milli susucu
443 (süper mario)
sekizinci nesil silik 2 takipçi 25.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    milli susucu

    78.
  1. artık yeter, sıkıldım.

    evet, birçok yazarın tahmin ettiği gibi, bu bir feyk hesaptır. asıl nickim saipsiz'dir.
    hiç uzatmadan özet geçeceğim; zamanında sirkecidentrengider hakkında yazdığım ve söylediğim birkaç şeyden sonra, bana 'onu kıskanıyorsun, çekemiyorsun, sen kendini bir bok sanıyorsun, sözlükte çevren geniş olduğu için okunuyorsun, bu karma puanı da o şekilde elde ettin' vs diye çemkirenler oldu. hep alttan almaya çalıştım ama sonunda dayanamadım.

    bu sözlükte ünlü bir yazar olmak, herkesin beğeneceği, hatta 'en iyi yazar amk' diyeceği bir yazar olmak çok basit, tahmininizden çok daha kolaydır dedim, hassiktir ordan dediler. e ben de böyle bir şey yaptım.

    öncelikle gittim bir derdim var'a mesaj attım; 'milli susucu benim ev arkadaşımdır, ip'ler sizi kıllandırmasın reyiz' dedim, eyvallah dediler. ve sonra başladım yazmaya. lan saipsiz'ken ne yazdımsa eskiden, milli ile de onu yazdım amk. bir çoğu saipsiz'in gerçek hikayelerinden oluşan ve tabii ki hayal gücümü de içine kattığım yazılardı.

    bir ay geçmeden insanlar milli susucu'nun nick altına; 'sözlüğün en iyi yazarıdır' yazdı. vodville falan kıyaslayanlar oldu. işte benim demek istediğim de buydu. bu sözlükte 'en iyi' diye anılmak çok basit. bunca zaman ukalalık olarak algılanmasın diye sustum ama artık dayanamadım. bana o lafları edenlere sesleniyorum; göt oldunuz mu şimdi? gördünüz mü, anladınız mı demek istediğimi?

    siz giderken biz geliyorduk amk, sizin gittiğiniz yolların asfaltını biz döktük.
    bu sözlükten kimler geldi kimler geçti, vodviller, rapper ninjalar, deep'ler, deatly'ler ve daha şu an aklıma gelmeyen kimler kimler...

    siz o adamları hiç okumadan, önünüze gelene en iyi yazar yaftasını hemen yapıştırıp, o adama eleştiride bulunan herkese de salyalar saçarak saldırdınız.
    milli susucu ya da saipsiz, ya da falanca filanca sözlüğün en iyi yazarı değildir arkadaşım. herkesin kendi en iyisi vardır, herkesin kendi beğendiği takip ettiği, tarzını sevdiği yazarlar vardır.

    ve benim demin saydığım yazarlar hemen herkesin gerçek anlamda beğenisini kazanmış yazarlardı, hala yazıları durur, açıp okuyun bir zahmet.

    son zamanlarda (özellikle sirkeci faciasından sonra) müthiş bir özenti kitle oluştu sözlükte, ordan burda bakıp, benzeterek, birilerini taklit ederek celebrtiy olma hayali kuranlar oldu, hala da debeleniyorlar. burdan onlara da seslenmek istiyorum; belli oluyor ibneler, boşuna çırpınmayın.

    yaptığım şeyin yanlış olduğunun gayet farkındayım. ama dediğim gibi, artık başka bir yol kalmamıştı, bu şekilde bir şeyleri ispatlamaya çalıştım. ayrıca kimse gelip bana etik değerler, yaptığın yanlıştır hocu falan filan demesin. sözlükte yüzlerce feyk var amk. özellikle de sekizinci neslin %80'i feyk, bitti!

    milli susucu'yla yazmaya başladığımda birçok yazar özel mesajla, yeme lan bizi, sen eskisin, kimsin amk? diye mesaj attı, mecburen inkar etmek zorunda kaldım, onlardan da özür diliyorum. ama yapmak zorundaydım.

    ha çok yavşak insanlar da gördüm, saipsiz'e gidip yalakalık yapıp, milli susucu'ya gelip, bu saipsiz de çok ibne ha, seni çekemiyor götveren.. diyenler oldu, gülüp geçtim. sadece onlardan ricam, bari bundan sonra mesaj falan atıp pişkinlik yapmasınlar.

    aslında daha söyleyecek çok şey var.. ohooo sayfalarca yazsam bitmez. ama gerçekten sıkıldım artık, rol yapmak da istemiyorum, kimseye bir şey kanıtlamam da gerekmiyor, kanıtlayacağımı kanıtladım zaten.
    şunu da belirteyim; eğer birilerinin dediği gibi, ben karma meraklısı, nick altı hastası biri olsaydım, bu yazıları, hiçbir takipçisi olmayan milli susucu'yla değil, 'geniş çevresi sayesinde okunan!' saipsiz mahlasıyla yazar, karmanın da amına koyardım.

    umarım meramımı anlatabilmişimdir.

    her şeye rağmen aklındaki kötü düşüncelerden kurtulamayan fesatlar da vardır, onların da meraklarını giderelim; moderatör tanıdıklarınız falan varsa, açıp bir moderatör panelinden bakabilirsiniz, milli susucu nickiyle asla kendimi falan oylamadım, hiçbir şekilde kötü emellere alet etmedim bu feyk hesabı, her şey ortada, açıp bakabilir moderasyon. ha ara sıra milli'nnin başlıklarını canlandırdım, o da birkaç kez sadece, o kadar.

    benim amacım belliydi ve amacıma ulaştığımı düşünüyorum. üzdüğüm, kırdığım ya da kızdırdığım kimseler olmuşsa özür diler, saygılarımı sunarım, esen kalın...
    28 ...
  2. aziz nesin haklıydı diyenin ağzına kürekle vurmak

    1.
  3. haksızdı diyenin ağzının üstüne depik atmak da bir o kadar normaldir.
    4 ...
  4. ben bilmem sushi mushi

    1.
  5. ayhan bağcı

    1.
  6. sushi adlı mükemmel sözlere ve besteye sahip müthiş şarkısıyla adından söz ettiren, gerçek bir sanatçı.

    cenabu rabbülalemiyn seni bildiği gibi yapsın ayhan...



    edit: sağ tıklayıp yeni sekmede falan açın.
    3 ...
  7. mango daki akılalmaz detay

    0.
  8. tutkusu bitmiş aşklar

    1.
  9. tutkusu bitmiş, olduğu yerde tutuklu kalmış, sıradanlaşmış, can yakar hale gelmiş aşklardır. hatta artık aşk değildirler.

    zaten tutku bitti, arzu kalmadı, çişim geldi, uykum kaçtı.. falan filan, bunlar bahanedir. zehir gibi yalanların, saçma sapan bahaneleri.

    tutkusu bitmiş...

    öyle söyledi oturduğu yerden, hiç istifini bozmadan. 'olur yani' diye ekledi; 'ne var ki? biter, sonra bir şey olur, geri başlar..' derin bir nefes çekip sigarasından, hızlı ve kesik üç nefesle geri verdi, çoğu göğüslerine saplanıp kalan dumanı.

    bense bir türlü kabullenemedim, anlayamadım ucuz yalanlarla savuşturulmaya çalışılan bu kirli anı.

    soğuk bir ankara sabahında müthiş bir arzu ve tutkuyla, alev alev dudağıma değmiş dudaklar, birkaç ay sonrası, sıcak bir istanbul akşamında, buz gibi yalanlar söylüyordu. öncesi gözümün içine dalıp heyecanla titreyen gözler, şimdi sönük ve donuk bakıyordu.

    tutkusu bitmiş...

