--spoiler--
ismailağa tarikatının içindeki kadın anlatıyor: Yaşamımı çaldılar
ismailağa tarikatını bir kadın gizli tanık olarak anlattı: 'Zorla evlendirdiler. Kocam baş başayken başörtüm açılınca dövdü. TV, telefon, pencereden bakmak yasaktı'
iSMAiL SAYMAZ
iSTANBUL - Tartışmalara konu olan ve Erzincan ve Erzurum savcılarını karşı karşıya getiren ismailağa cemaati davasında gizli bir tanık kadın tarikatın yaşamını çalmasını şöyle anlatıyor: ;Bir perdenin arkasındaki hoca ile tanıştırıldım. istemediğim bir kişiyle zorla evlendirildim. Kocam dövüyordu, kocamın buna hakkı olduğunu söylediler. Kocam kaşısında başörtüm açılsa dövüyordu. Evlerde televizyon yasak. Penceye çıkmama, telefon açmama bile izin vermiyorlardı; Gizli tanık ifadesinde;Bu ifadeyi verdiğim anlaşılırsa eşim beni öldürür; diyor, ancak tartışmalı bir şekilde davayı Erzincan savcısından alarak yürüten Erzurum özel yetkili savcısı bu kadının kimliğini annesinin adını yazarak deşifre ediyor.
ismailağa tarikatına yönelik yapılan operasyon ve daha sonra başlayan dava süreci tartışmalara konu olmuştu. Soruşturmayı Erzincan;da başlatan Erzincan Cumhuriyet Başsavcı ilhan Cihaner hakkında soruşturma açılmıştı. Daha sonra davayı yetkili olduğunu öne sürerek Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şahin aldı.
iddianameyi hazırlayan Osman Şahin 235 şüpheliyle aldığı dosyayı 16 sanıkla sınırlandırınca ;sümenaltı; iddiaları gündeme gelmişti. Erzincan Başsavcısı ilhan Cihaner de Osman Şahini, yetkisini aşıp dosyayı el koymakla suçlayarak Hâkimler Savcılar Yüksek Kuruluna (HSYK) şikâyet etti ve Adalet Bakanlığından soruşturma izni istedi.
Dokuzu tutuklu 16 sanık hakkında, Anayasal düzeni kaldırmaya teşebbüs ve kanuna aykırı eğitim kurumu açma suçlarından dava açıldı. ilk duruşması Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün görülecek davanın iddianamesiyle bir skandal daha patladı.
Gizli tanık deşifre edildi
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısının HSYK;ye şikâyet ettiği Erzurum Savcısı Osman Şahin iddianamede, dosyanın tek tanığı olan gizli tanığın kimliğini, annesinin adını vererek deşifre etti.
iddiasına göre, genç bir kadın olan gizli tanık, Erzincanda Diyanet işlerine bağlı Yeni Mahalle Kuran Kursunda devam ederken, cemaate katılan arkadaşlarına ilgi duyduğu ve mütevazılıklarına özendiği için aralarına girdi. Gizli tanığın, iddianamede yer verilen anlatımları şöyle:
PERDE ARKASINDAN TANIŞMA: ismailağa ile tanışmam 2001-2002ye denk geliyor. Yeni Mahalledeki Kuran Kursunda hocalık yapan M.Ö., bana ilgi gösterdi. Beni Ahmet Bahadır Altınel (Tutuklu sanık) ile tanıştırıp çok değerli hoca olduğunu söyledi. Aramızda perde olduğu için yüzünü görememiştim.
TANIMADIĞIM KiŞiYLE EVLENDiRiLDiM: Kendilerinin gösterdiği biriyle evlenirsem ailemin baskı yapamayacağını söylediler. Altınelin evinde, evleneceğim kişiyi gösterdiler. Şahıstan hoşlanmayıp istemediğimi beyan ettiysem de ;nikâhta keramet var; diyerek, aileden kurtulmanın yolu olarak gösterildiği için razı oldum.
