kocaman bir yalnızlık içinde boğulup giderken tutunacak bir daldır insanın kendisi. herkes seni tek başınalığa mahkum etmişken, yine kendinle baş başa kalmaktır. herkesin bir gün gideceğini kendine bile kabul ettirememişken, bunu sana söyleyenin yine kendin olmasıdır.
ayrıntılarda kaybolup kendini kaybetmek, çoğu zaman bulamamaktır. hiçbir şeyin istenildiği gibi olmamasından, insanın ruhuna dokunacak minicik mutluluk parçacıkları aramasıdır. büyük beklentilerin mucizelere kalmasıdır artık. küçük beklentilerin ise ayrıntılarda gizlenmesidir.
ayrıntılar güzeldir çünkü büyük hadiseler, küçük detayların arkasına saklanır.
hayat düzeninin hep çevreden olumlu tepkiler almak ve beğenilmek üzerine kurulu olması durumudur. göz ardı edilmemesi gereken ancak üzerinde çok durulmayan bu olgu, insanların olumsuz eleştirilerinden çekinmek korkusuyla meydana gelmiştir.
beğenilmeye, takdir edilmeye çalışırken aslında kendi benliğimizi bir kenara bırakıp, popülaritesi yüksek seviyedeki insanlar gibi olmaya çalışıyoruz. onlara özenip, onlar gibi davranıyoruz. bunu inkar etmek gereksiz bir eylemdir kanımca. zira her bireyin içinde bulunduğu vücut aslında neredeyse ona ait değil gibi, değil midir?
monotonluğun artık işkence olması durumudur. etraftaki her şeyin yerli yerinde ve hiç olmadığı kadar düzenli olması zihnimin en renkli kısımlarına dökülen siyah beyaz boya gibi oldu. hep aynı gecede, odamın penceresinden içeri süzülen sokak lambasının ışığı, 400 metre ötede olan otobandan geçen arabaların gürültüsü, hep havlayıp duran aynı köpek ve hep kulaklarımı meşgul eden aynı müzikler.
sıradanlığın artık işkence halini almasıdır artık. etrafa boş gözlerle bakmaktır. bu kurulu düzene anlam vermemektir artık.
işkencedir düzen.
insan renklerden nasıl uzak kalır ki, sıradanlığın siyah beyazı üzerimize çökmüşken?
günümüz ateist, osmanlı karşıtı, dikkat çekmek isteyen ergen, feminist ve bunun gerçekten bir onur olduğunu savunanlarının yaptığı mantıksız eylemdir. sırf dini kötülemek adına bunların günah olmadığını, böyle yaratıp sonra cezalandıran tanrı fikrinin çelişkili olduğunu, cinsel tercihin doğuştan geldiğini falan filan savunurlar. mide bulandırıcıdır.
agnostik olduğumu da hatırlatmak isterim.
kocası diyarbakır - bingöl karayolundaki mermer jandarma karakoluna pkk terör örgütünce düzenlenen bombalı saldırıda şehit olan, jandarma uzman onbaşı sabri acem isimli şehidimizin eski karısıdır.
kocası pkk ile mücadele verirken geçimsizliği bahane ederek kocasını aldatmış ve askerimiz şehit olmadan önce boşanma davası açmıştır. şehit, verdiği beyanda şehit olması halinde 96 bin liralık yardımı annesi babası ve kız kardeşine verilmesini istediği halde bu bahsi geçen kadın gidip 96 bin liralık yardımı kendi adına almıştır. hem de o benim artık kocam değil diyerek cenazesine bile katılmamışken.
bu insanları görün. içerideki düşman dedikleri bu.
kürtlerin karıncalardan evrilmesi durumudur. şöyle ki, akşama kadar inşaatta çalışmaları, kıllardan dolayı tenlerinin siyaha yakın bir hal alması, toplanıp başka canlılara saldırmaları ve hızlı üreme gibi etkenlerden dolayı düşündüğüm evrim türüdür.
aptal insanların çoğunlukta bulunduğu ülkenin demokrasisidir. en büyük örnek biziz. zira ülkenin yarıdan fazlası aptal.
aptal insanların çoğunlukta olduğu bir ülkenin yönetim şeklinin cumhuriyet olması bir hatadır. bir de böyle düşünün.
geceleri afk olma hadisesidir. insan durgunlaşır, canı hiçbir şey yapmak istemez ve müziklere verir kendini. iyidir aslında. kendinle baş başa kalıp hiç düşünmediğin, yapmak isteyip de yapamadığın, sevdiğin varsa sevdiğin, özlediğin varsa özlediğini düşünürsün. çünkü geceler iyi ki var.