    öyle söyledi oturduğu yerden.
    oysa; gece yarıları cep telefonuna gelen mesajlar, aklıma zehirli tohumlar ekip, koynumdaki kadını kollarımdan çekiyordu.
    birbiri arkasına isimsiz telefonlar, komodinin üzerinde hep cevapsız kalıyor, gözlerim usulca karşı duvarın beyazlığına dalıyor ve şimdi tutkusu biten kadın, o halde sımsıkı bana sarılıyordu.

    'güven kazanılan bir şeydir' kimse sana güvenmez, ancak sen güven verebilirsin, sen kimseye güvenmezsin, ancak o kimse sana güven verir...

    konuşmuştuk bunları, üstelik en tutkulu zamanlarımızda konuşmuştuk. yalansız ve katıksız, neyse onu söylemiştim, hiç azalmayan bir tutkuyla, gerçek bir heyecanla sevmiştim.

    sevmek yetmezmiş, çünkü tutkusu bitmiş...

    öyle söyledi oturduğu yerden.
    sevmek nedir ki? dedi, yalnız sevmekle olmuyor işte, ona bakarsan, senin sevgin ne ki? falanca kişi köpekler gibi seviyor beni, filancası geçenlerde intihar etti, zor tutmuşlar ötekini, hele beriki.. aah o beriki yok mu, ne çok seviyor bir bilsen beni...

    bir anda bir sürü adam doldu odaya.. hayatımda hiç görmediğim, yalnız geceleri meçhul mesajları komodinin üzerinde yanıp sönen ve fakat hiç tanımak şerefine nail olmadığım, bilmediğim adamlar...
    hepsi de seviyormuş onu, hıh.. ben neymişim ki?

    nazım'ın çok eskiden betimlediği; 'kutbun sonsuz beyazlığında azalıp kaybolan bir karınca gibi' küçülüp kalmıştım. iki gün öncesine dalmıştım;
    içimde tırnak gibi büyüyen şüphe ve aklımı kemiren güvensizlik hissine dayanamayıp, ellerimi kirleterek, birkaç hile ile ulaştığım gizli bilgilerle bilgisayarı açtığım.
    ve tutkusu biten kadının, (sevgi sözcükleriyle, benim koynumda uyandığı bir sabah) yeni tutkular peşinde birilerine attığı çıplak mesajları ve aynı leşlikle aldığı müstehcen cevapları, nasıl olduysa; kalbim durmadan okuduğum o güne...

    tutkusu bitmiş...
    öyle söyledi oturduğu yerden.
    o öyle söyleyince, geri döndüm birden, dalıp gittiğim iki gün öncesinden. kendime geldiğimde, bavullar toparlanmış, sigaralar tükenmiş ve son yudumlar alınmıştı kahvelerden.

    artık 'iki medeni insan' olarak, hazırdık samimiyet yoksunu bir ayrılığa ezberden.
    o güne dek yalanlar üzerinde uyumuş, yalanlar üzerinde sevişmiş, yalanlar üzerinde kirlenmiş, iki medeni insan...

    bu entrynin başından beri, onca şey olup biterken, hâlâ telefonu tutkulu meçhul mesajlarla titremeye devam eden kadın, parmaklarını telefonun üzerinden çekme fırsatı bulup yerinden kalktı.

    sonra öğrendim ki, tutkusu bitmiş...
    öyle söyledi kalktığı yerden.
    birkaç eşyasını 'yeni tutkular arayışı'ndan döndüğünde, geçerken uğrayıp almak kisvesi altında, aslında tüm şeytansı dişiliğiyle ansızın gelip, hiçbir şey olmamış gibi beni baştan çıkarmak niyetiyle evde bırakıp, yöneldi kapıya.

    sırtımda ağır bavullar, önümde tutkusuz hafif bir kadın, ve içimde kafeslenmiş, bastırılmış, dizginlerini kırdı kıracak bir hayvanla vardık bir taksinin sağ arka kapısına.

    ertesi gün değilse de, bir sonraki gün muhakkak bir başkasına sarılacak, bir başkasına dokunacak, bir başkasının kollarında inleyecek olan tutkusuz kadınla sarıldık ayak üstü. istem dışı, elimde olmadan, son kez çektim boynunun kokusunu burnuma.. tutkuya varınca haber ver deyip uğurladım.

    taksi hızla uzaklaşıp yanımdan, kayboldu bir sokak karanlığında.

    tutkusu bitmiş...

    öyle baktı taksinin arka camından.
    ağlamaklı oldum, gülümsedim, kızdım, durdum, duruldum.. birdenbire ölürcesine yoruldum.

    sonra.. eve dönerken değiştim, bir hafiflikle birden; koydum götüne rahvan gitti bir şeyler, ve bakkala uğrayıp ani bir hareketle, 'bana bir tutku ver ali emmi' dedim, karamellisinden...
    25 ...
  10. polisler yazar olsa açacakları başlıklar

    9.
  11. adını feriha koydumun handesi

    2.
  12. halaybaşısı

    1.
  13. bir kadına hayır diyebilmek

    9.
  14. -lütfen hamza, bu gece sevişmeyelim olur mu?
    +ha ha ha hayır.
    6 ...
  15. 2012 2013 şampiyonlar ligi şampiyonu beşiktaş

    7.
  16. kızların hoşlandığı sakal tipleri

    15.
  17. hayvanlarla aşırı samimi olan yavşak belgeselci

    1.
  18. eskiden beri uyuz olmuşumdur ben bu yavşaklara, lakin; işsizlik sonrası sendromu içersinde, kaybedenler kulübü filmindeki rıza kocaoğlu gibi, yedi yirmi dört belgesel kanallarına kilitlenince, bir kere daha hatırlamış oldum ve siz sevgili sözlük yazarları/okurlarıyla paylaşmak istedim.

    ha, tanım diyosun.. hmm, şey işte; belgesel programlarında, özellikle de yırtıcı hayvanlarla haddinden fazla samimi ve laubali olan, aşırı öz güven sahibi yordamsız yavşaklar(dır).

    bu yavşaklar o kadar yavşaktır ki, tv karşısında gittikçe azalan bir tahammülle izlersiniz. hatta o hayvanlardan biri olmak ve bir güzel götünü sikmek istersiniz bu denyoların.

    abicim bu ne laubaliliktir, bu ne öz güvendir, bu ne kendini bilmezlik, bu ne vurdumduymazlık, bu ne aymazlık, bu ne.. nedir yani ya?
    gider timsahın üstüne atlar, yok efendim gider ayının götüne çöp dürter, sonracığıma gider aslanın ağzına kafasını sokar, kobranın kuyruğunu çeker falan... bunları yaparken de, sanki çok normal bir şey yapıyormuş gibi, rahat ve sanki bu iş çocuk oyuncağı der gibi, müstehzi, ukala bir tavrı vardır.

    -şimdi ona yavaşça yaklaşacağım (aslana yaklaşır)
    -eveeeet.. gördünüz mü benden hiç korkmadı (lan senden niye korksun amın evladı, aslan o! sen ondan kurkacaksın göt)
    -hmmmm bu 3 yaşında bir erkek, muhtemelen 250 kilo, bir ısırıkta beni öldürebilir (lan.. tövbe tövbe.. olum ne işin var o zaman orda, siktir git uzaktan zum mum yap, niye bela arıyorsun yavşak?)

    dün bir tanesi almış eline anakondayı, zar zor zaptediyor, hayvan devasa bir şey, yüz bilmem kaç kilo, bunun boynuna boğazına neyin dolanıyor, bu geri zekalı da daha abuk subuk konuşuyor;

