yazarların daha önce hiç bilmedikleri veya duyup da gerçek olduğuna ihtimal vermedikleri bazı konuların sözlükteki yüzlerce entry ile karşılarına çıkmaları sonucu sabit olduklarına kanaat getirdikleri hayata dair komik/dramatik gerçeklerdir.
misal:
kadınların iki göğüsleri arasında çapraz astıkları çantanın erkekler tarafından erotik algılanması.*
4s kuralı.*
futbolla ilgili her türlü konunun erkekler için seksten daha önemli olduğu.*
2009 senesine girerken dünyadaki ve yazarların hayatlarındaki mevcut durumla karşılaştırıldığında 2010 senesine girerken değişiklik gösteren durumlardır.
misal:
2009'a girerken Michael Jackson hayattaydı, 2010'a girerken değil.
2009'a girerken aşka dair hala bir ümidim vardı, 2010'a girerken yok.
doğru olan fakat sebebini bir türlü çözemediğim hadisedir. zevk sahibi bir insan mı diye bakıyor olsalar, ayağına gelene kadar gömleği, pantalonu da aynı konuya işaret eder. parası pulu var mı diye bakacak olsalar, saatine suutüne bakılabilir. belki de tarzını anlamak içindir. misal gece gidilen bir ortamda siyah kösele ayakkabı giyen bir adamla beyaz spor ayakkabı giyen adamın hayata karşı duruşları arasında bir fark vardır. kadının içinde bir seren serengil yatıyorsa siyah köseleyi görünce, bir nil karaibrahimgil yatıyorsa beyaz adidasları görünce mutlu olacaktır. mı?
kaldırım üstü muhabbetlerinin vazgeçilmezi, küçük şeylerden alınan büyük hazların at başısı, başladın mı dur durak bilmeyen, dudakların şişene, miden bulananıp cır cır olana kadar çitlenen çekirdek hedesi için tadım feci komik bir kampanya başlatmış. millet çekirdek çitlerken yaptığı işleri videoya çekmiş, acaip komikleri var.
şöyle bir meydan okuma geldi benim de aklıma, çekirdek çitlerken komik bi şekilde fıkra anlatabilmek. sonra, tüüü, temel, tüüü, işte uçağa binmiş, tüüü... hayatta olmaz lan.
indigo adlı grubun solisti. her ne kadar cover tarzı kötü şarkılar söylese de kendisinin sahnedeki enerjisi müthiş. ufat tefek de bişey ama gerçekten hem sesi baya iyi hem de performansı.
insan hayatına dönem dönem bazı şarkılar girer. Belli olaylara, hislere, kişilere ilişkin anılar biriktrir. parfüm kullanamayan bir insan olduğum için tam olarak anlamasam da kokuların da aynı etkiyi yarattığı söylenir mesela. bir süre sonra öyle bir zaman gelir ki, bu şarkı eşliğinde yaşananların bıraktığı izler artık silinsin istersiniz. Yaralar sarılmış, zaman adlı gazlı bezle yapılan pansuman harikalar yaratmıştır. sonra bir yerde yasmin levy adını duyarsınız. kalkıp tuvalete gider, gömleğinizin sol cebinden usul usul sızan kırmızılığı silersiniz.
insan demeye dilimin varmadığı bu zat öyle yakışıklı, öyle yakışıklı, öyle yakışıklı, öyle yakışıklı ki...kendisi istanbuldaki the house apartların işletmecisi. babası türk annesi fransızmış. pariste hukuk okumuş bir süre avukatlık yapmış sonra külliyen bırakıp house cafenin apart otel olarak kullanılan mekanlarının başına geçmiş. dün akşam arkadaşımla tıklım tıklım kalabalık bir yerde otururuken yan masaya yaşlı bir çiftle mavi bir çift göz geldi. yanaklardaki bir çift gamzenin üzerindeki mavi gözlerin sahibi insan (demeye dilim varmıyor demiştim di mi) yaşlı çifte fransızca bişeyler söyleyerek onları masaya oturttu sonra da bize dönüp gülümseyerek merhaba dedi, ya da bon suvar dedi, ya da helo dedi. biz sonra arkadaşımla ne konuştuk, dertlerin tasaların biri bin para olmuş mu olmamış mı, ben ordan sonrasını hatırlamıyorum...
