kendini düzenlemek için boşuna uğraşma yorulduğunla kalacaksın. kaldı ki kendini düzeltmek istemene sebep olacak kadar önemli bir şey de yok hayatta. şimdi git 31 ini çek ve uyu.
keyif aldığın ve umut bağladığın üç beş şeyin de anlamsızlaştığından emin olduktan sonra yatağına girip üstüne binlerce kat yorgan, battaniye çekerek kendi tabutunu oluşturma isteğini duymaktır.
deli ile derin düşünceli insanları karıştıranların yaptıkları kategori hatasıdır özünde.
deli: bilincinin farkında olmayan bir maldan ibarettir.*
deli diye tanımlanan akıl üstadı insan: ortalamanın altında zekaya sahip insanlar tarafından anlaşılmayan, anlaşılmadığı için de bok atılan insandır.
deliliği üstün bir şey olarak tanımlayan insan: aynı zamanda "ayy been çok dengesizimdir böyle ahahah" diyerek kendini yücelttiğini sanan ergen zihniyetli malın ta kendisidir.
azınlık olan ise birey olarak herkestir.
hayata dair hiçbir şeyi değere layık görmemek, her şeyin kendi içinde buram buram sahtelik koktuğunu bilmek, sokrates'in hiçbir şey bilmediğinden emin olduğundan daha fazla yaşamın bir anlamı olmadığını bilerek göçüp gitme isteğidir. fakat hala intihar etme cesareti gösterememektir.
şimdiye kadar 0'larıyla barışık bir öğrencilik hayatım olmuştur. kendimi oturup da "off yaa kalıcaamm yaaa bitti her şeyy of" modunda hayal edince bile midem bulanıyor ve kendimi çöpe atasım geliyor. ne gerek var bunu ciddiye almaya sanki çok başarılı bir grafik sonunda sana mutluluğun ve mükemmel yaşantının anahtarını verecekler hepsi yalandan dolandan işler. önem taşımamakta.
insanın bazen içine gömüldüğü kendinden şüphe etme halidir. herkesin kendine güvendiği bir konu vardır mutlaka. bu benim alanım, bu iş benden sorulur dediği bir konu vardır. böylece kendini "tam" görüp özgüvenini sağlamlaştırır.
fakat bazen o kadar da emin olamaz insan bu uzmanlığından. etrafında hiçbir bok anlamadığı bir sürü muhabbete şahit olur. bitmek bilmez tartışmalara, çözüm önerilerine, yeni fikirlere... olan bitene yetişemez. idrak edemez. kendisinden çok ileride olduğunu görür diğerlerinin. ve sanki tüm dünya onun asla anlamadığı bir hayatın peşinde gibidir. saçma gördüğü her şeyin anlamadığı bir anlamı olduğuna inanır. herkesi aptal olarak görürken bir anda kendi aptallığına kanaat getirir. sadece "noooluuyo lan!" diyerek olduğu yerde kalır. beyni durur. bir şey üretemez, anlayamaz, yorum getiremez.
işte o anki psikolojidir bu mankafalık. kendini yetersizliğin dip seviyesinde görür ve "kabul etmeliyim ki ben bir mankafayım" diyerek sessizliğine gömülür. o bir mankafadır...