredildiği veya cennete gitme gibi ödüller yerine sadece iyinin kendi olduğu için yapar ise aklını kullanır ve doğru davranır ve manipüle edilmesi oldukça güç olur. O halde doğru, iyi ve yarar ancak ideoloji ve kurallardan ayrılmayla mümkün olur.
    2 ...
  16. platon da ruh ve beden

    1.
  17. insan ruh ve bedenden meydana gelir. Asıl,özsel, değişmeyen, sonsuz, kalıcı ve esas olan ruhtur. Ruh akıl , irade ve istekten oluşur. Beden ruhun hizmetindedir ve ruhtan sonra varolmuştur. Beden ölümlü, sonludur ve duyumlarla bağlıdır. Platon insanların ve tanrıları ruhlarını iki at tarafından çekilen ve bir sürücüsü bulunan kanatlı arabalara benzetir. Bu metafora göre, tanrıların atlarının her ikisi de iyidir fakat insanların atlarından biri iyi huylu, uyumlu ve emredici/yönetici diğeri ise kötü huylu ve yönetilendir. Tanrısal ruhlar ideaları görebilirken insanlar kötü huylu olan atı dizginleyemediklerinden göremezler veya yarı görürler. Kötü huylu at arabayı aşağı doğru sürüklediğinden arabanın kanatları kırılır ve sürücüsü dünyaya bir bedene düşer. Bu insanın ruh ve bedeninin birleşimidir. Bu birleşim unutkanlığı doğurur fakat bu unutkanlık tam bir unutkanlık sayılmaz. Ruh dünyadaki ideaların kopyasını görmeye başlayınca ideaları yani hakikatın gerçek bilgilerini anımsamaya başlar.

    kötü huylu at ile arzu, istek ve hazların, iyi huylu at ile irade ve aklın, arabanın sürücüsü ise idealar için tekrar göğe yükselme çabasında olan ruhun temsilidir.

    iyi, erdemli ve yüksek insan, akıl ve iradesiyle arzu ve hazlarını dizginleyip ruhunu hakikate çevirme çabasında olandır.
    0 ...
  18. beyin obezliği

    1.
  19. Hastalıktır. Psikolojik bir hastalık. Yemekler ve tatlar kalitesi ve gerekliliği içinde ayrılmaksızın cazip ve albenili gelir. Birkaç gün düzgün beslenirseniz ardından yeme atağı yaşarsınız. Sanki kıtlıktan çıkmışsınız veya o yiyecekleri bir daha hiç yemeyecekmişsiniz gibi her şeyi silip süpürürsünüz. Karnınız tok olsa bile beyniniz dolapta duran tatlının cazibeliğini ve tadını hatırlatır sürekli size. Yani beyin obezliği sürekli yemek yeme isteğidir. Bana 4-5 günde bir vuruyor ama sürekli hareket ettiğimden kilom sabit kalıyor. Kendimin beyin obezi olduğuna inanıyorum.

    Sabah çok güzel bir kahvaltı ettim gayet toktum ama canım çok tatlı istedi ve tahin pekmez ile hurma yedim. Beynim hala bir şeyleri arzular biçimde olduğu için ardından küçük bir tost yedim. Şimdi simit arası hindi füme ve eritilmiş kaşar istiyor canım. Hiç yemeyeceğim şey ama atak gelince normalde yüzüne bakmayacağınız şeyleri yiyesiniz geliyor. Bugün öyle bir gün işte. Ben de mümkün olduğunca şekersiz ve karbonhidratsız şeyleri yiyorum. Meyve, hurma, pekmez, kuruyemiş gibi. Daha sonraki günler fazla hareket ile şişkinliğin inmesi daha kolay oluyor.
    2 ...
  20. kadın üniversitesi müjdesi

    1.
  21. Sadece imam hatipli kızların kendi rızası veya aile zorlamasıyla ahlaklarının bozulmaması için gönderilecekleri okul.
    11 ...
  22. garip kutsallaştırmalar

    1.
  23. Ailem içinde allah yazar her nesneyi kutsallaştırıyor. Din bilgisi ders kitabı, takvim, herhangi bir sayfa, arapça kuran. Mesela türkçe kuran’ı abdestsiz veya başörtüsüz okur annem ama arapça kuran’ı belinin altında tutmaz, saçları açık iken okumaz, abdestsiz dokunmaz.