    -ıııhhh tıssss onu çok zor tutuyorummm (e normal değil mi götveren, hayvan gibi hayvan baksana)
    -şu dişlere bakın (lan çek elini hayvanın ağzından yaaa)
    -yetişkin anakondaların boyu 10 metreden fazladır
    -bazen bir geyiği bile yutabilirler (lan...)
    -oooov hahahaha sanırım benden bir parça koparmak istedi (allah senin belanı versin geri zekalı)

    bu furyayı başlatan bir orospu çocuğu vardı, adını hatırlamıyorum, böyle kafasını timsahların ağzına falan sokardı. sonra bir gün bir vatoz öldürdü bunu.. e n'oldu? o kadar artislik yapıyodun, bakın kafamı timsahın ağzına sokuyorum, bakın ayıyla nasıl güreşiyorum, bakın aslanın götüne parmak atıyorum.. n'oldu sonra? bok yoluna gittin işte amk, ne işin var elin vatozunun yanında? hadi tamam çılgın bir adamsın, sınırlarda yaşamayı seviyorsun, ardinal mardinal.. e oğlum, ne diye tehlikeli bir yaratığa el kol yapıyorsun ya? adamı sikerler!

    bu rahmetli geri zekalıdan sonra, dediğim gibi bir furya başladı resmen. şimdi hangi belgesel kanalını açsan; sözümona çılgın, maceraperest, sözümona cesur bir belgeselci görürsün.

    ben sıkı bir belgesel takipçisiyimdir ve son birkaç yılda bu şekilde ölen ya da yaralanan birçok gerzek tanıyorum.
    yine geçenlerde birini yılan mı sokmuş, timsah mı yemiş... öldü gitti amk.

    eskiden john ross diye bir abi vardı, ne güzel, efendi efendi çekerdi belgeselini, sonra da 'ben john ross, bana katıldığınız için teşekkür ederim' deyip, sen sağ ben selamet giderdi adam.
    şimdiki mallar insanı tv karşısında sinir krizlerine sokuyor, belgeselden soğutuyorlar...

    -hmmm sanırım bizi fark etti
    -hmmmm sanırım bize doğru geliyor
    -sanırım anamı sikecek...
    17 ...
  19. hamit altıntopsuz sahaya gökhan gönülsüz çıkmak

    1.
  20. q7 performance coffee

    1.
  21. dikkat! bu entry oldukça tematiktir, ciddi anlamda bilgi içermektedir.

    öncelikle; icat edenin götüne koyayım! hiçbir sike yaramayan.. ya da sike yarayan ama karşı cinste hiçbir etki uyandırmayan bir performans içeceği. cafcaflı kutusuna ve bakkal ibnesinin aşırı övgülerine aldanıp aldığım bu sikik icadın hiçbir boka yaramadığını şahsen ve bizzat tecrübe ettim.

    burdan, bu ürünü icat eden, az muhterem çok ... umut veren sayın yetkililere seslenmek istiyorum; lan ellerim titreyerek verdiğim o 10 tl'yi bir tarafa bırak, milyonlarla kıyaslanamayacak ölçüde; tertemiz ve hoyrat, coşkun ve dolu dizgin, el değmemiş, bakir umutlarımı sikip attınız ya, dilerim; allah da sizi bir ömür performans fakiri etsin inşallah, ömrünüzün sonuna dek büzüklerin efendisi olun, libidonuz her daim yer ile yeksan, ve donunuz muntazaman ıslak olsun iiiinşallah.

    şuna bak amk, gören de cidden mucizevi bir buluş zannedecek.
    kutusuna bakınca, sanki böyle.. ne bileyim.. bunu içen adam dünyayı götünden siker, bunu içen kadın; 'beni siken yok mu a dostlar? kazım kazım bize ne lazııığm?' deyi yollara düşer.. peh...

    utanmadan da yazmışlar; enerji için, aşk için...

    içindekiler: şeker, krema, arabica, coffee and herbs, extracts, herba cistanches, semen cuscuta, chinensis, radix panax, ginseng, notoginseng, guarana, ginkgo, bioba centella asitasica.

    kullanım şekilleri: cinsel sağlık için: cinsel aktiviteden yaklaşık bir saat önce, bir paket q7 performance coffee, bir fincan (150 ml) sıcak suyla birlikte alınmalıdır.

    genel sağlık için: birbirini takip eden günlerde, sabahları bir paket q7 performance coffee, bir fincan sıcak suyla birlikte alınmalıdır.

    uyarılar ve önlemler: günde en fazla iki paket kullanabilirsiniz. serin ve kuru yerde, oda sıcaklığında muhafaza ediniz. çocuklardan uzak tutunuz, hamilelik ve emzirme dönemlerinde kullanmayınız.

    valla lan, bunları okuyunca ciddi bir havaya giriyor insan, müthiş bir umuda kapılıyor, hatta feci derecede kendinden emin bir hal alıyor.. ama işte öyle değil dostlar, ben denedim, siz denemeyin...

    bu götlekler, içindekileri, uyarılarını vs.. yazmışlar, ben de mağdur bir kullanıcı olarak; sonucunu yazayım;

    sonuçları ve önlemleri: hem kadınlar için, hem de erkekler için etkili olan q7 performance coffee'den bir paket kullanmanız halinde, eğer erkek olan tarafsanız; bir müddet sonra kendinizi banyoda 31 çekerken bulabilirsiniz.

    +aşkıııııım napıosun sen orda iki saattir?
    -(--cuk cuk cuk--hmmsff hımını q7sini siktğimini..) geliyorum canııım
    +hadi ama dizi başlıycaak
    -hay sikeydim.. (cuk cuk cuk)

    şu an hatun uyuyor, bir ben kaldım, bir ben kaldım tenhasında gecenin, zonklayan zikimle bir ben...
    9 ...
  22. çırılçıplak uzuneşek oynamak

    51.
  23. -halit abi biraz daha eğilir misin
    +memet oraya gelirsem talükatını sikerim, atla atlayacaksan, kan beynime yürüdü
    /ya zeynel, seni kim yastık yaptı amına koyyim ya?
    =efendim abi? anlaşılmıyor ne dediğin
    /şu sikini ağzımdan çekersen sevinirim diyorum
    *beyler bence vazgeçelim bu işten, bi kaza çıkacak
    >valla kazayı bilmem de, az daha zorlarsan kafan götüme girecek memduh
    *pardon abi
    -gılıç mı topuz mu?
    +ananın amı memet, ananın amı...
    36 ...
  24. sevişilen hatunun inlememesi

    33.
  25. daha kötüsü için;

    (bkz: sevişilmeyen hatunun inlemesi)

    -ıııhhh ııııhhhh ooooh harikasın aşkım
    +neriman ağzını sikeyim, daha pantolonu çıkarmadım
    -oooh ooh devam et
    +...
    36 ...
  26. işsizlik sonrası sendromu

    1.
  27. aramaya iman edip baktım, her bokun sendromu var, işsizlik sonrası sendromu yok. e o zaman ben yazayım dedim, ne de olsa başka işim yok. ayrıca bu konuda yalnız olduğumu da sanmıyorum, eminim bu başlığa kısa bir zamanda birkaç milyon entry girilir.

    bu sendromu 'boşluk' olarak tanımlayabiliriz. anlamsız, sıkıcı, saçma sapan, gergin, salakça, korkunç, ürkünç, tiksinç, bombok bir boşluk.
    öyle ki, insanı sözlük yazarı edebilecek kadar güçlü bir boşluk... kimse alınmasın ha, yani demek istediğim şey başka.

    iki hafta önce, iş yeriyle aramdaki birtakım problemlerden dolayı (3 yıldır zam alamama ve her sike 'milli yapar, milli halleder' şeklinde, binek hayvanı misali koşulma gibi, ve benzeri, husursuz eden, can sıkan başka şeyler..) ayrıldım. yanlış anlaşılmasın, allah var, güzel ayrıldım. pasta masta kestiler benim için, gömlek falan hediye etti patronum. 'ulan keşke her gün işten ayrılsam' diye geçirdim içimden, sonra 'gömlek alıp pasta keseceğine maaşıma azcık zam yapaydın ya itoğlu it' diye de söylenmedim değil hani. her neyse, ayrıldım işte.