GiZLi KURSTA DiNi EĞiTiM: Beni M.A.;nın işlettiği, Altınel;in sorumluluğundaki gizli eğitim verilen kursa götürdüler. Bu yer Bahçelievlerde, dışarıdan apartman gibiydi. Evde bulunduğum müddetçe pencereye çıkmama ve telefon etmeme izin vermediler. Ne zaman ağlayıp pişman olduğumu söylediysem, ;Hele dur, büyük sevaba girdin, her şey güzel olacak; diyerek engellediler. Bina, dışarıdan apartman gibi görünen ancak içerisi hem yatılı kalınabilecek hem gündüz gelinebilecek şekildeydi. Yer minderleriyle donatılmıştı. Değişik yaş gruplarından 12 kişi vardı.
iki ay eve kapatıldı
YENi iSiM VERDiLER: Eve geldiğim andan itibaren ismimi kullanmayıp yeni bir isim verdiler. iki ay dışarı çıkmadan evde tutuldum. Önceleri çok ağlayıp pişmanlığımı bildirdiysem de sonra uyum sağladım. Beni istanbul;a gönderdiler.
MAHMUT HOCA iLE TANIŞMA: Orada perde arkasında beni Mahmut Ustuosmanoğlu ile tanıştırdılar. Benimle ilgili, ;Herkes karşıma gelemez, seni rüyamda gördüm; dedi. Bana, ismailağa Camiinde söylediklerine göre değerli bir kadın hoca çarşaf giydirdi. Bir hafta sonra çarşafla Erzincan’a döndüm. istanbul Fatih;te 4-5 yaşındaki kız çocuklarının rubadan elbise giydikleri okul donanımında kalabalık yerler gördüm.
NAMAZ KILMAYAN EŞE DAYAK HAKTIR: Tanımayıp benimsemediğim kişiyle evlendirdikleri için huzursuz bir yaşam sürmeye başladım. Bunu M. Hoca;ya söylediğim zaman ;Sen asi oldun; diye beni suçladı. Çocuk yaparsak mutlu olacağımı söyledi, bir yıl sonra çocuğum oldu. Halen bu evlilik devam etmektedir. Evlilikte sürekli nedenli nedensiz şiddet gördüm. Kimsenin olmadığı bir anda bile başörtüm açılsa şiddet uygulanmaktadır. Boşansam bile bu şekilde yaşamam gerektiğini, aksi takdirde kafamı koparacağını söylemektedir. Eşimin beni dövdüğünde dini gerekçelerle, haklı olduğunu söylüyorlardı. Mesela kadın namaz kılmazsa, kocası çağırdığında yatağa girmezse, erkeğin dövebileceğini söylüyorlardı.
ATATÜRK, KAFiR BiR TOPLUM KURDU: Ben cemaat mensupları tarafından birkaç kez eğitime tabi tutuldum. Bu derslerin içeriği Arapça dersler, mızraklı ilmihal, Mahmut Ustaosmanoğlu;na ait birtakım yazılardı. Atatürk;ün kafir bir toplum kurduğunu, herkesi açıp saçtığını, toprağın bile Atatürk;ü kabul etmeyip dışarı attığı için betonla kapladıklarını anlatıyorlardı. Hatta resmi diyanet kursunda bile M. hoca Atatürk;ün fotoğraflarını ya ters çeviriyor ya da üstünü örtüyordu.
Cihat yapıyoruz diyorlar
ALEViLER KAFiRDiR: Alevi kesime karşı Bunlar kafirdir, pişirdikleri kestikleri yenmez diyorlardı. Hocalar cemaate bağlı gizli yerlerde Cihat yapıyoruz; diyorlardı. Eğer hoca olursam, cemaate ne kadar insan kazandırırsam maddi manevi o kadar tatmin edeceklerini, hatta kaloriferli ev alacaklarını söylüyorlardı.
KIZ ÇOCUKLAR OKUTULMUYOR: Cemaat evlerinde televizyon yasak. Kızlar okutulmaz. Altınel çocuklarını okula göndermemiş. Ama nasılsa çocuklarına diploma almış. Yine kız çocuklarının çarşaf giymeleri gerektiği, erkeklerinse sakal bırakmaları, şalvar girmeleri gerektiğini söylüyorlar.
