O iyi derecede ingilizce konuşan, dahi filozof, animasyon ekibi şefi, ajansların aranan modeli, iyi niyetli, eli yüzü düzgün, huşu ile şiir okuyan kadife sesli, başarılı bir tarihçi, yetenekli bir karikatürist kişilik...
Lan yemin ediyorum aynı şeyi bi kere daha yaparsa kafasını şemsiyenin demir gövdesiyle eze eze dövücem.
Nasıl bi psikolojiyle uyuyosa saat 3ten sonra rüyasında konuşuyo, ağlıyo ve gözlerinden yaşlar geliyo, kahkaha atıyo, fısıldayarak şarkı söylüyo sonra susuyo ve aynı şeyleri belirli aralıklarla tekrarlıyo.
Kimin bedduasını aldıysa söylesin ben helallik istiyim amk ben naptım benim günahım ne.. Yeminle uyuyamaz oldum. Kalkar da bana bi şey yaparsa diye gün aydınlanana kadar canımın nöbetini tutuyorum.
Yetkililer size sahip sesleniyorum. Lütfen bi yardım eli, bi uyku istiyorum... Duyun sesimi huuuğğ...
Ne kadar da yalnız olmayan bir insan diye iç geçirmenize neden olur...
Arkadaş o kadar mı mutlusunuz ya? O kadar mı her şey yolunda?
Ben her gece telefonumun şarjı bitene kadar ağlayarak enrty girip özcan deniz dinliyorum.. Ühühü..
Sözüm size iktidar akepe ve muhalefet cehape... Bu ülkeden ayakkabılarınız elinizde yalın ayak koşarak kaçacaksınız. Zira gençliğin sessizliğini huşu ile dinliyosunuz şu an. Ama unutmayın, en şiddetli gök gürültülerinin ardında kasvetli gökyüzünün sessizliği yatar.
Niyetinin evlilik olduğunu belli eden ciddi erkektir.
Masada oturan kıza "sıfır kilometre yeni bir araba alırım" diye şarkı söylemeye de başlarsa tamam.. El ele tutuşup en yakın camiye doğru koşun ve imamın huzurunda dünya evine girin...
https://galeri.uludagsozluk.com/r/883899/+
Bilir o iyi derecede ingilizce
Af buyurun ama über fit bir fitness antrenörüdür
Club bar bilmez çalışır emekçi kardeşiniz
ışık gibi nur saçar yüzü...
Edit: ulan inşallah göğüs kıllarınız uzar da ağzınıza girer. Benim nickaltıma benden önce entry yazmasanıza insafsızlar..
Bir kadının hem bakımlı hem de güzel görünmesi için ihtiyacı olan üç gereç.
Doğal güzellik her zaman daha önemlidir ama günlük yaşantınızda prezentabl olmanız için biraz özenmeniz, evden çıkmadan önce aynaya bakmış olduğunuzu belli etmeniz gerekiyor. *
Kimini en karanlık zindanlarına sokarsın da bağıra çağıra şarkı söylemesine, çıplak ayaklarıyla o korkunç yerde dans etmesine izin verirsin, zalimliğinden eser kalmaz... Kimini de bereketli ve muazzam topraklarına ayak basmaya koymazsın, cömertliğinden eser kalmaz...
Hayallerde yaşıyor bazı ibneler sözünü hatırlatan versus.
Arkadaşlar böyle yaparak kendinizi hangi kameraya doğru kanıtlıyorsunuz bi gösterir misiniz? Ben de o tarafa bakıp köydeki babaanneme selam gönderip tarhana isticem ondan sordum.
Bu ülkede hakkınızı arıyorsanız bulacağınız tek şey dolma parmişleri olan tatlişko bi elden çıkan şirin mi şirin bir nah olur.
Resmen adaletsizliğe uğrayıp uğrayıp üzülmeye, zamanla da susturulup silinmeye mahkum olmak için doğmuşuz.
36 beden arkadaşımın 34 beden kota girdiğini görüyorum her sabah.
Arkadaşlar bi ara korn fileksin bi reklamı vardı kadın pantolona girmek için ters dönmüş kaplumbağa gibi yerde sürünüp etrafında daireler çiziyodu, pantolonu kemer yerinden tutup havaya zıplayıp yukarı çekiyodu. Heh işte aynı mücadeleye her sabah tanıklık ediyorum..
Ulan 20 cm topukluyla koşan canlıdan her şey beklenir. *
Birisi tamamen sanaldır, diğeri tamamen gerçek. Ancak pekçok yazarımız sanallığı daha ön planda tuttuğu için çekişmeli bir versus olacak bu.
Mesela sözlükte "ben istediğim erkekle sevişirim, kadın kendisini tanımalı, evleneceği erkekle arasındaki uyuma bakmalı, siz ahlak bekçisi değilsiniz" gibi yorumlar ayakta alkışlanırken; günlük hayatta "evlenmeden olmas..." yorumu daha çok tutuyor. Birinci yorumu günlük hayatta yapan kızlar daşlanıyor hatta...
Görünce "işte bu!" Diye atlanan ancak iş açıklamaya gelince dağ gibi 190lık delikanlıların bile eğilip büküldüğü ve tanımlayamadığı mimari bezeme ögesi.
Mukarnasa bakarak dönem bilgisi bile edinebiliyoruz o yüzden mukarnas çok süper bişi...
Ayrıca tromp ile karıştırılması kuvvetle muhtemeldir.
Bu durum bir kez daha kanıtlıyor ki edebiyat yeryüzündeki en mühim ilimdir.
Algoritmalardan, denklemlerden, deneylerden, karmaşık matematiksel hesaplardan hiç anlamayan birine bu alanda uzman olan birinin öğretilerini anlatabilirsiniz.
21. Yüzyılın ve gelecek nesillerin en korkutucu ve en tehlikeli hastalığı yalnızlıktır.
insanların tümü teknoloji çağıyla beraber karanlık boşluklara sürüklendi. Herkes yalnızlığından şikayetçi. Müzikler, filmler, resimler, bakışlar, barlar yalnızlıklarında kahrolan ve kahkahalarının ardına gizlenen insanlarla, acılarla, melankoliyle dolu.
Eğer bu iki olgu olmasaydı insanların yaşamak için bir nedeni olurdu.
Şimdi iyi düşünün. Kaç yıldır ne için yaşıyorsunuz?
Mağaza vitrininde gördüğünüz o güzel ayakkabı için mi?
Yeni bir araba için mi?
En son çıkan telefonu alabilmek için mi?
Yeni bi kızla tanışıp mutlu olmak için mi?