Hatırlamak, gülüp geçmek güzeldir ama gündelik hayatı etkileyecek kadar geçmişte yaşamaya başlandıysa maalesef geçmiş olsun, nur topu gibi bir depresyona sahipsiniz.
Uludağ sözlüğe girmek. Böyle bir yer olduğunu unutmuştum bile. Ama herkes ciddi ciddi yazmaya devam etmiş. E ben de edeyim. Birkaç yaş aldım, birilerini uğurlayamadım, hüznüm koynumda. Hoş buldum.
Kocaman bir defteri kapattım. Daha doğrusu kapatmak zorunda kaldım. Bir gün kapanacak diye başlamış olmam hiçbir hissimi hafifletmiyor. Bazen dünyadaki bütün üzgün insanların üzüntülerini içimde hissediyorum. Öyle bir gün. Bazen dünyadaki bütün insanlar yok. Tek başımayım.
Aslında basit bir isim. Ama benim için dört senelik üniversite hayatımın dört ay gibi geçtiğini hissettiren, görelilik kuramını pratik olarak öğreten, birkaç hafta sonra kendi yollarımıza ayrılacağımızı düşündükçe kalbime spazmlar girmesine sebebiyet veren ev arkadaşımın adı.
dünyanın bütün seslerini alıp götürdün
mezarından başka harf kalmadı ağzımda.
yoruldum kalabalığın hayatından
yaşamak diye el çırptığım ne varsa
şimdi bir ölüm türküsü, bir hatıra yangını
yalnızlık çark dönüyor üstümde.
yeryüzü şarkım, sürmeli pencerem
her sabah aynı soğuk
her akşam aynı keder
yastığını koklaya koklaya öğrendim
insan bir kere ölmüyormuş meğer.
son sezonda büründüğü karakteri duygulandırsa da eski kötülüklerini unutmuş değilim. aldığım duyumlara göre yeni sezonda iyice kafayı kırıp umreye gidecekmiş. aslında hac istiyormuş ama hacı olmayla gelen büyük sorumluluğu kaldıramayacağını düşünüyormuş. bakalım hayırlısı.
bir zamanında yaptığı hüp, ölürüm sana, kış güneşi gibi kalite, müzikalite, özgünlük kokan şarkı ve kliplerine bakıyorum. bir de yakın tarihte ortaya koyduğu yolla, beni çok sev, cuppa gibi piyasa işçiliği, türk romantikliği kokan şarkı ve kliplerine bakıyorum. ve kendisine artık eskisi kadar saygı duyamıyorum.
eğer yine eski zamanlardaki gibi işler ortaya koyamayacaksa, hala yurt dışında şımarık dinleyen insanların hatrına yeni albüm çıkarmasın. gözümüzde başarılı, göbek dansı yapan seksi adam olarak kalsın. tonton tarkan hiç kaldıramam.
isteyen fizik kurallarını, psikolojiyi, baskıyı ele alır inanır isteyen inanmaz. Ama yıl iki bin on sekiz, bu kadar alakasız bir konuyu nasıl evrime bağlayıp bir de evrimi salt maymundan gelmek olarak bildiğini gösterir ki bir insan? Bazı insanların üzerine kitap atasım geliyor.
Devşirme sistemini uygulamak istemişler. Yabancının yaptığını al, kendin için kullan. Yerli diyip adını yabancı koymakla kendi aralarında paradoksa girmişler. Bu girişimcilik değil, bu kolaycılık. Keşke yerlileşmek yerine globalleşmek istense.
Benim bu. O kadar muhalefetim ki bazen arkadaşlarım sinirlenip muhabbet etmiyor benle. Bu muhalefetlikle kemal kılıçdaroğlu'ndan daha iyi muhalefetlik yaparım. Ama kariyerime siyasetle devam etmek istemiyorum.
Az uyumak, uyuyamamak direk depresyonda olduğunuzu göstermez ama ya eşiğinde ya da ilk safhasında olduğunuzu gösterebilir. Ön yargı yapmadan psikiyatrist veya psikoloğa gidilmeli. Nasıl ki bedeniniz rahatsızlandığında tedavi olmanız gerekiyorsa ruhunuz rahatsızlandığında da tedavi olmanız gerekli. ilerlese kötü sonuçlar doğurabiliyor.
neşet ertaş ve şener şen'in bir karşılaşmasında geçer.
"şener gardaşım, gözlerinden öperim. bu sana olan sevgim yüreğimde kalmadı, şükür. karınca kararınca, bir katre, dünyana katılabildiysem, ne mutlu bana".
Cesaret göstergesidir. Kaç senedir aynı telefonu kullanıyorum yüzde iki şarj kaldığını yüzde iki kere filan görmüşümdür. Yüzde yirmi olunca bir gerilme, düşman karşısında silahsız kalma, ağustos sıcağında susuz kalma hissi geliyor bana.
Yani yıl iki bin on sekiz (2018), başka şehire okumaya giden kız yoldan sapar, yanımızda okusun okuyacaksa tarzı kirsalda yasayan amca düşüncelerini benimseyip devam ettiren gençler var ve bazıları sözlükte. Hayretlik.