EŞiM BENi ÖLDÜRÜR: Benim gösterdiğim cesareti birçok kimse gösteremez. Bu ifadeyi verdiğim anlaşılsa eşim beni öldürür. Dine aykırı bir sürü uç şeyi kabullenebiliyorlar. Çoğu çok eşli.
YAŞAMIMI ÇALDILAR: Cemaate katıldığımdan bu yana adeta yaşamımı çaldılar. Bir cehennem hayatı yaşadım. Bunun büyük bir suç olduğunu düşünüyorum.
Suçlama: Anayasal düzeni kaldırmak
ismailağa Cemaati soruşturması Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı ilhan Cihaner tarafından iki yıl önce başlatıldı. iddiaya göre, cemaate bağlı Medine Vakfı;nın kentte ve bazı ilçelerdeki evlerinde çocuklara yatılı dini eğitim veriliyordu. Hemen dinleme kararı alındı.
Edinilen bilgilere göre cemaat, çok sayıda kent ve ilçede açtığı çeşitli dernek ve vakıf bünyesinde kurs kurmuş, dini eğitim veriyordu.
Başsavcılık, 16 kentte operasyon yaparak aralarında cemaat lideri Mahmut Ustaosmanoğlu ile Cüppeli Ahmet diye bilinen Ahmet Mahmut Ünlü;nün de aralarında bulunduğu 69 şüpheliyi gözaltına almaya hazırlanıyordu ki, Özel Yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı devreye girdi. Erzurum, kendisine ulaşan, cemaatin ;silahlı; olduğunu öne süren ;ihbarı gösterip dosyanın yetki alanına girdiğini savundu.
Cihaner;e göre, grubun ;silahlı olduğu yönünde bilgi yoktu. ihbar mektubu dosyanın Erzuruma gönderilmesini isteyen şüphelilerce gönderilmiş olabilirdi.
Sümenaltı iddiası
Erzurum savcılığı 5 Mayıstaki Erzincan Valiliğine gönderdiği yazıda, Erzincan başsavcılığının görevini kaldırdığını belirterek, başsavcılığın emirlerine uyulmamasını istedi. Erzincan Başsavcılığı ise 26 Mayısta valiliğe, Erzurum Başsavcılığının böyle bir yetkisinin bulunmadığını belirtti. HSYKye de şikâyet etti. Ancak dosya, artık Erzurumdaydı.
Erzincan savcılığı soruşturmasında 235 şüpheli vardı. Ancak Erzurumda 16 kişi hakkında Anayasal düzeni kaldırmaya teşebbüs ve kanuna aykırı eğitim kurumu açma suçlarından dava açıldı. Erzincan Başsavcılığının soruşturulmasını istediğini şu suçlamalar hakkında Erzurum savcısı takipsizlik verdi:
Karapara aklama, sahte diploma hazırlama, cemaatin isteği doğrultusunda Diyanetin imam ataması, çocukların okula gönderilmemesi, bunu engellemek isteyen MEB görevlilerini pasifize etme, bazı polislerin şüphelileri haberdar etmesi, iBBnin imara aykırı yapılaşmaya göz yumması, siyasi sebeplerle tayin, sahte seçmen kaydı, ihaleye fesat karıştırma, bazı belediye başkan adayları hakkında ses dosyası hazırlama, rüşvet, iki bakanla ticari çıkar için görüşme...
ismailağanın yanı sıra Fethullah Gülen Cemaati ile ilgili soruşturma açan Erzincan Başsavcısı Cihanere iki idari soruşturma açıldı ve daha sonra telefonlarının dinlendiği ortaya çıktı.
01/10/2009 08:59 Radikal
--spoiler--
ismailağa tarikatının yuvalandığı Çarşamba semti ile Fener Rum Patrikhanesi arasındaki mesafe sadece birkaç metredir. Şeriatçılar, tarikatın bu semtte yuvalanmasının, Patrikhanenin faaliyetlerini sınırlandırmak için olduğunu iddia ediliyor.
