birini uefa yönetir diğerini türkiye futbol federasyonu.
birinin sözcüsü " ligimde soru işaretli kulüp istemiyorum, ligimin değeri düşebilir" der.
diğerinin başkanı*" uefa, şampiyonlar liginin değerini düşünerek fb nin ihracını talep etti" ha o federasyon başkanına "ya bizim ligimizin değerini düşünmüyor musun?" diye sormayın, sormanıza gerek kalmadı çünkü!
eski bir hikayedir; bir grup subay mahsur kalırlar ve merkezle saatler süren kurtarılmaları üzerine telsiz konuşmaları geçer, son konuşma şöyle gerçekleşir;
az önce bir basım-matbaa firmasının reklamında duyduğum cümle, aklımın bir ucunda ampul yandı ve tabii ki aklıma güzel ülkem geldi.
artık baskıda sınır yok!
selçuk inan ın transferi için kap a gerekli açıklamaları yapmış, bunu resmi sitemiz olan galatasaray.org dan beyan etmiş olmasına rağmen, transfer ücretini 21 milyon euro olarak ısrarla manşetlerinde bulunuduran ve artık fanatizmin (ercan saatçi) gazeteciliğin önüne geçtiği bir çöplük olma yolunda ilerleyen hürriyet gazetesini, anti galatasaray tavrında dolayı protestoya davet ediyorum. üstelik ilgili yazının altında "galatasaray selçuk inan ın ücretinin daha az bildirdi) başlığıyla galatasaray spor kulübünün borsaya gerçek ücreti bildirmediğini iddia ediyor *, bu aiddiayı da müthiş bir imla hatası ile süslemekten de geri kalmıyor.
ercan g.tüne aslan kuyruğu girsin yavrum!
daha önceki yazılarımda demokrasi ile ilgili düşüncelerimi yazmıştım, şimdi onları arayıp buraya kopi-past yapmak istemiyorum, özet olarak şu aslında; demokrasinin insanoğlu için artık yeterli bir sistem olmadığını, toplumların tüm katmanlarını saramadığını, yetersiz ve sistem olarak korumasız olduğunu savunurum, demokrasi iktidara gelenleri yaptıkları anti demokratik hareketlerle ilgili bir sübap geliştiremediği için çok kırılgan bir sistem, bu görüşümü bir kenara yazalım. demokrasiye inanmadığım için herhangi bir partiye yakınlığımda yok, ha şimdi "ee nasıl yönetileceğiz, peki daha iyi bir sistem var mı cacık?" diye içinizden geçirenler olabilir hemen cevaplayayım, evet daha iyi bir sistem var, ha o sistem henüz bilim insanları tarafından bulunamadı ama mutlaka bir gün bulunacaktır, inanıyorum.
son günlerde mhp nin milletvekili ve yöneticilerinin gizli kamera kayıtları ile özel hayatları gözler önüne serildi ve seçim öncesi bunu fırsat bilen, siyasetçi denilen ve hatta başbakan olan kişi işte tamda başlığa uygun davranıyor. tamam net isim vereyim, kıvırmayayım, r. tayyip erdoğan. bu nasıl bir zihniyet, nasıl bir tiyatro. ve buna alkış tutanlarda türkiye cumhuriyeti vatandaşlarını büyük bir kısmı, miting meydanlarında bu porno görüntülerden bahseden başbakan çılgınca alkışlanıyor. aslında bunun tahlili birazda sosyoloji ile ilgili, yani komşunun bahçesini gözetlemenin ayıp sayıldığı bir toplumdan bir başkasının en mahrem anlarının gözler önüne serilmesine ve bunu seçim malzemesi yapan parti liderinin kahramanlık yapmışcasına alkışlanmasına ve takdir edilmesi aymazlığına kadar gelmiş bu toplum, şimdi bu işin içinden sosyologlar çıksın bakalım, toplumda ki bu dejenerasyon, bu şuursuzluk kesinlikle sosyologlar tarafından araştırılmalı.