    Mezarlık kutsaldır onlar için. Saçın açık olmamalıdır, abdestli girmelisindir, mezarlıktan geçiyorken müziğin sesini kısmalısındır.

    Din adamları kutsaldır tv’de sohbet var ise yatmazlar. Din adamları onlar için doğruluk ölçütüdür. Hatta dile getirirken x hoca efendi derler.

    Ezan kursaldır. Aziz allah derler. Sesleri kısarlar, yatıyorlarda kalkarlar.

    Akıla sığmayan kutsallaştırmalardır.
    1 ...
  24. yeme atağı

    1.
  25. Birkaç gün güzel beslenirsin. Canın tatlıymış, hamburger, pizzaymış hiçbir şey istemez. Ama bir an olur bulduğunu yiyesin gelir. Her gün evde bulabileceğiniz basit bir atıştırmalığı bile hiç yemezken o an yiyesiniz gelir. Bunu haftada bir yaşıyorum. Mesela bugün. Önce bir adet züber yedim daha sonra bir tabak pilav daha sonra piko hala canım bir şeyler yemek istiyor. Çok saçma bir his.
    2 ...
  26. saygı kime duyulur

    1.
  27. Dinler anne, baba ve akrabalarımıza sadece yaşı büyük olduğu için diğerlerine koşulsuz saygı göstermemiz gerektiğini söyler. iş dünyası bizden daha mevki sahibi insanlara nedensiz saygı duymamızı, önlerinde düğmelerimizi iliklememizi, karşılaştığımızda ayağa kalkmamızı söylerler. Okul, öğretmenler ve arkadaşlar ve diğer memurlara kesin bir saygı sergilememiz gerektiğini söylerler.

    Anne ve baba akılsız, anlamsız ve hiç düşünmeden bir yaşam sürüyor ve bana saygı duymuyorlar ise onlara saygı duymak zorunda mıyımdır sırf beni doğurdukları için? Üstelik varolmak istemeyen ben için. iş dünyası içindeki haksız rekabet, mobbing ve torpilin içinde o karaktersiz insanlar mı gerçekten saygıyı hak ediyor? Sınıfta çocukların özgüvenini düşüren, karakterini zedeleyen, sosyal olma ihtiyacından yoksun bırakan öğretmenler veya odasına indiğinizde hiçbir problemi çözemeyen bağırıp çağıran müdür mü saygıyı hak eder? Bunlar saygıyı hak ediyorsa insanın kendine saygısı ne olacak. Tüm bu saygı kurallarının içinde şekillenen ve incinen insan herkese saygı duysa dahi kendine saygısını kaybedip insanlar karşısında küçülecekse ne kıymeti kalacak bu saygı değerini?

    Bence saygı bir başkasına zararı dokunmayan, akıllı, doğru karar verebilen ve düşünebilen kişiye verilir. Anne, baba, öğretmen, müdürler, işverenler bunlardan yoksunsa saygıyı hak etmezler.
    2 ...
  28. radikal düzeyde islami yaşam

    1.
  29. Gece gece aklıma geldi. Size bu türden bir yaşamı olan akrabamdan bahsedeceğim.

