mind of the lion
70 (misyonunun farkında)
onuncu nesil yazar 8 takipçi 12.49 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    gezi eylemcilerinin asıl amacı

    4.
  1. ulusal kanal

    141.
  2. divan otel'den 3g ile canlı yayın yapan, direnişte gerçekten ne olduğunu gösteren kanal.

    revire bile gazla müdahale yapılmakta, az önce bir kadın canlı yayında tüm samimiyetiyle rte'ye küfretti. bakalım rte bu çılgınlığa hangi noktaya kadar devam edecek.
    0 ...
  3. compress

    1.
  4. plato

    6.
  5. ing. platon, dile göre isim değiştiren şahıs.
    1 ...
  6. platon

    142.
  7. "savaşın sonunu sadece ölüler gördü." sözünün sahibi, felsefenin temelini atan insanlardan biri.
    0 ...
  8. i n f o r m a t i o n

    96.
  9. bir insan beyninin ne derece sapık düşüncelerle dolu olabileceğini #20035381 ile gözler önüne sermiş yazar.

    bu kuduruk düşünce tipini kabullenmiyorum, kabullenemiyorum, kabullenmek istemiyorum. insanları düşüncelerinden dolayı böylesine infaz edebilmek, ne kadar da basit geliyor size. ne kadar da basit geliyor size, düşünceleri için savaşmayı göze alabilmiş ve bu yolda hayatını kaybetmiş bir insanı, bu seviyedeki düşüncelerinizle amaçlarınıza alet etmek. ah be kardeşim acıyorum sen* ve sen gibilere, insanların taze acılarıyla dalga geçme cesaretini gösterebilenlere. solcunun ölümüne sevinen faşist sağcı zihniyetine acıdığım gibi sağcının ölümüne sevinecek faşist sözde solcunun zihniyetine de acıyorum merak etme.

    bu yazar ve #20035381 nolu entry hakkında daha çok şey yazamaz mıyım? yazabilirim elbette ama yazmayacağım be sözlük. susacağım çünkü yazdıkça dünyaya olan inancım, daha da ivmeli düşüşe geçiyor; zihnimin derinlerine doğru kazdıkça iyice soğuyorum bu zihniyetle beraber yaşamak zorunda bırakan hayattan. susmamam gerektiği halde sustuğum için bu defalık mazur gör be sözlük.
    1 ...
  10. lion fucker

    1.
  11. sözlük formatından bihaber entry yumurtlayan, nick seçimi nedeniyle alındığım yazar.

    (bkz: #20052137) (bkz: #20045964)
    0 ...
  12. nba league pass

    20.
  13. tüm dünyadaki basketbol takipçileri için internet üzerinden belirli bir ücret karşılığında nba maçlarını hd kalitesinde naklen yayınlayan sistem. belirli tarihlerde ücretsiz olarak da yayın yapmaktadır. bu sistemde istediğiniz maçı (isterseniz daha fazla maçı) istediğiniz zaman izleyebiliyor, maçı geri alabiliyor, butonlar yardımıyla istatistik takibi yapabiliyorsunuz. dolayısıyla nbaseverler için oldukça lezzetli bir sistem.

    sistemin en büyük eksisi ise kaan kural yorum ve anekdotlarından yoksun olmasıdır.
    0 ...
  14. tracy lamar mcgrady

    98.
  15. bundan 6 sene öncesine kadar hall of fame olmasa bile superstar düzeyinde oynamış basketbolcu.

    toronto raptor, orlando magic, houston rockets, new york knicks, detroit pistons, atlanta hawks, quindao eagles, san antonio spurs formalarını terletmiş, zamanında idol aldığım yıldız.

    1 numaralı formalarla hafızalara kazınmıştır. new york knicks'e takas olduğunda "3 points darfur" isimli bir kampanya nedeniyle 3 numaralı formayı seçmiştir.

    kişisel not: nasıl idol aldıysam adamı, arkadaşımdan "t-mac 3 numara olmuş" cümlesini duyduktan sonra gidip kafamı 3 numaraya vurdurmuştum. arkadaşlar arasında hala şakası yapılır.
    0 ...
  16. gezi parkı direnişinin asıl amacı

    6.
  17. tayyip'in de dediği gibi olay amaç artık bağcıyı dövmektir. öyle ki halk, akp diktatörlüğü döneminde sürekli ezilmiştir, türkiye ile adeta taşşak geçilmiştir ve artık vakit, dur deme vaktidir. çapulcu olarak nitelendirilen bizleri meydanlara iten sebepler de kısaca;

    - acısı taze reyhanlı patlaması, uygulanan sansür nedeniyle olan biteni yabancı medyadan öğrenmeye çalışmamız
    - sayısız yolsuzluk davası, satılmış medya sayesinde jet hızıyla değiştirilen gündemler
    - bakanlar tarafından yapılan şaşkınlıkla izlediğimiz harcamalar
    - iktidarın rant peşinde koşması
    - tayyip'in gemicikleri
    - yat lüks değildir söylemleri
    - sen, ben, biz, siz, onlar, solcular, marjinaller, mehape veya cehape zihniyeti... şeklinde halkı tabakalara ayırmak
    - izmir'i islamlaştırmak amacıyla açılmış sayısız kur'an kursu
    - diyanet işleri bakanlığının dudak uçuklatıcı bütçesi
    - cern yerine diyanet işlerine yatırım yapmak
    - kalkınmanın nüfusla gerçekleştiğini zanneden zihniyetin üç çocuk istemleri, "kadınlar hazır mıyız?" soruları
    - ülke genelinde sayısız tecavüz ve "bağırmamış, rızası var" şeklinde geçiştirilen tecavüz skandalları
    - tecavüz hamileliğinde doğan çocuklara devlet bakar açıklamaları
    - kürtaj yasası
    - ertesi günü haplarının yasaklanması konusu
    - alkol yasağının ilk adımı olan alkol düzenlemeleri
    - alkol ve tütün başta olmak üzere birçok tüketim ürününde görülebilecek, nereye gittiğini bilmediğimiz dudak uçuklatıcı vergiler ve bu vergilerin oranları
    - ösym kopya skandalları, sınavdan ailece alınan tam puanlar
    - 4+4+4 eğitim sistemi düzenlemesi
    - okullardaki eğitim sisteminin sadece sunnilere uygun olması
    - okullarda cemaat şirketlerince dağıtılan gıdalardan çocuklarımızın zehirlenmesi
    - imamların eğitimcilerden daha fazla maaş alması
    - tübitak faciaları
    - işsiz ya da asgari ücretle çaışan insan sayısına karşın açıklanan yıllık kişi başı gelir rakamları
    - seçimlere karışan usulsüzlük iddiaları
    - iktidar yandaşlığı yapmayan gazetecilerin ve yazarların tutuklanması
    - ucube denilen ve yıkılan sanat eserleri
    - fazıl say gibi bir sanatçının ülkeden adeta kovulması
    - yapılan sansür baskıları
    - polisin, muhaliflerin en küçük eylemine bile orantısız güç uygulaması
    - çarpık kentleşmeler, plansız şehirleşme hareketleri
    - sel nedeniyle samsun'da toki binalarında 11 kişinin can vermesi
    - trajikomik kaçak inşaat yasaları ve uygulamaları
    - mahkemelerde artık adalet diye bir şeyden bahsedememek
    - tüm devlet kurum ve kuruluşlarından sonra artık adalete de güvenin sarsılması
    - sayısız şehitimiz
    - mehmetçiğe kelle denilip dağdan inen teröristin halaylarla karşılanması

