1- Öğrenciler haklıdır.
2- Öğrenciler her zaman haklıdır.
3- Öğrencilerin haksız olduğu durumlarda 1. ve 2. maddeler uygulanır.
4- Öğrenciler uyuya kalmazlar istirahat ederler.
5- Öğrenciler tıkınmazlar,gıda alırlar.
6- Öğrenciler hiçbir zaman geç kalmazlar,onları alıkoyarlar.
7- Öğrenciler derste başka şeylerle uğraşmazlar,çok boyutlu yaşarlar.
8- Öğrenciler asla okulu kırmazlar,başka yerlere çağırıldıkları için gitmek zorunda kalırlar.
9- Öğrenciler herkes adına düşünüp herkes adına karar verme hakkına sahiptir.
10- Öğrenciler hiçbir zaman eleştirilemezler.
11- Öğrenciler birbirine lakap takmazlar,birbirlerine yakışan isimlerlerle hitap ederler.
12- Öğrenciler sınavdan korkmazlar,sadece çekinirler.
13- Öğrenciler asla kopya çekmezler,sadece yardımlaşırlar.
14- Öğrenciler asla ama asla kavga etmezler,birbirlerine daime sevgi gösterisinde bulunurlar.
15- Bu anayasa hiçbir şekilde yürürlükten kaldırılamaz!
16- Öğretim görevlileri sınıfa girerken kapıyı çalacak, müsait deilsek girmeyecek.
17- Öğrenci derse geç geldiğinde öğretmen ona çikolata tutup hooşş geldin tatlım buna ne dersin? diyecek. (BU ÖNEMLi)
18- Finallerden sonra alınan her kötü not içn bir bardak soğuk su ( isteğe göre asitli içecekler meyve suları vs.) ikram edilecek.
19- Yıl sonunda bütün öğretim üyeleri yaptıkları hatalardan dolayı özür dileyip günah çıkartacak.
20- Fakültelere mümkün mertebe sağır dilsiz öğretmenler alınacak.
21- Pazartesi salı çarşamba öğrencilerin motivasyonunu arttırmak amaçlı tatil düzenlenecek; perşembe cuma günleri ise tatilde yorulan arkadaşlar için tatil rehavetini üzerinden atmaları sebebiyle yoga yaptırılacak. Cumartesi - Pazar malum.
22- Yakışıklı öğretim üyelerinin bayan öğrencilere ilgi göstererek onları psikolojik rehabilitasyona almaları sağlanacak.
23- Güzel öğretim üyeleri mümkün mertebe peçe takacak. Öğrencilerin kısmetini kapamayacak.
24- Yaşını başını almış ama saçlarını ütüleyerek genç görünmeye çalışan hocalar malulen emekli edilecek.
25- Bütün öğrenciler bu anayasa paketini destekleyerek, gelişimine katkıda bulunacak.
26- Öğrenciler sıkılınca hocaya "şurdan bana bi çay kap gel" diyebilecek.
27- Teorik dersler bundan böyle çiftetelli eşliğinde hoca oynatılarak sunulacak.
28- Ders materyali olarak uyku bandı ve iPod kullanımı desteklenecek.
29- isteyen öğrenciler tuvalette şarkı söyleyecek, megafonla tüm sınıflara aynı anda dinletilecek.
30- Kel öğretim üyesi görmekten nefret ediyoruz. Kel hocalar peruk takıp gezecek.
31- Bölüm başkanları ağa gibi giyinecek ellerinde sigarayla dolaşacak. Kapılarında "vallaha kovaram bu koyden" yazacak.
32- isteyen öğrenciye öğretim görevlisi akşam msnde özel ders verecek.
33- Maçların, konserlerin, Fatmagül'ün suçu ne? gibi önemli dizilerin olduğu günler resmi tatil ilan edilecek. Hep ders hep ders nereye kadar?
34- Müfredatı yoğun derslerin hocalar tarafından özeti çıkarılacak.
35- Derste not tutulmayacak, hoca derleyip toplayacak notlarını fotokopi çektirip, arasına da 50 lira sıkıştırıp öğrenciye ulaştıracak.
