Şirinler yıllardır Komünizm propagandası yapmakla suçlanmış ABD'de bir dönem gösterimi yasaklanmıştır.
Bunun nedeni para olmadan komünal bir yaşam sürmeleri, Şirin baba'nın Karl Marx'a benzemesi ve kızıl şapka giymesidir. Herkes kendi işini yapıyordur ve mutludur. Herkes aynı şeyi giyiyordur. Çizgi filmdeki Şirinlerin düşmanı Gargamel papaz cübbesi giyer ve dini sembolize eder, altın ve para düşkünüdür (kapitalizm) ve onları yeme (misyonerlik) gibi pek çok gizli unsur bulundurduğu iddia edilmiştir.
Şirinler çizgi filminin yaratıcısı Peyo, sosyalisttir.. şirinleri ortaya çıkardığı zam an iki kutuplu bir dünya vardı.. bir tarafta ABD diğer tarafta SSCB.. sosyalist olan Peyo, yaptığı çizgifilmle bir mesaj vermek ve emperyalist amerika'ya karsı bu yolla propaganda yapmak istemiştir..
Şirinler köyünde bir tek bile ibadethane bulunmaz.. ne kilise, ne havra, ne camii..
Şirinler köyünde para kullanılmaz evet, ama herkes kendine gerekli olan şeyleri bedava edinir.. tembel şirin bile hiç bir iş yapmadığı halde bütün şirinlerle aynı standartlarda yaşamaktadır(tembellik hakkı). şirin çileği tarlaları sadece bir şirine ait değildir, bütün şirinler bu tarlada hak sahibidir.
Gargamel'in kedisi azman ise (orjinalindeki adı azrail'dir bu kedinin) ABD'nin peşinden ayrılmayan küçük ülkeleri sembolize eder. Ayrıca şirinlerin ingilizce yazılımı smurf'tur, bu da “socialist men under red flag” yani kızıl bayrak altında yaşayan adamlar.
Şirinlerin temsil ettiği çok farklı unsurlar da vardır. Örneğin; Şirine feminizmi, Süslü eşcinselliği, Güçlü şirin maço erkeği temsil eder.
ayın aydınlık yüzü, sevilmemekten korkarmış en çok, bir de ağlarken tek başına olmaktan.
gümüş bir tarakla tararmış saçlarını. tarağın savatlı dişlerine takılan ışıltılı saç tellerini özenle toplarmış. sonra, her bir saç telini gizlice bir başka insanın omuzuna bırakırmış. Saçı kimdeyse, onun gözünde unutulmaz olacağına inanırmış. Haksız da sayılmazmış hani; omuzlarında ayın aydınlık yüzünün ışıltılı saç telleriyle dolaşanlar, gece olur olmaz yüreklerinin niçin böyle sıkıştığını bir türlü anlamayıp, endişelerinin gözbebekleriyle birlikte büyüdüğünü bilmeden dalgın dalgın bakarlarmış gökkubbeye. aradıklarının orada olduğunu derinden hisseder ama hislerine tercüman olamazlarmış. hatta içlerinden bazıları bu semavi sevdaya kendilerini kaptırıp, yemeden içmeden kesilirmiş. Neyse ki, ayın aydınlık yüzü çabucak sıkılırmış oyun arkadaşlarından. Gördüğü her sureti iki nefeste siler, bulduğu her muhabbeti tek yudumda içer, kurduğu her dostluğun dibine tez vakitte darı ekermiş. Hiç kimse yeterince acayip, hiçbir hikaye yeterince şairane değilmiş. gene de vazgeçememiş insanlardan. korkarmış çünkü; ölesiye korkarmış yalnız kalmaktan, ağlarken tek başına olmaktan.
mantıklı, insancıl, ayırımcı olmayan duygu ve düşüncelere sahip kişiler hiç bir zaman çevrelerinde olup bitenlerden etkilenip de faşistleşmezler. Faşist düşüncelere zaten sahip kişiler genellikle vatan, toprak sevgisi yalanıyla kendilerini kandırmakla kalmayıp çevrelerindekileri de kandırmaya kalkarlar. Çok nadiren faşist olduğunu kabul eden nispeten daha dürüst olan grup ise faşist düşüncelerini vatan sevgisine bağlayıp güzelce işin içinden sıyrılma eğilimindedirler. Olan yine her zaman olduğu gibi, neden saldırıya uğradıklarını bile anlamayan çoğunluğu zararsız azınlıklara olur.
dinlenmek için eşsiz bir izmir ilçesidir. bu konuda şirinceyle kıyasıya yarışır ama denizi sayesinde hep bir adım öndedir. kış akşamlarında iki eski rum evi arasında sokakta yakılan ateşin etrafında oturup yunan müzikleri eşliğinde foçakarası şarabınızı büyük bir keyif ve huzurla yudumlayabilirsiniz.
hayatında hiç güzel kadına rastlamamış, yakından tanımamış, tanısa da bir girişimde bulanamamış ve içinde kalmış olan erkeklerin kedi-ciğer ilişkisinden yola çıkarak yapmayı en sevdikleri genelleme ve pollyannacılık.
Beyoğlu'nda joker adlı mekanda yapılan, içerken ''aaa ne güzelmiş bu yahu'' dedirten, içtikten sonra ise geçici demans etkisi yaratan ve adamı yamultan enteresan kokteyl.
hakkında ne kadar yazsam az olan, hayatımın en önemli gerçek insanlarından, alkolü fazla kaçırınca felsefe yapmaya başlayan ve ayılana kadar usanmayan, şu an durağan adlı karadeniz ilçesinde hayatını kazanmaya ilk adımını atmış olan, kedi hastası olan, bazen dile getirmediklerimi dile getirerek beni büyük bir zahmetten kurtaran, insani duygularını hala koruyan, ilk dostlarımdan, nadide insan.
Jorge Cardoso adlı klasik gitaristin gerçek metronomunda hatasız çalınması çok zor olan eseri. iki bölümden oluşur. ilk bölüm sanki bir ölümü, ikinci bölüm ise yeniden doğuşu ya da bir bebeğin dünyaya gelişini anlatır gibi gelir insana. Tek eserde bu kadar farklı duygular nasıl yaşanır diye insanı düşündüren harika eser.
Genellikle yanlış telaffuz edilir. Doğru okunuşu alzaymer dir.
Alzheimer en sık karşılaşılan demans türüdür. Patolojisinde giruslarda küçülme,sulcuslarda genişleme,ventrikül genişlemesi,amigdala ve hipokampüste küçülme ve beyin atrofisi görülmektedir.
Basit anlatımıyla; bazı hatalı kromozomlar nedeniyle hücre içerisinde bozuk üretilen bazı proteinler yüzünden hücrenin çevresiyle gerekli iletişimi sağlayamaması ve hücre içinde ve dışında yumakların ve plakların oluşmasıyla ortaya çıkan bir patolojidir. Erken teşhis çok ama çok önemlidir. En ufak bir şüphede doktora başvurulmalı ve gerekli testler yapılmalıdır.
Hasta yakınlarının büyük bir kısmı zamanla depresyona girmektedir. Özellikle Alzheimer derneğine başvurmalarında ve yardım istemelerinde büyük fayda vardır. istanbul, izmir ve Ankara'da derneğin şubeleri vardır.
Tadavisi yoktur. Şu anda piyasada olan ilaçların tümü hastalığın gidişatını yavaşlatmakta ve hastanın ölümünü geciktirmektedir ki bu da hiç azımsanacak bir şey değildir.