    üç nokta beş nokta uzar gider bütün bunlar, çok daha fazlası sayılabilir.

    olsun; adam duble duble yollar yaptı, hizmet getirdi. yetmez ama evet.
    8 ...
  18. 11 haziran 2013 gezi parkına polis müdahalesi

    58.
  19. tamamı ile gezi parkı direnişini karalamak amaçlı yapılan müdahaledir.

    ne idüğü belirsiz, molotof atan, polis midir provakatör müdür iktidarın maaşlı elemanı mıdır bilmediğimiz 300 kişilik bir topluluğu dağıtmak ve bu grupların astığı posterleri indirmek amacıyla alana o kadar polisi soktunuz ve tüm medya olan biteni canlı canlı gösteriyor.

    amaç, tamamı ile yine ortalığı germektir. amaç, işte gezi'de bunlar oldu diyerek kurnazca, ince düşünülmüş bir planla iktidarı kurtarmaktır. amaç, yapılan anonslarla ve gezi parkına dokunulmayacak açıklamalarıyla bakın biz haklıyız, polis haklı izlenimi yaratılarak kamuoyunu kendi tarafına çekmektir. amaç iktidarı ve polisi iyi ve masum gösterip 77 ilde destekçi bulmuş direnişini karalamaktır. tüm bunlar da 15 gündür sansür uygulayan tüm satılık medya kuruluşları tarafından insanların gözüne sokularak, "işte tu kaka direnişçiler, işte masum polis, işte masum vali, işte masum tayyip, işte masum iktidar" şeklinde gösterilecek ve devamında da tıpkı tayyip'in planladığı gibi kamuoyu direnişçilerden kendisine dönecektir.

    15 gün önce istanbul'u (dolayısıyla devamında türkiye'yi) kana bulayan hüseyin avni mutlu'nun ve iktidarın özürlerine, kötü polisten iyi polise dönüşüne, o anonslardaki yapay masumiyete biz kanmayacağız. biliyorum, direniş destekçileri kanmayacaktır fakat ya balık hafızalı halkımız? balık hafızalı türkiye düşünebilecek midir tüm bunları?

    alçakça planlanmış bir müdahaledir, tüm kanallarda canlı canlı yayınlanan bir iktidar propagandasıdır. eminim ak gençlik bu müdahaleleri ağzından salya akıtarak izlemektedir.

    o gruplar pkk yandaşı illegal gruplar olsa bile onlara yapılacak operasyon, bütün türkiyedeki direnişi karalamayacak bir operasyon olmaydı.
    1 ...
  20. samsun ağzı

    11.
  21. plaka kodu elli beş, en meşhur caddelerinden biri elli altılar caddesi olan şehrimin ağzıdır.

    bilindiği gibi uzun "e" harfi meşhurdur, ağza yaya yaya söyleriz ama bütün e harfleri uzatılmaz. örneğin "televizyon, beş" kelimesinin telaffuzu normal yapılırken "elli, renkli, benzin, benzer, emre, cennet, zengin" gibi birçok sözcükte farklılık görülür. abartıldığı gibi "ea" şeklinde söylenmez. örneğin, "benzer" kelimesindeki ilk hecedeki "e" harfi, ikinci hecedeki "e" harfi gibi kullanılır."cennet" kelimesinde ise ilk "e" garipleşir. "ealli beaş" şeklinde bir şey yoktur.

    "az" ve "daa" sıkça kullanılır. ikisinin de türkçe'de eş anlamlısı yok sanırım. ikisi de istek amaçlı, ünlem gibi kullanılır. sanılanın aksine her cümleye "daa" eklenmez.

    "az bi gel daa" çok sık kullanılır.
    "anne su getir daa"
    "az rahat dur"
    "az bak az bak"
    "az bi sal daa" gibi...

    "ahmet böyle dedi daa" gibi bir şey yoktur.
    "onu nereden buldun daa" gibi bir şey de yoktur.

    "saat altı olsun da ondan sonra başlarız." cümlesindeki "de/da"yı yukarıdaki "daa" ile karıştırmamak gerekir.
    1 ...
  22. hiperkolesterolemi

    1.
  23. kan kolesterol düzeyinin yüksekliği.
    0 ...
  24. yoksulluk

    25.
  25. tıp literatüründe koroner kalp hastalığı risk etkenleri arasında geçen madde.
    0 ...
  26. nerde dinsiz varsa gezi parkına destek vermesi

    11.
  27. dinsizler, değerleri ve düşüncüleri herhangi bir toplumsal ya da global norm altında ezilmeden ve bunların baskısı altında kalmadan özgürce sorgulayabilen kişiler olduklarından doğal karşılanması gereken olay. açmazlar karşısında bir bildiği vardır demeden ve bir düşünceye, bir kişiye tapmaksızın bu açmazları fikir ve düşünceleriyle yanlışlarını doğru yapmadan tartabilen ve tepkisini ona göre koyabilen dinsiz kişilerin de herhangi bir düşüncenin fanatikliği altında ezilmeksizin baskılardan, her fırsatta gariban edebiyatı yapılmasından, yolsuzluklardan, yozlaşmışlıktan sıkılmalarıyla vuku bulmuş hadisedir. özgürce düşünebilme yetisi olan her vatandaş gibi dinsizler de tepki vermişlerdir.

    istisnaların kaideyi bozmaması koşuluyla doğru bir önermedir.
    0 ...
  28. ak gençlik

    49.
  29. (#19946795) numaralı entry'me pek bir içerlemiş, pek bir sinirlenmiş topluluk, sürü.
    1 ...
  30. evlerinde zor tuttuğumuz bir yüzde 50 var

    126.
  31. o yüzde elli sokağa inerse camdan makarna ve kömür atın, alıp hemen uzaklaşırlar. ayrıca yanında göt de verirler, ereksiyona gelmeyin.
    11 ...
  32. polis

    401.
  33. recep tayyip erdoğan'dan aldığı emirlerle son günlerde bolca bok yemiştir.

    detaylandırırsak:

    -barikatın önündeki göstericiyi hedef alıp tüfeği aracılığıyla biber gazı atma, isabetli vuruşun ardından diğer polis arkadaşlarına koşarak sevinme.

    -barikatın arkasında saklanın protestocuyu isteyerek ya da istemeyerek panzerle ezme. (iki farklı amatör kamera tarafından çekilmiş görüntüleri izlemeyen kalmamıştır herhalde)

    -sokakta bir lokantada yemek yiyen herhangi bir protesto ile uzaktan yakından alakası olmayan bir vatandaşa tokat atıp oradan hızlı adımlarla uzaklaşma.