36- Bütler kaldırılacak. Finallerde kesin geçirilecek. Vizelerde sadece konu başlıkları sorulacak.
37- Sınıf tahtaları değiştirilip ayna taktırılacak. Rujlarla üstüne yazı yazılacak. Vs.. Vs... şeklinde daha da eklenerek uzatılabilecek referanduma götürülesi anayasadır.
"Kalp değilki bu bacım. Şantiye Giren çıkan belli değil. Departmanlara ayrılmış baksana. En iyi erkek ölü erkektir. Hiç değilse nerde yattığını bilirsin." diye kızları uzun uzun söyleten hatırlanması güç kelime grubudur.
" Ağlamak yok. Gözyaşı bu hudutlarda yasadışı demiştim sana. Gördüğün coğrafyanın sözünü gözyaşlarına katık eden tek müebbetiyim. Yine söylüyorum. Ağlamak yok. Yerine ağlarım, yerine üzülürüm ama yerimden yerine ihraç edilemem. Yerinin kıymetini bil. Yine söylüyorum. Ağlamak yok. " şeklinde kendi kendinize verdiğiniz yemindir.
"Yazgısına isyan etti asi gözyaşların bu gece gözlerini terk ederek
Boğulmaktaydı yürek. Bir parça oksijen için bir damla mutluluk gerek.
Yasadışı ağlamaklar; kaçak gözyaşlarıyla müsemma, gece karanlığında beyaz yastıklarla dosttur.Testiyi içine eğmişse talihin ne mutlu. Yok illa bu zehirden tatmak istiyorsan, şarabını almak için üzüm gibi sıkılacaksın.
Gözü yaştan ayırmak kerpetenle tırnak çekmektir etinden. Bundandır göz ve yaşın birleşik yazılması. GÖZYAŞI akmalı bu "ağlamak" için ta derininden... Yüreğini sırılsıklam ettiğinde silemediğin yaşların varsa eğer, onunla yaşamaya alışmalısın. Mesele ağlamaya değer bişeyler bulabilmekte galiba. Zamanla bulamadıklarına ağlarsın zaten. Velhasıl-ı kelam ağlamanın tabiatıdır gözyaşı. Belki içine belki dışına... Akan damlalar yüzünden yüreği su toplayıp kendi kendini imha eden ruhlar da vardır elbet. Hüzün akar da yatağını bulur mu? Edeceksen bunu dert et." cevabını verdiren içli sorudur.
işi açıktan yapanların, işi örterek yapmaya çalışanların yanına geçişidir. aslında dtp veya pkk çok fazla tehlikeli değildir. zira onların her ikisinin de amacı ve tehlikesi takdir edildiğinden gereken tedbiri almakta istenildiğinde zorlanmazsınız. bu tedbiri almak istemeyen ve bundan rant sağlayan akp bence çok daha tehlikelidir. size sadece buz dağının görünen yüzünü gösterip derinde bir yerde geminizin motorunu çark ettiren bu sistemin en tehlikeli dişlisi akpdir. medya sadece onların istediği kadar yazar. kendin çal kendin oyna onların en temel felsefesi. cumhurbaşkanının bile veto hakkını pasif hale getiren bir hükümetten beklentinize göre yıkıntınız da değişir. açılım adı altında kapalı yerlerini gün ışığına çıkaran yani zaten potansiyellerinde var olan terörist yanlısı tavırlarını istanbulda yanarak can veren bir kızımızın hayatıyla ödettikten sonra karadenize teröristler sıçradıktan sonra ne kadar başarılı bir politika olduğuna kanaat getirip susarak yine ört bas etme çabasındaki partidir. dtp nin kapatılması suni bir gündemdir. dtp açık kalsa da kapalı kalsa da her daim terörün destekçisi parti ve malesef halkın % 55 ini kandırmayı başarmış partinin bünyesine pkk destekçilerini de alması neticesinde yadırganmaması gereken durumdur...
