normal şartlarda 4 saatte gidebileceğiniz bir yere 7.5 saatte götüren firmadır. istanbul - eskişehir yolunu 7.5 saatte bitiren ben, buna sebep olan kamil koç'un internet sitesinde şikayet bölümü aramış, muhtemelen sinirden bulamamış ve soluğu burda almışımdır. aman ben ettim siz etmeyin dostlar. ismail ayaz'la gidin, buzlu'yla gidin hadi dilim varmıyor da metro'yla gidin fakat kamille gitmeyin.
haberlerde '' bir öğrenci güvenlik görevlisinin boğazını sıktı '' diye anlatılan hadisedir. he sen tüm bu olaydan yalnızca bunu çekip alıyorsun ve kendine utanmadan haberci diyorsun öyle mi. öğrencilere yapılanları göstermeyip bir kişinin davranışını tüm gruba mal ediyorsun. sonra benim güzel halkım öğrencilere düşman kesiliyor ve tüm bu olayların çıkış noktasını, gelişim aşamasını unutup * '' ulen tüm bu öğrencileri atacan okuldan bak bir şey oluyor mu bunların niyetleri zaten okumak olaydı ooo '' desin he. yok öyle paşam. uğraşsanız da sökmeyecek.
istemsizce gerçekleştirdiğim hadisedir. esasında yalnızca ödünç almıştım hatta son günü gelmeden hepsini bitirmek için çaba sarf ediyordum fakat işler öyle gitmedi: üye olduğum bir kütüphane vardı. arkadaşımla beraber gitmiştik ve onun üyeliği olmadığından istediği kitabı benim adıma almıştık. kitap hala ondayken bir şey oldu ve aramız bozuldu, bir daha görüşmemeye karar verdik. ve ben sonrasında o insana ''ya benim bir kitap vardı onu ver günü geçiyor'' dersem görüşmek istiyor gibi algılanacağımdan ve hatta görüşeceğimizden öyle bir mesaj atmadım. neticede kitap bende kaldı. utanıyorum da şimdi bendekileri geri vermeye.
düne kadar inanmadığım duygudur. varmış ya böyle bir şey. hani filmde dediği gibi; '' sonra bir sabah seni gördüm, sonra bir sabah daha gördüm, sonra hep seni gördüm. '' keşke görmeseydim. şimdi herkesi sana benzetmeye başlayacağım. kimseye de diyemeyeceğim. anca böyle buraya yazabilirim kimse tanımıyor nasılsa. ben yine de okuyanlara uyarımı yapayım. güzel insanlar, arkadaşlar; böyle bir şeyin olacağını hissettiğiniz anda arkanızı dönün ve gidin. ciddiyim.
ekleme: tam anlatamamışım sanırım. görüşten kasıt adamın yüzünü görüp gitmek değil. ilk defa görüp konuşmak vakit geçirmek manasında. görür görmez dank olmadı yani. bak yine aklıma geldi bıyıklarını yidiğim.
söz konusu yaşlı mağazalarda, pazarlarda indirim görünce romatizmalarını unutup aslan kesilen ve insanları saygı denen kavramı gözardı edip iten bir kişiyse gayet yapılabilir şeydir yer istemek. zira siz sabahın köründe kalkmış ebesinin nikahı kadar yol gitmişsinizdir, üstelik bir saatlik ders için, o ise dudağında ruju, ellerinde poşetlerle bir güzel kurulup yan komşu nejla' nın dedikodusunu yapıyorsa adamın sinirine dokunur arkadaş!
kazananın tebrik edilmesine alışkın olmayan höthötlerin olayı kendilerince algılama biçimidir. ''adamlar güzel oynadı'' deyince de yalanmış oluyormuşsun vay arkadaş işe bak demek illa bok atmak gerek.
şu sıralar kendimi ferrarisini satan bilge gibi hissetmeme sebep veren durum. kararın verilmesinden önceki uzun uzun düşünme safhalarını geçtiyseniz ve bunu çevrenizdekilere söyleyecek götü kendinizde bulduysanız tavsiye ederim. işin bundan sonrasını düşündün mü koç diyorum kendime; he düşündüm. neyse bakalım karala sil ile geçiyor hayat. ooğy dumanlı dağlar.
kesinlikle dedikodu yapanların ön sıradan dahil olduğu sınıflamadır. gerçi bu nefret edilen kadın modelleri arasında da gösterilebilecek bir özellik ama, erkekte daha bir tiksindirici oluyor. benden söylemesi.
hepsidir. hayır anlamıyorum arkadaş bu yer bildiriminin mantığı nedir. gittiysen git işte ne güzel gez toz. beni arayan şurada şıppadanak bulabilir gibi bir şeydir yani. te allaam ya.
kayıt kuyruğundayken '' yol yakınken dönsek mi lan '' diye düşündüren okuldur. bok gibi olan sistemi daha okula başlamadan sizi küfürbaz yapar. bankada ayrı okulda ayrı beklersiniz falan filan. pişmanız vesselam.
yaşadığı teknik sorunlar sebebiyle insana saç baş yolduran ve işe gitmeyen sim mi olur lan dedirten oyundur. ama olmaz ki o eski püskü araba gelecek düdüt edecek sonra azim yapacaksın daha güzeline geçeceksin falan.
içki içeceklere verilecek tavsiyelerdir. lütfen işi bir gösteri havasına çevirmeyin. ne o feysbuka fotoğraf koymalar falan. hayır komik oluyor yani. neyse.
yazar sayısı az olsa da çaba ve samimiyetten ödün vermeden bir şeyler yapmaya çalışan insanların bir arada bulunduğu oluşumdur. tabi ki yapılanlar yeterli değildir ancak zamanla çok daha fazla insana duyurulacak ve gelişmesini sürdürecektir diye düşünmekteyim. kötü tarafları bundan ibarettir. iyi tarafı ise diğer bir çok sözlükte olan hakaret, aşırı cinsellik burda yoktur.
ekleme: senun eksun benu hiç etkilemiy bilesun.
ilk gördüğümde alttaki başlıkla beraber zannedip ' sigarayı bıraktıktan sonra otistik olan çocuğun atatürk sevgisi ' olarak okuduğum ve bana kısa süreli şaşkınlık yaşattıran başlık.
yüz on sekiz seksenn! bas bas bağıran reklamlar sayesinde ezberlenen numaralardır. onun ötesinde anne babanın numarası zor hatırlanırken sevdiceğinki duraklamadan söylenebilir. *
Şanışer ile sokrat kişisinin bir düetidir. Hoştur dile dolanır. * Ahanda sözler:
Mektep rap hürrem devletim ülkem benim ülkem
Geri dönmem ben tek neferi benim belkide sokağımdan git
LuganLar ile bu ahval ile bulan nafile deniz maviye rapim kafiye
Eski hasımlar bugün şer diye önümde eğilirler hangi yüzle
Buralara kursam bi şehir ama göremeden ölsem gelişim
Kana bulanıp övünsem bilişim beni karşıda görse bitişik
Tepeden tırnağa göğe şer yazdım beni rap diye dinleme al tahtım
Yeni gündeme misileme ol namağlup tabiat kural işlemez al tatlım
Hani küçük ama güzel evler varya içi dolu keder içimizde akar ya
Dili mili mili bana gel yıka bedenimi kapa kapıları kubar balya balya
Minimal eğitimini şey kişi denyo bi kedisi bile yoktu bu şerin anla
Tanıdığın aslında bi başkası kaç yaşı şendi kodestemi hala
Bu gecelik elimi melegim ile kilime koy eminim emelimi beni benden almaktı
Rape kupa kale kesin iki katı kelime karkafa kar karanfilim oynadı
Düştüm arkasına küstüm herkesime dostum al beni de raplere yar et
Kalbime lanet defter emanet sokratım hepsinden nigga daha net
NakaraT:
Bu zenne cevabı ben bi seli kaldı
Sen sevabım evde yangın hep dayandım kadere
Sevip ölümü kime ne?
Velhasıl iki sözüne inandım
Sokrat Verse
Hayallerimde vardı bak kanardım ruhu sattım noldu
Meleklerim bi okyanusta çaresiz boğuldu
Kan mı sordu tek benim fakat karakterim çoğuldur
Sonda birini tanıdım vesselam bi Tanrı hediyesi
Önüme geçti şeytan aldı geri verin velakin hep diyesim oldu her kelama
Aynaya bakınca ince gülesim oldu gülünesin suratla
An süratla ölünesi kuL oldum aynı anda
Gömülesi,toprak altı sürünesi
Nefesi olmayan bi cansız oldu oğlun annesi
Bi kadın oldu anlatım sapıktı oğlum adına bu rapi koydum
Sakladım bi kaç kalıntı nolur susun artık doydum
Olur pusu sardı kolum boğulur işim artı artık peşin
utanç vericidir. sadece babanın görmesine gerek yok tek başınayken bile utanç verici, iğrendici olabiliyor. yine de artılar eksileri dengeliyor. umarım bu dengeleme sonlanmaz.
lys ye hazırlanabilmek * için daha fazla zaman olacağı açısından iyi bir haber midir yoksa amaan çalışırım daha var derken az kaldığını öğrenmek açısından kötü müdür kestiremediğim haber.