    -izmir'de gruptan kopmuş protestocuyu ekipçe linç etme. (saymadım ama yaklaşık 10 adet çevik kuvvet)

    -beşiktaş'ta portakal gazı olarak bilinen kimyasal gazı kullanma.

    -taksim meydanı'nda tomaya tekme ve yumruk atan adamın yüzüne tazyikli sıkma. (bu adamın öldüğü söyleniyor ama net bir bilgim yok yanıltmak istemem.)

    -apartmanın camını kırıp ardından protestoculara hareket çekme.

    üç nokta beş nokta uzar gider bu maddeler.

    not: saydığım maddelerin hepsi görüntülenmiş olaylardır. uydurmaca olduğunu düşünenler internette birazcık arama yapabilir. sadece amatör kameralarca şans eseri görüntülenebilenleri izleyebiliyoruz, görüntülen(e)meyen kısmı da az çok tahmin edebilirsiniz. ölü, yaralı sayısına falan girmiyorum zaten.
    3 ...
  34. recep tayyip erdoğan

    10893.
  35. halkın isyanı karşısında son günlerdeki konuşmalarında saçmalamaktan beyni yanan insan
    1 ...
  36. biber gazı

    128.
  37. ülkemizde ithalatı 2001 yılında 13, şu anda ise 628 ton olan silah.
    3 ...
  38. v for vendetta nın yan etkileri

    1.
  39. maskesi bu etkilerden bir tanesidir.

    tamam filmi ve felsefesi güzel de her yerde karşımıza çıkan maskeler hemen bitmeli. film çevrileli kaç yıl olmuş, hala kongrenin maskeli partisine v for vendetta maskesiyle gelen adam var.
    1 ...
  40. dayı

    81.
  41. ne yazık ki hiç tanışma fırsatı bulamayacağım, adını gururla taşımaya çalıştığım, annemle babamın düğünü öncesi askerden dönerken trafik kazasında yaşamını yitiren, ailenin 4 çocuğundan en küçüğü. konusu neredeyse hiç açılmasa da aile için tam bir felaket hikayesidir dayımın ölümü.

    anneannem ve özellikle büyükbabam tek erkek çocuklarının anısını benimle yaşatmaya çalışırlar hissederim. ne zaman yanlarına gitsem artık gözleri görmeyen, beni sadece sesimden ve sarılışımdan tanıyabilen büyükbabam bana ayrı sarılır bilirim. nemli gözler ve titreyen göğsüyle uzun uzun, doyasıya kucaklar beni... oğlunun hasretini en küçük torununu koklayarak gidermeye çalışır her ne kadar burnu koku almasa da...

    ah be dayı o trafik kazası hiç olmasaydı keşke. burada olabilseydin, büyükbabam bana her sarıldığında içindeki o yarım kalmışlığı hissetmeseydim, büyükbabamın ağzından 'ölsem de bir an önce dayını görebilsem.' cümlesini hiç duymasaydım...
    2 ...
  42. peygamber

    73.
  43. yetişkin insanların inandığı masalların ana karakterlerini niteleyen sıfat.
    (bkz: noel baba)
    (bkz: diş perisi)
    3 ...
  44. david rockefeller

    16777209.
  45. ABD'li bankacı iş adamı. söyledikleriyse düşündürücü.

    ""-TÜRKiYE'YE ADNAN MENDERES ZAMANINDA "MARSHALL YARDIMI" iLE EL ATTIK

    Mesela Türkiye’yi ele alalım. Türkler de yıllar boyu komünizme karşı savaşmıştır. 1950’lerde ülke yönetimine bize desteğimizle Adnan Menderes gelmişti. Aslında Menderes bizimle başta gayet güzel bir diyalog kurmuştu. Bizden seçimde aldığı destek karşılığında, Marshall yardımı adı altında devamlı borç alıyor ve ülkesinde yatırımlar yaparak sanayi yapısını geliştiriyordu. Fakat o kadar plansız ve programsız harcama yapıyordu ki ödeme günleri geldiğinde, bizden, borç ödemek için tekrar tekrar borç istemeye başladı. Biz de kendisinden ülkesini yabancı sermayeye açmasını ve bizim şirketlerimize özel imtiyazlar tanımasını, diğer bir deyişle Osmanlı imparatorluğu’na dayatılan kapitülasyonlar benzeri şeyler talep ettik Menderes bize bunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğini söyledi ve bizden uzaklaşamaya başladı. Ülke insanı ilk defa asfalt yollarla tanışıyor, fabrikalar arka arkaya dikiliyordu. Ülkenin çoğunluğu Müslüman olduğu için ülkenin her yerine camiler yaptırıyordu. Menderes bu şartlarda iktidarda ki yerini uzunca bir süre için, sağlamlaştırdığını sanıyordu. Bir darbe ile bu işe bir son verildi ve sonunun öyle bitmesini istemediğimiz halde, çalışma arkadaşlarıyla beraber idam edildi. Sadece CELAL BAYAR kurtuldu, çünkü bir MASONDU ve yakın arkadaşı Papa Roncalli ya da diğer adıyla 23. John, Vatikan’ın baskısıyla onu idamdan kurtardı.

    -1980 DARBESi BiZiM iSTEKLERiMiZ DOĞRULTUSUNDA YAPILDI

    Aynı ülkede gerçekleşen 1980 darbesi de bizim isteklerimiz doğrultusunda yapıldı. O zamanlar ülkede bir solcular, bir sağcılar iktidara geliyor ve bizim isteklerimiz doğrultusunda ülke ekonomisini yönlendiriyorlardı. Fakat Amerika ve Avrupa’da gelişmiş ülkelerin piyasaları doyuma ulaşmışlar ve biz yeteri kadar mal satamaz olmuştuk. Bunun üzerine diğer az gelişmiş ülkelere uyguladığımız planı onları da uygulamak istedik ve serbest piyasa ekonomisine geçmelerini ve ithalatın serbest bırakılmasını talep ettik. Bu istediğimizi kabul etmiş görünüyorlar, fakat işi uzatıyorlardı.