"benim ülkem dünya, dilim sevgidir; Kürt olmuş Türk olmuş sevginin dili yok ki; sevmişim ben seni aşkın günahı yok ki..." diyen bir zihniyetin mahsülüdür. Gerçekten de yürekten gelen bir ağıta ağlamak için onu anlamak gerekmez ya da anlamak sadece kelimedeki nesnel karşılığı bilmek demek değildir. Yürek feryad ettikten sonra, anlamamak için aptal, duymamak için sağır, görmemek için kör ya da kötü niyetli olmak lazım. Severek dinlersen hissederek duyarsın diye açılımını yapabileceğimiz güzel bir film repliğidir.
Kürtçe öğrenmeye çalışmak, bir Türk söz konusuysa bunun bir dil öğrenme hevesinden çok, sosyal empati yapabilme duyarlılığı olduğu göz önüne alınırsa gayet güzeldir. dil bilmenin kötü yanı yoktur. Hem kürtçe öyle güzel şarkılar vardır ki insan öğrenmeye heves ediyor.Bir dil bilmek ne kadar güzel ve takdire şayan olsa da buna rağmen böyle bir zorunluluk olmadığından Kürtçenin de evrensel bir dil olmaması nedeniyle yadırganması saçma sapan bir durumdur.
kıvırcık kaş: kıçına sürdüğün ilacın ordakileri döküp kaşında çıkarması sonucu alnının tüm şeridinde fasulye fidesi gibi attırmış kıllardan oluşan, yer yer permalıyı andıran allah vermesin diebileceğimiz eğri büğrü bitlenmeye elverişli kaştır.
milletimizin devamlı yaptığı şeydir. dünyada bizim kadar oturan bir millet daha yoktur heralde.biz yaşadığımız yerden bahsederken bile oturmak kelimesini kullanırız.
"nerde oturuyorsunuz?"
"çengelköyde oturuoruz ama ev sahibi çıkın dedi, galiba kalkmak zorunda kalıcaz."
sonra her işin başı oturmaktır bizde.
"ay işiniz yoksa yarın size oturmaya geleceğiz." yani yarın bize gelin beraber koşalım dien duydunuz mu?
Duyamazsınız...Çünkü biz öyleeeee otururuz. Galiba bu yüzden en gelişmiş organımız kaba etimizdir. Sürekli üstüne oturuyoruz kolay değil...
dünyayı küçük köylerinden ibaret sanan iki genç monoton hayatlarına renk katmak ister. Muhtarın seyyar telefonundan (muhtarın cep telefonu) rastgele numara çevirirler.
hıdır: aloaaaa
kamil: lan bi de ben ses edim amk. belki beni beğenir.
hıdır: yoh la yanlış seslenios. kimoaaaaa
bayan:ay noluyo be ne bağırıyosun?
hıdır: niden civap virmeeğyon?
bayan:hahaha ya kimsin be dalga geçecek başkasını bulamadın mı?
kamil:kadınmıymış laaa? kadınsa bana da ver laaaa.
hıdır:irkek irkek dut ucundan.
bayan:ya kardeşim kimsin diyorum. kimsin kimsin?
hıdır:gardaşın deel. beyaz adınan hayallarını süsleyen irkek benim.
bayan:lan kabus musun nesin defol ya...
dıt dıt dıt dıt ...
hıdır:gapattı gapçuk ağuzlu
kamil:sesinin amk kaçırdın gül kimin karıyı.
TEKRAR ARARLAR..
CEVAP VERMEZ.
TEKRAR ARARLAR
AÇAR.
hıdır:niden civap virmeğyon.
kadın:anağan amı oldu mu arayıp durmasana lan.
hıdır:am mı didin?
kadın:yok anan dedim.
kamil:bana da veğcen ni?
kadın:kaç kişisiniz siz ya?
hıdır:sana ben tek gişi yiterim goca memeli ferayem.
kamil:yalan olduk iki dakkada amınyiym.
hıdır:hadi gel senle koyün girişindeki alma ağacunun altunda buluşalum bal dudahlum ayva gobeklim.
kadın:ne köyü be manyakmısın? aramayın beni bi daha tamammı.
hıdır:nerde bulurus seni soyle aramayak.
kadın:hataydayım ben.
hıdır:koyün niresine düşeyo hatay?
kadın:haspin allah...
dıt dıt dıt dıt...