--spoiler--
ve şimdi herkes bu olanları unutuyor.
herkes acılarını siliyor ve insanların katlinin meşru kılındığı yobaz bir hareket için savaşan bu adam, yatak odası perişan edilerek gözaltına alınıyor. *
bugün haberlerde izlediğim hadisedir. sebep olarakta bahçeli, siyasi bir misyon üstlenmek istemediğini açıklamış.
hayat gerçekten bu kadar mı adaletsiz..
birileri hem sizin gözyaşınız, hem fişleyeniniz olsun..yalanlar söylesinler size.. babanızı, abinizi, yavrunuzu çalsınlar; hemde sizi hakkınızı aradığınız için 'siyasi' olmakla suçlasınlar..
yağlı ciltlerde, cildin nem oranının fazla oluşu ile temizlenmemesinden kaynaklanır. yüz yıkandıktan sonra tokniklenirse, bu sorundan kurtulunur. (tabi tıbbı bir müdahale gerektirmeyecek sağlık sorununuz yoksa)
normalde kışın kullanılan parfümlerden daha hafif ve taze bir kokudur. yazın sıcaktan bunalmış bünyenin kokusu ile parfüm birleşiminin etrafı öldürmemesi için taze kokular seçilir.
genelde su ile şişme özelliği bulunan liflerin kapsüllere doluşturulması ile yapılır. tabi alınan markaya göre içeriği değişmektedir. kalp için çok zararlı olduğu söylenir.
italya'da 1922 ile 1945 yılları arasında diktatörlük ile yönetilen, milliyetçiliğin ve korporatizmin yüceltilmesine dayalı olan rejim.
Faşizm terimi sosyalizmin ve demokratik eşitçiliğin aynı anda ve kesin reddiyle biçimlendirilmiş siyasal bir sistem için kullanılır. Bu sistemde siyasal, iktisadi ve toplumsal yaşamın tüm kesimleri merkezi ve hiyerarşik biçimde örgütlenmiş devlet otoritesi altında katı kurallara bağlanmıştır. Devlet, iletişim araçları tekeline sahiptir ve milliyetçi duyguları coşturmak için düzenli biçimde törenler düzenler. Kişi özgürlüğü de, topluluk adına sıkıca denetlenir; bu amaçla, özellikle emekçiler, ataerkil otoriter bir aile modeli yüceltilir, mesleki ve özel yaşamın her düzeyinde polis denetimi uygulanır.
Faşizmin çok sayıda değişik görünümü vardır. Devletin totaliter anlayışla tanrılaştırılması Hitler Almanyası&nda ve Franco ispanyasında farklı anlamlar içerir: Nazi Almanyasında ari ırkın üstünlüğüne dayalı ırkçılık ve anti-semitizm (yahudi düşmanlığı) önem kazanır; Franco ispanyasında kurumlaşmış geleneksel değerler (ordu, kilise) adına korporatist ruh geliştirir.
Her zaman orta sınıflara ve küçük burjuvalara dayanan faşist rejim önce kendisinin ;devrimci, hatta sömürünün kurbanı diğer toplumsal katmanlardan yana olduğunu söyler, sonra siyasal-askeri güç aracılığıyla (ordu-tek parti) güçlenir ve ardından büyük sermayenin desteğiyle ayakta durur.
Faşizmin Yükselişi
Birinci Dünya Savaşı bittikten sonra italya'yı saran bunalım, yarımadadaki karşıtlıkları artırarak italyan Birliğinin sağlam olmadığını gösterdi. Enflasyonun ve savaşın yol açtığı büyük kamu borçlarının yanında geleneksel büyük dengesizlikler, dışa karşı ticari bağımlılık, sanayileşmiş Kuzey ile tarımsal yapının egemen olduğu Mezzogiorno arasındaki karşıtlık italya'yı, orta sınıfların yoksullaşmasına ve benzer birçok soruna neden olan zor iktisadi duruma soktu. Ayrıca italyanlar, Müttefiklerin toprak verme vaatlerini tutamamalarından da düş kırıklığına uğramışlardı. Bu duygu italyan milliyetçiliğinin canlanmasına yol açtı. Öte yandan, toplumsal karışıklıklar artarken italyan hükümetleri halkın beklentilerini karşılayamadı. Bu bunalım ortamında faşizm, hükümet istikrarsızlığından ve sol içi bölünmelerden yararlandı.