    -BiNLERCE TÜRK GENCi UYDURMA iDEOJiLER UĞRUNA CAN VERDi

    En sonunda bu ikilem yine bildiğimiz yollarla, Ordo Ab Chaos ile çözüldü. Yani önce kaos, sonra düzen. Provokatörlerimiz aracılığıyla sağ ve sol ideoloji kavgaları başlatıldı. Aslında başında onay vermiş gibi göründüğümüz Kıbrıs Savaşı’ndan sonra ülkeye uygulanan ambargo sayesinde halk canından bezmiş, ülkede yağ ve tuz bile bulunamaz olmuştu. Karaborsacılar zenginleşirken halk iyice sefalete düşmüştü. Ülkeye gönderilen provokatörlerimiz için bu halkı kışkırtmak hiç zor olmadı. Ülke halkı sağcı ve solcu olarak iyiye bölündü ve çatışmaya başladılar. Olaylar öyle bir dereceye geldi ki, hergün elli-altmış kişi sokak çatışmalarında ölmeye başlamıştı. Bütün ülke terör korkusu altında eziliyordu. insanlar akşamları sokağa çıkamaz olmuştu. Her an bir serseri kurşuna hedef olmak vardı. Binlerce Türk genci uydurma ideolojiler uğruna can vermişti. Hükümetler birbiri arkasına iktidara geliyor fakat olayları önleyemiyorlardı. Sonra darbe geldi ve bütün olaylar bıçak gibi kesiliverdi. Zavallı ülke halkı bu sözde başarıyı darbenin bir neticesi olarak gördüler. Çünkü nihayet terörizm sona ermiş, ülkeye huzur gelmişti. Aslında provokatörlerin görevi bitmiş, sahneden çekilmişlerdi. Burada oynanan oyun, halkı umutsuz ve çaresiz bir duruma düşürmek ve onlara bir “kurtarıcı” sunmaktır; ondan sonra bu kurtarıcı ne yaparsan yapsın hemen kabullenecektir.

    -ÖZAL, iSTEKLERiMiZ DOĞRULTUSUNDA KAPILARI SONUNA KADAR AÇTI

    Askeri hükümet bir süre devlet yöneticiliği yaptı ve bizim belirlediğimiz bir kişiye yönetimi devretti. Bu Turgut Özal’dı. Özal, tam da bizim isteklerimiz doğrultusunda ülkenin kapılarını bize sonuna kadar açtı. Bizim şirketlerimiz bu bakir piyasaya kurtlar gibi saldırdılar. ilk önceleri fiyatları çok düşük tutarak yerli sanayinin rekabet gücünü düşürdüler. Ülke artık Amerikan ve Avrupa yapımı mallarla dolmuştu. Sanayi şirketlerimiz stoklarını eritirken finans şirketlerimiz de ülkeyi artan ithalatı karşılayabilmeleri için yüksek faizlerle borç yatağına sürüklüyorlardı. Böylece, gelişmekte olan ülkeler olarak adlandırdığımız bu ülkelerin hemen hemen hepsinde uygulanan ve 80’li yıllarda başlatılan bu proje ile, bütün ülkeler, hem bizlerden aldıkları mallarla sanayi şirketlerimizi zenginleştirmeye devam ediyorlar, hem de bu malların karşılığı olan ödemelerini yapabilmek için bizim finans şirketlerimizden aldıkları yüksek faizli kredilerle, her sene artan bir borç batağına sürükleniyorlar.

    -TÜRKiYE'DE PARA iTiBAR GÖRDÜ, ARKADAŞ, DOST, AiLE GiBi KAVRAMLAR UNUTULDU

    Bu arada, Özal bütün bunların yapılabilmesi için gereken kanunları yavaş yavaş çıkarmıştı. Bu ülke vahşi kapitalist sistemle o kadar çabuk uyum sağladı ki, bizim bile düşünemediğimiz hayali ihracat gibi vurgun yöntemleri keşfettiler. insanlar artık en kısa ve en kolay yönden servet yapmanın peşine düştüler. Rüşvet, devlet bankalarının çeşitli entrikalarla soyulmaları, banker skandalları birkaç örnek. Arkadaş, dost, aile gibi kavramlar unutuldu ve sadece parası olanlar itibar görmeye başladı. Bu arada, yerli sanayi can çekişiyor, küçük işletmelerden başlayarak yavaş yavaş büyük işletmelere doğru bir iflas dalgası yayılıyordu. Devlet işletmeleri ise bizim istediğimiz yöneticilerin atanmaları sağlanarak zarar ettiriliyordu. Sonunda bu işletmeler ya kapatılıyor, ya da özelleştirme hikayesiyle, ucuz fiyatlarla şirketlerimiz tarafından ele geçiriliyordu.

    -"KÜRT DEVLETi PROJESiNi" HAYATA GEÇiRMEK iÇiN ÖNCE ÖRGÜT YARATTIK

    Beyni yıkandığı için temiz hayallerle işe başlayan Özal, sonunda bu sistemin gerçeklerini görerek kendisini de kapitalizmin çarklarına kaptırdı. Ailesini ve yakın çevresini zengin etmeye başladı. Öyle bir duruma geldiler ki Özal’ın çevresinde prens ve prensesler ortaya çıkmaya başlamış, biz ülke monarşizme dönüyor diyerek kaygılanmaya başlamıştık. Aslında tam bir komedi oynanıyormuş. Her neyse, ülke insanının tepkisini ölçmek için kendisinden Kürt devleti fikirlerinden bahsetmesini istedik. Fakat bu düşünceler kendisine pahalıya maloldu. Biz de Kürt devleti projemizi hayata geçirmek için *** denilen bir örgüt yaratıldı. Bu örgütle uğraşmak ülke ekonomisine çok büyük zarar verdi ve şu anda koskoca Osmanlı imparatorluğu'ndan geriye kalan bir avuç toprakta varlığını sürdüren Türkiye, bizim hiçbir istediğimiz geri çevirecek durumda değil. Sanırım yakın gelecekte topraklarından biraz daha, bir süre sonra da bizim için hala geçerli olan Sevr Antlaşması uyarınca hemen hemen tamamından fedakarlık etmek zorunda kalacak.

    -TÜRKiYE BiZiM iÇiN ÇOK ÖNEMLi... SU KAYNAKLARININ ÖNEMLi BiR KISMI BURADA

    Rockefeller de sözü devralarak başlıyor;

    Türkiye hakkında biraz daha durmak istiyorum; çünkü dünyadaki en stratejik konumdaki ülkedir ve bizim için çok önemlidir. Nedenlerine gelince:

    Bir kere Büyük israil Devleti topraklarının su kaynaklarının önemli bir kısmı şu anda Türkiye’ye aittir.

    ikincisi, Müslüman ve demokratik bir ülke olarak bu konuda öncü bir ülkedir. islamiyeti yıkmak istiyorsak önce Türkiye’den başlamalıyız.

    Üçüncüsü, Avrupa ve Asya arasında bir köprü durumdadır. Maden, petrol, doğalgaz gibi zengin yer altı kaynaklarına sahip Ortadoğu ve Kafkasya’ya hakim olmak istiyorsak bu ülke elimizin içinde olmalıdır. Ortadoğu hemen hemen elimizde sayılır. Kafkasya ve Orta Asya’daki diğer Türk devletleri de yakında darbelerle kargaşaya boğulacaklar ve avucumuzun içine düşecekler. Bu Türkler aslında birleşip bir araya gelseler karşılarında hiçbir güç duramaz. Bu yüzden böyle bir olasılığa karşı, ajanlarımız her an tetikte bekliyorlar. Türk devletlerinde kilit mevkilerdeki adamlarımız, aralarında en ufak bir yakınlaşma sezdiklerinde hemen istikrarı bozacak olaylar ve darbelerle bunu önlüyorlar.

