Şu sıralar okuduğum ve herkesin okuması, okutması gereken kitap.
Che'yi sevmek veya sevmemek değildir bu konu. Onun ideolojisini benimsemeyen insanların bile heyecanla okuyacağını düşünüyorum çünkü bir biyografiden çok hız kesmeyen bir macera romanı gibi kaleme alınmış zira. Ki gerçekten kalınlığına, büyüklüğüne ve yazı puntosunun küçüklüğüne rağmen dili sayesinde su gibi akıp gidiyor kitap. Che'nin makalelerinden, mektuplarından, günlüklerinden, resmi ve gayriresmi konuşmalarından alıntılar var bir sürü. Kitabın bir çok kısmında yazar Che'nin dilinden hitap ediyor okuyucuya. Bir nevi kitabın ikinci ve asıl anlatıcısı Che. Aynı zamanda onu tanıyan yoldaşlarının, arkadaşlarının ve belki düşmanlarının anlattıkları... Harika, çoğu zaman yüz gülümseten anılar... Yaptığı soğuk espriler, eşek şakaları veya ağır disiplini... Yine de derinlikli ve tarihi bir kitap olduğu için, not almayı ve araştırma yapmayı seven kişilerin elinde biraz daha uzun süre kalması muhtemeldir. Tıpkı benim gibi... 8 gündür okuyorum. Ve tekrar okumaya bahanem olsun diye beğendiği yerlerin altını çizmek bir kenara -ki aslında kitapları karalamayı sevmem- post-it bile yapıştırmıyorum. Post-it de yetmez zaten. Artık ikinci ve üçüncü okuyuşlarda altını çize çize, defterlere not ala ala okuyacağım.
Edit: Sanırım benim kitapta Che'nin ölümünü okuduğum sıralar 9 ekime, yani gerçekten Che'nin ölüm yıl dönümüne denk gelecek. Tesadüfün de böylesi...
Her ikisi de vatan sevdası uğruna can vermiş bir yiğittir.
Bakacak olursan Deniz'in simgesi olduğu sol görüşü ağır basan bir insan olmama rağmen, bu benim Fırat için üzülmeme ya da ona yapılan haksızlığa göz yummama engel değildir. Ki ben hâlâ Fırat'ın resimlerine denk geldikçe gözleri dolan, ağlamamak için sayfaları alelacele kapatan bir insanım.
ideolojilerine, ırklarına, dinlerine, dillerine bakarak ayırmam insanları. Yeri gelir icraatlarına göre bile ayırmam. insanlığına bakarım. Bir yerde bir haksızlık varsa ideolojimden önce vicdanımla hareket ederim. Zannımca insan olduğunu iddia eden herkes böyle yapmalıdır.
Erkan Tan... Gazeteci olduğunu sanan ibretlik bir canlı. Yemin ediyorum itinayla tiksiniyorum kendisinden. Bir insan bu kadar mı vizyonsuz, bu kadar mı kültürsüz olur diye böğüresim geliyor denk geldikçe. Birisi imha etsin artık şu adamı da kulağımız, beynimiz derin bir nefes alsın!
75 yaşına gelip taş üstüne taş koymamış bir adamın, öldüğünde 3 gün geçmeden adı unutulacak bir adamın eleştirme lüksünü kendinde bulduğu fakat 39 yıllık ömrünü dolu dolu yaşayan ve bu ömre koskoca bir mücadele sığdıran, ölümünden 49 yıl sonra bile adı herkes tarafından bilinen ve hatırlanan devrimci.
Aynı zamanda lakabı olan 'Che' benim anlamına gelir, sahiplik bildirir. Bunu ona yoldaşları ve halkı layık görmüştür. Senin gözünde bir diktatör, bir eşkıya, bir gerilla olabilir ama halkının gözünde hala KAHRAMAN'dır. Türkiye'de Atatürk neyse, Küba için de Che aynı sıfata sahiptir. Tıpkı Fidel Castro gibi.
Elbise giydiğinizde, askılı giydiğinizde, farklı bir takı taktığınızda, dudağınıza koyu ruj sürdüğünüz de ya da kısaca kadın gördüğünde hortlak görmüş domuz gibi bön bön bakan erkeksiler.
Trajik bir iddiadır. Bu iddiayı savunan kişinin kafatasının içinde bir beyin olabileceğinden yüksek oranda şüpheliyim.
Abdullah Öcalan'la bir defaya mahsus karşılaşan ve aralarında geçen ayaküstü bir konuşmanın ardından arkadaşına dönen ve "Bu adamdan bir bok olmaz" ifadelerini kullanan,
Darağacında, ölümüne saniyeler kala Türk ve Kürt halklarının kardeşliğini savunarak bölücülüğün değil birlik ve beraberliğin savunucusu olan,
Ömrünün son anına kadar vatan toprağının birliğini, Cumhuriyet'i ve laikliği, bağımsız bir Türkiye'yi savunan,
ilk büyük eylemi rektör odasına Atatürk resmi asmak olan, (ki zaten bu saçma iddia da bulunanların geneli bir o kadar da Atatürk düşmanı olmalarıyla ünlüdürler)
Ardından Samsun'dan Ankara'ya 10 Kasım'da Mustafa Kemal yürüyüşü düzenleyip, en ön safta Türk Bayrağı dalgalandıran,
Öldürüldüğünde tek bir masumun kanına girmemiş bir genç adamken Deniz, PKK'lı olurdu öyle mi?
Deniz'in yakalandığı zaman kendisini 'tevkif' etmek isteyen emniyet müdürüne hitabıyla: "Hasssiktir be! Sen kim oluyorsun da Deniz'i teröristlikle suçluyorsun?"
Git de Türkiye'nin bağımsızlığı uğruna -işlediğin suçların bedeli bu derece ağır olmadığı halde- çık darağacına göğsünü gere gere, ondan sonra gel burada konuş parazit seni.