necip fazıl kısakürek, ümit yaşar oğuzcan, özdemir asaf, nazım hikmettir...
bu insanlar farklı kutupların da insanı olsalar, dört dörtlüğün üstünde şairlerdir..
bana edilen hakaretlerin hepsini yadırgıyor, kınayıp sahibine posta yoluyla geri gönderiyorum.
hatta onlara "bre, hey dürzü!!!" diyerekten girmek istiyorum lakin aile terbiyem onlara cevap vermemi artık yetersiz kılıyor.
sayın yazar; sizi sevdiğim için takılıyorum, yoksa hiçbir art niyetim yok. sizi temin ederim....
ekmeleddin ihsanoğluna oy verecek arkadaşım, sözüm sana;
tayyip erdoğan'ı beğenmeyebilirsin, icraatlarını eleştirebilirsin hatta ölesiye nefret edebilirsin. bu sebeplerden oy vermemen haktır ancak, istiklal marşına "çanakkale şiiri" diyerek ülkeden ne kadar bihaber olduğunu göstermiş bir adama gidip de oy verme. git selahattin demirtaş'a falan ver. o adam en azından bu toprakların insanı.... ya da kimseye oy falan verme, git kendin aday ol, biz sana oy verelim....
gün itibariyle hakka kavuşmuş harbi harbi delikanlı, başarılı sanatçı.
ancak, aslında bu başlık altında sözlükte ne kadar haysiyetsiz, gözü dönmüş "yazar" kisvesi adı altında entry giren "hıyarağası" varsa görmüş de olduk. sanatçılığını beğenmeyip eleştirebilirsin ama sırf senin siyasi görüşünü paylaşmıyor diye yerden yere vurduğun adamı öldüğünde dahi rahat bırakmıyor, kin kusmaya devam ediyorsan insanlıktan bihaber yaşıyorsun demektir. sana aslında söylenebilecek çok güzel iki kelime var sayın yazar ama ben, o sözleri kendime yakıştıramıyorum...
-nerelisin?
-türküm.
-aaaa hiç türk'e benzemiyosun.
-nereli gibi duruyorum?
-....
burada şu cevaplar gelebilir.
1-daha çok arap gibisin.
2-rus gibi duruyorsun.
3-italyan veya ispanyollara benziyorsun.
4-isveç falan gibi....
bu cevaplar türkiye vatandaşlarının tam bir fiziksel kalıba sığdırılamamasındandır. anadolu toprakları tam bir kültür karmaşasıdır. hititlileri, urartuları, persleri, romalıları ve daha bir çok kültür medeniyeti ve sonradan türkler.... bu kadar farklı insan tiplemesinden doğal olarak çeşitli insanlar ortaya çıkmıştır. kimisin sarışındır, kimisi esmerdir, kimisi kızıldır, kimisi mavi gözlüdür, çekik gözlüdür, kemer burunludur.... tam olarak anadolu türklerinin fiziksel bir görünümü yoktur.
sizi farklı milletlere benzeten insanlara kızmamamak gerekir. ben bile birçok çekik gözlüye "çinli" demiş, aldığım "aleykümselam gardaş" lafıyla tokat yemişe dönmüşümdür.
neredeyse tüm balkan ve orta doğu ülkeleri (türk dizileri sağolsun). ispanya, italya ve portekiz gibi akdeniz ülkeleri (aynı denizin insanıyız sonuçta). avusturya türklere karşı aşırı ırkçı (viyana olayları falan yüzünden). polonya, litvanya, estonya gibi eski doğu bloku ülkeleri de sever. rusya da kapış kapış gidersiniz. fransızlar, hollandalılar sizi arapların yandan yemiş kolu olarak düşünebilirler. eğer "kaç karın var?" ya da "sizin ülkenin başkenti islamabad di mi?" soruları alırsanız "sinirlenmeyin, sakince anlatın" gibi birşey demicem "biz olmasaydık şarklen belanızı sikecekti." gibi bir tepki verebilirsiniz.
Şöyle ki; peygamberin vefatından bilmem kaç yıl sonra hadisler, emeviler'in araştırmalarıyla ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. bu araştırmalar da emeviler'in ırkçı bir politika izlemesi ve bazılarının menfi çıkarlar içine girmesi yüzünden hadislerin bir kısmı uydurulmuş veya yanlış anlaşılmıştır. Bu yüzden hadislerin en sahih olanları baz alarak konuşmalıyız...
gazze'de ölenler de masum , doğu türkistan'da çin zulmü altında ezilenler de. zulme uğrayan herkes bizim kardeşimizdir. canı yanan her insanın acısı hepimizin ortak acısıdır. "şu türk, şu arap" kavgasına gerek yok.
yeter ki insan olsun...