bu seçim döneminde gördük ki artık porno siyasetinin zirvesindeyiz, bu kepazeliğe hiç bir tepki gösterilmemesi kanımı donduruyor, gelecekle ilgili tüm beklentilerimi siyaha boyuyor ve türkiye git gide erozyona kapılmış misali tüm düzgün değerlerini bu sele kaptırarak kayboluyor. evet mhp li vekil/yöneticilerin gayri meşru ilişkileri konusunda bende pek yumuşak değilim, siyasete bulaşmış, toplumlara öncülük yapma çabasına girişmiş kişilerin bazı hırs ve zevklerini törpüleyip, yaşayışlarına çok dikkat etmeliler ama dönüp soruyorum yine, bir bireyin özel yaşamını afişe etmek kimin hakkı? böyle bir hak var mı? bu afişe edilenlere en sert tepkiyi göstermesi gereken siyasi irade bunu lehine kullanmayı, aymaz bir şekilde nasıl düşünüp gerçekleştirir? bu yaşanan rezalet türkiye için kara bir lekedir bu rezilliğe tepki göstermek yerine alkış tutan türk halkı içinde utanç tablosudur!
porno üzerinden siyaset yapma yolunun açılması türkiye için yeni bir başlangıç ve bu ülkem için hiç iyi olmayacak.
tüm bu yaşananlar karşısında cumhurbaşkanı a. gül ün sessiz ve tepkisiz kalması ise inanılır gibi değil, cumhurbaşkanlığı makamı siyaset üstüdür, adı üzerinde cumhur un başıdır! tüm bu yaşananlar karşısında bir cumhurbaşkanı olan bitene bu fiyasko bu kara lekeye nasıl müdahale etmez! bu cumhurbaşkanı tarafsız olduğunu nasıl anlatır artık bu halka?
türkiye dik bir yamaçtan aşağıya doğru hızla inan bir taş parçasıdır artık, yamacın sonunda parçalanmış bir kaya olmadan bu erozyon sona erer umarım.
lakin ümidim sıfır!
not: bu yaşananlar hangi siyasi parti veya hangi şahıs için yapılsa da aynı düşüncede olur ve aynı kelimeleri kaleme alırdım.
27 ülkeyi içinde barındıran dünyanın en büyük siyasi ve ekonomik topluluğu olan avrupa birliği ve bu birliğin ortak para birimi euro.
daha öncede bahsetmiştim, avrupa birliği olarak aldıkları en kötü karar ortak bir para birimini benimsemiş olmalarıdır.
bu linkte ki haber ile görüşümün doğruluğu hakkında bana tekrar olumlu fikirler verdi. koca bir coğrafya da, her biri arasında kültürel, ekonomik, sosyal ve coğrafi olarak bir çok fark olan ülkelerin aynı para birimini kullanıp, o para biriminin istikrarını sağlamanın çok zor olacağını düşünmüştüm. sanırım planları büyük ülkelerin güçlü ekonomilerinin yaratacağı sinerjinin orta ölçekli, zayıf ekonomilere sahip olumlu yönde yansıyacağıydı, ama planlar şu ana kadar tutmamış gibi gözüküyor, zaten tutmasını beklemiyorum, euro asla sağlam, çok güvenilir bir para birimi olamayacak.
işin özünde 27 üyenin 17 si bu para birimini kullanıyor ve en güçlüleri almanya, fransa, hollanda ve italya, bu dört devin güçleri kalan 13 ülkenin ekonomik güçsüzlüğünü kaldıramaz, burada kilit ülke ingiltere (UK) aslında, 2,8 trilyon dolarlık bir ekonominin katkısı büyük olurdu ama ingilizler bu riski görüp euro bölgesinde olmayı kabul etmediler sanırım. ilk başta tüm beklentiler ortak para biriminin ab üyesi ülkeleri ve dolayısıyla ab yi daha sıkı bir şekilde birbirine bağlayacağı idi, bu bağlılık hem ekonomik hem siyasi hem toplumsal hem de kültürel bağlılık olacaktı fakat neredeyse tüm tahmin ve beklentiler bir bir çöktü, ne siyasi ne de kültürel olarak avrupa birleşemedi hatta aralarında ki bağ daha da gevşedi, elde kalan tek umut ekonomi, ve bu ortak parayı kullanma inadı devam ederse ab yi zor günler bekliyor.
