kitap okumak öyle bir aktivite ki, zengin olmadan yapılmıyor ve bu sebeple insan içinde kitap okumak görgüsüzlük, 'hava atmaca' olarak algılanıyormuş. vay ya, vay!
okuyamayanın, okuyanı asla anlayamayacağı bu yüzden de dünyanın hiçbir zaman çok güzel olamayacağı gerçeğini yüzümüze vuran tespitlerin yapılmasına sebep olan eylemdir.
uludağ sözlüğe giriş yapınca bir sayfa bizi inciye mi yönlendiriyor, incideki başlıklar buraya mı taşındı, inci&uludağ sözlük birliği mi ilan edildi ne oldu böyle yahu?
dinciyim diye geçinen yobaz, dinden bihaber yaşayan, hurafelerle dolu hayatlarına yeni atanan din kültürü öğretmenlerinin yeni hurafeler katacağını sanan beyinlerin sevindiği haberdir.
keşke yeni atanan din kültürü öğretmenleri gerçekten insanlara nasıl yaşanacağını, bilimin dinin bir getirisi olduğunu; her bilim adamının dinsiz olmayacağını, özgür düşüncenin gücünü anlatacak insanlar olsa. eminim vardır içlerinde biraz da olsa. tek avuntum bu.
sırf karmam yükselmesin de, adı değişmesin diye entry girmemi engelleyen tatlı karma sıfatıdır efendim. mavi canım gibi bi renk, jojoba desen.. söylerken bile ne tatlı. 8 yıllık sözleşme yapası gelir insanın bu karmaya.
yarısında kalıp devam edememiştim üniversiteye başlayınca. şimdi o bitti tekrar dexter izleyeyim diyorum. kendi kendime böyle eğlenceler yaşatıp işsizliğin izlerini silmeye çalışıyorum.
hayır rt çıkar bunları da tanımaz şimdi. ap gibi üyelik sürecinde de değiliz. anlaşmalar falan var, adamlar kalkıp müdahale etmeye çalışırlar, bi şeyler. sonra vay efendim 'bin islindi iyli dimik istimimiştim sipirmin'
acaba oturduğu yerde ne içmiş de bu kafalara gelmiş bu insan sorusunu akıllara getiren adamdır.
ben burdan geçiyordum. bu adam burda durmuş. duruyor duruyor. ben polisi aradım. çoluğumuz var, çoluğumuz var, çocuğumuz var. bu adam durmuş, çocuklarımız durmasın.
kullanılmış toma satın almak isteyenlere verilecek tavsiyelerdir.
bunların bi daha uzağa sıkanları var, bi de yağmurlama teknolojisi ile geliştirilmiş; tiyatrocu ak gençlik için özel üretim olanları var. eğer siz de tiyatroda kullanacaksanız, yağmurlama olanından alın. onlar çünkü adamı savurmuyor, savrulmuş da ıslanmış efekti veriyor. ha bir de sakın ha iç dış yıkatma yapmadan almayın. kimilerinde suyun içine kimyasal sıvılar karıştırılmış.
kalbi ve vicdanı olmayan bir insana, bir kuşun cıvıltısı bile gürültü gelecektir.
neden yazdım bunu bilmiyorum. artık yazacaklarımı toparlayamıyorum. yaşananlar karşısında aptallaştım adeta. bi fabrikada çalışıyorum bu aralar, orada gördüm insanları, yaşıyorum onlarla. bu konuşmam o yüzden bu kadar kesin olacak.
kapitalizm denen kısır döngü içinde, para olgusu için insanları öyle robotlaştırmış bir sistem mevcut ki. sabahın 6'sından akşamın 6 buçuğuna kadar; sadece para kazanabilmek için insanlar kendilerini paralıyor. fakat bu gerçekten çok farklı. üniversite 2. sınıfta da de yazın 2 ay bir fabrikada çalışmıştım. burası ile orası arasındaki farklar saymakla bitmeyecek kadar çok. fakat bu kadar farklılık içindeki tek aynılık; robotlaşmış insanlar. para kazanmak kötü demiyorum, para kazanmak zor demiyorum. bu sistemde, bu insanlara dayatılan kurallar çerçevesinde yapılanlar çok ağır. kaldıramıyorum bu hali. beyinler o kadar düzleşmiş, insanlar o kadar duyarsızlaşmış ki; bunu yaşamayana anlatamam. gözlerindeki o boşluk öylesine derin ki..
bunları neden anlattım biliyor musunuz? türkiye'de çoğu insan bu şartlar altında, uyutularak çalışıyor. sonra yanlı yayınlarla molalarda, akşam yemeklerinde iki üç satır şey görüp, görüş(!) sahibi oluyorlar.