2-0 almanya alır. siz bakmayın almanya'nın brezilya'ya 7 attığına. Brezilya defansı o kadar boş bırakınca almanlar da 7 tane salladılar. Diğer almanya maçlarına bakın. Gana maçı 2-2 bitti. ABD maçı 1-0. Portekiz'in kırmızı kart yemesi sonucu 4-0. Son 16'da cezayir'i 2-1 yenebilmiş. şu sonuçlara baktığımız zaman arjantin adam gibi savunma yaptığı taktirde almanya'dan 2'den fazla gol yemesi mümkün değil. Arjantin'in de çoğu maçı 1-2 golle aldığına düşünürsek, almanya defansına karşı şansları yok gibi. Sözün özü ya gidin tüm paranızı almanya'ya basın. ya da alt diyin.
iddaa kuponlarıdır. öğrenciyseniz cebinize 3-5 kuruş daha fazla para girmesi için iddaa oynar, maçlara kafa yorar, bendeniz kadar iyi tahminciyseniz de iyi paralar kaldırırsınız. Sonra daha fazla gaza gelir tüm kazançlarınızı "garanti" gördüğünüz bir kupona basar, son dakika golüyle bir bardak soğuk su içersiniz.
Evrenin tesadüfen meydana geldiğini paralel evrenler teorisiyle anlatmaya çalışanlar var.
Adam diyor ki. "paralel evrenler de bu olasılıklar denendi, oralarda evren ve canlı yaşamı oluşamadı. Sonra şans eseri olasılıklar bu evren için denk geldi, bu sayede içinde bulunduğumuz evren var oldu". Yazıya başlarken de Richard Dawkins gibi, dünyanın gelmiş geçmiş ateizmi en kötü savunan bilim adamının sözlerinden alıntı yaparak başlıyor.
Sevgili ateist kardeşim ve Sayın Richard Dawkins Bey; siz paralel evrenler teorisinin sadece bir varsayımdan ibaret olduğunu, bilimsel olarak hiçbir kanıtı bulunmadığını bilmiyor musunuz?
Hayır, bu kadar ünlü bir bilim adamı nasıl olur da hiç bir bilimsel veri taşımayan bir teoriyi kitabında teistlik argümanları çürütmek için sık sık kullanır.
tabi benim moda için ateist olan arkadaşımda sorgulama süzgecinden geçirmediği için böyle asılsız bir teoriye hemen inanır.
Gerçekten düşünüp, okumaya başladığımız zaman bu memleket gelişecek. Yemin ederim bak, ekmek mushaf çarpsın....
Şimdi, ateist takımın temel argümanlarından biri şudur sevgili dostlar, " dünya da binlerce din var. ya senin değilde öteki adamın inandığı tanrı gerçekse?" evet gerçekten güzel bir soru. açıklamaya geçelim. çok basit bir yöntemle, eleme usulü ile gidelim.
bir tanrının var olabilmesi için insanlarla irtibat kurması ve iletişime geçmesi gerekir. misalen yunan tanrılarını ele alalım. yunan tanrıları uydurmadır. çünkü öyle tanrılar mevcut değildir. eğer zeus gerçek olsaydı insanlara haber verir "gençler sizi ben yarattım, ayık olun" derdi. aradan geçen binlerce yıla karşın apollo veya hades yahut başka herhangi bir uydurma tanrıdan ses seda çıkmamıştır. bu şekilde bir mantıkla düşündüğümüz zaman elimizde 4 tane din kalır. bunlar; islam, hristiyanlık, musevilik ve hinduizmdir. bu dinlerde yaratıcı, insanlarla iletişim kurmuştur. ayrıca bu dinler dünyanın kalabalık inananlarına sahip dinlerdir.
yani sebr ve taksim usulü ile düşünüp uydurma tanrıları bir kenara itersek geriye sadece 4 tane din kalır. demek ki neymiş dünyada binlerce değil elle tutulur 4 tane din varmış.
zamandan ve mekandan münezzeh, tüm kainatın yaratıcısı, baki ve mutlak olan olağanüstü güç. Var olduğuna dair çok kuvvetli ve mutlak deliller mevcuttur. Atomdan insana, hücreden gezegenlere kadar tüm kainat onun eseridir.
