tek taraflı ve eksik anlatımla yargılanamayacak olaydır. şu bilgiler ışığında değerlendirilmelidir:
sabah namazı, ezan okunur okunmaz kılınması gereken bir namaz değildir (bütün namazlar gibi). ülkemizde sabah ezanları imsak vaktinden yaklaşık yarım saat sonra okunmaktadır. imsak vakti ile başlar ve güneşin doğuşuna kadar geçen süre içerisinde herhangi bir anda kılınabilir. ortalama bir buçuk saatlik bir süresi vardır.
yolculuk sırasında seferi olmak namazları kazaya bırakabilmek imkanı tanımaz. sadece kısaltılabilir. sabah namazı iki rekat olduğundan kısaltılmaz. toplamda kılınması 2 dakikayı geçmez.
yolculuk sırasında cem-i takdim ve cem-i te'hir şeklinde bazı namaz vakitleri ertelenebilir veya öne çekilebilir, ancak bu öğle-ikindi ve akşam-yatsı ikilileri için geçerlidir. sabah namazı diğer vakitlerle birleştirilemez.
namaza dikkat eden biri olarak bilet aldığım saate, mola saatlerine dikkat ederek alıyorum ve bir problem yaşamadım. iki sene boyunca her hafta ankara-istanbul arası gidiş geliş yaptım ve namaz saatlerini mola saatlerine göre ya da namaz vakti çıkmadan vardığım yerde otogarda kılmaya yetişecek şekilde ayarladım.
namaz kılmak tabii bir ihtiyaçtır. yolculuklar sırasında kısaltılarak kılınacak namazlar bir tuvalet ihtiyacı giderme seansının süresini geçmez. tuvalete giden veya acil ihtiyacı olan insanlara tanınan müsamaha namaz kılanlara tanınmıyorsa kötü niyetten söz edilebilir.
umulan fakat günümüz türkiye'sinde gerçekleşmesi çok mümkün olmayan hadisedir. buğdayı, samanı bile ithal edip üretim yapmayan bir ülke nasıl ihracat atağı yapsın?
gramatik olarak yanlış bir tabirdir. cümle kelimesi arapça yazılırken sonunda h sesi ile okunan (aslında okunmayan) "kapalı t" harfi barındırır. o yüzden sesli harfle başlayan bir ek aldığında dururken okunmayan o t harfi birden ortaya çıkar.
tümce kelimesi arapça kökenli değildir ve sonunda gizli kapaklı t harfi yoktur. aslına bakarsanız arapça olmayan bir kelimenin sonuna arapça "en" eki de gelmez. neticeten (netice kelimesi kırk yapar, bakın burada olur) yanlıştır.
imam hatip öncesinde ilköğretim okulu bitirdiği anlamına gelir. (bkz: ilköğretim okulları kapatılsın) ki şu anda 4+4+4 sonrası ilköğretim okulu da kalmadı. böyle sahtekarlar yetiştirmişler baksana, iyi ki kapanmış.
hapşıran kız buna cevaben "sen de girl" diyorsa, ilk konuşanın da bir kız olduğu anlaşılır.
hapşuran kız "send a girl" diyorsa, tercihlerinin farklı olduğu söylenebilir.
almanca "elf" 11 sayısına tekabül ederken arapça "elf"1000 demektir.
şimdi böl bakalım 1000 sayısını 11'e, ne çıktı:90,9 aslında devirli bir sayı ve 91'e yuvarlanabilir. yüzde 50 + 1'in yeterli geldiği düşünülüp 91'den çıkarılırsa kırk yapar!
a dili b dili ile ittifak yaparsa c dili ortaya çıkar. peki bunun kaçta kaçı d ve e'dir? bu hesapla ne yapılmak istendiği ve nereye varılacağı an itibarıyla belirsizdir. cepte bulunsun diye eklenmiştir.
not: doğru düzgün bilmediği dilde yazmaya çalışan biri anlayamamış. isterse, ismin bulunma halini kullanarak ve ticaret yapanların "bilicek"lerini iddia ettiği yöntem ile kendisine türkçe ve arapça konusunda yardımcı olabilirim. bunu hiç anlayacağını sanmıyorum, ben yardımcı olana kadar "tercuman" tutması gerekebilir.
en koyu chp'li coğrafya öğretmeninin haberdar olamayabileceği bir ada olarak bahsi geçmektedir.
"bu adadan haberi olup açığa çıkan kadarıyla milyon dolarları aktaran kişiler hangi ahlaki, coğrafi ve ticari bilgiyle yaptılar bunu acaba?" diye sormuyorsunuz da, bilgiye ulaşmanın nano saniyeler aldığı bu zamanda bu bilgiye nasıl ulaşıldı diye merak ediyorsunuz. kazan-kazan politikasıyla kazanın doğurduğuna inanmak ancak kazanın kaza ile ölebileceğini akıldan uzak görmek...