    önce bir rahatlama geldi, bir iki gün inanılmaz derecede mutlu hissettim kendimi. erken yatma derdi yok, erken kalkmak yok, sikinin keyfince yaşa, ooh mis!
    sabahlara kadar dizi izledim internetten, arkadaşları eve toplayıp pes partisi yaptım, uyumama rekoru kırdım, acaba şarjım kaç gün gidiyor falan diye.. 10 ev hanımı gücünde temizlik yaptım, allah sizi inandırsın; salonu falan süpürdüm, televizyon sehpasını bile sildim lan, o derece.. sonra dart oyununda inanılmaz seviyelere yükseldim, akla hayale sığmayacak atışlar denedim, şu an bir kerede dört ok atan kara murat misali fırlatıyorum okları. hatta gözüm kapalı attığım da oluyor; 'bağırmayacaktın köpek, artık kırmızı noktanın yerini biliyorum'
    neyse, sonra bir şeyler olmaya başladı. böyle tuhaf, saçma, sıkıcı bir boşluk hissi başladı. hiçbir şey yapasım gelmedi, ya da aklıma yapacak bir şey gelmedi. 'ulan acaba şu viledanın sapını götüme soksam mı?' diye düşündüm, sonra ibneliğin alemi yok dedim.. neyse işte, bünye, evvel zaman içinde alışmış olduğu tempoyu bulamayınca, ritimsiz, hareketsiz bir monotonlukla karşılaşınca sarsıldı resmen.

    lan bi ara bi baktım, salondaki üçlü koltuğa bağdaş kurmuşum, elimde danone (2'lim, çikolatalı-sütlü, siyah beyaz, çok güzel lan) karşımdaki televizyona dikmişim gözlerimi, fonda nu jazz, ekranda bi akvaryum, balıkları izliyorum... bir tane orospu çocuğu mavi bi balık var, diğerlerini kovalıyor hep, sonra sarı bi tane daha geldi, o ondan da büyük, başladılar bunlar yüzüşmeye, o yana bu yana yüzüşüp duruyolar, bi tane de pembe vardı, çok küçüktü, bi oyukta saklanıyordu hep. yazık, kıyamam, çok küçüktü, ötekiler onu yutmasın diye saklanıyordu, arada bir kafayı çıkarıp bakıyordu, sonra anaskym diye geri kaçıyordu oyuğa, kim bilir neler geçiyordu aklından, ne kadar korkmuştu kim bilir.. allahtan yüzme biliyordu, hızlı yüzebiliyordu hem de hı hı evet kafayı yemiştim amına koyayım. bi elimde danone, bi elimde çay kaşığı, birkaç balığın maceralarını izleyip jazz dinliyordum...

    blup.. blupp.. gluk.. gluk.. fışşş.. hşşş...

    allah belamı versin ki etrafımda baloncuklar vardı, her taraf flulaşmış, içinde bulunduğum odaya derin bir derinlik çökmüş, duyduğum müziğin tınısı gevşeyip ağırlaşmış, omuzlarım çökmüş, göz bebeklerim büyümüş, bakışlarım donuklaşmış, ve tabandan tavana doğru baloncuklar yükseliyordu...

    derken kapı çaldı! kimin geldiğine bakılan o delikten (adı ne lan onun?) bakmadan açtım kapıyı. karşımda; çatık kaşları, memur emeklisi suratı, badem bıyıkları, feci resmi, müthiş soğuk ve inanılmaz katı bakışıyla yöneticimiz vardı.
    bir müddet durup bakıştık, sonra 'aidat' dedi, ve ekledi; '?'

    adam tembel dudaklarını kıpırdatmadan, kaşlarıyla soru işareti yapıp, gözleriyle ekleyebiliyor aga...
    neyse ki ben de; ehe öhü aha ve ıhı şeklinde doğaçlama cümleler kurup, birtakım kem küm'ler üretebiliyordum. aynen bu şekilde kendisini geçiştirip koltuğuma geri dönmüştüm ki.. telefon çaldı, hırıltılı boğazı ve iç anadolu şivesiyle 'kira' dedi karşıdaki ses, ve ekledi; '?'
    adam telefonla konuşurken soru işareti kullanabiliyor aga...
    neyse ki, bende herkese yetecek kadar kem ve küm vardı, ev sahibini de aynen o şekilde uğurladım, telefonu ünlem işaretiyle yüzüme kapattı hayvan.
    vela havle vela vestam yunaytıt deyip bir danone daha açıyordum ki.. bu sefer de dıt dıt mesaj geldi, sonra tuş kilidini açmadan bir mesaj daha.. vay amk, kim yazdıysa karakter yetmemiş diye geçirdim içimden. sonra bi baktım ki, 2 yeni mesaj diyor, açma sakın diyor..

    biri bankadan;

    ''bugün içinde gecikmiş kart ödemenizi yapmamanız durumunda banka takibiniz başlatılacak ve olumsuz sicil kayıt bildiriminiz yapılacaktır. amına koduğumun sayın fakiri, ne bok yemeye ayrılıyorsun işten, adamı sikeriz lan biz, iyi günler''

    diğeri ayedaş'tan;

    ''sayın abonemiz ******* no'lu tesisatınıza ait, yaklaşık **** tl borcun, enerjinizin kesilmemesi için ödenmesi gerekmektedir. öyle sikinizin keyfine göre işten ayrıldınız ama.. bir düğmeye bakar yani, anında karartırız hayatınızı, adam olun, siktirmeyin belanızı, iyi günler dileriz, ayedaş genel müdürlüğü..''

    lan sanki sözleşmiş amın evlatları, bir mesaj da diğer telefona gelmesin mi.. o da vodafone'dan;

    '' *** 2011 - *** 2011 dönemine ait faturanız **** tl, son ödeme tarihi **** dir, ödeme yaptıysanız bu uyarıyı dikkate almayınız. ama biz yapmadığınızı ve yapamayacağınızı çok iyi biliyoruz, götünüzden siker, esenlikler dileriz. kırmızıııı!''

    dudak kenarlarındaki çikolatalı, taze, sütlü, tatlı danone bulaşıklarını yalarken, hayatı sorguladım uzuuun uzun, ekrandaki sarı balık, pembe balığın saklandığı oyuğu buldu, mavi balık kaçtı götü kurtardı, benimse tepemde bir sürü kırmızı, etrafımda blup.. glukk.. baloncuklar. kül tablası silme dolu, sigara paketinde son bir dal...

    bu tablo aynen bu şekilde sabitlendi. her gün yeni bir baloncuk daha ekleniyor, o kadar.
    ne zaman başım yastığa düşse, gerisin geriye dikene değmiş gibi kalkıyorum. bu anlattıklarım ve daha anlatmaya harflerin, kelime ve cümlelerin yetmeyeceği, çook daha fazlası, aynen gelip giriyorlar beynime, ve delik deşik ediyorlar uykumu.

    neyse çok uzadı..
    bu kara boşluk ve bunalımdan çıkmak için olmayacak şeyler yaptım. 127 iş görüşmesine gittim. bin küsür göğüs çatalı manzarasında cv doldurdum. kapıcı tekin'e çöp toplamada, kanepe, koltuk, halı vb kullanılmış eşyalardan müteşekkil korsan müzayedelerde yardım ve yataklık ettim. kahvehanelerde oturdum, taşşaklarımla konuştum, bugün de akvaryumu izledim anne.

    hatta bir ara, milletçe çok aşinası olduğumuz ve her gün bir yenisiyle karşılaştığımız tv yarışmalarından birine bile başvurdum. binlerce kişiden oluşan kuyrukta bekleyip, bir göğüs numarası alaraktan, sikindirik bir jürinin karşısına geçip cyrano de bergerac tiradı falan oynadım, hoyratça, dosta, tarifle, müdebbir, alimane falan filan.. onu başka bir entrymde anlatmak niyetindeyim, çok tuhaf şeyler gördüm, abuk subuk hadiseler yaşadım...