Risale-i Nurdan;
Bir köy muhtarsız olmaz, bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz, bir harf kâtipsiz olamaz; biliyorsun.
Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam (son derece düzenli) şu memleket hâkimsiz olur?
Dr. Zakir Naik gibi bir ilim ve din adamını "şovmen" olarak nitelemek ne kadar da cahil ve sığ bir düşüncedir, ne büyük bir utanmazlık ve ahmaklık örneğidir.
Bunun bir "şov" olmadığına herkese garanti verebilirim. Eğer başka bir konuşmacı olsaydı bende şov diyebilirdim, ancak büyük bir islam profesörü olan Dr. Zakir Naik işin içinde varsa o program "şov" değil "hakikat"tir....
güçlü nükleer kuvvet, zayıf nükleer kuvvet, yer çekimi kuvveti gibi onlarca yasa vardır ve bu yasalar çok ince ayarlar üzerine kurulmuştur. evrendeki yasalardan birinin bile çok küçük bir değişime uğraması her şeyi sonlandırabilir.
örneğin kozmolojik sabit 10 üzeri 120 de 1 gibi müthiş bir ayar üstündedir. bu aklın sınırlarını zorlayacak bir ihtimaldir.
kozmolojik sabit gibi daha onlarca yasa vardır.
buradan çıkaracağımız sonuç, evren imkansız değerdeki ihtimallerin üzerinde yaşıyor. bu kadar mükemmel bir şekilde oluşturulmuş bu kainat kesin bir yaratıcıya mecburdur...
tanrı, allah veya yahova... ne derseniz deyin ancak bu evrenin bir yaratıcısı var...
avrupalılar bizim modern, çağdaş, gelişmiş bir ülke olduğumuzu düşünüyorlar. türkiye'nin dünyanın en büyük 5.turizm ülkesi olması ülkemize önemli bir prestij katıyor. ben hiçbir yabancıdan şu ana kadar "deve, çöl, fes" gibi birşey işitmedim. alayı istanbul hayranı çıktı.
avrupanın bizim hakkımızdaki düşünceleri değişti. ancak bizdeki "deve" muhabbeti bir türlü bitmedi. ha, tabi vardır öyle birkaç karacahil daha. ancak onları da kafaya takmamak gerekir. nerden bilsin nottingham'ın köylüsü benim eşsiz ülkemi.
bu zaman kadar girdiğim her ortamda hiç bir çekincem olmadan kendi siyasi görüşümü söylemişimdir.
ancak "laik" veya "kemalist" zevatın kendi siyasi görüşünü açıkça söyleyemediğine birçok kez şahit olmuşumdur. sonuçta birisi memlekette "muktedir" olmuş bir partinin seçmenidir, diğeriyse çilenin, yokluğun, yoksulluğun, diktatörlüğün, elitizmin partisinin taraftarıdır.
veya bugün "türkçüyüm" diye geçinen ancak hükümet olduğu dönemde, kendi ırkından insanları hunharca katleden çin devlet başkanına rozet vermiş bir partinin seçmenidir.
ezan evrenseldir. siz evrensel olan bir şeyi millileştiremezsiniz. ezanın orjinali arapçadır ve ezanın arapça okunması gerekir.
ancak bazı mal kafalar ezanın türkçe okunması gibi bir işkenceyi mazur göstermeye çalışıyor.
hayır efendim!!! siz 1400 yıllık bir geleneği, ezan-ı muhammediyeyi, keyfinize göre yargılayamaz, kendinize göre uyarlayamazsınız.
eğer ezanı çekemiyorsanız, siktirin gidin vatikan'a. çan sesi dinleyin.
yüzlerce yıl çok geniş bir coğrafyayı idare etmiş, askeri, siyasi, sosyal, ekonomik ve her alanda dünyanın tartışılmasız en kudretli devleti olmuş bir imparatorluğa, "topraklarını fazla genişletememiş, adil bir düzen kuramamış" diyen ve eğitim seviyesinin ne kadar "yüksek" olduğunu entry''sinin altına not düşen kepaze, ukala, tarihten 1 gram anlamayan insanların ekleyebileceği başlık.
birisi kemalizm'dir şüphesiz. her icraata, her projeye, her yeniliğe karşıdır çünkü.
diğeriyse yobaz zihniyettir. dini hurafelere göre yaşar. Yaratıcının, gelişmeyi, kalkınmayı, bilim ve fende ilerlemeyi teşvik ettiğini bilmez, reformlara ve yeniliklere karşı çıkar.