bu engelli arkadaşımıza yapılan şerefsizlik, gezide olan onlarca olay, onlar için hep muhalefet oyunu, marjinallik, nankörlük. nerden tanıdık geldi bunlar?
işte bu yüzden, bizlere çok büyük iş düşüyor. çok çalışmamız lazım arkadaşlar, çok emek vermemiz lazım. allah hepimizin yardımcısı olsun..
bu ve bu tip insanlar, televizyonun beyin yıkama özelliğini kullanarak; ev temizler gibi beyinleri süpürüyor. çıkıyor oraya, patavatsız ve ayarsız şekillerde program sunuyor. sonra o temizlediği beyinleri alıp istediği gibi döşüyor.
akşamlara kadar konuş müge bacım. şuurunu kaybetmemiş insanlar var hala, onlar o mahvetmeye çalıştığınız beyinleri geri kazanacak.
allah diye diye insanların gözünü boyamaya çalışan şuursuzdur.
allah öyle büyük ki, zamanla insanı sınıyor ve verdiği zamanın sonunda öyle güzel mükafatlandırıyor ki kullarını, insanın yalnızca sabretmesi gerekiyor. direnişteki tüm kardeşlerimin sabretmesi gerekiyor. provokasyona gelmemeliyiz. vandalist grupları bertaraf etmeliyiz. halkız, haklıyız, kazanacağız.
'iki dakika direnen' tespit içinde kendini göt eden unsurlar bulundurmaktadır. o insanlar 'sana göre iki dakika'* direndiler de acaba sen hayatında kaç kez, kaç dakika direndin bebeyim, sorularını akla getirir de aynı zamanda. *
kafa ezmeler, tefe koymalarla millet yöneten iktidara kafa tutan kesimin yaptığıdır. öyle tavuk kafası değil o kesilen, eşek derisini tefe koyup da çalmaya benzemez birlik olmuş türk milletiyle uğraşmak. * akıllar başta mı kontrol etmek lazım. yoksa o aklı alırlar.
artık her şeye inanmak gerektiğinin habercisidir. kimse dün, bugün olanları tahmin edemezdi. orada değiliz; bilemeyiz. polis dediğiniz hepsi kukladan ibaret insanlardan olmuyor sadece. eğer varsa bunu yapan babayiğitler de anaları onları iyi ki doğurmuş!
sabahtan akşamlara kadar sözlükte vatan kurtarıp, düşman sikiyoruz afedersiniz. artık bi kendimize gelelim. buraya binlerce sayfa istifa yazsan ne? ya bi mod gelir siler, ya da yazmış olursun; kimsenin kokar götü duymaz. ben gene yazayım; akape istifa. ama olmadı, neden? çünkü burası yeri değil güzel kardeşlerim.
bu önerme, nefes alması için gereken oksijeni üretmek için yaratılmış; allah'ın kudretininin ve muhteşemliğinin en göz önündeki resmini göremeyen, içinde sevgi adına sadece ezberden ibaret duygular taşıyan ve bu duyguyu gerçek sanan beyinlerin ürünüdür.
bugün üç beş ağaç deyip geçtiğin ağaçlar altından daha kıymetli de kimse uyanamadı daha. durun bi 20 sene en fazla. küresel ısınmanın sonuçları daha kimsenin götünde patlamadı, ondan oluyo bunlar.
adam servetine servet katacakmış da, biz orda dursak da kesilirmiş de. hadi ulan kesilsin o halk ordayken. o zaman herhalde dönüşü olmayan yollara girilecektir.
türkiye cumhuriyeti devletinin halk cumhuriyeti kavramından, rte cumhuriyeti kavramına doğru depar adım ilerlediğinin resmidir.
Şu hale bakın şu hale! doğayı katleden baŞbakan hazretleri(!!!) şimdi de insan katliamina başlıyor. sana söylenecek söz yok rte. sana söyleneceği allah söyleyecek zamanı gelince. bu dünyanın adaleti senin gibileri cezalandırmaya yetmez. aldığın ahlar, yaktığın canların hesabını nasıl vereceksin, kıydığın doğanın yerine ne koyacaksın? oğlunun gemisine filika mı lazım oldu da gezi parkına göz diktin? al, onları da katlet. ama allah büyük recep beeey. sen bunu herkesten iyi bildiğini söyleyen sen, nasıl güveniyorsun kendine bu kadar bilmem ama zamanı gelip de hesap günü geldiğinde, işte o zaman kendi günahlarımı çekeceğim ama allah'tan tek isteğim; senin nasıl hesap vereceğini görebilmek olacak!