sözlükteki kızlar, kadınlar, bayanlar, erkek olmayanlar, nasıl hitap edilmek isteniyorsanız, gidin bu adamı bi görün...hatta fikir değiştirdim, sözlükteki erkekler de gidin görün ondan sonra türk kızları şöyle çirkindir, böyle koca kıçlıdır diye entry girersiniz. sizin gibi türk erkeğine bizim gibi türk kızı afedersin.
Fi'li tarihlerde denize düşen karpuz kabuğu yazın en büyük müjdeleyicilerindendi. içi kazınmış o alık dilimin mavi yeşil sudaki gamsız salınışı bir nevi noter tasdiki görevi görürdü bu konuda. kalamışta oturuyorduk eskiden. inanılmaz bir anım var, hala hayal mi gerçek mi ara ara düşünüp detayları hatırlayarak teyit etmem gerekiyor. ben bit kadar bişeyken annemle dalyandan kayık kiralar, kürek çeke çeke açılır ve denize girerdik. Annem kürek çekerken ben mal gibi kolumda kolluklarla takılırdım kayıkta. istanbulda denize girerdik, vay anasını. Tabi bunlar yazın ortasında, şehre rutubetli sıcaklar tam anlamıyla çöktükten sonra olurdu. Oysa mayıs ayının ortasındaki bu sabah benim için yaz geldi istanbula. Saat 07:06da bindiğim taksinin şoförünün çizgili t-shirtü bana avaz avaz bağırdı, kızıııım yaz geldi nabeeeer diye. Sarılıp öpesim geldi t-shirtün çizgilerini, yaşasın be, sonunda geldi en beklenen.
özel not: Seni bu sene başımın tacı edeceğim lan yaz, sözüm olsun.
ya ne olacağıdı, kutup ayılarıylan mı vuruşacaktın diye sinirlenilmesi gereken demeç.
edit: başıma kalan başlık sebebiyle tanım yapıyorum. dünyada senden başka erkek veya kadın kalmasa ben yine sana vermem diyen, insan ırkının devamını hiçe sayan gerzo söylemidir. ırk olum bu, ekstink oluverir görürsün.
düşünün şebnem ferah ve özlem tekin bir arada. flatline diye bi yer vardı ortaköyde, orda çıkarlardı. aaah ah, yaşı tutan sözlük yazarları hatırlar belki.
yaprak dökümü adlı dizinin oyuncusudur*. gazetelerden birine aşağıdaki demeci vermştir!!!! yorum yapamayacağım.
--spoiler--
Kitap okumaktan ve proje üretmekten zevk aldığını söyleyen Başak Sayan, "Yemek yapmak bir keyiftir ya benim zevk aldığım şeyler başka. Oturup bir şey üretmekten, yaratmaktan, proje üretmekten zevk alırım. Biraz erkek gibiyim galiba" dedi.
--spoiler--
iyi geçtiği düşünülen bir veya birkaç buluşma sonrası belli bir süre aranmayan kız tarafının, acaba bir daha arayacak mı aramayacak mı, aramayacksa ne oldu da vazgeçti sorunsalına cevap olabilecek erkek adam davranışlarıdır.
misal bir yemekte arkadaşın arkadaşı olan esas oğlanla tanışılır. elektrik akımı kifayetli gelirse esas oğlan kızın telefonunu alır. önce bir mesaj atar, nbr, npysn tadında, yaklaşık bir hafta sonra bir akşam yemeğe gidilir, daha sonra mesajlaşmalar ve hatta belki telefon konuşmaları devam eder ve yemeği takip eden hafta arası veya Pazar günü sinemaya gidilir.
