hep güzel kalmak, güzelliğiyle dikkat çekmeye devam etmek ister... ancak çok güzel bir kadın, 40'ından sonra bıçak altına yatarak güzel kalmaya çabalayan beyhudelerin (çünkü balıksı bir boş bakış, şaşkınlıktan dona kalmış bir bakışta süreklilik yaşayacaklardır neticesinde, (bkz: seda sayan, ajda pekkan)çabalarını anlayabilir... çünkü 40'ından sonra o alışılmış olan beğeni dolu bakışlar azalmaya başlar... ve buna alışmak zor olsa gerektir...
Başrollerde aamir khan,Preity Zinta, Saif Ali Khan ve Akshaye Khanna'ın oynadığı, hem eğlenceli, hem romantik bir hint filmi.
--spoiler--
3 sıkı arkadaş.. 3'ününde aşk'a farklı bakışları vardır.. Biri her gördüğü kıza aşık olduğunu sanır ( Sameer ), biri aşka inanmaz hep çapkınlık peşindedir ( Akash ) diğeri ise aşk hakkında pek konuşmaz.. ( Siddharth ) Günün birinde kader hepsine öyle bir oyun oynar ki, yolları ayrılır, aşk hepsine bir ders verir..
--spoiler--
içinde aşkı, dostluğu, ayrılığı, yalnızlığı, sevinci, hüznü bulabileceğiniz bir baş yapıt!...
istanbul'un altınları dizisinin en önemli karakterlerinden biridir... küçükken en sevdiği oyun "çiş tutmaca" olan, komik, çocuksu, saf, ismet hanıma tutkun... nadir sarabacak inanılmaz "fahri" karakterini inanılmaz bir şekilde canlandırmaktadır.
büyük bir izleyici kitlesine sahip, reyting rekorları kıran bir dizinin, birkaç sezon daha oynatılması amacıyla, saçma sapan mecralara kaydırılması sonucu seyircide uyanan "diziyi izlemeyi istememe" hissidir.
seyirciyi diziden soğutmanın birkaç yolu vardır;
1- çok tutkulu bir aşk öyküsü, yanlış anlamalar, kıl payı karar anına yetişememeler gibi nedenlerle seyirci iyice bağlamışken, artık saçma sapan ayrılık nedeni çıkaramayınca, sevgilileri kavuşturup sonrasında yine saçma sapan nedenlerle onları tekrar ayırmak.
(bkz: unutulmaz)
(bkz: asi)
(bkz: bitmeyen şarkı)
(bkz: melekler korusun),
2- Esas oğlanla esas kızın arası iyiyken, diziye giren yeni kız/erkeğin ilk başta çok sempatik, akıllı, iyi niyetli davranması, sonrasında ise aniden psikopata bağlamaları.
(bkz: yabancı damat)
(bkz: zerda)
(bkz: unutulmaz)
halbuki konuyu sapıttırmadan 5-10-15 bölüm çekip de ağız tadıyla bitirseler ne muhteşem olacak. en azından 1 sezondan fazla uzatmasalar dizileri. tabi ki sürekli devam edecek diziler olabilir. ama o kadar da çok değil.
(bkz: arka sokaklar)
bergamut esanslı çayı çok seven biri olarak yıllarca bergamutun karanfil benzeri bir baharat olduğunu sandım. meğerse turunçgiller ailesinden, portakal-mandalina arası ince kabuklu bir meyveymiş. esans kaynağı da kabukları. hele ki turunç reçeli ile aynı yöntemde hazırlanan bergamut reçeli inanılmaz lezzetlidir. 1kg lık kavanozu açarsınız ve aynı gün reçeli bitirirsiniz. yedikçe yiyesiniz gelir, kesmez, baymaz. akdenizliler ne harika tatlılar yapıyor öyle der der durursunuz.
an itibariyle ulusal tv de dinlediğim haberdir. hükumet et ithalatinden sonra şimdi de 0gümrük vergisi almaksızın0 süt, krema, tereyağı ithalatına izin veriyormuş. akla gelen sorular:
1- süt ihtiyacı giderilemiyor muydu? en pahalı UHT süt 2 tl iken, yani et gibi pahalı değilken nereden çıktı bu karar?
2- akp den hangi bakan, milletvekilinin oğlu, damadı bu işten nemalanacak?
3- gümrük vergisi neden alınmıyor? devlet hazinesine gidecek para kimlerin kasasına girecek? göz göre göre devleti soymak değil midir bu?
4- hayvancılık özellikle tekirdağ bölgesinde halkın geçim kaynağı. bu bölgeden akp ye fazla oy çıkmıyor diye mi önce et ithali şimdi de süt ve süt ürünlerinin ithali yapılıyor. türk üreticisi yok edilmek mi isteniyor? akp ye oy vermeyen tekirdağ halkı cezalandırılmak mı isteniyor?