    böyle işte abiler ablalar.. işsizlik sendromu, adamın götünü feci elliyormuş, böyle mıncık mıncık mıncıklıyormuş, ben bunu gördüm. ttnet internetimi kesmeden (zaten arada bir bağlanabiliyorum) muzdarip olduğum bu durumdan, aklım yettiğince, saçma salak bahsetmeye çalıştım, ben olsam okumam amk, yine özet geç piç diyesim geldi kendime, özet geç işsiz piç, pis fakir.

    ooof of... cep delik, cepken delik..

    ama olsun lan

    bedava yaşıyoruz, bedava
    hava bedava, bulut bedava
    dere tepe bedava
    yağmur çamur bedava
    otomobillerin dışı
    sinemaların kapısı
    camekanlar bedava
    peynir ekmek değil ama
    acı su bedava
    kelle fiyatına hürriyet
    esirlik bedava
    bedava yaşıyoruz, bedava.

    allah tüm işsizlere yardım etsin. amin.

    edit: ananskyyy.. pembe balık nerde lan?
    42 ...
  28. fantezi yapayım derken partneri sakatlamak

    1.
  29. -efendim nasıl oldu olay, anlatır mısınız?
    +valla.. balkona hava almaya çıkdıydık.. aysel eğilince benim aklıma bişey geldi...

    tanım.. tanımmm.. hmmm.. şöyle diyebiliriz sanırım; ''yurdum gazetelerinin 3. sayfalarında bir günlüğüne şöhret olma, adından söz ettirme fırsatını da beraberinde getirecek olan, her gün bir örneğine denk geldiğimiz ve fakat hiç mi hiç şaşırmadığımız, birbirine benzer milyon abukluktan herhangi birinde, aktif olarak gerzek sıfatıyla yer alma eylemi'' evet bence bu şekilde tanımlayabiliriz. bu işi başarmış gerzeklerden biri olarak söylüyorum yani.

    evet evet, yumurtaya can veren, kara karanlıkta kara taşın üstündeki kara karıncayı gören cenabürabbülalemiyn, bu gerzeklerden biri olmayı bana da nasip eyledi şükürler olsun. şükrediyorum, çünkü yaşayarak öğrenmek en iyisi baba, her şey bir tarafa; anlatacak bir anın oluyor ulan işte.

    işte anım;

    'geçen yine sevişiyorum' demeye çalışmıyorum bak, sakın olayı çarpıtmayın ha. 'benim sevgilim var' mesajı vermeye de çalışmıyorum, ki artık yok zaten, kendisi yoğun bakımda... şaka lan şaka, komayı atlatmış diyorlar...

    yahu işte, birçok sözlük yazarı kadar olmasa da, ben de sevişgen bir insanım, bek sevişirim, yeter ki bir punduna getireyim, havada karada götürürüm hacı. ayrıca da sürprizli sikişlere bayılırım, fantezikli falan..

    benim eski bir manita varıdı, önceleri gayet güzel, keyifli ve yüksek seviyeli bir birliktelik içindeydik, sonrasında ne olduysa artıkın, böyle bir soğuma, uzaklaşma evresine girdik, derken bi baktım fakbadi olmuşuz. o naif, o temiz, o berrak, çiçekli buketli buluşup koklaşmalar, arada bir görüşüp vuruşmalara dönüşmüş. fakat işin ilginç yanı, kimse bundan şikayetçi değil, üstelik bu hatun fakbadi olarak daha bir yaratıcı, daha bir ele avuca sığmaz, daha bir.. iki, üç, on dört, on beş, on altı, oha, offf... ulan meğerim ne doyumsuz, ne azgın bi karıymış.. durun kızlar, kızmayın, kendi diyor la 'bana karı de' diye, 'karı de bana, orospu karı de, seni şöyle yapacağım, seni böyle yapacağım de!' diyor, ayyy tövbe tövbe, çok terbiyesiz şeyler söylüyor amına koyayım ya. nerde o; 1.65 boyundaki tıfıl, narin, saf, ve bir buket çiçek görünce japon çizgi filmlerindeki bebeler gibi, koca gözlerinden coşkun ırmaklar boşanan hanım kız.. nerde bu dadminsiz azgın karı...

    şu son bir yıl içinde 127 kilo verdim la.. tamam yani o kadar değilse de, temiz bir 15 kilo vermişimdir.
    e şimdi hal böyle olunca.. yani taraflardan biri doyumsuz olunca, dur durak bilmeyince, ilişkinin ritmi bozulmasın, rengi solmasın deyi bin bir türlü şey denemek durumunda kalıyorsun, sürekli bacak omza olmuyor reyiz.. kaldı ki, başta da söylediğim gibi, ben de severim bu tarz konularda farklı şeyler tatmayı, aslında ben de isterim ellemeden okşamayı, güzel elbiselerle mucuk yapıp oynaşmayı, küçük bir sikiş içinde önemli kişi olmayı..

    bak, yalan yok, herkesin aklına gelen o bilindik fantezilerin hepsini denedik; hizmetçi-ev sahibi, öğretmen-öğrenci, hemşire-hasta, tecavüzcü-bakire, sekreter-patron, komşu-komşu, hu-hu, abla-kardeş, oha-hayvan, yok lan-o kadar da değil, sakin-ol. sapıktı mapıktı ama ensest merakı yoktu, en azından hiç bahsetmedi bana, gerçi bahsettiği diğer şeyleri anlatsam inanamazsınız da.. neyse işte..

    hacı bak, manyaklık derecesini şurdan anla; bigün yine buluşalım dedi bu, bana gel dedi, neyse, vardım gittim. her şey normal, öpüşüyoruz, emişiyoruz, elleşiyoruz, gayet sıradan, bilindik,normal bir ön sevişme aşamasındayız. hatta o kadar normal ki her şey, normallikten kıllanmaya başladım yani, o derece.. lan neyse, tam olaya kendimi kaptırmışım, kuyruk sokumundan başlayan bel çukurunu müteakip, dil yordamıyla, gözü tamamen kapalı, sarımtrak tüylerin diplerindeki berrak ter damlacıklarını sömürerekten, bu esnada sıcak ve derin nefesler vererekten, inci dizerek ve hatta bade süzerekten, ense istikametinde ilerliyordum ki... lan bu bi döndü.. ananı atanı sikeyim, ödüm bokuma karıştı o dakka hacı, yüreğim sıddı (sıtma-titreme) oracıkta ruhu teslim ediyordum ya la...

    nerden bulduysa, vampir dişi takmış ağzına meziyetini siktiğimin karısı.. lan arkadaş, vallaha abartmıyorum ya, düşünün bi, o anlık tepkiyi düşünün allah aşkına, ulan sidiğim kesildi yeminle ya.. yok böyle bir şey.
    hani bu vampirli diziler filmler falan var ya, true blood, tutulma, vampir günlükleri vs vs.. alayını izler bu manyak, hastası. ben de buna uyup takip etmiştim o dizileri, ama hiçbir zaman bu denli bir hayal gücüm olmadı benim lan, ben hiç bu derece götü kaybetmedim arkadaş.
    abi bildiğin vampir dişi takmış ağzına yavu, anlatabiliyor muyum? bi tahayyül etsenize hadiseyi..

    lan nerden geldi aklına? hadi geldi diyelim, nerden aldın, nerden buldun, ben iş üstündeyken ne ara taktın? vay arkadaş ya..
    aga temizinden bi 10 dakka kadar kilitlendim kaldım amına koyayım, bütün ereksiyon anında sıfırın altına indi, çüküm içine kaçtı, bana bir hal geldi, halep'te adam on arşın derken, allaaaah... bu arada bu deyyusa bi gülme gitti tabii, eşşekler gibi anırıyor; 'muhaaaaaa muhaahahahaaaaaaaaaa korktu manyaaaaak ahahahaha ayh aayyyh aaayyyhhh huhuhuhuhuhu ahahaha canım yaaaa, nasıl korktuuuu ahahaha...'