m&m 2011 yılında yazmıştı dersiniz. *
tanımlar,
tff: türkiye futbol federasyonu
adalet: Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir.(wikipedia)
ali sami yen stadında oynanan galatasaray fenerbahçe karşılaşmasında sahaya binlerce plastik su bardağı ve pet şişe atıldı, galatasaray taraftarının yaptığı bu yanlış, gereksiz eylem sonucu ali sami yen stadı, tff tarafından 5 maç kapatıldı.ama olay bununla kapanmadı, galatasaray tribünleri pet şişeler ve plastik bardaklarla cinayet işleyecekmiş gibi lanse edildi medya tarafından, cani olarak duyuruldu, tepkiler çığ gibi büyüdü, pet şişe ve plastik bardak medyamız tarafından cinayet aleti olarak algılanabildi, olabilir hayal güçleri bu kadar geniş olabilir medyamızın ama haber hayal gücüne dayandırılmaz! sonuç olarak tff 5 maç kapattı ali sami yen i ki haklılardı, şayet sporda şiddeti engellemek adına ne yapılacaksa yapılmalı, gerekirse benim taraftarım 5 maç takımını sahada canlı olarak izlememeli ve de bu şekilde tavır takındıklarında cezasının ağır olacağını bilmeli!
şimdi gelelim tff nin adalet sınavına! 16 nisan 2011 akşamı şükrü saraçoğlu stadında oynanan fenerbahçe gaziantepspor karşılaşmasının son dakikalarında fener triibünlerinden 20-30 kişilik bir taraftar grubu sahaya girmiş ve gaziantepspor yedek kulübesine saldırmaya çalışmış, olay güvenlik kuvvetleri ve en sonunda da aziz yıldırımın olay yerine yani sahaya inmesi ile yatıştırılmıştır. futbol sahalarında pek öyle kolay kolay rastlanmayacak bir olay ama o da ne bizim hayal gücü geniş medyamızda ses seda yok, varsa yoksa hakem, ha tabi birde olayı makul gösterme çabası amacıyla g.antep li futbolcu danny nin fener tribünlerine attığı tabure manşetlerde. ne yani atılan tabure ile bu saldırının makul görülmesi mi gerekiyor? tff bu futbolcuya verir 5 maç ceza, üzerine birde para cezası olur biter, bir futbolcunun cezasını rakip takımın taraftarı verecekse vay futbolumuzun haline! bunu makul göstermeye çalışan medyanın haline ise söyleyecek söz bulamıyorum! pet şişelerden öldürücü alet yapabilme hayal gücüne sahip medyamızdan daha efektif, daha yaratıcı haberler beklerdim!
benim derdim fenerbahçe veya başka bir kulüp değil, benim derdim tff nin adil davranıp davranmayacağı, pet bardaklara 5 maç ceza veren federasyon rakip takımın yedek kulübesine saldırılmasına nasıl bir yorum getirip, nasıl bir müeyyide uygulayacak, bekleyip göreceğiz!
2000 li yıların başında varolup, gelişimlerini hızla sürdüren topluluk. cemaat yalakalığımı istersiniz hükümet yalakalığımı, bilimum dalkavuk takımıdır kendileri. kalplerini para, beyinlerini cehalet, ruhlarını okyanus ötesinde ki bir imama bozuntusuna satmış, yalnızca etten kemikten oluşan bir bedenleri kalmıştır.
gazetecilerin, yazarların sabahın kör karanlığında yaka paça evlerinden alınıp, sorgulanıp hapse atıldığı haftanın ardından taraf gazetesinin sürmanşetidir.
her şeyden önce basın sektöründe faaliyet gösteren bu tuhaflıklar, omurgasızlıklar yuvasının en azından meslektaşlarının hürriyetlerini gözeterek bu denli hükümet yanlısı, yalakalığa varan bir manşeti olmaması gerekiyordu, duruşlarını, hükümetin rugan yalayacısı olduklarını biliyorduk da meğer bir de mesleki olarak da omurgasız çıktılar.
umarım umarsız, tek adam iktidarlığı bir gün sizi de vurur, bakalım o zaman ağlayarak sıkacak bir dost eli bulabilecek misiniz?
basın sektörünün utanç duvarısınız!
takunya yalayıcıları!
ispanyanın devi dünyanın sayılı kulüplerinden fc barcelona futbol takımı ile türkiye liginde ki oyunculardan çıkartılacak bir kadronun karşılaşması, ha olmaz orası ayrı ama ya olsaydı?
ben diyim 5 li siz deyin 10 lu paket yapıp birde ispanyol centilmenliği ile thy sefer ... sayılı uçağımıza kadar eşlik ederlerdi bizimle.
evet o derece..
