2008 eurovision sarki yarismasi ile de bilinçaltının gün ışığına çıkmış hali.
Peki ya tersi doğruysa. Biz herkese düşmansak.
ya da biz, herkesin bize düşman olduğunu sanıyorsak
edit: "hekes bize düşman sendromu" başlığında "hekes" yazarak, yazılanın herkes olduğunu iddia ederek, moderatöre karşı bok yemişliğimden dolayı özür dilerim. özellikle o başlığı silen moddan.
1999 yılından beri abd'de yaşayan gülen'in; izmir'de bulunan bir kırtasiye firmasında redaktör olarak çalışır gösterilmesi durumu.
ilgili bakanlık, çalışmadığı halde çalışı ibi göterildiğini kanıtlamış. Eh gülen efendi, bu yaptğının ahirete hesabı sorulmazsa, ben cehennemde yanması seve seve isterim.
"türban velev ki siyasal simge olsun", diyen gudubetlerin, "1 mayıs'ın neden illa taksim de kutlanmak isteniyor ki", diyenlere verilen cevap.
Sembolik anlam olarak, türbanı anayasal olarak değiştirmek isteyenlere karşı; anayasal hak olan "herkes önceden izin almadan silahsız gösteri hakkına sahiptir" hakkını kullanmayı gösteren ifadedir.
Daha da derinden bakarsak, türban için Allah'ı arkalarına alanlara karşı; insan olabilmek için başta 77'deki 33 can olmak üzere canlara vurgu yapar bu ifade.
Düzce depremi sonrası türbanı savunma adına "7,4 yetmedi mi" diye pankart açanlara karşı; "33 can yetmediyse dahası burada bekliyor"u, göstermek için yazıld. Anlayana....
Edit: "Türbanın varsa işçi hakkını savunamazsın" ya da "türbanı olan işçi olamaz" gibi ifadeler entryi anlamamak için elinden geleni yapma demektir. Yeniden söylemek gerek anlaşılan; sizin sembolünüz varsa bizimde var.
yapılması kolay olan ama kelime ile anlatılması zor hareketlerdir.
mesela, bruce lee'nin çoğu filimiden bir bakışı vardır. Sağ elini baş parmak açık yumruk gibi yapar, o baş parmak ile burnunun ucuna bir kaç defa dokunur. Okuyup yapan el kaldırsın.
rte2nin geçen haftaki "chp atatürk'ün resmini paradan çıkardı" salvosuna baykal'ın verdiği cevap ile an itibari ile mümkün durum.
Çünkü eğer bahsi geçen ve 1925'te çıkan yasa hala yürürlülükte ise, cumhurbaşkanlarının paralarda resimleri olmasına yasal anlamda engel durum yoktur. Bu yasaya göre her cumhurbaşkanının paralarda resmi olabilir.
efendim habere göre, stalin'in dublorü hayatta ve 88 yaşında.
Şimdi bu adam şuan 88 yaşında ise, doğumu 1920 demektir. Stalin kaç doğumlu peki 1879. Yani 1920 yılında, dublör doğduğunda yani, Stalin 41 yaşında. Haberde denildiğine göre bu dublör, 1943'te dublorlük yapmaya başlamış. yani Stalin 64 yaşındayken, dublor 23 yaşında.
Şimdi adamların hakkını yememek lazım. haberin asparagaslığı engellemek "genç olmama rağmen makyajla stalin'e benzetildim" diyor.
Ama aklı başında bir genel yayın yönetmeni, 23 yaşında birisinin makyajla dahi olsa, nasıl 64 yaşındaki birisine benzetileceğini, hale hele ki 1943 tekonoljisi ile düşünmesi gerekir mi gerekmez mi? Bence gerekir, sizce.
işin ilginç noktaları:
1) Satırlar bizzat güvenlik tarafındanbir odaya saklanıyor.
2) Bu durumu protesto etmek isteyenlere polis saldırıyor.
3) Medya bunu klasik sağ sol çatışması diye sunuyor. Satırla saldıranların varlığı ısrarla saklıyor.
Türkiye'deki "demokratlağın" tam da MArksist çözümlemeye uygun olarak aslında diktatörlük olduğunu çok iyi gösteren durum.
Herkes kendine demokrat, düşmanına diktatördür. Bu tarihsel bir gerçektir. Ve bu gerçeği en dorğu biçimde komünistlerden başka hiç bir siyasi yaklaşım çıkıpta söyleme bilincini, yürekliliğini gösterememiştir. (bkz: proletarya diktatörlüğü)
Ama Erbil Tuşalp'in "kuklaturka`" kitabında yer alan;
"işkenceyle alınan bir tümcecik "emniyet ifadeleri"yle ölüm cezalarına hüküm giyenler, darağaçlarının gölgesinde ölüm bekliyordu. Ama eyylemleri hoş görülen Nakşibendi şeyleri sürgünlerde her nedense keyif sürüyordu.
20 yaşında geçler el yazısındaki "ç" ve "ş" harfleriyle suçlanıp, "ç" ve "ş"'nin çengelinin çizimiyle komüzim propagandası yapmaktan hapis yatacaktı. Ama "müridlerinin doldurduğu kamyona yeşil bayrak çekip" Urfa'da tur atan menzil şeyhi "ÇAnakkale'de ikamet" cezasına çarptırlacaktı." (age, sf 84)'ü okuduktan sonra insan daha da çok düşünüyor Türkiye'nin şu meşhur demokrasisini.
akp'nin 1982 anayasasında yaptığı, ve neredeyse tamamı, akp için yapılan değişikliklerdir. Buna bile bile en başta CHP destek vermiştir.
1- Siyasal yasak ile ilgili hükümün değişmesi ile, erdoğan'a başbakanlık yolunu açan değişilik.
2- Cumhurbaşkanlığı seçiminin meclis elinden alınıp, "halka" verilmesi.
3- Meslis toplantı yeter sayısının her konu için 184'' çekilmesi.
4- Türbanı sokmak için, kanun önünde eşitlik ve üniversite kılı-kıyafet serbestliğini getirme.
Önerilen yeni değişiklik
5- Parti kapanmasını zorlaştıran değişiklik.
DTP'ye kapatma davası açılında milliyetçi ol ses çıkarma, kendine dava açılınca "mazlumum mazlumum"diye viyakla. Yemezler.
%47 diye kanıt sunanlara küçük bir ders. Öğretmenim ya...
hukuk devleti, liberal anlamda dahi "çoğunluğun haklı olması" demek değildir.
hukuk devlet, kanun devleti ile karıştırılır. ilköğretim vatandaşlık dersi kitabında vardır. Hukuk devleti, "devletin kendisini yargı organları ve/veya ilgili kurumlar tarafından denetlenmesi" demektir.
ilgi çeken bir entry sonrası, o entry'e artı ya da eksi verenlerin, "bu yazar daha önce ne yazmış" diyerek önceki yazdığınız entrylere bakması ve akabinde seri halde artı ve eksi vermeye başlamamaları durumu. *
Nasıl tespit edilir?
Ben butonuna basılır. Son iyi oylanan entryler'e bakılır. Eğer sizin bile yazmayı unuttuğunuz bir ya da bir kaç entry artılanmışsa,
Son kötü oylanan entryler'e bakılır, "kötü oylananlar" "iyi oylanan"lardaki entryler ile aynı ise, takip yemişsiniz demektir.
* futbol yorumculuğu gibi tamamen profesyonel amaçla yapılan iş.
X: Abi selam. Ben yan komşu X.
Y: Buyur canım.
X: Dün gece yengeyle sevişmenizi izledim de. Genel olarak çok iyi değildi. Başlangıcı biraz kısa tuttun gibi sonuca kısa sürede vardın. Yenge bir iki pozisyonda olayı açar gibi oldu ama çabası yetemedi.
karma puanının bir kaç dakika içinde çift basamaklı sayıdan eksiye düşmesi olayıdır.
1,5 ay önce bir gece 2 dakika içinde 63'ten -11 düşen karma puanı sorunumu yönetime aktarılmış; yönetim "bir kişinin seri eksi oylaması karmayı çok etkilemez. ama karma eksi puana düşünce daha hızlı adımlarla hareket eder bu da gerçek" biçiminde cevaplamıştır.
Şans eseri öğrendiğim bir başka yazar da aynı sorunla karşılaşıp, ilk anda düzeltildiği (ki benim ki düzeltilmemiştir), daha sonra yeniden olduğunda ise herhangi bir düzeltme olmadığı söylenmiştir.
Eğer bir sistem işe yaramıyorsa, kaldırılmalıdır. Yok yarıyorsa sistem düzgün işletilmelidir.
Yani izni alan ne yalanı söylemiştir, izin koparmak için. Kültürel etkinlik mi düzenleyeceğiz demiştir. Yoksa belediye başkanı oğlu için bir kerane olarak bula bula bir kültür merkezini mi seçmiştir?
Sarıgül'ü zaten sevmezdim. iyice gıcık kaptım vesselam.