    sonra toparladım tabii, o anlık şoku atlatıp korkmadığımı, yalnızca birazcık şaşırdığımı söyledim. akabinde, daha önce hiçbir sikişte olmadığı kadar hızlı atan kalbimin yavaşlamasıyla kendime gelip, bu ani şok dalgasından mütevellit, vücudun muhtelif organlarınca verilmiş, ve kokusuyla kendini çok güçlü bir şekilde hissettiren birtakım tepkimeleri dizginlemek adına, erkek wc'sinin ne yannıda olduğunu sordum...

    ulan böyle geyik geyik anlatıyorum ama, yani bildiğiniz gibi değil abiler ablalar.. cidden çok korktum lan.
    neyse, biraz durup sakinleştikten sonra, olayı derinlemesine idrak etmeye çalıştım. nerden aklına geldiğini, dişleri nerden aldığını falan güzel güzel anlattı. ciddi ciddi inandırıcı ha, baya bildiğin vampir dişi amk. üşenmemiş, tek tek aramış şaka malzemeleri satan dükkanları, sonra bi internet sitesinden bulmuş, sipariş vermiş, 50 tl bayılmış falan filan. o anlatıyor, ben sövüyorum, o anlatıyor, ben sövüyorum.. derken çat.. çıkarıp bir takma diş de bana verdi.

    true blood'daki vampirler gibi olacakmışız, çok seksilermiş, çok ateşlilermiş, kanlı kanlı, ısırıklı ısırıklı, çok hoşuna gidiyorlarmış, biz de deneyecekmişiz.. vay ananı atanı senin ya, iyi ki 'spartacus' falan izlememişsin amına koyayım...

    o değil de, sikmişim dizisini, filmini. benim bu vampir dişleriyle mazim çok daha eskilere dayanır. tam olarak 90'lara tekabül eden çocukluk dönemimde, hangi sakızdı hatırlamıyorum ama bir sakızla birlikte, çin yapımı, ucuz, beyaz, iğrenç plastik vampir dişleri verirdi bakkallar. çok eğlenmişizdir o dişlerle zamanında, çok kız korkutmuşluğum vardır. bu sebeple olmuş olacak, yavaş yavaş benim de hoşuma gitmeye başladı bu diş olayı. sonra bi baktım, ben çoktan takmışım dişleri..

    ama yok böyle bir kepazelik.. ya var ya, yeminle çok kararsız kaldım bu olayı sözlüğe yazsam mı yazmasam mı diye, bildiğin rezillik lan, işe bak amk.
    birdi, ikiydi derken, gittikçe uzayan boşalma süresinin de verdiği keyifle, üçüncü posta niyetine, evin salonunda, kitaplığın tam önünde, it sikişi pozisyonunda, ağzımızda takma vampir dişleri.. o hırlıyor, ben hırlıyorum, o hırlıyor, ben hırlıyorum.. arada bir uluduğumuz da oluyor, hatta zaman zaman 'bundan böyle ocak dışısın, gak siktir git!' diyen bir devlet bahçeli silueti falan görüyorum ben, baya bildiğin götü kaybetmiş bir haldeyiz yani..

    derken, hatun çat diye 'ısır beni' demesin mi.. lan iyi hoş, görüntü itibariyle ciddi bir inandırıcılığı var da, gerçek değil ki bu siktiğimin dişleri, ağzımda zor tutuyorum zaten, nasıl ısırayım amına koyayım? yok, illa ısıracan..
    valla bak, karı iyiden iyiye çıldırdı aga, tutturdu beni ısır..

    vela havle vela guvvete.. ulan bir yandan gülüyorum, bir yandan ağlamaklıyım, bir yandan içindeyim, bir içindeyim, bir dışındayım, bir yandan devlet bahçeli'den azar işitiyorum, vay anasını avradını ya...

    neyse bir iki denemeden sonra ufak ufak ısırıklar almayı başardım. bizim ulumalı hırlamalı it sikişi, enseden ısırmalı kedi sikişine döndü.

    uzatmayalım.. oha uzatmayalım dedikten sonra şöyle bir yukarıya baktım da, sövdüm kendime lan.. bak hala uzatıyorum.. neyse tamam.
    bu, ömrü hayatımın en çılgın, en sıradışı, en uçuk, en kaçık, en sivri, en keskin, en trajik, en komik ve en vay amısına koyam sikişi esnasında, bir ara kendimi çok kaptırmış olacağım ki, abandım hatunun boynuna.. tabii bu dişler takma olduğundan, hiçbir şey hissetmiyorsun, dolayısıyla ısırığın şiddetini de ayarlayamıyorsun.

    artık kaç newton şiddetinde, kaç pitbull gücünde bastıysam çenelerimi, bir 'hırt' sesi duydum hacı, derinin delindiğini hissettim amk. o demeye zevk çığlıklarının birkaç katı bir acı çığlık yükseldi hatundan, derken 8.4'le sallanan kitaplığın tepesinden dünyanın en ağır kitaplarıyla birlikte, birtakım zerzevatın üzerimize yağdığını gördüm. dolu dizgin üçüncü gole giderken, anlık bir refleksle çektim kendimi.
    ben iyi kötü bir meydan larousse'la kurtardım da, hatun onca bilginin altında, kanayan boynuyla kalakaldı. (boynu altında kaldı)

    gülmemi tutarak yapmaya çalıştığım arama kurtarma çalışmalarım sırasında, bir an elime gelen 'stephenie meyer' kitabına bakıp vampir dişlerimle sırıtırken, devlet bahçeli, hala 'ocak dışısın' diye bağırıyordu...
    23 ...
  30. bayinizden rar la isteyiniz

    1.
  31. basılmadan yasaklanıp, internetten yayımlanan birtakım kitaplar için kullanılası yayımcı talebi.

    (bkz: imamın ordusu)

    ''15 nisan 2011 mynet chat - mynet silivri odasında imza günü''
    7 ...
  32. imamın ordusu

    286.
  33. iki kadın sessizce oturuyordu diyeni öldürmek

    1.
  34. iki kadın sessizce oturuyorlardı
    iki kadın sessiz sessiz oturuyorlarmış
    üç dört kadın sessizce oturuyordu...

    lan arkadaş bir şeyin de bokunu çıkarmayalım ya..

    neymiş efendim, iki kadın sessizce oturuyormuş.. ee? eesi komikmiş lan işte, dünyanın en kısa ve en komik fıkrasıymış, iki kadın hiç sessizce oturur muymuş akıllım ehe ehe... lan oğlum.. allah allah ya... allah yarattı, maymundan evrildi demeyip vurunca ahıdacan beyninin begmezini...

    abi iş yerinde, evde, arkadaş ortamında, halı saha maçında, şehirler arası otobüslerde, yataklı tren vagonunda, üsküdar iskelesinde, kadıköy rıhtımında, kızılay meydanında, rio karnavalında, iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta.. her zaman ve her yerde, herkes bu espriyi yapıyor, allah aşkına yeter lan, yalvarıyorum.. olum kırk yılın başı, geçen gün bir cumaya gideyim dedim, cuma hutbesi sırasında, halı desenlerinin üzerinden tüyümsü, pambuğumsu topacıklar yapıp, parmaklarımın arasında öfeliyordum ki, imam da bu espriyi yaptı, cemaat iki kadın sessizce oturuyorlarmış, pıh pıh pıh, estanuzibillah..

    abi yapmayın gözünüzü seveyim ya. ulan her şeyden kaçıp, azcık kafa dağıtmak adına sığındığım şu sözlük ortamında da bu olayı görünce, dünyamdan bezdim yemin ederim, yapmayın allah aşkına bak.. bir çılgınlık eder vururum sizi..