Fascinin Kuruluşu
1915 te italya'nın savaşa girmesinden yana olan Otoriter Devrim Hareketi Partisi'ni kuran eski sosyalist Mussolini 23 Mart 1919'da, Siyah gömleklilere dönüştürdü. Temelde pragmatik olan faşist program hem sağa hem de sola saldırdı. Başlangıçta zorluklarla karşılaştılar. Yalnızca otuz kadar fasci vardı. 1919 seçimlerinde tek bir milletvekili bile çıkaramadılar. 1920 yazındaki büyük grevler sırasında hükümetin hareketsiz kalmasını fırsat bilen faşistler gönüllü birlikler kurdular, büyük toprak sahipleri ve italyan Sanayicileri Konfederasyonu tarafından desteklenen bu birlikler grevci işçilere karşı şiddetli saldırılara girişti. Cezalandırma baskınları öncelikle köylü militanlara, kırsal kesimdeki belediyelere ve kooperatiflere, sonra da işçi sendikalarına yönelmişti. Sosyalistleri öldüren faşistlere ne polis ne de adliye müdahale etmişti. Buna karşılık sendika yöneticileri gerçek bir işçi devrimini başlatmaktan kaçınırlarken bunalımdan etkilenen işçi hareketi de zayıfladı. *
Ankara'ya sonbahar, at kestaneleriyle gelir bulvar kaldırımlarında...
O sonbahar, tank paletleriyle gelmişti.
Giderek büyüyen korkunç bir uğultu ve uygun adım koşuşturan postal sesleri, bir Eylül sabahı alacakaranlıkta teslim aldı şehri...
Uyandığımızda fırınların önü kuyruktu ve üniversiteliler başucu kitaplarıyla isyana çağıran dergileri yakıyorlardı hela taşlarında... O dergiler ki "oligarşinin mevcut krizi çözmek için silahlı müdahaleden gayrı yolunun kalmadığını" yazıp duruyorlardı nicedir...
Çok geçmedi, yine aynı sonbaharın serin alacakaranlığında cezaevi avluları "Katil oligarşi... Kahrolsun faşizm" sloganlarıyla çınladı... ve sözler bitmeden tekmeledi cellatlar darağacının taburelerini...idam edilebilsin diye yaşı küçültülmüş fidanların boyunları kırıldı birer birer, darbenin kırdığı kalemlerin buyruğuyla...
* * *
Ve sen ey zaman tanrısı;
...sen ne kudretlisin ki bize tez elden gösterdin, hiçbir süngünün bir saati durdurmaya gücünün yetmeyeceğini...
Bir baktık ki; hükümranlığında çıplak kadınların resmedildiği tabloları emirle sergilerden kaldırtan paşamız, şimdi nü resimler boyadığı Marmaris'te, nesli tükenen kaplumbağalar ve sağlığı bozulan Cumhurbaşkanları için dualar ediyor. 17 yıl önce "başımızdan eksik etmek için" sürgünlere yolladığı Demirel'e, "Allah sizi başımızdan eksik etmesin" diye mesajlar gönderiyor.
Darbenin devirdiği "kare ası"ndan Demirel Cumhurbaşkanı, Ecevit Başbakan yardımcısı, Erbakan ana muhalefet lideri, Türkeş "merhum büyük devlet adamı" olduktan sonra Evren'e hayır duaları etmek kalıyor.
Ve "Zaman tanrısı", bugünden düne öpücük yollarken son buseyi eski içişleri Bakanı Meral Akşener'in dudaklarına konduruyor:
"Dev-Sol haklıymış" diyor Akşener, düne kadar yok etmek için savaştığı bir örgütün teşhisini doğrulayarak: "...Türkiye'de gerçekten de elitist oligarşik bir dikta yönetimi var. Hükümet, bu diktanın sopasıdır."
Çiller'in deyimiyle "son komünist devlet" olan Türk devletinin "son komünist bakanı" Akşener, 17 yıl önce hela taşlarında yakılmış teşhisleri keşfediyor. Bu sözleri söyledi diye boynuna yağlı urgan dolanmış delikanlıların itibarlarını iade ediyor.