    -EN ÖNEMLiSi, TÜRKLER MEDENiYETiN BEŞiĞiDiR VE KÖKENLERi SÜMERLERE KADAR DAYANIR

    Dördüncüsü, ülke bor madenleri bakımından dünyanın en zengin ülkesidir ve bu maden dünyada yakın bir gelecekte, petrolden bile daha önemli bir hale gelecek.

    Beşincisi ve belki de en önemli olanı Türkler medeniyetin beşiğidir. Türkler, Milattan Önce 4.000’lerde Orta Asya’da yaşayan büyük bir felaketten sonra yaşadıkları yerleri terk edip, Mezopotamya’ya ve Rusya üzerinden Avrupa’ya gelen Aryanlar, yani dünyadaki en medeni olarak kabul ettiğimiz Ari Irk’tandırlar ve Avrupa’daki Finliler, Macarlar gibi bazı uluslar Türk kökenlidir. Ayrıca Anadolu’da büyük uygarlıklar kuran Hititler ve Asurlular’ın da Türk kökenli olma ihtimali yüksektir.

    Milattan Önce 3.500 yıllarında Mezopotamya’da yaşamış olan Sümerler ilk yazıyı bulan, toplumda adaleti sağlamak için ilk yasaları çıkaran ve mahkemeleri kuran, ilk para kullanan ve vergi toplaya, ilk okul açan ve tekerleği bulan ulustur: yani dünya medeniyetinin başlangıç noktasıdır ve soyları tarihçilerimizin araştırmalarına göre Türk kökenli insanlardır. Çünkü Sümerler o bölgenin yerli halkı değildirler; yani göçebedirler ve tarihçilerimizin araştırmalarına göre “kız” manasına gelen “kır” kelimesi, “öküz” manasına gelen “ökür” kelimesi gibi bugüne kadar çözülebilen 1000 civarında Sümerce kelime ve “Ayağını yere sıkı bas, Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır, Sel gibi silip süpürmek, Yağ gibi erimek” gibi yüzlerce atasözü bugün Türkçe’de kullanılmaktadır. Sümerlerin Ay Tanrısı’nın simgesi olan “Yarımay”, bugün Türk bayrağında kullanılmaktadır. Roma ve Yunan medeniyetleri Sümerlerden oldukça fazla faydalanmışlardır; mesela yapılarındaki süslemeleri ve Tanrıları Sümer tapınaklarından gelir.

    Fakat biz bunu örtbas etmek için, Milattan Önce 2.000 yıllarında, yani Sümerlerden 1.500 yıl sonra başlamış olmasına ve Yunan medeniyetini, dünyadaki ilk medeniyet olarak dünyaya tanıttık. Daha da ilginç olanı, Yunanlılardan önce Mısır Medeniyeti başlamıştır; ama onlar da ancak Sümerlerden 1000 sene sonra piramitlerini yapabilecek uygarlık düzeyine gelebilmişlerdir. Mayalar ve iknalar; Sümerlerden 2000 sene sonra ziguratlarını aynı biçimde yapmışlardır.

    -MEDENiYETiN BEŞiĞi OLARAK TÜRKLERi KABUL EDEMEZDiK, BU MiRASA EL KOYMALIYDIK

    Medeniyetin beşiği olarak Türkleri kabul edemezdik; tam aksine binbir entrika ile bu kültür miraslarına el koyarak biz onları bütün dünyaya barbar, hak hukuk tanımayan bir toplum olarak tanıttık ve bunda da oldukça başarılı olduk. Sümer Kralları Urukagina ve Urnammu, çok tanrılı bir toplum kurarak, insanlar arasında adaleti sağlamak ve haksızlıkları önlemek için yasalar çıkararak, çağımız toplumlarına öncü olurlarken, bugün tek tanrılı bir toplum olan Türkiye’de bizim çalışmalarımız sonucu, fuhuş, rüşvet, hırsızlık, haksız kazanç ve gelir dağılımı aşırı düzeylerdir.

    Aslında insanlar tarih kitaplarını açıp okusalar, bütün gerçeği görecekler ama insanoğlu için duyduğuna inanmak yeterlidir, okumak çok zor gelir.

    Ben de o ana kadar en medeni ulus olarak ingilizleri görüyordum. Duydukları hiç hoşuma gitmeyince konuyu değiştirmek istedim.

    -OSMANLI'YI YIKMAK ZOR OLMADI

    “Dünya ülkelerini nasıl ele geçirmeyi düşünüyorsunuz?” diye sordum. Rothschild kendimden emin bir tavırla konuşmayı sürdürdü.

    Rothschild: Sana tarihten örnekler vererek gücümüzü göstermek istiyorum; Birinci Dünya Savaşı, Avrupa’da bize karşı olan imparatorlukları dağıtmak ve en önemlisi Osmanlı imparatorluğu’nu parçalayarak Ortadoğu’daki petrol yataklarını ele geçirmek ve israil devletinin yolunu açmak için çıkarılmıştı. israil devletinin kurucusu sayılan Theodor Herlz, o zamanki Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’e giderek, bizim ailemizin desteğiyle Filistin topraklarını satın almak istedi. Fakat padişah bize karşı çıktı. Bizim için Osmanlı imparatorluğu’nu yıkmak çok zor olmadı. Çünkü padişahlar genellikle Türk kadınları yerine, fethettikleri ülkelerden köle olarak getirdikleri başka din ve ırklara mensup kadınlarla evleniyorlardı. Tabii Hürem Sultan gibi bu kadınlar zamanla ülke yönetiminde söz sahibi oldular ve kendileri gibi yabancı kökenli adamlarıyla bizim istediğimiz gibi, ülkeyi yıkıma götüren bir şekilde yönetmeye başladılar. Padişahlar ise devlet yönetiminin emin ellerde olduğu düşüncesiyle zevk ve sefaya dalmışlardı. Bu da Osmanlı’nın çöküş devrini başlattı. Mason örgütleri tarafından kışkırtılan insanların çıkardıkları isyanlarla topraklar kaybedilmeye başlandı. Hazine plansız harcamalarla tüketildi. Savaş sonunda hedefimize ulaşmamıza az kalmıştı; ama Atatürk adında bir lider ortaya çıkarak planlarımızı bir süreliğine ertelememize neden oldu. Tabii ki sonuçta bizim finans ve silah sanayi şirketlerimiz servetlerini onlarca kez katladılar. I. Dünya Savaşı sonunda Monarşizm tez olarak, Demokrasi antitez olarak, Komünizm’i yani sentezi oluşturdu.