türk milleti kadar tarihini hiçe sayan bir milletin olmaması durumudur. objektif bakıldığında bile tarih öncesi devirlere kadar dayanan sümerlerin de türk olmasının kanıtlanmasıyla ne kadar geniş çaplı olduğu görülmüştür tarihimiz. göktürk, asya hun, selçuklu, osmanlı ve son olarak türkiye cumhuriyetinin kuruluşu ve devamı ele alındığında gerçekten saygı duyulması gereken bir geçmişe sahiptir türk milleti.
fakat günümüzde açıkça görülüyor ki akp sempatizanlarının biz osmanlı torunuyuz demesi, solcu kesimin ise atatürk ü her şeyin üstünde tutup insanların inançlarından da önemli sayması durumu tarafsız bakmak için olumsuz bir ortam oluşturmakta.
bu bizim ortak tarihimiz. övünülmesi gereken padişahlara, askeri dehalara binlerce kahramanlık öyküsüne ve inanılmaz liderlere sahip olduğumuz göz ardı edilemeyecek bir gerçekken, günümüz insanların çirkin ve taraflı tutumu, anlaşılabilecek bir nokta bırakmamakta.
türk milleti kadar tarihine saygısız bir millet daha yoktur.
gidilmek istenmeyen şehrin yolculuğudur. öyle kötü ve sinir bozucudur ki. ne dinlediğin müzikten zevk alırsın, ne de çevreyi izlemek keyif verir.
muavinin kafasını yere sürtüp ne biçim kek ulan bu diyesim var o derece.
22 şubat 2016 tarihinde sözlükteki ışitçi abilerin gündeme getirdikleri cihat şeriat gibi kavramların genel adıdır. nedir bu şeriat merakı arkadaş? bu kadar mı düşebildik? dipte şeriat mı var?
beynin içinde dönüp duran ve insanın mahveden çığlıkları susturmak eylemidir.
zordur. öyle zordur ki insan başka şeylerden yardım almak durumunda kalır.
evet. beynimin içindeki karamsar düşüncelerin çığlıklarını susturmak için kulaklığımı takıp yüksek sesle müzik dinlerim ve bunu kimse bilmez. soran olur neden diye. cevabı fazla klasik olur "müzik dinleyemeyi seviyorum" fakat aslı öyle değil.
insanın inandığı şeyleri kaybetmesi durumudur. inanç bir insanın ihtiyacıdır. ihtiyaçların giderilmesi zorunludur. inanç da bir ihtiyaç olduğundan giderilmesi gerekir.
ama hayatta bazı yaşanılanlar vardır ki, insanda ne inanç bırakır ne de inanma gücü. kendine bile inanmaz artık insan. kendine inanmayan insan başkalarına nasıl inanabilir ki? herkese o önyargıyla yaklaşır artık. bir kere canı yandı mı insanın, bir kere güveni kırıldı mı, hayatının geri kalanını insanlara inanmamakla geçirir artık. çünkü bilir, daha fazla inanç, daha fazla mutsuzluk getirecektir. simalar değişse de sonuçlar aynıdır. her insan birbirinin taklididir.
inanmayın efendim. kimselere hem de.
sigara içmenin acizlik olması durumudur. bunu sigara kullanan biri söylüyor evet. şöyle ki, her dertlendiğimizde, hüzünlendiğimizde, kızdığımızda ya da strese girdiğimizde sigara arıyoruz. oysa ki bu kendimizde kaçmak, düşünmekten kaçmak ve çözümden kaçmak demektir bana göre. zira sigara hiçbir derde deva olmadığı gibi insanın bir mazoşistliğidir. bırakmanın ise tamamen beyinde olduğu, hiçbir ek desteğe ihtiyaç duymadığı bir olay olduğunu düşünüyorum insan için.
içmeyin efendiler. içmeyelim. ne kendimizi, ne uğruna dertlendiğimiz şeyleri, ne de çevremizi karartalım. çünkü kimse, sizi dertlendirip sigara yaktıracak kadar değerli değil.
aileye ben ders çalışacağım denildikten on dakika sonra çalışma masasına gelen meyve tabağıdır. kış meyveleri yoğunluktadır. ebeveynlerin oğlan veya kız ders çalışıyor aman meyvesini eksik etmeyelim denip meyve hazırladıktan sonra hem kontrol amaçlı hem de meyve tabağını getirmek için odaya gelirler. masa baştan aşağı şöyle bir süzüldükten sonra ebeveyn odadan çıkar ve hayat kaldığı yerden devam eder.
hayal kurmadan yaşama eylemidir.
ben hayalleri, insanlara benzetiyorum. çünkü hayaller, insanların her daim besleyip büyüttüğü ve zamanı gelince gerçekleştirdiği ya da öldürdüğü soyut kavramlardır.
