zach curd isimli bir adam karısının 15 gün boyunca onu tokat atarak uyandırmasını ve bunu kaydetmesini istemesiyle ortaya çıkan video. enteresan bir video komik desen değil. amaç ne bilinmez. ama kadının belli bir günden sonra psikopatlaşmaya başladığını gördüm. illa yüzünü döndürüp tokat atmaya çalışıyor.
bazen imrenilmeyecek insandır. arkadaşıyla sohbet ederken arkadaşı çay koymaya gittiğinde bile uyuyup herkesi şaşırtabilir. ha ayrıca hayalleri yok demişler külliyen yalan! hayal kurma işlemi de ne işle uğraşıyor olursa olsun aradan çıkartabilir.
kim niye insanlara bu kadar kötülük yapmak istedi anlayabilmiş değilim. sigara bağımlısı olsam eminim bu kadar vaktimi öldürmezdim. zaman ziyanlığı başka bişey değil tabi gelin siz bunu bide manyaklık derecesinde oynayan insanlara sorun.
çalıştığım yere önceki gün 11 yaşlarında bir çocuk geldi. hüzünlü bir çocuk. buraya kim bakıyor abla dedi. söyle ablam ben bakıyorum dedim. ama burda söyleyemem utanıyorum dışarı gelebilir misiniz dedi. düşünmeden gittim. merak ediyordum bu kadar utanacak ne vardı söyleseydi ya. neyse takip ettim çocuğu kapıya yakın bi yerde durduk. başladı anlatmaya sesi içime işledi sanki. abla bana iş verebilir misiniz? benim babamın maaşı yetmiyor ayakkabı alamıyor bana iş verirseniz çalışırım sınıfta benle dalga geçiyorlar herkesin ayakkabısı yeni dedi. kısık sesle konuştuğu için başımı ona doğru eğmiş onu o şekilde dinliyordum sonra gözlerim birden ayakkabılarına takıldı. hayatımda sanırım bu kadar dağılmış, parçalanmış bir ayakkabı görmemiştim. kendimden utandım bir an için yediğim önümde yemediğim arkamda geçirdiğim günlerden. dolabımda onca kıyafet varken bakıp bişeyim yok ki giymeye dediğim günlerden utandım. müdürüme anlattım durumu çocuğa ayakkabı verelim parası benden olsun dedim. baktık çocuğa gönlü belli ki başka bir ayakkabıda kalmış. hüzünlü sesiyle masalarınızı silerim diyordu hala. dayanamadım 20 liraymış beğendiği ayakkabı. elim cüzdanıma gitti çıkardım verdim.
eminim o çocuğun ne hüzünlü sesi gidecek kulağımdan, ne de ömrümde eşine rastlamadığım ayakkabıları.
çocukluk aşkının anısı, yaşattıkları başkadır. en temiz zamanında ve en anlamadığın zamanda gelir. aşkta değildir ya neyse özeldir yeri sende sadece. işte öyle saf bir sevgide sevgili bir gün oyun arkadaşını bırakır. hemde tek başına değil tüm ailesiyle. ölümü ilk defa bu şekilde duyarsın. kum havuzunun başı, boyama kitaplarında kırmızının yeri bomboş kalır. uzun bir saklambaç dönemi başlar. sen yumdukça gözlerini kimsenin gelip sobe demeyeceğini bildikçe bir süre sonra nasır bağlar küçücük yüreğin. böyle bir gece yarısı hatırlarsın yüreğin cız eder. kendi kendine büyürsün o kadar.
yağmura aniden yakalanmış ve yağmur yağdığında nerden çıktığı bile anlaşılmayan şeffaf şemsiyecilerden birine denk gelmiştir. hasta olmaktan kurtulan akıllı erkektir.
anandan emdiğin sütü burnundan getirebilecek kadar inatçı erkektir. kaba olduğu da doğrudur. ama özü sözü birdir, dürüsttür. bu özelliği diğerlerine ağır basar.
herkesin bekleyişine değmiş olmalı ki herkeste bir izledim rahatladım havası var. sonunda cemciri görüp rahatladım. büşra pekinin gidiyor olması üzdü beni aslında evet bi ahmet kural bi murat cemcir değil en nihayetinde ama zaten yeterince iyi oyuncu varken dizide bence büşra pekinde en nihayetinde orda olabilirdi diye düşünüyorum.
ahmetin ferideye giderken herkesi emel sayın vari görmeside pek güzeldi.
yaşanır yaşanmasına ama insan yalnız başına kalmayı her zaman istemez ki. sevgili dediğimiz hayatımızın diğer yarısı dediğiniz insansa eğer sevgilisiz sevgisiz yaşayacağınız her dakika bile acı çektirebilir insana.
daha önce neden dinlemedim diye dövünüyorum. birbirinden güzel şarkılarıyla beni benden aldı. solisti ozan kotranın sesinde öyle bir tını var ki hadi bi şarkımı daha dinle kopamazsın benden biliyorum der gibi resmen.