sıçan adamın bokuna bakarak "vay ben ne ettim?" pişmanlığıyla kusurunu hiç ele vermeden, spatulayı alıp bokuyla duvara sıva çekmesi olayıdır. Sanki sıçmamıştır da yeni birşey üretmiştir. bok mu çimento mu düşünülesi durumdur.
akp seçim otobüsleri geçerken konserde bulunan metalcilerin kalabalık araç kitlesine metalci işareti yapması ve neticede ülkücü sanılarak provakatör suçlamasıyla önce karakola sonra mahkemeye sevkedilmesini hatırlatan durumdur.
abartılmaması gereken durumdur. artık araba seçimi bile ilişkiye endeksli gerçekleşiyo. misalen " rıza abi arka camlar siyah olsun amk. görünmeyelim vites kolu çok uzun olmasın kendimi ezik hissediyorum. " gibi cümlelere sık sık rastlamışsınızdır. yürürken sakız çiğnemek ne kadar meşakkatliyse aynı ölçüde insanı kederlendirebilecek eylemdir. Ayrıca "kalkmış zikin dini imanı olmaz" atasözümüzü de hatırlatmadan geçemicem.
bülent ersoy'un üzerinde "ham meyvayı kopardılar dalından" isimli musiki kadar manidar bir etki bırakan şarkıdır. Okurken kendinden geçer adeta. yerden yere vurdunuz hep insafınız yok mu yıllar derken kaşlarını çatıp yılları kişileştirerek küfreder gibi bir ifadeye bürünmesine neden olur.
atın intikamına konu olabilecek deyimdir. sikertme akabinde çökertmeyi beraberinde getirir. enkazdan çıktıysanız "ayy basurum patladı, mayasurum azdı, dikiş tutmuyorum, bozuldum, infal edildim..." gibi söylemlerle kendinizi oyalayacağınıza allaha şükretmenin mantıklı olduğuna kanaat getirmenize teşvik eden eylemdir.
bıyıklı ve konuşurken ağzından tükürük saçan, siyah tırnaklı sütçünün kapınıza gelip:
-neden zütümü almayon?
-- süt aldım bu hafta pazardan.
-o zaman nijastamı al vullaha çok eyi oldu.
--bakim nişastana ona göre...
(nişasta poşetinde siyah kıymıklar görür.)
-yok teşekkür ederim almıştım marketten şimdi aklıma geldi.
--nasu yani sen şinci bizden bişe almayonnu? sen bizi bileyon nu biz balaçlıyık adamın amk ruk. ben bunu buraya kadar boşuna mı daşıdım?
-bana güvenerek mi yapıyosun nişastayı?Ben de bafralıyım. nolcak?
--tamam gızım hemen gızmaaa... ama niye almayon duz gibi şeher gibi nijasta işte.
-yok almıcam.
--Alırsın alırsın. hem bak ben bunu gendi ayağımınınan çiğnadım.
(ayaklarına bakar, üstü açık terliğinden rengi toprakla kamuflaj edilebilecek bir nasırlı ayak görür.)
-yok yok tamam tamam almıyorum aaaa...
(Kapıyı yüzüne kapatır.)
spontone, tuluat şeklinde hiç düşünmeden anında oluşturduğu diyalogdur.
lafa turp sıkan, tbmm gündemi tartışılırken "bahçelerde ment ment koca götlü ercüment" diye konuya girip esprisine kendisi gülen insanların muhabbetidir. aşkla muhabbet edip bokla kalkarlar. konuşmalarının akabinde birinin çıkıp "sıçtın artık" demesiyle "sıçtı cafer bez getir sulu sıçtı tez getir" yorumunun anılmasına neden olan muhabbettir.
large, medium, jumbo, mezelluna, delux, parça gibi nice nice çeşitlere, elimize alıp bıçağı dilimlere bölebileceğimiz pizzanın envai türüne ayrılan başlıktır. Bir de ara ara pornografik filmlere fantezi olmuş ortası oyuk pizzalar vardır ki Allah başa vermesin diyoruz.
sarkık, buruşuk, eğri, çikita, torbalı, torbasız, mor, küçük, büyük, ince, kalın, iki delikli, tek delikli, prostatlı, akıntılı, mantarlı, yosunlu, ketçaplı, mayonezli, yoğurtlu v.s. denilebilecek ve nereye çekersen oraya götürülebilecek üreme organıdır. Çeşitlendirmek için gördüğünle alay etmen gerek. Alay için de kötü bakman. Standartının ne olduğunu tanımlayamadıktan sonra çeşitlerini de yorumlamak oldukça zor diyebileceğimiz uzuvun türleridir.
kıçı kırık anadolu çocuğu yusuf'un avrupaileşme isteğiyle götünün tutuşup joseph tarzı bir isimle anılması özetle mihriban californiada gibi bir durum...
para için yapılabilecek en iğrenç şeylerden biri de saddam hüseyin'in yerine idam edilen dublörün ailesine yapılan altı trilyon tl lik ödeme örneğinde olduğu gibi bir insan hayatını hiçe saymak. uyuşturucu ve köle ticareti.
Tarihi geçen doğum kontrol hapları saksıda yetişen bitkileri coşturur ancak akvaryumdaki bitki ve balıklara zararı olur mu bilemiyorum.içeriğine bakmak lazım,bakır ihtiva ediyorsa balıkları zehirleyebilir, ancak demir olduğunu biliyorum buda bitkileri coşturuyor. Kendin içme, ver saksındaki fidana ağaç olsun ertesi gün diyebileceğimiz tarzda ilaçlardır.
not: ilacı almadan önce botanik bilimcinize ya da zooloğunuza danışın.
formalite kondom: et ete değicek abi diyenlerin ince naylondan patlamaya meyilli, sidik rengi kondomudur. patlak kondom çocuğu şeklindeki hakarete konu olmuş, kaza oranı yüksek "takalım da taktı desinler" düşüncesiyle temin edilen poşet şapkadır.
Adı nuri olan kelebeğin kendini K.emrah'ın amcası zannedip gelenin geçenin gazozuna ilaç atıp kertmesi sonucunda ortaya çıkan yeni tür. Kerten kelebek bildiğin, fortçu mülayim ya da mikrop şakir'in animal versiyonudur. her ne kadar kertiyor olsa da kelebek olması onun karizmasında kestane çizikleri oluşturuyor. kelebekler gibi bir ki üç dört bir ki üç dört haydin kızlarrr...şeklinde bir erkek ne kadar kertebilirse kertenkelebek de o kadar kerter. Beşik kertmesi geleneğini sürdüren dede kelebek de kertenkelebek olarak anılabilir.
kıçıyla ritim tutarken osurukla hislerini notalara döken kişilerin ardı ardına yellenip oynak bir parça eşliğinde kopması durumudur. Cep telefonuna melodi olarak yüklenerek, minibüste çalması halinde, herkesin birbirini suçlarcasına göz göze gelmesi, "alo" diyene dek bu durumun sürmesine neden olan, armonik götten melodilerdir.
seyfi dursunoğlunun yarattığı cazgır, hazır cevap kadın tiplemesidir.
Huysuz virjin: hiçbiriniz alanınızda tek değilsiniz. özgün olun. neden bir huysuz virjin daha çıkmıyor?
Yonca Evcimik: Çok tercih edilmeyen bir meslek olsa gerek.(seyirciler güler)
Huysuz virjin: sen pezevenklikle karıştırdın galiba.(seyirciler gülmekten işer)
sadece bir gece kalabildigim ama bir dahaki tatilimde zaman kaybetmeden gidip en az beş gece kalacagim yer. hep gitmek istedigim bi yerdi, sonunda gittim ve zerre hayal kirikligi yasamadim hatta cok da memnun kaldim. denizi süper, insanlari süper, küçük, sessiz ve sakin bi yer. insan daha ne ister? Ruhunuzun kelamına rüzgarın bir bestesinde rastlamak için en uygun mekandır.
jipinin tekerleği patlayıp yolda kalan elit kokoş yaşlı hanımın halk otobüsüne binip itiş kakış olmasıyla köpeğinin gözlerini kapaması ve "sen bakma fifi psikolojin bozulur"
demesi sonucu fifinin otobüstekilerden daha yüksek statüye getirildiği sahnenin başrol oyuncusu olan köpeğin ismidir.