    Teyzem çarşaflı, eşi de sarıklı cübbeli tiplerdendir. Onlar erkeğin kadına rıza göstermez ise cennete giremeyeceğini, erkek izin verir ise kadın ailesiyle görüşebileceğini, kadınların sürekli hizmet etmesi gerektiğini düşünen insanlar. Kendilerince en doğru ve ahlaklı olanlar onlar. Hatta teyzem çocukları tahrik olmasın diye evde bile elbiseyle dolaşan bir kadın sapkın ahlakı idrak esebiliyorsunuz. teyzem eşi izin vermediği için bir ay evden çıkmamıştı. Onlar tüm saçları açık ve hazzı sevenleri ahlaksız, benim gibi düşünenlere din düşmanı, ateist ve parti damgası vururlar. Kenilerinin üç erkek çocuğu var. Yaşları 21-25-26 diye tahmin ediyorum. En büyük oğulları mastürbasyon yapmanın günah olduğunu düşündüğü için kendinden 15 yaş büyük, aşı ile bizim genetiğimizle oynamak istediklerini düşünüp yeni doğana aşı vurdurmayan, bütün dünyanın bizi kıskandığını düşünen, çocuğu 40 derece ateşliyken ilaçlarla çocuğunun beynini değiştirecekler diye hastaneye götürmeyen, tarikat sevdalısı bir kadın ile evlendi. En küçük oğul biraz akıllıdır. çocukken çok zorbalık görmüş bu geri zekalılar yüzünden. Kenince acısını çıkarıyor. herkese babasının cep telefonunda bulduğu pornolardan, annesinin milletin arkasından yaptığı dedikoduları söylüyor. Benim arkamdan da ateist, pırasa saçlı ve zayıflayınca ne çirkin olmuş demiş hahahahah kıskançlar sizi. Ortanca oğlan ise en akıllıca olanı yaparak iyi bir askeri mevkide hayatını bunlardan ayrı yaşamaya devam ediyor.

    Başkasına zarar vermeyen eylem ahlaksızca değildir. Nedir bu ahlak tutkusu. Bu radikalcilerin cennetteki tomurcuk memeli bakire huriler için geldikleri duruma bakın. Toplumdaki çatışmanın bir payını da bu radikalcilerin normları alıyor. Bu tipten insanların büyüttüğü çocuklar ortada. Beyinleri ne politikaya çalışıyor ne de herhangi bir düşünsel alana. Hiç bir faydaları yok.
    3 ...
  30. duygu delen cinayeti

    1.
  31. duygu delen, gaziantep’te atlantik halı’nın sahibinin oğlu mehmet kaplan tarafından evin 4. katından itilerek can verdi.
    aynı zamanda 2019 yılında 210 promil alkolle ehliyetsiz ve hız aşımıyla hamile bir kadını daha öldürmüş. ceza almamış. videoda gördüğünüz üzere kız bilinçsiz halde. düşerken veya sonrasında hiçbir hareket durumu yok. intihar süsü verildiği düşünülüyor.

    https://twitter.com/atavr.../1294287096442769408?s=12

    Edit: mehmet kaplan kasten adam öldürme ve çocuğun cinsel istismarı suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderilmiş.
    3 ...
  32. yök ün felsefe bölümü seçenlere 800 tl vermesi

    1.
  33. yök ilk 3 tercihi felsefe olup yerleşen öğrencilere 12 ay karşılıksız 800 tl burs verecekmiş. anlam veremediğim durumdur. felsefe öğrencisiyim zaten sınıfın beyni boş. ipini koparan geliyor iyice sınıflar para için oturanlarla dolacak. bari sınıfın %10’una giren öğrencilere verseydiniz en azından çalışana gider para. verilecek burs bira ve gece kulüplerine gidecek kitaba, sinema, tiyatroya değil. akademisyenlere üzüldüm zaten öğrenciden tatmin değiller iyice eğitimsizlerle uğraşır hale gelecekler.

    edit: birde “ felsefe, üniversite öğrencisinin entelektüel düzeyini yükselten, onu münevver kılan, onun şahsiyetini olgunlaştıran bir programdır. üniversitelerimizde felsefe eğitiminin desteklenmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir.” demişler felsefe evde, anaokulunda, ilk okulda başlarsa insanda sürekli olarak entellektüel seviyede bilgi ve sistematik düşünme meydana getirilebilir. bu yatırımı erken yaşlardaki çocuklara yapsaydınız keşke. boş iş.
    11 ...
  34. © 2025 uludağ sözlük