bir şeyi çok ister insan. sadece bir şey. gerçekleşmesi zordur da, bu yüzden hayal olmuştur. çok ister bir şeyi. kaderin cilvesi ya, olmaz. belki de bu yüzden hayallerine küser insan. sonra hayal kurmak işkence gibi gelir. zira artık hayal, sonunu bildiği bir filmi izlemek gibi gelir insana. sonunu bildikten sonra başlangıcın bir önemi yoktur. hayalsiz yaşamak da böyledir işte. sonunu bildiğin halde hayal kurmak, tıpkı sonunu bildiğin bir filmin başlangıcından farklı bir şeyler beklemek gibidir. gerçekleşmeyecektir, bilirsin de, elinden hiçbir şey gelmez.
sürekli osmanlı torunu olduğunu düşünen ama aslen öyle olamayan tiplerdir. şöyle ki, bir insanın osmanlı torunuyum diyebilmesi için saraydan birinin torunu olması olması gerek. yani padişahın soyundan olması lazım.
sen osmanlı torunu falan değilsin. sen sürekli vergi vermek zorunda bırakılan fakir köylülerin torunusun. kabullen.
türkiye de ateizmi bitirecek olan olaydır. her sorguladığını sanan ergenlerin ağzına sakız olmuş "ya allah varda afrikadaki insanlar neden aç? neden yokluk içinde?“
genel olarak kullanılan söz budur. afrikadaki insanların refaha ermesi, ülkedeki ateizmin tamamını olmasa bile yarısını götürecektir. bu elbette sadece bir teoridir.
ilk bilgisayar virüsünün gerçek bir böcek olması durumudur.
1947 yılında harvard üniversitesinde röle anahtarına sıkışan bir güve, geniş ve havalandırmasız bir odaya koyulmuş olan amerikan donanmasının mark 2 bilgisayarının kirlenmesine sebep olmuştur. teknisyenler tahrip olmuş böcek ölüsünü çıkarıp kayıt defterini yeniden başlatmışlardır.
bu bilgisayarın sahip olduğu mekanik dokusu böcek istilasına karşı hassastı ve dolaylı yoldan ilk bilgisayar virüsü canlı olarak tarihe geçmiştir.
aktif yanardağların, petrol rafinerisi olan yerlerde faaliyet göstermemesi durumudur. bu nasıl mümkün olabilir? bu işte ilahi bir güç mü var, yoksa sadece bir tesadüf mü?
rap müziğin yanlış anlanıp yorumlanmasıdır. ergen kitlenin fazlaca ilgi duyması, bu müzik türünün ilerlemesine engel olmuştur. genel olarak ülkemizde şöyle bir muhabbet geçer;
sen ne dinliyorsun?
rap dinliyorum
hımm arabesk mi?
rap, amerikada yaşayan zencilerin kendilerine yapılan zulümleri, hataları bir şekilde anlatmak için ortaya çıkardıkları, açılımı rhytm and poem (ritm ve şiir) olan hiphop kültürünün alt dalıdır. günümüzde çıkış amacından oldukça sapmıştır.
velhasılı kelam bizim ülkede de çoğu boktan parça rap olarak geçer. popüler olmak isteyen, karı kız peşinde koşan insanların rap müzik türüyle ilgilenmesi bu yanlış algıyı fazlasıyla iğrenç hale getirir. rap amacından sapar. haliyle bilgisiz insanlar, bu kültürle ilgilenen insanlara soytarı, serseri gözüyle bakar. özellikle yaşları fazla olanlar.
oysa ki belirli bir ritmle tutturulmuş her kafiye rap müzik türünün içine girmez. rap karıya kıza yazılmaz. rap popüler olmak için yapılmaz. rap, halkın sesidir. protestandır. eleştiridir. bunlar dışında ortaya çıkan ürünler saygıyı hak etmez.
dinlemeyin, dinlettirmeyin.
siyasetin berbat olması durumudur. şu yaşıma kadar araştırdım, insanlar aydınlansın diye çabaladım. ve artık anlatmaktan yoruldum. hakim savcı ya da milletvekili değilim. kendi çapımda bilgilendim. fakat bana bunun bi getirisi olmadı, aksine hep zamanımı ve enerjimi götürdü. yani uzun lafın kısası, siktir edin siyaset yapmayı. şu hayata bir kere geldik onu da sikimsonik şeylerle uğraşarak geçirmeyin. hadi şimdi yapmaktan en çok mutluluk duyduğunuz şeyi yapın. hayat, siyaset yapıp ideoloji benimseyecek kadar uzun değil.