    -HiTLER, BiZiM TARAFIMIZDAN GETiRiLDi, ÇÜNKÜ BURADAKi YAHUDiLER iSRAiL DEVLETiNi KURMAYA YARDIMCI OLMADILAR

    ikinci Dünya Savaşı’nın asıl sebebi şu an olduğu gibi dünyada başlayan ekonomik krizlerdi; diğer bir önemli neden ise Diaspora’nın yani kutsal topraklar dışında yaşayan Yahudilerin, yeni israil devletini kurmaya yardımcı olmamaları ve bu ülkeye dönmeyi kabul etmemeleriydi. Hitler’in bulunduğu mevkiye gelmesi ve Alman ulusunu büyülemesi, yine bizim tarafımızdan aldığı mali yardımlar sayesinde olmuştur. Harriman, Guaranty tröstü gibi Amerikan finans devleri, Alman çelik kralı Thyssen’ın mali yardımları ve Thule Örgütü’nün desteğiyle Hitler, dünya savaşı başlatacak güce erişiyordu. Bu iş için Hitler seçilmişti; çünkü Yahudilerden nefret ediyordu. Sebebi ise, babaannesi o zamanlar zengin bir Yahudinin yanında hizmetçi olarak çalışıyordu ve babaannesi bu Yahudi patronu tarafından hamile bırakılmış, durumdan haberdar olan evin hanımı tarafından evden kovulmuştu. Babaanne kucağında bir bebek ile, yani Hitler’in babasıyla, başka bir iş bulamayınca koyu Katolik olan baba evine geri dönmüştü. Hitler zamanla bu gerçeği öğrenmiş, Yahudilere kin duymaya başlamıştı. israil topraklarına dönmemekte ısrar eden Yahudileri korkutmak amacıyla birkaç katliama izin verildi ve söylenenden çok daha az kişinin öldüğü bu katliamlar kullanılarak sözde milyonların yok edildiği Yahudi katliamı senaryoları üretildi. Şimdi aynı katliam senaryosu Ermeni Soykırımı adı altında Türklere uygulanmaktadır. Bu saçma soykırım masalı Türklere yüklenecek ve böylece Türkiye yüz milyarlarca dolar tazminat ödemek zorunda kalacak. Bu da Türk ekonomisi için büyük bir darbe olacaktır.

    -ATOM BOMBASI, YAHUDiLERiN YAŞADIĞI ALMANYA'YA ATILAMAZDI, BU NEDENLE JAPONYA KIŞKIRTILDI

    Almanlar’dan nefret eden o zaman ki Siyonist başkanımız Einstein’ın Amerikan Başkanı Roosevelt’e bir öneri mektubu göndermesiyle atom bombası çalışmaları Manhattan Projesi altında başlatılmış ve kısa sürede sonuç alınmıştı. Ama bir sorun vardı, bu bomba çok güçlüydü ve deneme yapılabilmesi için Amerika’nın halkın desteğiyle savaşa girmesi gerekiyordu. Ayrıca Alman şehirlerinde çok sayıda Yahudi yaşıyordu; bu ülkeye atom bombası atılamazdı. Japonlar kışkırtıldı ve daha önceden haber alınmasına rağmen, halkın duygularıyla oynanarak desteğinin kazanabilmesi için yüzlerce Amerikan askerinin ölmesiyle sonuçlanan Pearl Harbor baskınına göz yumulmuş ve bu sorun da aşılmış oluyordu.

    -iSRAiL DEVLETi, ROTSCHILD AiLESi'NiN CÖMERT MALi DESTEĞi iLE KURULDU

    Ve böylece Büyük israil imparatorluğu’nun temelini oluşturan israil Devleti 1948 yılında Rotschild Ailesi’nin cömert mali desteğiyle kuruldu. Ordo Ab Chaos yine işe yaramıştı. Bu arada savaşta iflas eden ülkelerin ekonomilerinin düzeltilmeleri için Harriman, Rockefeller, Vanderblit ve Rothschild finans kurumlarından aldıkları borç paralar devreye giriyordu.

    -SOVYETLER BiRLiĞi'NE YETERi KADAR ÜLKE TAHSiS EDiLMiŞ, MALi DESTEK VERiLMiŞTi

    Sovyetler Birliği, Hegel Diyalektiği gereği bir karşıt güç yaratılması gerektiği için, Amerikan International Barnsdall Corporation şirketinin verdiği ekipman ve yine Amerikan W.A Harriman Company ve Guaranty Tröstü tarafından verilen mali desteklerle petrol kuyuları ve maden yatakları açarak, ekonomisini geliştirdi. Bu arada dünya ülkeleri komünizm ve kapitalizm arasında seçimlerini yapmaya başlamışlar; Sovyetler Birliği’ne kapitalizmi savunan bizlere karşı eşit bir güç oluşturması ve bu oyunun sürdürülebilmesi için yeteri kadar ülke tahsis edilmişti.

    -ÇiN, HENÜZ KONTROL EDEMEDiĞiMiZ BiR ÜLKE AMA ABD EKONOMiSiNE KATKISI BÜYÜK

    Çin ise Amerikan Bechtel Corporation’ın verdiği teknoloji ve beyin gücüyle süper bir güç haline geldi. Bu ülke henüz kontrol edemediğimiz, dünyadaki tek ülke. Fakat Amerikan ekonomisine büyük katkıda bulunuyorlar; çünkü iş gücü çok ucuz, ayda 30 dolara çalışacak işçi bulmak bizim ülkelerimizde patronların en tatlı rüyası olurdu.

    -ViETNAM, KORE, KAMBOÇYA, TAYLAND, ENDONEZYA, AFGANiSTAN, iRAN-IRAK, YUGOSLAVYA SAVAŞ ENDÜSTRiSi'NiN DENEME VE GELiŞMESiNE YARADI

    Size dünyadan kısa örnekler vererek konuşmamıza devam edeceğim; Vietnam savaşında, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği silah endüstrileri, yeni imal ettiği silahları deneme fırsatı bulmuştu ve silah sanayisini canlandırmak için devlet, eskileri kullanarak elden çıkarmıştı. ‘Agent Orange’ adlı kimyasal silah ile bu zehirin bitkiler üzerinde ölümcül etkileri görülmüş oldu. Bir ülke ekonomisi batağa sürüklendi.

    Kore savaşı ile bu ülke iyiye bölündü ve kalkınma hayalleri suya düştü. Böylece ülke ekonomisi tahrip edildi. Ayrıca bu ülkede mikrop bombaları ve dioksin gibi çeşitli zehirler ile biyolojik savaş denemeleri yapıldı.

    Kamboçya’da Amerika ile ticaret yapmayı reddeden lider Sihanuk 1970 yılında bir darbe ile devrildi ve yerlerine ülkeyi kaosa sürükleyen Pol Pot ve Kızıl Kmerler geçirildi.

    Tayland’da yine ülke yönetimi devrilerek yerine diktatörlük rejimi kuruldu. Ülke ekonomisi yıllarca bize çalıştı.

    Endonezya devlet başkanı Suharto 1957-58 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri’nin verdiği silahlarla Doğu Timor’u işgal etti ve yıllarca sürecek bir kaos yarattı, binlerce insan öldü.