din adına siyaset yaptığını zannedip en süfli dünyevi ihtiraslarına bu değerleri fütursuzca feda eden kim varsa indallah bunun hesabını verecektir, buna iman ediyoruz. ben sade bir fert olarak kimin ne yaptığını ancak anonim bir bilgi haline geldikten sonra görebiliyorum. açığa çıkmamış kimseyi suçlamamayı prensip bilirim. ve fakat kardeşim apaçık ortaya çıkan şeyleri de "esas maksat başka, bizi yıkmak istiyorlar" safsatasıyla tevil etmeye uğraşacağınıza şunun cevabını arayın:
suistimal var mı?
bu suistimali kamufle etmek için mukaddes değerleri istismar ettiler mi?
bu girinin yazıldığı an itibarıyla siparişin 9. gününde iki kitaptan oluşan bir siparişi kargoya verebilen sitedir.
ilk sekiz günü hiçbir hareket olmamıştır. sipariş durumu olarak bu süre boyunca "ürünleriniz hazırlanıyor" şeklinde kalmıştır. arada site üzerinde bulunan iletişim formu doldrurulmuş ve siparişlerin akıbeti sorulmuştur: "bu kadar gün boyunca siparişim neye hazırlanmakta ve nereye varmak istemektedir?" tabii ki hiçbir cevap gelmemiştir. telefonla müşteri hizmetleri aranmış ve durum sorulmuştur:
müşteri temsilcisi: m.t
mizahsen: m
..
-m.t: siparişinizi kontrol ediyorum, ürünler stokta ve herhangi bir problem yok.
+m: sekiz gündür neden bekliyoruz acaba?
-m.t: bilmiyorum, kargo süreçleri ile ilgili bir problem olmuş olabilir.
+m: nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?
-m.t: siparişi acil moduna mı alsak?
+m: ben acilen gönderilmesini istiyorum, siz artık ne yaparsanız yapın, ben karışmam. bu arada neden site üzerinden doldurduğumuz formlara hiç cevap alamıyoruz? formun ulaştığına dair, ya da durumunu takip edebileceğim herhangi bir bildirim de gelmiyor.
-m.t: o konuda bilgim yok efendim.
+m: kimin bilgisi var? kime şikayet edelim?
-m.t: onu da bilmiyorum.
+m: aydın bey'e aktarsak ayıp olur şimdi, bunun için rahatsız etmeyelim isterseniz?
-m.t: siparişiniz acil moduna alındı. yardımcı olabileceğim başka bir konu var mı?
...
dokuzuncu gün sabahı fatura kesildiğine, öğleden sonra da kargoya verildiğine dair bildirim alınır.
bu site üzerinden sürekli olarak kitap satınalması yapan biriyim, bunu gören siteci bana bütün alışverişlerimde kullanabileceğim ücretsiz kargo kuponu verdi. iyiymiş deyip ilk kez kullandım kuponu. iki kitap için kullanacağımı tahmin etmemiş olabilirler, küçük bir sipariş olunca kargoyu bedavaya getirecek başka yüklemeleri beklemiş olabilirler. bu bir tahmin. müşteri temsilcisinin ifadesine bakarak bu anlamı çıkarıyorum.
bir önceki siparişimde de keza bana daha önce verdikleri 15 tl'lik indirim kuponunu kullanmıştım. sepetteki 6 adet kitaptan ikisini hiç haber vermeden iptal etmişler. tabii ki 15 tl'lik indirimi her bir kitaba bir parçasını taksim etmek suretiyle uyguladıkarı için 5 tl tutarındaki bir indirimi de geri almış oldular. iptal edilen kitaplar ise sepete atılıp alışveriş yapılabilir durumda idi. nobel ödülü alan japon yazarın kitapları olduğundan "bu kitapların her tülrü gideri var, indirim uygulatıp da ucuza satmayın, gerekirse iptal edin. alacaksa yine alır bu salak. bu sefer indirimsiz fiyattan gömersiniz." gibi bir düşünce ile mi iptal ettiler bilmiyorum.
özet: idefix üzerinden alışveriş yaparken hiçbir promosyon ve indirimden faydalanmadan en kazık fiyattan alıyorsanız ertesi günü bile siparişiniz elinize geçebilir. promosyon ve indirim kuponları kullanıyorsanız gecikme, ürün iptali gibi bezdirici türlü işkenceye hazır olun.
gramer olarak ancak bir dişi kişi tarafından söylenebilecek, mantıksal olaraksa kimsenin kurmaması gereken cümle.
şimdi bakalım;
zevc arapça koca demektir. izdivaç da evlenmek anlamına gelir.
zevc-i izdivaç: evliliğin kocası gibi saçma bir tamlama.
eski dilden karizmatik cümleler kuracağım derken, kocaya (hem de evliliğin kocasına) talip olmak istemeyen erkekler, bu cümleden uzak durun. sözlük hanımlarına söyleyip de kocalarını ellerinden almak gibi bir niyeti olanlara sözümüz yok tabi...
windows xp işletim sisteminin meşhur arka plan resminin gerçek olabileceğini ispatlayan, o resmi sollayan manzaralara ve muazzam doğal güzelliklere sahip ilimizdir.
gelgelelim, bu güzel memlekette askerlik yapmış olsa da, birinin canı fena sıkılmış olmalı ki askerlik fotoğraflarını paylaştığı albümün adını "şavşat redemption" yapmış.