italyan bayan voleybol takımı. eski adı foppapedretti bergamo. milenyumda avrupa voleyboluna damga vurmuş bir takımdır.*
ayrıca cannestaki final four'da sarı meleklerin rakiplerindendir.
m.ö 8. yüzyıla kadar giden geçmişiyle, dünyanın en eski dinlerinden biridir. japonların milli dinidir. tabiata tapma üzerine kurulu bir dindir. günümüzde 4 milyon kişinin dinidir.
trabzonspor'un efsane başkanı. 1977'den 1981'e kadar süren 5 yıllık başkanlığı döneminde 4 lig şampiyonluğu,2 türkiye kupası, 4 cumhurbaşkanlığı kupası(şimdiki adıyla "süper kupa"), 1 başbakanlık kupası sevincini yaşamıştır.
ekmek teknesi dizisinin show tv'ye transfer olmasından sonra diziye dahil olan karakter. mazhar alanson canlandırmıştır. sevdasıyla diyalogları ve deniz kenarına geçip "medeeeeeeettttt" diye haykırması muhteşemdir.
Bu sezonun en ilginç haftasıdır. Şampiyonluk mücadelesi veren 5 takımdan 3'ü, hiç beklenmedik puan kayıplarına uğrayarak yara almışlardır. Tek tek inceleyim;
Sivasspor: Geçen seneye nazaran özgüvenleri daha yüksek, şampiyonluğa daha motive olmuş bir şekilde ilerliyorlar. Belki çok da göze hoş gelen futbol oynamıyorlar ama neticede önemli olan puan kazanmak ve bunu bir şekilde başarıyorlar. Bu hafta da kendi evlerinde kazanarak, bu sezon evinde maç kaybetmeyen tek takım olarak kaldılar. Ayrıca, takıma çok çabuk uyum sağlayan ve şimdiden çok ciddi katkı sağlayan Kamanan'ı hem de devre arası gibi transfer yapmanın çok zor olduğu veya ciddi bir bütçe gerektirdiği bir dönemde 350 bin euroluk bir bedelle transfer etmeleri, hemen her sene yabancılara tonla para harcayan ve umduklarını bulamayan diğer kulüplerimize örnek olsun.
Trabzonspor: Bu sezona, bir dahaki senenin iskeletini kurmak ve avrupa kupalarına katılmak hedefiyle başlayan ancak art arda gelen başarılı sonuçlar ve itiraf etmek gerekirse şampiyonluk yarışındaki diğer takımların çok fazla puan kaybetmesiyle bir anda şampiyonluk potasına giren Trabzonspor, bence bu senein en kritik puan kaybını yaşadı. Çünkü kazansaydı hem en en yakın rakibinden 6 puan önde olmanın psikolojik üstünlüğüne sahip olacaktı, hem de geçen haftaki ezildiği beşiktaş maçında almış olduğu bir puanın değeri daha da artacaktı. yine de herşey bitmedi tabi, ama evinde 398 gün sonra ve denizlispor'a tarihinde ilk kez(kendi evinde) yenilmesi, ciddi bir moral bozukluğu oluşturacaktır kuşkusuz. Ayrıca, devre arası transferlerdeki başarının düşük olduğu gerçeği Alanzinho örneği ile bir kez daha ispatlanmış oldu. Takıma alışınca daha faydalı olur mu bilmem ama, o zamana kadar çok eleştiri alacağı kesin.
Beşiktaş: Açık konuşmak gerekirse, basiretsiz Demirören döneminde asla şampiyon olamaz dediğim Beşiktaş'ın, bence bu sene yaptığı en güzel iş Mustafa hocayı takımın başına getirmek oldu. Motivasyon konusundaki ustalığıyla bilinen mustafa hoca normalde büyüklerin bir senede aldığı toplam yenilgi sayısına 15 haftada ulaşmasına rağmen, yine de takımı krizin içine sokmadı ve nihayet Beşiktaş'ı şampiyonluk potasının içine çekmeyi başardı. 26. haftayı merakla bekliyorum.
Fenerbahçe: Geçen seneki kadrodan, zaten faydalı olamayan Kezman'ı saymazsak sadece Aurelio'yu kaybeden, Zico'yu halen kimsenin anlayamadığı bir şekilde gönderip Aragones'i başa getiren Fenerbahçe, bu haftaki Gençlerbirliği yenilgisiyle şampiyonluk yarışından iyice uzaklaşmaya başladı. Gerci gelecek hafta Saraçoğlunda oynanacak Sivasspor maçını kazanmaları durumunda tekrar yarışın içine girebilirler ama bence Fener'in ihtiyacı olan tek şey, Zico'nun gönderilme nedenlerinden gösterilen disiplin. Çünkü Alex ile dede'nin kavgası, kazım gibi sorumsuz oyuncuların çokluğu ve hala daha bunlara ciddi bir ceza verilmemesi, takım içindeki disiplinsizliğin göstergesi.
Galatasaray: Geçen sene Avrupa'da yoktular, ligde mucizevi bir şampiyonluk kazandılar. Bu sene Avrupa'da eski günlerine dönüşün sinyallerini veriyorlar ama ligde liderin bir hayli uzağında kaldılar. Son kocaelispor karşısında alınan tarihi hezimet, sezon başından beri tartışılan skibbe'nin sonu oldu ve yerine Bülent korkmaz getirildi. Bu değişim ne yönde etki edecek bunu zaman gösterecek ama son 3-4 yılda gelen iki mucizevi şampiyonluk, galatasaray'ın halen daha şampiyon olabileceği ihtimalini akıllara getiriyor.
Ankaraspor: Hemşehrisi Hacettepe'ye yenilerek, son haftalardaki düşüşünü devam ettiren Ankaraspor'un bana göre tek bir hedefi kaldı: Kupada en azından finale yükselip Avrupa kupalarına kısa yoldan katılmak.
Kayserispor: Aslında son birkaç senedir ilk beş içinde yer alarak istikrarlı bir grafik çizen ancak bir türlü kendini aşamayan Kayserispor, bu sezon gıpta edilecek bir defansif başarıya ulaşmasına rağmen, ligin en az gol atan takımlarından biri olması sebebiyle bir türlü istediği sonuçları alamadı. Gökhan Ünal'ın yokuluğunu hissettikleri çok açık. Avrupa kupalarına da katılma şansı ciddi şekilde azalan Kayserispor'un bundan sonraki temel hedefi, ligi olabilecek en iyi yerde bitirmek olacak.
beklenmedik sonuçların futbola renk kattığını hesaba katarsak, ligin sonuna kadar bu renk ve heyecanın devam etmesi, hakemlerin daha az konuşulacağı haftaların yaşanması dileğiyle...
kısa adı "keked" olan, 8 yıl kadar önce le phallus tarafından kurulmuş ancak kuruluşundan kısa bir süre sonra "ilgi yetersizliğinden ötürü" kapatılmış, günümüz dünyasında kadınların giderek artmaya başlayan hegemonyasına karşı "erkekçe" bir duruşu hedefleyen dernektir. eğer gerekli ilgi gösterilirse, tekrar faaliyete geçeceği, bizzat derneğin kurucusu tarafından beyan edilmiştir.
dumani verdun dağa
dağı karalamağa
duman da benum gibi
meraktur ağlamaya
hey heeeeeyyy heeyyy daaa
meraktur ağlamaya
(şiir)
haşayif kuşlari yorgun kanatlariyla yola dizildiğinde,
sen de gideceksin.
Başında çam kokulu puşin olacak,
ayağında buluttan bir deniz.
bensiz!
benden habersiz!
Çifte puğarlar yine ıssız akacak.
Göklerle başbaşa kalacağım.
Hasret kış olup örtecek üstümü,
buz içinde bir sır gibi uykuya dalacağım.
.
.
.
Oy benim mavi gerdanlı yayla kuşum
Oy dağlı kız
Yine bensiz gideceksin he mi?
Benden habersiz!
Bu yil yaylalar kardur
Çoban çadiri kaldur
Ben ağlamazdum ama
beni ağlatan yardur
hey heeeeeyyy heeyyy daaa
beni ağlatan yardur