    Afganistan savaşı Ruslara silah sanayisini geliştirmek için büyük fırsatlar sunmuştur. Biz de yeni üretilen silahların etkilerini deneyebilmek için büyük bir fırsat yakalamıştık. Ayrıca ülke çok zengin yer altı kaynaklarına sahiptir. Afganistan yönetimi şu anda tamamen bizim kontrolümüz altındadır.

    iran-Irak savaşı Saddam’a büyük vaatler yapılarak başlatıldı. ilk iş olarak birbirlerinin petrol kuyularını ve tesislerini bombaladılar. Tabii sonunda petrol zengini bu iki bizlerden daha fazla silah satın alıp savaşı kazanabilmek için ülke ekonomilerini iflas ettirecek düzeye getirdiler. Sonuçta bütün şehirleri ve petrol tesisleri yine bizler tarafından yeniden kurulacaktı. Bu de yine bizlerden daha fazla borç almakla mümkün oluyordu.

    Saddam dolduruşa getirilerek başlatılan 1990 yılındaki Körfez savaşı, ile ırak ekonomisi bir kez daha çökertildi; Kuveyt’i tekrar inşa etmek için milyarlarca dolarlık iş bağlantıları yapıldı; Amerikan askerleri bölgeye ilelebet yerleşti. Bu savaşta test amacıyla tüketilmiş uranyum bombaları kullanıldı. Bu bombalar, etkisi yıllarca sürecek radyoaktif maddeler yayarak bölgedeki yüz binlerce insanın, tabii bu arada bizim askerlerimizin de ölmesine yol açtı, hala da insanları öldürmeye devam ediyorlar.

    1990 Yugoslav savaşında salkım bombaları kullanıldı. Bu teknoloji harikası bombalar yere yaklaştıklarında yüzlerce küçük bombalara ayrışıyorlar ve yere düştüklerinde hala patlamamış olanlar her zaman aktif birer bomba olarak kurbanlarını bekliyorlar.

    Rotthschild konuşmasına “Bu ülkelerin şimdi tamamen bizim kontrolümüz altında olduğunu sanırım söylememe gerek yok” diyerek ara verdi. Onun kaldığı yerden Rockefeller devam etti.

    -ZAiRE, ÇAD, YEMEN, GUATEMALA, ŞiLi, BREZiLYA, DOMiNiK, SOMALi, PANAMA, EL SALVADOR, BOLiVYA, EKVATOR, PERU, URUGUAY, ANGOLA'DAKi SAVAŞLAR VE DARBELER BiZiM PLANLARIMIZDI

    Zaire devletinin başına CIA destekli bir darbe ile 1965 yılında geçen Mobutu, George Bush’un deyimiyle Afrika’daki en iyi adamımız oldu.

    Çad Hükümeti 1982 yılında bir darbe ile devrildi ve yerine diktatör Hissen Harbe geçirildi. Bu geçiş sırasında on binlerce insan öldü.

    Yemen 1990 yılına kadar iki ayrı devlet halinde uzun yıllar birbirleriyle savaştılar. Bizim şirketlerimiz zenginleşmeye devam ettiler.

    Guatemala’da hükümet, komünist rejim tehlikesi bahane edilerek CIA yardımıyla 1953 yılında devrildi ve bugüne kadar bizim tayin ettiğimiz askeri hükümetlerle ülke sonsuz bir kargaşa içinde yönetilmektedir.

    Şili’de General Pinochet, 1973 yılında iktidarı ele geçirerek, yıllarca bizim isteklerimiz doğrultusunda ülkeyi yönetti. Amerika Birleşik Devletleri’ne aktardığı milyarlarca dolarla ülke ekonomisi bataklığa sürüklendi. Ülke insanları sefalet içinde yüzerken, bizler daha zengin olduk.

    Brezilya da komünizmden kurtarılan bir diğer ülkeydi. Ülke yönetimi 1964 yılında bir darbe ile devrildi, ülke Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Amerika’daki en güvenilir müttefiklerinden biri oldu.

    Dominik Cumhuriyeti, aynı şekilde 1963 yılında bir darbe ile bizim istediğimiz yöneticilere kavuştu. Ülkenin serveti bizlere aktı.

    1990’lı yıllarda Kolombiya’da uyuşturucu ile mücadele etmek maskesi altında ülke yönetimi ele geçirildi. CIA bu ülkeden gelen uyuşturucu parasıyla dünyanın çeşitli ülkelerindeki operasyonlarını finanse ediyor.

    Fiji, Grenada, Panama, Somali, El Salvador işgal edildi. Sarin, hardal gazı gibi sinir gazları halk üzerinde denendi. Yüz binlerce insan öldü ve hala ölmeye devam ediyor.

    Bolivya, Gana, Ekvator, Haiti, Filipinler, Peru, Uruguay, Angola, Seyşel adaları gibi üçüncü dünya ülkelerinde yapılan darbeler ve karışıklıklar hep bizim planlarımızın bir parçasıydı.

    -BÜTÜN ÜLKE YÖNETiMLERiNi KONTROL ALTINDA TUTUYORUZ, AKSi HALDE TERÖR OLAYLARINI DEVREYE SOKUYORUZ

    Avrupa ülkelerinde kurulan italya Gladio’su benzeri istihbarat örgütleri sayesinde, bütün ülke yönetimlerini kontrol altında tutmaktayız.

    istanbul’daki sinagoglara yapılan saldırılar ve Madrid’deki tren bombalama olayları, bu ülkelere bizim isteklerimizi görmezden geldiklerini hatırlatmak için yaptırıldı.

    New York ikiz Kuleler, Pentagon saldırıları, Kenya ve Suudi Arabistan’daki bombalama olayları ise tamamen bizim planlarımız doğrultusunda icra edildiler.

    Ben “dünyada el atmadıkları başka ülke kaldı mı acaba” diye düşünüyordum. Rockefeller böyle beni şaşkınlığa uğratmanın zevkiyle içkisini bir yudumda bitirerek sözlerini tamamladı;

    -DÜNYADA HiÇBiR YERDE MAFYA VE KAÇAKÇILIK OLAYLARI BiZiM iZNiMiZ OLMADAN YAPILAMAZ

    “Bu arada, bütün organizasyonların çok yüksek olan maliyetleri konusu var. Onların kaynağı ise vergiden muaf olan vakıflarımızın topladığı bağışlardan ve mafya ile olan bağlantılarımız sayesinde finanse diliyor. Dünyanın hiçbir ülkesine mafya veya kaçakçılık faaliyetleri, o devletin haberi ve izni olmadan yapılamaz. Yapılması için, üst kademelerde işbirlikçilerin olması gerekir. Bu işbirlikçiler gözünü para hırsı bürümüş insanlar seçilir ve bir kere bu işlere bulaşıldı mı, bir daha çıkış yoktur. Dünyanın her yerinde tamamen bizim kontrolümüz altında çalışan mafya, özellikle uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile ilgilenir, çünkü en tatlı para bu alanlardadır. Bu paradan biz en büyük payı alırız ve bu parayla birlikte masum görünüşlü vakıflarımızın desteğiyle bütün bu faaliyetlerimiz finanse edilir ve buna işbirlikçilere dağıtılan para ve rüşvetler dahildir.

    -NEDEN KUZEY AMERiKA VE BATI AVRUPA VARLIKLI BiR YAŞAM SÜRER DÜNYADAKi 5 MiLYAR iNSAN, BiZiM 1 MiLYAR iNSANIMIZ iÇiN ÇALIŞIR

    Bu örnekler inanın bana sadece buzdağının dışarıdan görünen başı. Gördüğünüz gibi dünyanın her noktası kontrolümüz altında. Hegel Diyalektiği’nin amacımız doğrultusunda ne kadar çok işe yaradığını görüyorsunuz. Hiç düşündünüz mü, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkeleri vatandaşlarına rahat ve varlıklı yaşam olanakları sunarken, dünyanın diğer ülkelerinde neden sefalet ve bitmeyen bir kargaşa var? Çünkü bizim ırkımız seçilmiş ırktır, diğerleri sadece köledirler. Eğer yaşamak istiyorlarsa ömür boyu bize bu şekilde hizmet etmek zorundadırlar. Dünyadaki 5 milyar insanı bizim toplumlarımızdaki 1 milyar insan için çalışıyorlar. Bütün zenginlikleri bizim şirketlerimize ve dolayısıyla bizim ülkelerimize atkılıyor. Biz gelişmiş ülkeler, her geçen gün daha da zenginleşirken, üçüncü dünya ülkeleri, ekonomileri çökertilmiş, halkı uydurma savaşlar ve olaylarla sefalete sürüklenmiş çaresiz bir halde; refah içinde yaşayan işbirlikçi yöneticileri ve zengin tabakları bizim emirlerimizi bekliyorlar.

    Bizimle işbirliği yapanlar, çok yakında yeni dünya hükümetinde kendi bölgelerini bizim idaremiz altında yönetecekler. Üçüncü sınıf ülkelerin halkları eğitim düzeylerine göre işçi olarak çalışacaklar, bizim gibi gelişmiş halklar da bunların üstünde bir hiyerarşi içinde yönetici olarak görev yapacaklar. Bu sınıfa giren ülke insanları için cumartesi günleri dışında bütün bayram ve tatil günleri kaldırılacak ve ancak karınlarını doyurabilecekleri bir maaş karşılığında, bütün yıl boyunca haftanın altı günü çalışacaklar. Bizim insanlarımız günün çok az bir kısmını çalışmaya ayıracak ve günün geri kalan kısmını zevk ve eğlenceyle geçirecekler.

    ilk önce bütün bu anlatılanları çok büyük hayaller olarak görmüştüm; ama diğer ülkelerin durumu aklıma gelince gerçekleşme olasılıklarının olduğunu hesapladım. Gerçekten de çok az televizyon seyretmeme rağmen savaş ve ayaklanma haberleri gözüme çarpıyor, açlıktan ve sefaletten sürünen insanları seyrettiğimi hatırlıyorum. Ama ben medya adamıydım ve bütün bunların sebeplerini araştıracak zamanım yoktu...""
    24 ...
  46. boyun kırmak

    4.
  47. deney hayvanları üzerinde uygulanır zira en hızlı ve en acısız öldürme yollarından biridir.
    0 ...
  48. kaplumbağa suyu

    0.
  49. tahmin edilebileceği gibi çin'de tüketilen şey.

    şalgam, turşu suyu vb. ürünlerin satıldığı yerlerden büyükçe mekanlarda servis edilir. tezgah arkasında canlı kaplumbağanın kabuğu soyulur ve suyu içilir. bunun servisini yapan mekanların zemininde kabuğu soyulmuş şekilde sürünen kaplumbağalar görmek de mümkündür. emin değilim fakat softshells diye bilinen yumuşak kabuklu kaplumbağalar kullanılıyor sanırım.

    şahsen çin'de bulunmadım. o nedenle içmedim ve tadını da merak etmiyorum.

    aynı zamanda hiçbir şeyiyle desteklemediğim gıda.
    0 ...
  50. sarhoş olmak

    264.
  51. hayatınızda hiç bir zaman yapmayacağınız şeyleri yapma fırsatını sunan eylemdir. yine de sabahki berbat halinize rağmen gece ne kadar eğlendiğinizi içten içe az çok bilirsiniz. tam olarak hatırlayamasanız da o gece ve yaşattıkları bilinçaltınıza kaydolmuştur.

    -umursamazlığın sınırlarına ulaşırsınız. işte o gece sizin gecenizdir; her şeyi yapabilecek cesaret gelir, artık kurşuna kafa atabilecek kapasitedesinizdir. bodyguard fizikli adamın sevgilisini bile öpebilirsiniz.

    -self-cleaning duygusuyla yaşarsınız, üstünüze kusmuş olsanız bile o kendini temizledi, aslında öyle bir şey yok düşüncesiyle geçirirsiniz geceyi.

    -vitality, durability, stamina... birkaç saat için tavan yapar. hareketli veya durağan nesnelerden gelen darbeler nedeniyle canınız acımaz, yorulmazsınız. ama yine de bu o aura'nın sabaha negatif etkiyle döneceğini unutmamak gerekli.

    -sabah gecenin vücudunuza attığı imzalarla karşılaşabilirsiniz. vücudunuzun anlamsız yerlerinde ağrılı şişlik ve morluklar vardır. yeni bir tanesini bulduğunuzda "oha! burayı nasıl, nereye vurabilmişim lan?" diye düşünürsünüz.

    -eğer içten içe hafiften de olsa azgınsanız işte o gece ortaya çıkabilir; tanımadığınız kişilere (bilinçaltındaki tercihinize göre hemcins veya karşı cins olabilir) sarkabilir, sabah hiç tanımadığınız biriyle yabancı bir ortamda uyanabilirsiniz. belki de bir süre boyunca "anne/baba mı olacağım şimdi?" sorusunun cevabını bekleyeceksiniz. bu maddeye pek bir dikkat kesilmeli o nedenle.

    -dünyanız dönerken bu dönmeye yanlış algılayıp "dünya benim etrafımda dönüyor" algısına kapılabilir, dünyayı ben yarattım triplerine girebilirsiniz.

    mutlaka yaşanması gereken bir şeydir sarhoş olmak ancak gecenin kontrolü sizde olmadığından güzel bir sarhoşluk yaşayabilmek için biraz özgür biraz da şanslı olmak lazım sanırım.
    0 ...
  52. turkey yerine yeni isim önerileri

    50.
  53. bir kısım pataklanası kimseler için kurtey.
    0 ...
  54. chinese softshell turtle

    1.
  55. çin, tayvan, japonya, doğu rusya dolaylarında yaşayan ve amerika'da da rastlanılan bir kaplumbağa türüdür. denizde yaşar ve etçildir.

    çorbasını tüketen insanlar da var.
    1 ...
  56. tim duncan

    86.
  57. eğilmeden dizini kaşıyabildiği rivayet edilen veteran basketbolcu.
    0 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük