az önce uygulamaya tıklayınca haberdar olduğum durum. üstelik kullandığım iki hesap da askıya alınmış. yeğenimin de hesabı askıya alınmış, o yüzden düşündüren de bir durum. aynı şey başkalarının başına da geldi mi diye merak ettirren sıkıntı.
bariz bir şekilde köpek düşmanlığı içeren paylaşımlar yapan ve en son paylaşımında " köpekler varolmaması gereken, insan ürünü bir sorun" diyerek sıvamış hesap. ayrıca, kendisi gibi düşünmeyenleri karalayan, üstte sözü edilen son paylaşımında da kesinlikle farklı düşünceden yorumlara tahammülü olmayan, sadece kendisi gibi düşünenlerin yorumunun görülmesine izin veren hesap.
bugün kanalları gezerken denk gelip tırstığım abladır. klipteki diğer dansçılara baktım, onların hiçbirinde öyle kaş çatma durumu yok. Bu ablamıza izleyenleri korkutma misyonu mu verilmiş bilinmez ama kendisi bildiğin nemrut. bu arada klibe konu olan şarkı idgaf.
ülkemizde, hacettepe' deki ve ibni sina' dakiler de dahil olmak üzere, hiçbir uzmanın hakkında bilgi sahibi olmadığı hastalık. şu ana kadar dünya çapında tıp literatürüne geçmiş sadece 200 civarında vaka olduğundan, üstüne pek düşülmeyip ihmal edilmiş bir hastalık. doktorlardan çare bulunamayacağı anlaşılınca kendi yolunda, internetten edinilen bilgiyle devam etme kararı aldırmıştır ayrıca. bu hastalığın cerrahi müdahaleyle daha şiddetli bir şekilde tekrarladığı, tümörlerin bazı durumlarda 2 ila 10 sene içinde kendiliğinden yok olduğu için sadece gözlemlenmesi gerektiği bilgisi verilmiş. kimsenin başına gelmemesini dilediğim hastalık, çünkü çaresizsiniz.
akşam film keyfi yanında çitlenen bir kase çekirdeğin birkaç saat içinde kendisini göstermesiyle gerçekleşir. büyük tuvalet adeta bir şelale olmuş, çağlamaktadır. anlanır ki büyüklerimiz eskiden müshil hapı yerine taze kabak çekirdeğini boşuna tüketmiyorlarmış. hatta bağırsak parazitlerinden kurtulmak için de taze kabak çekirdeği tüketilirmiş.
akla acaba her yerde böyle mi sorusunu getiren lanet durumdur. evinin bahçesinde serin serin oturmak istersin ama bu piçler sana asla izin vermezler. biri av tüfeği sıkar, diğeri otomatik tüfek. polis aranır, polis gelir ancak sadece uyarmakla yetinir çünkü bu şerefsizleri suç aletleri ellerindeyken yakalayamadıkça yapılabilecek fazla birşey yoktur. neticede bu sıcakta kapı pencere kapatılıp içeri tıkılınır ki çoluk çocuk kaza kurşununa kurban gitmesin. bu lanetlerle nasıl başa çıkılır konusu üzerine çeşitli komplo planları kurularak gece sonlandırılır.
iki gariban kedi yavrusu için tüm hayvansever sayfalarına hatta son çare olarak sahibinden.com' a ilan verip, hiçbir olumlu sonuç alamamaktır. bu da ülkemizde hayvanseverlerin ne kadar az olduğunu gösterir. çaresiz olunmasa hayvanlar asla verilmeyecektir ama evin içinde yaşayan en yakınınız ve çocuğunuzun bakıcısı da dahil olmak üzere herkesten veto yiyince mecburen kediler yuvalandırılmak istenir ama ne çare... bir de sahibinden. com' da verdiğiniz ilan için gelen telefonla ümitlenirsiniz, sonra bir de bakarsınız ki karşınızdaki sapık çıkmış. çıldırmamak işten değil.
vücudu ilaçlarla doldurmayalım, mandalindi limondu, ıhlamurdu deneyelim mantığıyla yola çıkılıp griple içli dışlı olunarak geçirilen sürecin üçüncü haftasını da geride bıraktıran durumdur. bünye ilaç kullanmamakta, karşılığın da grip de vücuttan ayrılmamakta ısrar eder. sonuçta tıkanan buruna bir de sol kulağın tıkanması eklenir. insanı hayattan soğutur.
efendim, collezione diye yazılıp tarafımızdan kolezyon şeklinde okunan markanın meğerse kolezyone diye okunması durumudur. akşam reklam kuşağında rastlanmış, alla alla demek böyle okunuyomuş, diye şaşırtmıştır.
80' li yılların ikinci yarısı. yazar kişisi oniki yaş civarındadır. yaşadığı şehirde çok sıcak ve bunaltıcı yaz ayları sürmektedir ve üstüne üstlük sular da kesiktir. aile çözümü büyük boy bidonlara su depolamakta bulmuştur. bidondaki suyun kolay kullanılması için de içine bir hortum salınmıştır. yazar kişisi o akşam bi ellerimi, yüzümü yıkayayım niyetiyle bidonun başında alır soluğu. bidondaki suyun akışını sağlamak için hortumu ağzına dayayıp çekmeye başlar. bir iki denemede su ağzına gelir ama bir tuhaflık vardır, ağızdaki suyun içinde hareket eden ve monte' nin damağında gezinmeye başlayan birşey vardır. çığlıklar eşliğinde ağızdaki su püskürtülünce kıpırdayan şeyin bir hamamböceği olduğu anlaşılır. sıcaklardan bunalıp hortum içine kaçan böcüğün yolculuğu monte kişisinin ağzında sona ermiştir. bitti.
iki ucu boklu değnekten farksızdır. davalı ve davacı aynı işyerinden arkadaşınızdır ve olayların bu aşamaya kadar gelmesine sebep olanlar yaşandığında siz doğum iznindesinizdir, ancak yaşananlar size zaman zaman anlatılmaktadır. izin bitip de işyerine döndüğünüz zaman yapılan ilk toplantıda taraflardan biri diğerini ima ederek özlü bir sözü kullanır konuşmasının sonunda. sonra toplantı dağılır. bu olaydan bir süre sonra taraflardan biri beni arayarak şahit olarak adımı verdiklerini söyler. önümüzdeki hafta duruşma var. ve iki taraftan da psikolojik baskıya maruz kalıyorum. biri arkadaşım, diğeriyse artık aynı iş yerinde çalışmasam da bürokratik anlamda güçlü biri. neyse, velhasılı kelam, sağlam bünyeyi pert eden, düşmanın bile başına gelmesinin istenmeyeceği durumdur şahit olmak mahkemede.
mensubu olunan ailenin üç bireyinin- ki bu üç kişi kardeştirler- durumunu niteler. bu üç kişiden birisi 72, ikincisi 65, sonuncusu da 63 yaşındadır. üçüne de koah teşhisi konmasına rağmen, çocuk yaşta başladıkları sigarayı hala bırakmamışlardır. neticede içlerinden biri geçen hafta pazartesiden beri yoğun bakımda yatmakta, bir diğeri bugün anjiyo oldu, kalp damarlarında genişleme tespit edildi, tüm bunları niye yazdım? lütfen ama lütfen sigara içmeyin, içiyorsanız da yol yakınken dönün.
yaşadığım yerleşim bölgesinin belediyesidir, bu alışkanlığıyla küfür ve beddua listemizin en iyi on' u sıralamasında birinciliği uzun süredir kimselere kaptırmamıştır. ulaan,bugün cumartesi, çamaşır var, ütü var. ne demeye haftasonunu bekliyorsunuz kesinti yapmak için.
dün başıma gelendir. önce istanbul' da yaşayan bir akrabanın kanserden öldüğü haberi alınır. sonra memleketteki dayının emin olmak için ikinci kez çekilen ciğer tomografisinde gene şüpheli bir leke göründüğü haberi alınır, ancak o anda dayı annenin yanında olduğundan detaylı bilgi alınamaz, son olarak da gene istanbulda yaşayan bir akrabamızın 25 yaşındaki oğlunun lenf kanseri olduğu öğrenilir. biz insanoğlu olarak bu kadar acıya, sıkıntıya nasıl dayanabiliriz, bu ağır yükleri nasıl taşıyabiliriz düşünceleri eşliğinde depresyona girilir.