(bkz: über futbol)
gazeteci-yazar soner yalçın a ait oda tv isimli internet sitesine polis tarafından yapılan baskındır.
ileri demokrasimiz için gerekli olan "sıfır muhalefet stratejisi" mantığı altında gerçekleştirilmektedir..
dünya rekoru olarak nitelendirilen pankartın uzunluğudur, bir önceki rekor barcelona taraftarlarının açtığı 290 metrelik bir pankartmış, yeni rekor 315 metre ile galatasaray / ultraslan da..
uyarı: bu girdi yüksek derecede tezatlık içermektedir, su içmeden okumayınız, yan etki görülürse ya doktor ya da başbakan a danışınız, devreye girer olayı çözer. hatta zeki müren bile sizi görebilir, o derece..
türkiye nin önde gelen üç kulübü, başkanları, yöneticileri, futbolcuları çoğu şartta bir abaraya gelemez, ama taraftarları futbola yapılan siyasi baskıya karşı bir araya gelebilecek kadar olgun olduklarını gösterirler!
ben galatasaray lıyım, fenerli ve beşiktaşlı kardeş/abilerimi içtenlikle tebrik ederim, futbola siyaset karıştıranlara karşı omuz omuza!!
tbmm genel kurulu toplantısında, radyo ve televizyon kuruluş ve yayın hizmetleri hakkında kanun tasarısının ilk bölümü oy çokluğu ile kabul edildi, kabul edilen kısımda ise başbakan veya görev vereceği bakan a tarafından geçici yayın durdurma hakkı tanınıyor.*
eskiden rtük kanalıyla yapılan aba altından sopa gösterme artık alenen yapılacak, padişah dilediğini yapabilecek.
öyle bir geçer zaman ki dizisinde ki caroline ile başbakan ın gavur diyerek tanımladığı güzel şehrimiz izmir in sıfat kesişmesi.
dizide gavur caroline demek insan haklarına aykırıymış, gerçek hayatta ise milyonluk izmir e gavur demek doğal. bu ne yaman çelişki deme, burası türkiye..
malum, caroline ismi çok meşhur oldu öyle bir geçer zaman ki dizisi sayesinde, o dizide de caroline'e "gavur" diye bir tabir kullanılmış anlaşılan, tabii bu başbakanlık insan hakları başkanlığını oldukça rahatsız etmiş, utanç duymuşlar bir dizi de geçen bu sözden dolayı ve tiz vakitte uyarmışlar malum dizinin yapımcılarını.aferin, başbakanlık insan hakları başkanlığı çalışıyor, halkımızı zinhar kötülüklerden koruyor!
sayın başbakanlık insan hakları başkanlığı *, bırakın öykülerde geçen ayrılıkçı sözleri de, gerçek hayatta olanlara bakın. başbakan r.t erdoğan gavur izmir derken kuş mu avlıyordunuz?
canınız sıkılıyor diimi, sııntıdan ona buna direktif veriyorsunuz, başbakan a verin de göreyim insan haklarına gösterdğiniz önemi!
2002 yılından bu yana türkiye cumhuriyetini yöneten iktidar adalet ve kalkınma partisidir, iktidara geldiğinden beri türkiye ekonomisinde, eskiye nazaran umut verici bir gelişme gözlenmemektedir, hızlı büyüme rekorlarının yanında bir anda tepetaklak olarak devasa küçülme rakamları çıkıyor karşımıza, yani eski iktidarların döneminde olduğu gibi 1 iler 1 geri mehter adımlarıyla ilerliyor ekonomimiz, ya da emekliyor, zaten yıllardır emekliyor.
fakat akp dönemini diğer iktidarlardan ayıran bir fark var; hızlı büyüme dönemlerinde görülen ve görülmesi de iktisat bilimi içerinde normal karşılanması gereken cari açığın hem büyüme dönemlerinde hem de ülke ekonomisinin küçülmeye girdiği dönemlerde dahi çığ gibi büyüyor olması, zaten hızlı büyüme ve birden daralma, küçülme yaşayan ekonomiler oldukça güvensiz ve kırılgandır, istikrarsız ve düzgün ekonomiler olmadığı iktisat bilimi açısından yadsınamaz bir gerçekliktir lakin bu oran da bir cari açık vermek pek te normal değildir.
akp iktidarı cari açıkla büyümeyi kafaya koymuş, bu gün gibi ortada fakat böyle bir modelle büyüme hızı yakalarken vereceğiniz cari açığı finanse edecek güçlü kaynaklarınız olmalı, şu ana kadar kit ve devletin gelir kalemleri içinde yer alan işletme ve gelir getirici diğer enstrümanları özelleştirme, kira vb. yollarla finanse edebildiler, peki ya bu derenin suyu tükenirse, o devasa açık nasıl fonlanacak?
formülün kısa özeti şu; hızlı büyümek için cari açık ver, cari açığı da özelliştime ile finanse et..
f. bahçe nin istatistiklerini tutup, şöyle manchester ı yendik, şöyle 6 attık, 10 yıldır saracoğlunda hep yendik sizi, şöyle yaptık böyle yaptıkçılardır bunlar.
haa madem istatistik buyurun;
uefa kupasını kazanan tek türk kulübü (profesyonel futbol takımı)
süper kupayı kazanan tek türk kulübü (profesyonel futbol takımı)
fiba eurocup ı kazanan tek türk kulübü (bayan basketbol takımı)
kıtalararası şampiyonluk (tekerlekli basketbol takımı)
uleb kupası yarı finale çıkan ilk türk kulübü (galatasaray erkek basketbol takımı)
türkiye kupasını en çok kazanan kulüp (galatasaray profesyonel futbol takımı)
cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık kupalarını en çok kazanan kulüp
farkındaysan öyle ıvır zıvır istatistikler yok, kupa var, şampiyonluk var!
haa illa 6-0 diyorsan al sana boru gibi 7-0*!
editlerin en büyüğü; eksiliyorlar boy boy, eksilemeyi bırak efendi, varsa vereceğin cevap yaz efendi gibi, yoksa bas eksiyi ve bsg!*
edit bir ufak boyu; zaten tahmin etmiştim, tek kelam edemezsin bu başarıları üzerine!
türkiye bütçesi 286 milyar dolar* olduğuna göre, yaklaşık %7 sine tekabül eden abd parası. ayrıca 11 yıldır deprem sigortası adı altında devlet tarafından toplanan miktar, yani halkın 20 milyar doları. peki bu para nerede?
((bkz: http://www.radikal.com.tr...10.2010&CategoryID=78)
hakimler ve savcılar yüksek kuruluna seçilen adalet bakanlığının desteklediği üyelerden oluşan gruba denir. yeni üyeler seçimin ardından rüşvetlerine kavuşmuştur, öyle bekleyip sindirilmesine gerek bile duyulmadan, seçildikleri haftanın hemen ardından renault fluence larına kavuşmuşlardır. rabbim dayanamıyorum, çooook bağımsız yargıya sahip ülke olduk, negzel..
cumhurbaşkanlığı kupası maçı, abdi ipekçi spor salonunda oynanacak karşılaşma saat 20:00 de başlayacak. gs tv ve sports tv naklen ve şifresiz olarak yayınlanacak..
aroma erkekler birinci ligi 2. hafta karşılaşmasıdır, burhan felek 50. yıl spor salonunda oynanacak derbi saat 18:00 de başlayacak,gs tv ve sports tv naklen yayınlayacak, digiturk ü olmayanlar için; türksat ta açık olarak yayın yapan sports tv şifresiz yayınlıyor..
kenan evren in sözcü gazetesinden ertuğrul akbay ile yaptığı röportajda ortaya çıkmış gerçek. hatta r.t erdoğan methiyeler düzüyor kenan evren e;
"sizin döneminizde başkan olsaydım istanbul u uçururdum"
"paşam bu ülkenin sizlere ihtiyacı var"
hemen kızmayın başbakan a, ne de olsa "dün dündür bugün bügündür" siyasi meşrebiyle büyümüştür erdoğan. "hani darbeciler diye suçluyordun, hani darbecileri yargılayacaktın?" diye üzerine gitmeyin, kenan evren ile r.t. erdoğan ın eskilerden gelen bir gönül(!) bağı vardır, eser gürler ama yağamaz..