kar yağsın da okullar tatil olsun diye ümitlenerek dualar eden çocuktur. haberler takip edilir, konu komşu, hatta gerekirse okullar aranır. hangimiz bu heyecanı yaşamamıştır ki? hele ki ertesi güne sınav varsa, heyecan iki kat artar. duaların yerini hatimler alır. genellikle verilen emeklerin sonucu boşa çıkmaz ve okulların tatil olduğu öğrenilir. ertesi gün teyit etmek için birkaç arkadaşa sorulur ve bu bir günlük tatilin tadına paha biçilemez. yaz tatili bile bu tatil yanında hiç kalır!
genelde haksız olan ve kendine acı çektirmekten haz alan sevgilidir. eski sevgilisinin yeni birini bulmasıyla, onu yavaş yavaş unutmasından dolayı acı çeker. belki de neyi kaybettiğini iyice öğrenmesi için gereklidir, kim bilir!
romantik, eğlenceli ve aynı zamanda da tehlikelidir.
sevgiliyle sözlükte başlıklarla atışılır. karşılıklı göndermeler, ilan-ı aşklar yapılır. birbirlerine uyarılarda bulunulur 'askhımm kimseyle özelden msjlaşma, taam mı?, bak görürsem fena olur. kız yazarların nick altına da bişeyler yazma.' veya erkek için, ' kim bu, senin nickinin altına niye yazmış? sil çabuk. arkadaş listenden filan da sil' gibi.
işin özü, güzeldir, insanın lise aşıkları gibi hissetmesine yol açar.
batıl inancı olmayan insandır. neymiş efendim, yollamazsam başıma bir iş gelirmiş, ölürmüşüm, falanmış, filanmış. aynı örgüte üye olanlar, facebooktaki videoların altına da yorumlar yapıyorlar. inanmamakla birlikte, insanın içine korku salıyorlar. bazıları öyle gerçekçi yazılıyor ki, insana vicdan yaptırıyor. burdan sözlükte bulunan örgüt üyelerine sesleniyorum, yapmayınız efendim böyle gereksiz şeyler.
edit: bu msjı okuyup, artılamayanın çocuğu olmuyormuş. hşşş şaka yaptım la şaka..
Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğrencimiz Sema Karakoca`ya yapılanları insanlık adına utanç verici buluyoruz. Üniversitemizin ve ailesinin başı sağ olsun. Her insanın değerli ve onurlu bir yaşama sahip olduğunu bir kez daha vurgulayarak 8 Mart Kadınlar günü öncesinde Üniversitemiz mensubu bir kadının gördüğü şiddeti büyük bir acı ile kınıyoruz.
'evrim teorisinin hala var olduğunu sanan mal' şeklinde değiştirilmesi gereken önermedir.
öncelikle, evrimin var olduğunu isminin doğruluğu gibi savunan veyahut var olmadığına, dinle ilişkilendirip inanan insancıklar bütününe sormak gerekir. evrim teorisi çürütülmüştür, doğrudur. lakin bu evrimin tam anlamıyla olmadığı anlamına gelmez. evrimin varlığına kastım, fosillerin bulunması, bazı canlıların aynısının olmasa dahi, akrabalarının günümüzde yaşıyor olmasıdır. yine evrimin varlığına kastım, bakterilerin genetik değişime uğrayarak antibiyotiklere dirençli hale gelebilmeleridir. bu tür örnekler çoktur ve daha sıralanabilir. ama insanoğlu gibi mükemmel dizayn edilmiş bir canlının maymundaki birtakım genlerin tesadüf ?! eseri evrimleşerek insanı var ettiğini kastetmiyorum. darwin teorisinin çürütüldüğü nokta budur! bilmeyenlere duyurulur!
edit: ben kendi sülaleme bakarım, başkasının sülalesi beni ilgilendirmez.
kızların genelde kızdıklarında, olayı geçiştirmek için kullandıkları sözcüktür. halbuki olay her ne ise geçmeyecek kadar büyüktür ve fitil fitil getirilecektir erkeğin burnundan.
genelde karşı tarafa kırıldıklarında kullanırlar. bir olaya içten içe çok bozulmuş ve kırılmışlardır ve bunun acısı birşekilde çıkartılacaktır karşı taraftan.
kendileri için boşverilmeyecek bir mesele olduğunda kullanırlar. genellikle kızgın, bazen kırgın bir surat ifadesiyle söylenir bu söz. karşı taraf boşverecek olursa, boşverilen şey her kavganın gündemini oluşturur.
güvendiğin insanların arkandan kalleşçe vurmasıdır. şimdi bana, kimseye güvenme naraları atacaksın biliyorum; ama güvenmeden de olmuyor sözlük! sanırım kimseye güvenmemeyi değil de, birine ikinci kez güvenmemeyi öğrenmeli insan.
"ıslak sokaklar mevsimindeyiz artık..
Bu kalabalik sehire hüzün yağar bu zamanlar..
Yalnızlık yağar caddelerine..
Darma dağan saçlar ıslanmış yüzler hep yere bakar..
Kahveleri bile dert yüklenir.. Çayları daha bir demli..
Unutulan sevgililer hatırlanır veya sevgililer unutulmaya calışılır..
Bu mevsimde vitirinleri az sulu rakı gibidir bu şehirin..
Her adımın yalnızlığa uzanır..
Yine de hızlı atılır adımlar..
Koşulur bu sokaklarda..
Herkes kendi türküsünü söyler yüzünü buruşturarak..
Herkes kendi hikayesini en acıklı sanır..
Kendisi koca bir yalanken gerceği arar bu şehir..
Sokakları gibi evleri de acı doludur..
Gözyaşları taşar pencerelerinden..
Geceleri gerçeklerini saklar da hergün başka bir maske takar insanları..
Hayatları vardır anlattıkları bir de tek basına kalınca yasadıkları..
Askları bir damla gözyaşında boğulur bu şehirin..
Onun için geceleri yeni hayatlar yazılır kimsenin bilmediği zamanlara..
Onun için kimse üzülmez gidenlere ve acır geride kalanlara..
Herkes kendi türküsünü söyler bu şehirde sadece kendi acısına ağlar..
Herkesin tiyatrosudur bu şehir, herkesin en yalandan sahnesi..
Ve onun icin bulunmayı bekler bu şehirin denizlerinde incilerin en sahtesi..
Yine de yalan olduğunu bile bile hergün aynı oyunu oynar bu şehirin insanları..
Herkes kendi hikayesini en aciklı sansa da her geceyi pembeye boyar gündüzün yalanları..
Bu mevsimde vitirinleri az sulu rakı gibidir bu şehirin..
Her yudumun yalnizliğa uzanır..
Yine de hızlı adımlar atılır koşulur yalnızlığa..
Herkes kendi türküsünü söyler yüzünde bir maskeyle..
Hergün insanlığından bin defa utanır!!
aslında bilim adamlarının bir açıklaması bulunup, pc nin fazla ısınmasıyla birlikte, (bu ısının, testislerin ısısından fazla olması dahilinde) sperm üretimini azalttığı ve dolayısıyla kısırlığa yol açabileceği düşünülen eylemdir.
arkadaşlarına sevgilisinin ne kadar güzel veyahut yakışıklı olduğunu teyit ettirmek için resmi göstererek, onaylama bekleyen ergendir. bir de bunların, 'normalde güzel/yakışıklı ama burda çirkin çıkmış' diyenleri vardır.
Zencinin biri Türkiye'ye gelecekmiş.
Gelmek üzere yola çıktığında pasaportunu kaybettiğini anlamış.
Üzgün üzgün yürürken yerde bir pasaport bulmuş.
Üzerinde Leonardo Di Caprio yazıyormuş.
Çaktırmadan pasaportu atmış cebine düşmüş yola.
Kapıkule'ye geldiğinde gümrük memurları Temel ve Dursun zenciye
pasaport sormuşlar.
Zenci yerde bulduğu pasaportu Temel'e vermiş.
Temel uzun uzun pasaporta bakmış.
Sonra zenciye bakmış,dönüp Dursun'a sormuş:
- Ula Dursun, Titanic Batti miydii, Yandi miydii....