bu anormalliğe verdikleri ismi bilmememle beraber grange'nin şeytan yemini isimli kitabında okumuş olduğum akıllarıma durgunluk veren olaydır. hatta aynı paragraf içerisinde kafasına naylon poşet geçirip otuzbir çeken adamlardan da bahsedilmektedir. ve daha niceleri. de gidi de.
edit: gidin grange'i eksileyin arkadaş. bayıla bayıla okumaya geldi mi grange'den kralı yok. ben de biliyorum nimetle şaka olmaz. zira ben gidip menemen'e ekmek banarım. benim olayım budur.
tamamen değil, bir nebze yok olması. zira kişisel sözlük sayfamda hala mevcutlar. fakat bugün itibariyle yazar olmuş kişilerin çaylakken girdiği entryler "ben" sayfasında da, "yazar ara" bölümünde de gözükmüyor. hatta o denli canım sıkıldı ki, durumu görükmüyor olarak tabir edeceğim.
nice umumi tuvalet pisuvarına ekmek banıp yiyen adamlar duydum, aslında yoktular. belki de gerçekten yokturlar. sonuçta şeytan yemini isimli roman kurgudan ibarettir.
sidik hastası adam varsa da tükensin. hayal gücümüz zorlanmasın. zaten kuş kadar aklım var.
sevişme halindeki bir çifti izlerken eteğini kaldırıp bulunduğu yere sıçan mazoşist bir kadından sözedilen grange romanı. şahane kurgusu olan o koca kitaptan aklımda kalan en çarpıcı olay budur. aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyorum, ne pismişsin be kadın. alacağın zevke sıçam senin.
nasıl ki hayranlık duyulan şahsa "ben senin bokunu yerim" deriz ki ben ağız dolusu derim. huşu içinde derim.
kendine duyulan hayranlığın sonu da kendi bokunu yemeye kadar varır. bu yüzden canlılar aleminin en narsist hayvanı domuzdur. töbe bismillah, bilim adına şahane bir sonuca ulaştım.
"sizi niçin yazar yapalım?" sorusuna "risk budur" cevabını verdiği için bir türlü çaylaklığı kalkmıyor olabilir.
benim de ne pis geyiğim varmış arkadaş. daha kayıt olurken yılların klişesine girmişim. elim kırılaydı.
"kahır nedir?" niye sorsan seni bir an bile düşünmeden bu başlığa yönlendiririm. hatta bence türkçe lugatta "kahır" kelimesinin ardına bunu yasalar sırıtmaz. bilakis cuk oturur.
en boktan düşünce sürecine girmiş insanın işin içinden bir türlü çıkamaması üzerine hissidir. "hay allah, nerden de girdim bu düşünce sürecine" ile eş anlamlı olup azcık aklı varsa koşarak uzaklaşması gerekir o düşünce sürecinden.
amiyane tabirle "kafam s.kildi" de diyebiliriz, çok da karışık bir durum değil. hatta de gitsin.
desene lan!
insan soyunun ulumadığı gerçeği göz önüne alınınca gayet normal olan durumdur. allah köpeğe o yetiyi vermiş, kalkam ben mi uluyam? en güzel uluyabilen canlılar köpeklerdir, ulumalılardır da. kimse köpeklerin uluma hakkını elinden alamaz. asla!
edit: öyle kızgın ve hırslıydım ki, geldim asla'yı ekledim.
"abiler kız kardeşlerini övmezler" kaidesini uygulayan abinin yaptığı yere batırma işlemidir. yere batırmak, kardeş anne rahmine düştüğü gün görevi haline gelir abinin.
suçu günahı yok. bu bir kader, bu bir alın yazısı. övme işlemi sevgiliye aittir. nokta.
bende ikeaya gidince gelen sözlenme isteği halinde vücut bulan istektir. çünkü atalarımızın "ikeada durduğu gibi durmaz" diye bir atasözü vardır. oradaki kombinasyon senin benim gibi memur adamın evinde oluşturulamaz. güzel başlıklı yatak alsam anamın yün yorganlarını sererim üstüne, olmaz. çiçekli böcekli koltuklardan alsam yarimin işlediği göz nuru kırlentleri koyarım kenarına, gene olmaz.
ikeaya gidelim, tam bir nişanlı çift gibi eşyalara alıcı sözle bakalım, mum ve çerçeve alıp çıkalım. olayımız bu olsun.
götünden sıkıntısı olan adamın her şeyden daha iyi bildiği önemdir. basur olan adama sor, kıl dönmesi olan adama sor. ah o göt.
götümüze gereken önemi vermeliyiz. bol kuru kayısı yemeli ve acıdan uzak durmalıyız. göt sağlığı elden giderse bir daha geri gelmez.
rock müziğe gönül vermiş ergenlerdir. zorla dinletmekte olduğu parçadaki gitar solosu hakkında olumlu beyanda bulunmak zorundasın arkadaşım. yoksa gözüne sümsüğü yersin. ben bunu gördüm, bunu anladım ergenlerden. daha da bir şey anlamadım.
bu ne? yani bir köfteye karşı duyulan iştah bu denli mi kapatılır? düldül ile köfte sözcükleri yanyana kullanılır mı be arkadaşım? tüpürük köfte salonu yazsan amenna, müptelan olurum, maaşımı gelir sende tüketirim gerekirse. düldül'e tahammül edemem.
tüpürüğe evet, düldüle hayır.
dolmuşta en arkaya otururken yaşanan histeki güven, konfor ve özgüvendir. "özgüven bunun neresinde" gibi şarkı sözü tadında sorulacak bir soruya cevabım elbette hazır: para uzatmak, para üstünü ulaştırmak ve bunu durmaksızın yapmak zordur. çok zordur be arkadaş.
güzel bir kızın çirkin ayaklarından yeğdir. çünkü kastettiğim durum tam bir hayal kırıklığıdır. harika bir vücut, muazzam bir yüz ve biçimsiz parmaklarla yer yer çıkıntılı kemiklerden oluşan bir ayak. bak sen allahın işine. çirkin kızın güzel ayakları mucizedir. o yüzden yeğdir.
tam anlamıyla bir yeğ.
insan gibi rüya görmeyi beceremeyen şahsım adına söylüyorum ki dünyanın en güzel duygusudur. hay arkadaş ya, dexter izliyorum o gece rüyamda katilim. akıllı tv izliyorum, tak; o gece rüyamda kaykayla yüksek yerlerden düşüyorum. ama rüyada olduğumu anladığım an var ki dünyalara bedel. allah tarafından gelen bir duygu o. allah razı olsun.