güzel bir şeydir başarabiliyorsan eğer. sonuçta etraf açık arayan dolu saklamak en iyisi. bir ortamda cinnet geçirip saklayabilmek o an haktan gelen geyik gücüyle kapışır. istemsiz geyiğe boğulursun ama o ortam dağılır herkes evine işte o anın tarifi yok.
olasılıklar dahilinde birçok ihtimali vardır ama gözle görülen başa gelinen en çok olay seversin başkasına aşıktır ama ayakçı arkadaşımız sen ona aşık ol diye ayakların bini bin paraya çoktan girmiştir. bu durumda söyleme lakin bir ışık gördün ama sallamaz triplerindeyse söyle gitsin bırak o dert etsin sende rahatla .
okula yetişememe ve uyku arasında kalsak uykuyu tercih ederiz ki nitekim Türk öğrencisiyiz. o son 5 dakika uykuları çok tatlı gelir ve ilginç bir " dünya umrumda değil yeaa" tribine girilir.
eğer bir kızsanız rezil bir durum. 2 gün önceden hazırlanmaya başlanılarak 2 gün boyunca " ne giysem? " , " beni beğenir mi?" gibi sorunlarla sonunda halil sezai' ye bağlanlılarak isyeeeeağğğnn haykırışları ile sonlanır. tabii yanına gittiğinde o kalp atışları yok mu? sarılıp kokusunu içine çektiğin an dünyayı arkada bırakırsın o derece huzur mutluluk verir ama seven insan için böyle
karı kız peşinde koşan, bu olayı belli bir kesime gösteren iktidarsız erkeğin ta kendisidir. bu olayla övünür ama asıl olayı idrak edemez. o morluğu yapan bir kızdır. kız istemese o olmaz. "ben yaptım, ben ettim" tarzı triplere giren ergen arkadaşa hayatta başarılar dilekleri iletilir. göstermeyen, saklayan erkek ise makbuldür.
national geographic işsizlikten belgesel bile yapmış. ona göre ilk görüşte aşk denen meret, karşı cinse sinyal göndererek başlar. karşıdaki canlının hormonlarını harekete geçirir. aslında hissedilen karşı canlıyla ilişkiye girme isteğidir. milenyum devriyle de iyice kabaran "ilişkide seks " anlayışı insanlar üzerinde büyük etki yarattı. bu tavrı en çok kullananlarda çakallar oldu tabii. ilişkide bir zamandan sonra her şey monotona bağladığı için bir yerden sonra iki taraf ekşın aramaya başlar. o ekşın olmazsa ilişkinin devri yavaşlar ve mutsuz son olarak biter. erkekler tarafından olmasına inanılan ata sporudur.
ölüm çeşitlerinden biridir. kalp krizi, sol kol uyuşması ile başlar, kalbin durması ile sonlanır. kalp krizi geçiren anneyi görmek çok zordur.
iğrenç kokan hastanede saatlerce beklemektir.
ameliyathaneden çıkan her hastayı anne sanmaktır. yoğun bakım ünitesinin önünde çaresizce bilmem kaç tane kahve bitirmektir.
bir yandan dimdik durup etraftakilere güç vermek iken bir yandan da içten içi allah a haykırıştır, yalvarıştır.
kadınlar ne istemez ki? alış verişten hiç bıkmayan tek canlı türü kadındır. yeni çıkan her şeyden haberi olsun ister. her şey kendisinin olsun ister. erkeği tarafından sevilip korunmayı ister. yemek yeyip kilo almasın ister. istediği an renk değiştiren bu canlılar ten rengini de ayarlamak ister. herkesle arası iyi olsun ister. en önemlisi de erkeğinin, annesinin ya da babasının kredi kartı onun olsun ister. e daha ne olsun ki.
tarih öğretmenleri genelde solcu olur. benim hocamda takdire şayan bir solcuydu. ağzından çıkanı kulağı duymazdı. test olan sınavın sonucunu öğrenmek için baskı yaptığımızda " ben optik okuyucu muyum? ağzımdan alıp götümden çıkarayım " demişti. böyle bir hoca varken haçlı seferi kimin aklında kalır ki.
bizden değildir. şimdi coolluk yapıp " yok yea ben hiç leğende yıkanmadım. " demesin. annesi tarafından bağırdığı an kafasına tas yememiştir. bunun hazzını yaşamamıştır. çok eziktir.
adından da belli olduğu gibi gereksiz mahlukattır. tam hayatını yoluna koyduğun an ortaya çıkar, kendini hatırlatır paşam. ha bu arada zaten çıtayı yeteri kadar düşürdüğü için üzerinden ego tatmini yapmak çok basittir. can sıkıntısına iyi gelebilir. durması gereken yeri bildikten sonra eğlenilebilir bile. keyifli geçen konuşmanın ardından asıl olaya gelinir. yaptıklarıyla eski olduğunu 1500. kez kanıtlar, hayatının içine eder ve koşarak uzaklaşır.