    edit: imla.
    11 ...
  35. d şıkkına diyarbakır demeyen öğretmen

    8.
  36. -çocuklar 21. soru dadaizmin d'si
    +oha hocam bambaşkaymışsınız
    -siktir lan'ın si'si
    + ...
    22 ...
  37. sabri nin ortasıyla gol atan guiza

    44.
  38. yavşak kapıcı tipi

    1.
  39. ah kemal abi, mekanın cennet olsun.. amma bu yavşakların, bu kadar yavşak olma sebebi biraz da sensin...

    senaryosunu umur bugay'ın yazdığı, yönetmenliğini zeki ökten'in yaptığı, 1976 çiçek film yapımı, unutulmaz bir yeşilçam klasiği olan kapıcılar kralı (böyle de bilgi içerikli entry girerim amına koyayım, off götüm kalktı feci entel hissediyorum kendimi.. google sağ olsun) filmindeki o müthiş kemal sunal performansından sonra türeyen, bambaşka bir kapıcı neslinin, bambaşka bir üyesidir mevzu bahis kapıcı tipi.

    belirgin özellikleri;

    *sadece bir apartmana değil, çevredeki birkaç apartmana birden bakar
    *bütün esnafla ve ilgilendiği tüm apartmanların sakinleriyle enseye şaplak göte parmak kıvamındadır
    *aylık kazancı, genelde kapıcı maaşının birkaç katıdır
    *yönetici onu değil, o yöneticiyi yönlendirir
    *yapmadığı, bilmediği, elinden gelmeyen bir iş yoktur, her işin adamıdır
    *hali vakti yerinde olan apartman sakinlerini çaktırmadan sömürür

    vs vs..

    bizim kapıcı tekin, bu özelliklerin tamamını haiz olduğu gibi, nasıl anlatacağımı bilemediğim birkaç özelliği daha var.
    adam tam bir piç. 4 apartmandan oluşan sitenin tamamına kendisi bakıyor, yetişemediği yerde karısını görevlendiriyor. etraftaki bakkallar, marketler, manavlar, hırdavatçılar, taksiciler, dolmuşçular, simitçiler, kahveciler ve de gazozcuların tamamı bu ipneyi çok yakından tanıyor.

    öyle bir şey ki, her an hepsiyle bir alışveriş içinde. birinden bir şey alıyorsa, muhakkak ötekine bir şey satıyor. mesela diyelim apartmana yeni biri taşındı, hemen taşıma işlemini kendisi üstleniyor, ordan birkaç kişi ayarlayıp organize ediyor, anında kapıyor hamal parasını. birinin bir eşyaya mı ihtiyacı oldu? hemen daha önceden ayarlayıp 'lazım olur' diye bir köşeye yığdığı eşyaların arasından bulup buluşturup, beleşe mal ettiği eşyayı, tazyikli bir fiyata kilitliyor.
    mesela, ben şu an oturduğum daireyi tuttuğumda hiç eşyam yoktu, tekin'in de bir arabası yoktu. şu an her şeyim var sayılır, e onun da arabası var...

    resmen adamı zengin ettik lan, allah belamı versin istediği an satın alır bu apartmanları. ama yok diyor, sinop'tan ev alacağam denize nağzır diyor, şu yeni yapılan sitelerden de iki dayre alıp kiraya verdimmiyincik tamamdır, daha da dünya sikimde olmaz diyor...

    he daire yazmasını/demesini bilmiyor belki amma para onda baba.

    ya şimdi her şey bir tarafa da, ben bu entryi niye yazdım, bu tekin ibnesin'den size neden bahsettim biliyon mu? bak abartanın götünü siksinler, aynen şöyle bir diyalog geçti bugün aramızda;

    akşam 8 gibi işten gelmişim, her zamanki gibi bizim marketten bi cigara bir de aystiğ şeftali alıp, 5. kattaki kuytu yalnızlığıma çıkmak niyetindeyim.

    bir girdim markete, gırgır şamata...

    - marketçi
    + tekin

    -ya var ya tam bir orospu çocuğusun tekin yaaaamuhahahahaha
    +bağğrma hayvanat bağğrma hoha çüşş
    -oğlum yeminle korkulur senden lan
    +la oğlum ben sikmesem başkası sikecek, avrat dul, yalım yalım yanıyor amüniym
    milli: selamünaleyk..
    +veeeaaleykümselaaam milli bey, nassıng?
    m: çok şükür tekin abi, sen nassın?
    +eyii noolsung, dul avrat govalıyok ehehehe
    -şerefisiz yaa hehehe
    m: ?
    +ya bahale, yarin sening dayreyi 1-2 saatliğine banga kiralasang olma mı?
    m: hayırdır abi?
    +bi sikiş dururmum var da, gorkma çarşaflarını neyin sen gelmeden atarım makineye
    m: (gün)tekin sen ciddi misin?
    +la bekar adamsıng, halden anlarsıng ya.. vallaha bak, 100 lira tirink!
    m: abi şimdi ne diyim... şaşırdım yau
    -abi sen uyma bu şerefsize, tam yavşak ya ehehe
    +bag vallaha diyom lan ciddiyim yani, sen bi düşün, ben az sonra gelecem zaten garalüferlerin havasını almaya
    m: neyin havasını?
    +garalüferlering
    -tam mal yaaa ehehehe

    neyse reyiz, bu geldi bi yarım saat sonra, evdeki tüm garalüfer peteklerinin havasını aldı, siyah suyunu akıttı. ve mevzuyu derinlemesine anlattı.
    bu bizim apartmanların birinde bi hatun varmış, annesiyle birlikte yaşıyormuş, dulmuş, yanıyormuş. tekin de sevabına bunu bi sikecekmiş. avradıng anası evden çıkmıyor bayguş gibi amüniym, yap bi güzellik ben de seni gorürüm falan dedi, bir şey diyemedim amk, abi bi sakatlık çıkmasın, bilemedim ben onu.. deyip kapattım konuyu.

    hayır o değil, benim dairenin anahtarı var bunda zaten, lan hele diyorum geçen gün, bu çarşafları kim attı makineye...

    düzeltme: imla.
    17 ...
  40. iş yerinde porno izlemek

    1.
  41. iş yerinde maç izlemek hadi neyse...
    iş yerinde film izlemek bir şekilde kabul edilir...
    iş yerinde televizyon izlemek hadi bu da tamam...

    iş yerinde porno izlemek... işte şimdi eşşeğin pussy'sine suyu kaçırdın hacı...

    bu ne rahatlıktır, bu ne aymazlıktır, bu ne kendini bilmezlik, bu ne vurdumduymazlık, bu ne.. o ne lan? tiffany thomas solo action & sweet girl and two black men.. ananıskiyy.. zenci mi la onlar? abbooovvv gapat gapat!

    lan neyse uzatmayalım; insanı işinden gücünden edebilecek, 'maaşına zam işine son yarraam, o çadırını da al ve gak siktir git' deyin işten kovdurtup aleme irezil edebilecek bir gaftır, sakın ola ki böyle bir şeye kalkışmayın.
    şeytana uymayın a dostlar. ben götü zor kurtardım.. my angry boss az kalsın fucked my ass.. (and two black men -allah korusun lan-)

    her günkü gibi bir gün.. her şey aynı aynılığında, sıkıcı, iğrenç bir öğleden sonra, bitse de gitsek, bitse de gitsek türküsü çığırıyoruz ofiscene. son birkaç küçük işi de halledip devirdim götü, mesai bitene kadar dedim internette sörf eyleyek.
    lan sörf dediğim de, sözlük mözlük işte... neyse hacı, sözlükte o başlık senin, bu başlık benim, şu başlık kimin la başıma kalmış vay amısını, diyerekten gezinirkene, bu incici birkaç ruhsuz ibnenin ekmekle olan, o nahoş (burda sayfalarca sinkaflı betimleme yapardım da, nutkum tutuldu, söyleyecek söz bulamadım, doğmamış çocuklarınızı, ölünüzü dirinizi her gün birinizi.. diye girerdim yoksa.. neyse) görüntülerin bir linkine denk geldim.

