pek çok insanın yapmaktan büyük zevk aldığını belirttiği, öve öve bitiremediği kızgın kumlardan serin sulara atlama işini gerçekleştirememe durumu. nasıl yapıyosunuz olum ben donuyorum lan. hava isterse cayır cayır yansın, o denize tek seferde şlop diye dalamıyorum ben. önce bi dizlerime kadar giriyorum, üşüyüp bir iki adım geri gidiyorum. kendimi zorlaya zorlaya biraz daha ilerliyorum, bir yandan da ayağım kaymasın, hızlı adım atarsam üstüme su sıçramasın diye kollarım yanlarda açık bi biçimde dengemi sağlamaya çalışarak bütün plajın göz zevkini bozuyorum. neyse işte bi şekilde giriyorum suya ama öyle hoplaya zıplaya değil, bayağı dona dona giriyorum.
şehvetten dudaklarını ısıran, nefes nefese kalmış bir adet kızın, sekse ayrı bir heyecan, farklılık katmak için sizden dirty talking istemesi ve sizin de olayı çok yanlış anlayıp kızın anasına bacısına sövmeniz durumu. tam bir öküzlük olan bu hareketi yapmanızdan daha vahim olanıysa, kızın bir anda "ana bacı yapma ulan." diye bağırıp seksi falan bırakıp gitmesidır.
samimiyet ve dirty talking kavramlarını götünden anlamış yurdum ergenlerinin kullanmaya bayıldığı replik. hep ucuz romantik komedilerimizin suçu aslında var ya. sen bu replikten sonra çiftleri şehvetle öpüştürür seviştirirsen olacağı bu işte.
mondros ateşkesi'nin ardından kurulan zararlı cemiyetlerden az tanınmış, diğerleri kadar popüler olamamış bir tanesi. yunanlılar tarafından istanbul'da "rum göçmenleri merkez komisyonu" ismiyle kurulan bu cemiyetin asıl amacı; istanbul, izmir, trabzon, trakya gibi yerlerde düzeni bozma ve yunanistan'dan gelen görevlileri rum göçmeni olarak göstererek doğu karadeniz'e yerleştirmekti. bu yolla doğu karadeniz'deki rumların sayısını artırmayı ve türkleri azınlık durumuna düşürmeyi amaçlamışlardır.
6x7'lik bir tahta üzerinde iki farklı renkten oluşan toplam 42 taşla oynanan eğlenceli bir zeka oyunu. oyun iki kişiyle oynanır ve amaç aynı renkten 4 taşı dikey, yatay ya da çapraz biçimde art arda dizmektir. bunu ilk başaran taraf periyodu kazanmış olur. oyun genelde 10 periyot üzerinden oynanır.
hem kendi stratejinizi geliştirdiğiniz hem de rakibinizin planlarını bozmaya çalıştığınız için konsantrasyonunuzu bir an olsun kaybetmemeli ve olabildiğine hızlı düşünmelisiniz.
kulakta kulaklık varken sıcaktan bulanıp tişört çıkarmaya çalışmaktır. tarifi imkansız bir işkencedir bu, inat edersiniz, o kulaklığı çıkarmadan kurtulacaksınızdır o tişörtten, buna mecbursunuzdur. tavsiyem önce kulaklıklardan birini, sonra ötekini çıkararak yapın bu işi daha iyi biyöntem bilmiyorum valla ben.
ümük olarak tabir ettiğimiz organın, yalnızca ümüğünü sıkmak deyiminde bir rol üstlenebilmesi, başka zamanlarda kimse tarafından umursanmaması hadisesidir.
mandalla oluşturduğu harflerle kendi ismini yazmış, tüm mandalları birleştirip koskoca bir çember oluşturmuş, mandaldan kuleler ve robotlar yapmış, mandalları burnuna, kulaklarına, parmaklarına takıp evin içinde mal mal dolaşmış, rastladığı her kişiye nasıl göründüğünü sormuş, mandallarla işi bittiğindeyse onları teker teker mandal kutusu olarak kullanılan yoğurt kabına basket atarak hem eğlenmiş hem de ortalığı toplamış efsanevi nesildir.
big mouth'tan dinlemesi daha bir eğlenceli, bağımlılık yaratıcı olan yano şarkısı. orijinaline hıyanet edip big mouth performansını koyuyorum buraya da.
özellikle her caddeye on yedi çiğ köfte dükkanının düştüğü şu günlerde kendini iyiden iyiye göstermeye başlamış olan aşktır.
"çiğ köfte yiyen kız kezbandır" gibi bir algı oluştu ya bazı ergenlerde, benim anlatmaya çalıştığım şeyin onunla yakından uzaktan alakası yok. dürümün arasına soğan koydurmak kızlar için de erkekler için de bir zevk meselesidir mesela, yeme işinin kızı erkeği olmaz. benim anlatmaya çalıştığım, kezbanlardaki "ben çiğ köfte yiyorum, oh mis canıma değsin" tavrının iticiliği.
orijinali quis custodiet ipsos custodes olan, juvenal'ın güzel bir özdeyişi. görevi başkalarını denetlemek olan birini kim denetleyecek anlamına gelir.
sakız çiğnenirken ikram edilen çikolatanın ağızdaki sakızı mahvetmesi, böyle bi yumuşatması, elastik özelliğini yitirmesine yol açması falandır. Bunu yapan şerefsiz çikolatadır. işte tüm bunları "piç etmek" şeklinde açıklayabildiğim için türkçemi çok seviyorum. yaşasın 23 nisan.
acı biber yerken ya da yedikten sonra sindirim sisteminiz sökülüyormuş gibi hissedersiniz ya, işte bu bahsettiğim his tam da o sırada ortaya çıkar. bi daha yiyeni siksinler di mi?
kalbinizin tek sahibi olduğunu düşündüğünüz, hayatınızın ışığı olarak gördüğünüz kızın bir espriniz karşısında, vizontele'deki emin gibi "ghiy ghiy" diye gülmesidir. hayattan soğur, ağlayarak uzaklaşırsınız ordan. o ise hiçbir şey olmamış gibi "ceviz getirem yersin?" falan der.
yanınıza sokulan sevdiceyinizin böyle nasıl desem tövbe bismillah arko tıraş kremi kokmasıdır. "dokun bak nasıl olmuş" diyerekten yanaklarını sizin yanaklarınıza sürterse daha da artar umutsuzluğunuz. (bkz: koşarak uzaklaşmak)