Acaba "oligarşik devlet" tezinin sahipleri, şimdi bu gecikmiş teşhisin tedavisine ilişkin görüşlerini de Akşener'e fakslarlar mı? Akşener, "Oligarşik diktaya karşı yegâne mücadele yönteminin silahlı direniş olduğu" görüşüne de katılır mı? Çiller Akşener ikilisi Yeniköy'deki hücre evinden. Tarabya sırtlarına çıkıp kırdan kente doğru "oligarşinin sopası/brifing cuntası"na karşı silahlı mücadeleyi başlatır mı?
Bunları sormak için Dev-Sol'cu arkadaşları arayacaktım. Ancak sonra günlerden Cuma olduğunu farkedip vazgeçtim. Çünkü geçenlerde gazetelerde gördüğüm bir fotoğrafta Dev-Sol'cular bir camide dizlerini kırmış, ölen bir yoldaşları için Cuma namazı kılıyorlardı. Akşener, oligarşiyi keşfederken, Dev-Sol, "halkın değeriyle barışma"yı deniyordu.
* * *
Ankara'ya bu sonbahar, bulvarda at kestaneleriyle geldi.
...bir de benzersiz ibret dersleriyle...
Ve sen ey zaman tanrısı;
...sen ne kudretlisin ki, devrilmiş liderleri kahraman, onları devirenleri duahan yaptın. Lanetlenmiş sloganlarımızı, onları lanetleyenlere söylettin. Asılmış gençlerimiz birer film yıldızı bugün... yakılmış kitaplarımız best-seller...
Kentli aydın erkek, kaçacak kadar bunalmış, kendini tecrit etmiş. Kırsal kesimde sıkılan genç kadın ise, daha farklı ve büyük dünyaya gitme çabasında. Birinin kaçtığı yer, öbürünün özlediği yer. Dünyayı yaşanılır halde tutmayı özendiren bu filmde yönetmen Olgaç, insanlar arasında dostluğun ancak sevgiyle var olabileceğini söylüyor.
1990 yapımı, bilge olgaç filmi. *
Beyaz zehir kaçakçılığı yapan bir şebekeyle, istanbul'a gelen bir veliahtın öyküsü. 1983 yılında Hikmet Eldek tarafından senaryosu yazılmış ve yönetilmiş.
altın avcılığına dair herşeyin bulunduğu bir site. umut dünyası tabi. bu kadar işsizliğe 'iş duası, kısmet sitesi' bile bekliyorum ben.
altinavcilari.net
1987 yapımı şahin gök imzalı türk filmi.
Balıkçılık yaparak hayatını kazanan Halil (Hakan Ural), bir gece arkadaşlarının ısrarıyla, birlikte pavyona eğlenmeye giderler. Bu renkli gecenin etkisine kapılan genç, ilgiyle izlediği dansöz Zehra'ya (Serpil Çakmaklı) yakınlık duyar. Annse ve yengesiyle mütevazi bir yaşam süren Halil, o geceden sonra Zehra'nın çalıştığı pavyonun gedikli müşterisi olur. Ne var ki Zehra'nın her pavyon kadını gibi bir belalısı vardır. Halil, şimdi bu tehlikeli dünyanın çıkmazından nasıl kurtaracaktır?
ismail yk'nın micheal jackson ile küçük emrah'ı birbirine bulayıp oluşturduğu ve 'rap' söylüyorum iddiası ile yüreğini ortaya koyarak yazacağı kitabın adıdır.
yky koyarak yayın evinin reklamını yapmış, basımı bedavaya getirmiştir. *
sistemin safe state durumunda olup olmayacağını anlayan bir algoritmadır. Banker algoritmasından bahsetmek gerekirse 12 taneDVD romu olan bir serverı nasıl safe state’ sokabiliriz onu incelememize yarar.Hangi processlerin daha önce işlenmesi gerektiğini, sıralama yapılmasını ve maximum verimde sistemin kullanılmasını çıkaran bir algoritmadır. Görüşümise bu algoritma cidden kolay ve pratik zekanın ürünüdür.