öncelikle yanlış anlaşılmaları düzelmek gerekiyor. Bu efendi çocuk en ön sırada oturan, sürekli ders çalışan, hocanın gözünün içine bakan bir tip olmayabilir de. * Öncelikle, farkındalığı yüksek ve bilinçli bir elemandır. insanları iplememeyi hayat felsefesi haline getirmiştir, kendi içine döner çünkü diğerleriyle paylaşacak çok fazla şey bulamaz. Bu korkusundan ya da çekingenliğinden değildir, sadece ve sadece fikirlerinin diğer andavallar tarafından yeterince anlaşılmayacağını ve değer görmeyeceğini bildiğindendir.
Hayal gücü tavan yapmıştır, bir süre sonra kendi kafasında yarattığı dünya içerisinde yaşamaya başlar, bu yüzden sürekli yalnız kalmaya mahkumdur, yalnızlığı da sever. Lise denilen mecranın kendisine pek bir faydası olmayacağını bilir, öss ygs, lys, yds her ne boksa o sınavların da hiçbir belirleyiciliği olmadığının farkındadır. Bu sebeple dersleri de kötü olabilir.
Bu kadar sessiz olmasına aldanıp konformist olduğunu söyleyenlerde çıkacaktır, o gene aldırmaz. içindeki ateşi, uygun şartlar sağlandığında, dışarı çıkaracağını bilir. *
az önce yazısını okuduğum din istirmarcısı kişidir. Televizyona çıkıp patlayacakmış kendileri, buyursun çıksın diyorum kendisine, zaten onun gibi olan, binlerce insan o televizyon kanallarında patlıyorlar her gün kendi hesaplarına.
ana ve babalara da öğütler vermiş, yazar kişisi. Be hey adam sana ne be sana ne, otuz küsür yaşındaki bir insan annesinden babasından izin mi alacak ha sorarım.
Sıcak evinde ıhlamur demiş. Yok efendim ben de kıçım dona dona bar sandalyesinde öleceğim.
Laikliğe de laf atmadan geçmemiş kendileri. Laikliğe, çağdaşlığa bağlamış olanları. Be hey adam, ölüm bu be ölüm, nerede, ne zaman ve kime geleceği belli mi ki? Sen biliyor musun ki ne zaman, ne şekilde, hangi bokun içinde öleceğini de böyle konuşma cesaretini gösterip, ölmüş bir insanın ardından, kucakta zıplatılırken gördüm gibi beyninin sapkın köşelerindeki zırvaları yazabiliyorsun.
assist. prof. dr. tanfer emin tunç hacettepe üniversitesiamerikan kültürü ve edebiyatı bölümünün değerli hocalarından biridir. Kendisi üç kuşak amerikalıdır. ingilizcesi oldukça akışkandır, ayrıca çok hızlı konuşur. Ders anlatımı gayet iyidir. Derste ne anlattıysa mutlaka sınavda sorar. Türkçe anlar; ama konuşmaz.
Tarihçi, sosyolog ve roman yazarıdır. Siyahlar ve beyazlar arasındaki eşitliği savunmuştur. Siyahların yaşadığı zorlukları, imkansızları, etiğim eksikliklerine, onlara karşı işlenen suçları ele almış ve the souls of black folk de bunları işlemiştir. Bir erkek olarak kadın ve erkek eşitliğini ve kadının toplumdaki önemini vurgulayan ilk yazarlardandır.
1892 yılında otuzlu yaşlarındaki siyahi Plessy Homer'in otobüste beyazlara ayrılan yere oturması ve bu yüzden mahkeme tarafından cezalandırılması olayıdır.
eşit ama ayrı ilkesinin sona ermesine neden olan olay, davadır. 1951 yılında Linda adında siyah evine uzak olan siyah okulu yerine, mahalli bir okul olan ve evine yakın olan beyaz okuluna gitmek için mahkemeye başvurur; ama bu başvuru reddedilir.
Bundan sonra bu durumda olan aileler naacpa başvurmaya başlarlar, naacp avukatlar tutarak davayı almak için uğraşır, yerel olarak davayı gene kaybederler. Ardından olayı anayasa mahkemesine taşırlar üç senelik bir mücadelenin ardından 1954 yılında davayı kazanırlar. Mahkeme her ne kadar eşit olunsa da ayrı olarak siyahların eşit olanaklardan yararlanamadığına karar verir.
Aşırı ırkçı olan bu kanunlar, köleliğin Abraham Lincoln tarafından 1863 yılında yasaklanmasından sonra 1876-1960 yılları arasında etkin olmuştur. Bu yasalar siyah ve beyazların aynı ortamda bulunmalarını yasaklar. Eşit ama ayrı gibi bir düşünce etrafında dönen bu ırkçı bir sistemdir.
thomas rice tarafından siyahları aşağılamak amacıyla yaratılan bir karakterdir. Bu karakter beyaz olan thomas rice tarafından yüzüne siyah kömür sürülerek ve aşırı makyaj yapılarak oluşturulmuştur. Saçma sapan, salak bir karakter olan jim crow siyah şarkıları söyler ve insanları eğlendirir.
Bu klişe yıllarca siyahları aşağılamak amacıyla kullanılmıştır.
1800'lerin başında özellikle Amerika'da ve Britanya'da köleliği durdurmak amacıyla oluşan harekettir. Bu hareketin amacı köleleri liberya'ya yollamaktı. Bu hareket amerikanın kuzeyinde ilerlemeye başladı; fakat güney bunu desteklemiyordu.
Bu dönemde köleliğin kaldırılmasından yana olan bir çok insan çıktı ortaya, bunların arasında kadınlarda vardı.
Köleliğe karşı olan bu insanlar siyasete girmeleriyle birlikte, direk olarak protestolarda yer aldılar ve hatta kanada'ya kaçmaya çalışan kölelere de yardım ettiler. Amerikan iç savaşını başlamasıyla köleliğe karşı olanlar * kuzeylilerin * yanında yer aldılar ve Abraham Lincoln'un köleliği bitirmesiyle de amaçlarına yavaş yavaş ulaşmaya başladılar. **
1960 ve 1970 yılların başında Amerika'da ortaya çıkan bir harekettir. Afro-Amerikanlar bu hareketle beraber, siyahların gücünü ön plana çıkarmayı amaçlamışlardır. Sloganları; "siyahlar iyidir, siyahlar güçlüdür."
Kısacası, siyahlar ekonomik ve siyasal olarak özgürlüklerini kazanmayı amaçlamışlardır.