    neyse bakındım bakındım, sonra sular seller gibi kalayladım derken.. nasıl oldu bilmiyorum, am göt meme capslerine (b)ulaştım... lan olum.. kaç megapiksel la o makineler, anasını avradını, çiliğine kadar eşsiz çözünürlük, müthiş rembrandt kırmızıları, van gogh sarıları, çingane pembeleri.. derken kızılay çadırları...haydi buyur, çık işin içinden..

    bir anda, sabah ereksiyonu kıvamında, 17 yaş abazanlığında, sivilceli bir ergen olarak buldum kendimi bilgisayar karşısında.
    sonra fotolar kesmedi tabii, hareketli resimlerden (shw miydi neydi lan o) videolara kadar geldi olay. baktım olacak gibi değil, eğilerek kalktım (çadırdan dolayı tam doğrulamıyorum, bir de boy sorunu var biliyon mu, doğrulduğum an sıkıntı yani.. -sanal reklam-) kendi odamın cam kapısını usulca iteledim. korkmayın lan hikayenin devamında 31 çekmiyorum, o kadar da ergen değiliz amk. gerçi kapı cam olmasa amına bile koyardım da, neyse işte...

    en azından hani bir ses gitmesin, ne bileyim, bir 'kapıyı örttüm, özel bir işim var ona göre hanımlar beyler' mesajı falan filan işte. psikolojik bir rahatlama neticesinde döndüm yeniden, devam ettim kaldığım yerd... oofffff blond latin adventures, bıngıl bıngıl amk... huge titted sky gets her pink banged.. hmm huge feci sikiyi diyo.. bu neymiş, brasils girl hmm and two black men.. lan bi gidin amına koyayım ya, dünyayı sikmiş pezevenkler, gara götünüzü sikeyim sizin...

    öyle böyle derken ben iyice kaptırmışım kendimi.. cam kapının açılırken bir titreyişi vardır, özellikle sert açıldığında şöyle bir titrer, bilenler bilir.. heh işte aynen öyle açıldı kapı birden, ne olduğunu anlayamadım amk.
    17'lik ergenin odasına dalan baba misali daldı patron yunus bey...

    -kolay gelsin milli bey
    m: ehööö iii eeee hmmmmm mööööö
    -noldu ya yüzünüz bembeyaz? aaa ekran da bembeyaz
    m: durun! dokunmayın!
    -anaaam, döl bu lan?

    --çılgın bediş mode off--

    -kolay gelsin milli bey
    m: eöö iii eee sağ olun yunus bey
    -hayırdır ya neyin var, hasta falan mısın?
    m: falanım
    -efendim?
    m: yok yok bişeyim yok
    -he iyi, şu bi resim var diyodunuz, uygun olabilir diyodunuz, bi göstersenize onu
    m: eeeöööö.. göstereyim...

    (yarrakların gazabına uğradık argadaşlar... her şey bitti.. elveda 150 ekran mekintoş, elveda titreyerek sallanan cam kapı, elveda saksıdaki sarı sardunyam, elveda goca götlü sekreter yelloz, yoklukta giderin vardı.. elveda piç murat, bülent ve tayfası, size de elveda halkla ilişkilerdeki seksi stajyerler, artık sizi bizim piçler yerler, lan bi msn telefon neyin alabilseydim bari.. elveda temizlikçi sakine bacı, artık sabahları ilk benim odayı silersin, boş olacak ne de olsa... elved..)

    -milli bey?
    m: yunuscum bağırıp durma, tüm ereksiyon yalan oldu zaten, siktirme dünyanı, aç bak, orda resimler, o ekmekli şeylerle benim alakam yok, onları gapat. ama huge titted sky gets her pink banged baya ilginç bir şeye benziyor, tavsiye ederim.. haydi kalın sağlıcakla...

    tamam lan tamam, bazen çok bokunu çıkarıyorum, valla tamam.

    geldi işte yunus bey, bi reklam banner'ıyla ilgili birkaç şey vardı göstermem gereken, herif dikildi benim bilgisayarın başında tepeme. ben lazım şeyleri gösterdim kendisine ama açık olan diğer tüm pencereleri de görmüş oldu amk.
    ben adama yeni banner''ları gösteriyorum, adam asian girls penceresine bakıp derin derin hmmmm'lıyor. hmmmmm güzelmiş, hmmmmm şahane, hmmmmmm harika, hmmmm yessss...

    ne o bana bir şey söyledi, ne ben ona. 15 dk boyunca dikildi tepemde, soğuk soğuk terledim, sıcak sıcak işedim altıma. inanılmaz derecede kötü hissettim kendimi. yazının başındaki gibi; 'bunlar ne lan yarram gak siktir git, kovuldun pezevenk' dese, allahıma kitabıma bu kadar daralmazdım, bu denli içlenmezdim lan.

    olum çok kötü bir şeymiş ya, allah düşmanımın başına vermesin. siz siz olun abazanlıktan kıvransanız da, iş yerinde bu tür atraksiyonlara girmeyin. eğer hiç kendinizi yenemiyorsanız, gidin tuvalete, orda genelde sıvı sabun olur, tükürük mükürükle de uğraşmazsınız, hem peçetesi neyin de yumuşak oluyor iş yerlerinin, halka değil fil.. kıvamında. neyse işte, gidin öyle dadmin edin kendinizi, ama asla böyle bir şey yapmayın canlar. haydin selametle...

    lan o değil de, manalı manalı hmmmmm'lamalarla ve ağır adımlarla odamı terk ederken, kim bilir aklında neler vardı yunus beyin..

    arabian dildo nights, threesome means many holes to try, very sexy brunette japanese nailed..

    and two black men... (sizin ben amınıza koyayım...)
    33 ...
  42. saipsiz

    766.
  43. yersiz öfkeye kapılan yazar.

    abi ben mesajına karşılık verdim, sen bana geri dönüş yapmadın. eleştirilerinin hepsini anlıyorum ama suçsuz yere ne vuruyosun ki?

    artık dakikada kaç mesaj geliyorsa, adam hepsini takip edemiyor...
    4 ...
  44. 61 dakikada 74 posta sevişebilen erkek

    7.
  45. sevgiliyle uyumak

    598.
  46. huzurun gerçek tanımı.

    o berrak teni tenindeyken, teri terine karışır.. ve nefesi nefesine değende, gömersin burnunu o gül bahçesi boynuna.
    tüm sesler kesilip, kalplerin karşılıklı vuruşu duyulur birbirine. görmediğin eller çalacakmış gibi sarılırsın çıtkırıldım beline. büyük bir korkuyla ürkek, ve emsalsiz bir heyecanla titreksindir, fakat bilirsin; o an, tüm erkeklerden daha erkeksindir.

    usul usul okşarken, göğsüne yaslanmış güzel başını, nefesini tutup dinlersin, her nefes verip alışını.
    sonra masmavi hayallere dalmışken ansızın, uzuuunca bir gurultu gelir karnından, sıçarsın tüm romantizmin içine.

    sonra, artık hissetmediğin o morarmış, uyuşmuş kolunu çekersin, hiç oynatmadan kıllı göğsünü, ve umarsızca dönersin sevdiceğe koca götünü...

    (bkz: acımasız gerçekler)
    29 ...
  47. sözlük yazarlarının itirafları

    24374.
  48. yaklaşık bir aydır, pes 2011'de fenerbahçe'yle kupa almaya çalışıyorum, bütün ayarları beginner'e getirdim, gene alamadım amk...

    not: dinime imanıma fenerbahçeliyim lan.
    26 ...
  49. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük