Selçuk üniversitesiiletişim fakültesisinema bölümünde araştırma görevlisidir. felsefe, sinema ve sinema çözümlemeleri yapan kimselerden habersiz gizli gizli levitasyon yaptığını düşündüğüm geleceğin parlak yönetmenlerindendir. sadece sinema sanatı üzerine yoğunlaşmayıp heykel, resim, body art gibi projeler üstünde de çalışması ilgimi çekmiştir. david lynch gibi sürrealist bir bakış açısı olması çok iyi fakat türkiye'de umarım anlaşılabilir.
kızılderi kökenli müzisyendir. world music, new age türünde müzikleri vardır.
esasen üflemeli çalgı ustasıdır. saksafon v.b. gibi fakat geçirdiği bir trafik kazası sonucu dudağında oluşan bir yaradan dolayı sadece ve sadece flüt e yönelmiştir. tüm enerjisini tek enstrumana yönlendirmesinden kaynaklandığını düşündüğüm bir özelliği vardır ustanın o da müziklerinde flütle insanlara bir derdini anlatıyormuş gibi hissettirmesidir.
isimli müziğini açıp yazdıklarımı okursanız belki hislerimi paylaşmış olurum. r. carlos nakai acı çekmiş kızılderi toplumunu işlediği için genelde müziklerinde.
müziğin girişinde çocuksu tınılarla karşılıyor piyano sesi bizi, ardından yavru bir kurt iniltisi geliyor. sanki acı çekiyor. çektiği ızdırabı anlatmak istercesine uğulduyor. belki de annesinden ayrılmıştır. ardından kızılderili birisinin duasını işitiyoruz. piyano sesleriyle birlikte ağıt devam ediyor...
bir çok insanın yaşamla ilgili kaygılarından dolayı ortaya çıkan istektir.
pekala şöyle desek;
Daha keyifli yaşamak için para kazanmak güzel birşey, daha çok albüm alabilmek, sinemaya gidebilmek, müzik, sinema ve diğer sanatsal içerikler için daha büyük hardiskler almak, bilgisayarlar almak, yurt dışına çıkıp güzel kültürlerle tanışmak, yaptığınız sanata, meslek koluna yatırım yapmak, ev, araba v.s. peki.
Keyifli yaşamak veya yaşatmak için bu çile çekilir bunu anlarım, peki son yıllarda daha da çoğalan "Geleceğini garantiye almak" saçmalığı nedir? -Evladım memur ol, şu ol, bu ol gibi sözler ile büyütülen bir nesilden bahsediyorum arkadaşlar! Neden bu çocuklara şu denmedi? -Evladım ben arkandayım, kararlarında yardımcı olabilirim ama seni birşey olman için zorlayamam.
Hayatını sadece garantiye alabilmek içgüdüsüyle büyütülen insanlar, bilimin, sanatın, yaşamın tadını çıkartmanın lezzetini hissedemezler. Çünkü o daha çocukken ne olacağına çevresinde ki büyükler karar vermiştir, zaten yaşam dediğin nedir ki? memur olsun, evlensin, çocuk yapsın, ölsün..
O kadar komiktir ki, babalar hangi ideolojiye sahipse çocukları da o ideolojiye sahiptirler, bunu çok kötü birşey olduğu için söylemiyorum fakat bazı babalar vardır ki, çocuğu gençliğe adım atarken gayet demokrat bir şekilde sohbet eder, istediğini yapabileceğinden bahseder fakat tam tersi de çoktur bu ülkemizde.
konuyu çok dağınık anlattım afedersiniz. Son söz şöyle bitmeli bence:
"Geleceğini güven altına almak" tan bahsediyorlar, şuraya kapak at, buraya kapak at diyorlar. Peki.. şöyle söylesek;
SEN KiMSiN? GELECEĞiNi GÜVENCEYE ALIYORSUN, TANRI MISIN?
Sen cebini güvenceye alıyorsun, geleceğin Tanrı'nın elinde...
kendisiyle yakın zamanda güzel bir dostluğumuz oluştu. benim sanatçı olmam, sinama, felsefe, sanat tarihi, kültür tarihi gibi konulara yakın ilgi göstermem ve tolga'nın bir akademisyen olması önce bahsettiğim konulara hakim olması hayata dair güzel ortak noktalar bulmamızı sağladı. kendisine ait olan bloguna bir yorum yapılmış kendini beğenmiş olduğunu yazmışlar, diğer insanları ötekileştirdiğini yazmışlar. ben tabiki kendini beğenmiş olup olmaması konusunda birşey diyemem fakat şunu özetleyebilirim:
Konya'da cami manzaralı, muhafazakar ve öğrenci dolu ilçesi bosnada epeyce marksizm üzerine konuşmuştuk. çokta keyifliydi.
kendisine çalıştığı kurumda dahi baskıların geldiğini işittim, saçından sakalından, düşüncelerinden.
hatta düşünceleri sebebiyle kendisine ders vermiyorlarmış efendim. çocuklar kominist felan yetişir mazallah...
Askeri darbenin pembesi olur mu? Türkiye'yi çok andıran bir ülke'de askeri darbe yapılıyor. "kötü" alışkanlıklara bir son verilmeye çalışılıyor. ancak her darbe gibi bu darbe de baskıcı bir rejim uyguluyor: amacı ne olursa olsun! aşk yasaklanıyor, futbol oynamak yasaklanıyor, yabancı kelimeleri kullanmak yasaklanıyor. yasaklara karşı gelenler turuncu ev'e gönderiliyor. insanlara kitap okuma cezası veriliyor.