Bir yere kadar berbat bir yere kadar güzel bir durumdur. bir tarafınız eksik kalır. Giderken salya sümük olursunuz bundan sonra zaman nasıl geçecek lan der zırlamaya devam edersiniz. Birinci gün ağlarsınız bir hafta ağlarsınız. Sonra okul hayatın falaln başlar. Hayat akmaya devam eder. Eskisi kadar ağlamazsınız artık msn vardır yurt dışından telefon etmek daha ucuzdur tr'ye göre sizi arar falan sandığınız kadar zor değilmiş demeye başlarsınız. bu arada eskisi göre görüşemediğiniz arkadaşlarınızla görüşmeye başlarsınız. Kısacası alışmaya başlamışsınızdır bile. Acısı hala içinizdedir ama artık daha katlanılabilirdir. ama en kritik dönem bir haftalığına falan geldiği zamanlardır. Gitmesi ilk gittiği zamandan daha fazla koyar adama zırıl zırıl ağlamanız iki katına çıkar. Aslında pek te alışamamışsınızdır bunu anlarsınız. Eğer yeterince ağlarsanız sevgilinizi gittiği hem de yaşamaya temelli gittiği yerden geri bile döndürebilirsiniz. Denenmiş ve başarılmıştır.
eğer uslu bir çocuk olursanız şirinleri bile görebilirsiniz.
cep telefonu markam. telefonumu yaklaşık üç yıldır kullanıyorum ve çok memnunum. daha yeni ekranda sorunlar çıksa da o kadar düşmeye veçarpmaya karşı hala taş gibi maşallah. benim aldığım zamanda kulaklık, usb kablosunu bulmak falan çok zordu ama artık öyle bir sorunda yok.
ayrıca müşteri hizmetleri de çok hızlı ve iyiydi. bu zamana kadar sorduğum her soruya gayet güzel cevapladılar.
berbat bir açıklama sistemine sahip üniversitedir. Kayıt öncesinde sitesinde kayıtlara dair en ufak bir şey yazmaz. Ne harç bellidir ne de gereken belgeler. Neyse ki sonradan gerekn belgeler açıklandı da rahatladık. ama hala sitesinde ne kadar harç yatırılacağı, nereye yatırılacağıyla ilgili hiçbirşey yazmayan, diğer üniversitelere göre çok kötü sistemi olan üniversitedir. istanbul üniversitesi bile bu kadar vurdum duymaz bu kadar internet sitesini kullanmaktan aciz değildir. Ben bu sistemi beş yıl önce yıldız teknik üniversitesinde bile görmedim ama o zamanlar ne bu lan! diyerek söylenmiştim. şimdi eski okulumun öğrenci işlerine bile laf edemem herhalde.
Kısaca daha kayıt olmadan işler böyleyse otomasyonda hatta okulda işler nasıldır bilemiyorum.
not: kayıt öncesinde gerilen sinirler eşliğinde yazılmıştır.
susam sokağı ve power rangers izlemek. Kırpıkın evinin içini merak etmek. kurabiye canavarının kurabiyelerinden istiyorum diye ağlamak ve bol bol hanım eli yiyip hayal lkırılığına uğramak.
evet hayatımın en güzel anıları susam sokağıyla ilgili.
ben de bu gruba dahil oldum. Küfür etmek bence doğal bir tepki olarak var. Tamamen olmasın kaldırılsın diyemem özgür sözlük içeriğini mahveder bu durum. bunun yerine kişilerin birbirlerine hakaret ettikleri durumlarda yasaklanamalı ve önlem alınmalı.
çokta umrumda olmayan durumdur ki ben de bu gruba dahilim. Başlığım var mı bilmiyorum bile. çünkü ben buraya adıma nağmeler dizilsin diye üye olmadım. böyle düşünen yazarlar için de sorun olmayacak durumdur efenim.
garip bir ikili. Buna benzer bir konu girdap filminde işlenmişti. Tabi oradaki çocuk sonradan radikal oluyordu ama yine de radikalim demeye başladığı zamanlarda sevgilisini götürüp sonra ne yaptım ben! diye kendini sorguluyordu.
Kemalist kızımızla şakirt arkadaşımızın ilişkisi de böyle olacaktır. Bir süre sonra şakirt hem kızı götürüp hem de dindaraım ben ayaklarına yatmazsa sana dokunamam ayaklarına yatacağından ya da yukarıdaki abileri tarafından uyarılacağından bu ilişki kardeş olmasalar da bitmeye mahkumdur.
Bilmiyorum belki on yıl sonra pek kış kalmayacak ya da şiddetli kışlar olur kim bilir ama yüzlerce yıldır bu adam dinleniyorsa yüz yıl sonra da dinlenmeye devam edecektir. Ya kışı anarak ya da kışa söverek. O kadarını bilemem artık...
Ahlaken yanlış olsa da yaşanmıyor diyemediğimiz durumdur. Abisine aşık olan kızkardeşten, dayısına ya da teyzesine aşık olan yeğenden hatta kızına aşık olan babalardan bahsedebiliyoruz. Evet düşününce insanın midesi bulanıyor amam herhangi bir psikiyatriste sorduğunuzda bunları yaşandığını ve böyle pek çok kişiyle karşılaştığını söyleyecektir. Malesef ki bu tür olaylar yaşanmıştır ve yaşanacaktır da...
kesinlikle tabela, trafik ışığı gibi bilimum şeylerin altında duramamak ve altından geçememek. bir noktadan sonra hayatınızı kabusa çevirmeye başlıyor. Mesela en son kabataştan motora bindiğimde galata köprüsünün altından geçerken gözlerimi sıkı sıkı kapadım ve lanet olsun niye bindim ki diye kendime söylendim. evet işte bu kadar beter hale gelebiliyor.
eski şeytan filmini izlerken dolabın hareket etmesi sahnesinde arkadan iten adamın kıçını görebilmektir. Ya da poff diye dumanların içinden kaybolan kedinin yandan fırlayıp gittiğini farketmektir.
Marcel Proust Sodom ve Gomorra
Tolstoy Savaş ve Barış
Gerard Donovan Schopenhouer'ın Teleskobu
Rita Monaldi- Francesca Sorti imprimatur- secretum
Alev Alatlı Viva la Muerte
Zamanla üzerine sevilen şarkıların kaydedilerek daha faydalı amaçlar için kullanılabilecek kasetlerdi. Böylece bir sürü boş kasediniz varmış gibi olurdu.
Mesela ben oxford englishin kasetlerini birer birer böyle harcamıştım. Hala da saklarım kasetleri amadinleyecek kaset çalarım yok.
mimar sinan felsefe bölümüne yerleştirmiş olan sınav. istanbul felseef beklerken yaşadığım hayal kırıklığı anlatılamaz keşke ikinci öğretimi de yazsaymışım diyorum.
not: mimar sinan fen edebiyat hakkında bilgisi olan arkadaşlardan yardım istiyorum. korkuyorum...
aynı anda hem sinirden köpürüp hem ağzına birşeyler tıkıştırıp hem de ağlama safhasına gelip gözleri dolan hatunların ızdırabıdır efendim. Tecrübeyle sabittir.