5- halkım ucuz et yiyecek diyen başbakan et fiyatlarını biliyor mu? ucuzladı mı? burada arttı bile.
seda sayan adlı güzide bayanın programında tesadüfen duyulmuş ve "aaaa, nasıl oluyormuş dur bir öğrenelim" diyerekten kulak kabarttığım söylem.
efendim, kadın gerçekten de haklı, güzel olmak için estetik yaptırmaya gerek yokmuş, bak özgü namal'a, bak bergüzar korel'e, nil ibrahimgil'e, bak tuba büyüküstün'e, estetik operasyon geçirmemişler ama çok güzellermiş.
Bülent Arınç'ın referandumla ilgili yaptığı açıklamada yapmış olduğu gaftır.
"Akp'ler artık HAYIR kelimesini kullanmıyor" eleştirisine itiraz ederken şu cümleleri sarfetmiştir:
-efendim biz herşeye HAYIR ile başlarız. "HAYIR" "ŞERR"in karşıtıdır. "HAYIR" "EVET"in de karşıtıdır.
o zaman sayın Arınç şunu söylüyor: "EVET"="ŞERR"
Allah söyletti sanırım. istemeden de olsa gerçeği nasıl da söyleyiverdi. ey maşallah.
sonunda siz de doğruyu buldunuz demek. Tebrik ederim efendim.
atatürkçülük, laiklik elden gidiyor veryansınları ile bir yere varamayacağını anlayan baykal son birkaç yıldır bu söylemi bırakarak akp nin yolsuzlukları üzerine gitmiş ve eskiye göre daha iyi bir muhalefet partisi olma konumuna gelmiştir. ancak gerek 4 ay sonra yapılacak referandum ve gerekse 1 yıl sonraki seçimde başarı kazanmak için akp yi kendi silahı ile vurmayı amaçlamıştır. bunun için bir seks kasedi hazırlatmış, kurultaydan 2-3 hafta önce bomba gibi patlatmış, sonra istiva ederek kafaları karıştırmıştır. aşırı baskı sonucu partiye geri dönecektir aslında. sonraki adım kurultaydan 2-3 gün önce bilirkişinin (belki de referandumdan 2-3 gün önceyi planlıyordu) kasedin sahte olduğunu duyurmasıyla muazzam bir mağdur olacaktı. allah allah gelsin oylar. malum halkımız mağdurları sever. ancak her ne olduysa, olay baykalın elinde patlamış, kendisi partiye dönemeden, kılıçdaroğlu ortaya çıkmış, böylece baykal gerçekten de mağdur olmuştur. ava giden avlanır misali, boynu bükük kalmıştır baykal. ancak kılıçdaroğlunun bu ani çıkışının biraz bulanık olduğu aşikardır.
spordan anlamadığı her halinden belli, elindeki kağıtlara bakarak soru soran, sesi tiksinç ötesi itici, pek de güzel sayılmayacak (fiziği hoş, kabul etmek lazım), arkasında kimin olduğu merak edilen ama en çok da programın reytingine pozitif katkısı olup olmadığı merak edilen durumdur. sırf burcu esmersoy sunuyor diye programı izleyen var mıdır?
edit: aldığım eksilere bakılırsa, hakkaten de hayranları varmış. ne diyelim, zevk meselesi. büyüyünce geçer herhal.
tatil beldelerinde ki otellerde her akşam en az 3 saatinize mal olan eğlencelik animasyonlarda mutlaka otel misafirleri çıkarılır, rezil edilerek diğer misafirler eğlendirilir. ingilizi, rusu, almanı,... hangi milletten olursa olsun, sahnede hiç komplekse girmeden kılıktan kılığa girer, hem de eğlenir bir yandan. eğer sahneye çıkan gençlerden biri kasılıp kalmışsa, söylenenleri zora ki yapıyorsa, renkten renge giriyor utanıp sıkılıyorsa bilin ki o Türk'tür.
(o animasyonlara bir türk kızının çıktığı veya çıkmaya ikna edildiği görülmemiştir. kurt animatörler bunu denememiştir bile, zira kavga sebebi olabilir.)
sünnet olduktan sonra korkudan 1 gün boyunca çiş yapmayan, dişini sıkmaktan bunalan ve sonra çişini salan, ancak yatakta yatar vaziyette olduğundan ve çiş tazyikinin yüksekliğinden perdeleri boydan boya çişleyen çocuk.
çiş yapıldıktan 2 gün sonra koku kaynağının aranması ve sonunda bulunması sonucu yazılan muhtemel senaryodur.
güzel güzel başlayıp, her hafta heyecanla ekran başında bekleyen izleyici kitlesinin çokluğunu görüp, reyting alacağız diye, diziyi dizi olmaktan çıkaran, sümük gibi uzatıp tiksinç hale sokan yapımcıları engellemek için her dizinin sadece 1 sezon sürmesini sağlayacaktır. o zaman dizide oynayan herkes birbirini düdüklemesini, konunun saçma salak mecralara sürüklenmesini engelleyecek bir kural olacaktır. Böylece dizilerin tadı damağımızda kalacaktır.
eşini özlemektir. laptoptan bir kuma sahibi olmaktır. eğer sen de akademisyen değilsen işin boşanmayla biteceği evliliktir. iyiki de akademisyensindir.(tabi ki bu gerçek akademisyenler için geçerlidir)