tüm bu buluşmalar esnasında kızımız herşeyin yolunda gittiği kanaatindedir. sonra ne olursa olur, aradan 1 hafta geçer, 1.5 hafta geçer, günler ve hatta saatler sayılmaya başlanır ama oğlumuz kızımızı bir daha aramaz. Daha da kötüsü umudunu kaybetmek üzere olan kızımız, belki benden bekliyordur ilüzyonu ile erkek tarafına bir mesaj atar. Cevap olarak 15 ila 24 saat arası içinde, ama asla ilk 30 dakika içinde değil -iyi, senden nbr- diye bir mesaj alır. Bir takım lafı uzatma çabaları ile 2-3 mesaj daha arada gidip gelir. yaklaşık 1 hafta sonra illüzyonu çaresizliğinden büyük hale gelen kızımız -ama ve belki de- lerden oluşan bir başka iyimserlik yumağına girer ve bir mesaj daha atar. Kaçınılmaz olmuş ve son giden mesaja ancak 48 kadar saat sonra -mrb, çok yoğundum yazamadım, kusura bakma- cevabı gelir.
günümüz bekar kızlarının en büyük sorunu haline gelen bu durumla ilgili olarak çözülmesi gereken iki ana konu olduğu kanaatindeyim:
soru 1. kızlarımız hangi aşamada ümidi kessindir
soru 2. herşey iyi giderken ne olmuştur da oğlumuz sırra kadem basmıştır.
Cevap 1. atılan ilk mesaja gelen siktirik cevaptan sonra önümüzdeki maçlara bakma zamanı geldiğini anlamak gerekir başka adam mı kalmamıştır da kanırttıkça kanırtmaya devam edilir. Doğru yaklaşım -geçiniz, sıradaki-dir...
Cevap 2. çocuk o arada başka kızlarla da görüşüyordur ve tercihini daha uzun boylu ve daha ateşli olandan yana kullanmıştır - eh haklı ne diyelim, zeka, iyi niyet, kültür valla bi yere kadar, karın doyurmuyor, hadi karın doyurdu göz doyurmuyor.
Bağlama noktası: isteyen erkek arar, aramıyorsa kızdan beklediği için, çekindiği için, tavşanı öldüğü için veya motosiklet kazası geçirdiği için değildir. istemediği içindir.
sonunda bir gün uyanmak, her sabah karın boşluğunda hissedilmeye alışılmış olan boşluk ve siyahlık hissinin artık orada olmadığnı farketmek. Edilen ve edilmeyen tüm duaların gücüne bir kez daha inanmak. Islak, çamurlu, puslu istanbul sabahının 7 sine aşık olmak. insanoğlunun dibe battıktan sonra yeniden dirilme yetisine, bunu mümkün kılan mutlak güce minnetar olmak. içi mutlulukla mutlulukla mutlulukla dolmak...günün tüm mutluları için jason mraz dan i m yours gelsin demek...
beyoğlunda ağa camiinin karşısındaki sokaktan girilen restaurant, bar. son zamanlarda dekorasron, müzik, ferahlık, daha doğrusu genel ambians itibariyle en beğendiğim gece mekanı. barında türkçe bilen yabancı bir dj ve barmen var ve güzel içki tavsiyelerinde bulunuyor. (bkz: narlı margarita) yemeklerini tatmamış olmakla birlikte görüntüleri itibariyle iştah açıcı oldukları söylenebilir. gece yarısından sonra ortam tamamen bara dönüyor ve insanlar gerçekten dans etmek suretiyle bir hayli eğleniyor. saat 01:00 - 01:30 sularında yavaş yavaş kapanışa geçiliyor. daha detaylı bilgi için
--spoiler-- http://www.8istanbul.com
--spoiler--
Hazırlanan bir dokümanın düzgün kaydedilmediği için kaybolmasıdır. Sabahtan beri üzerinde çalışmakta olduğunuz sözleşme taslağını meğer outlooktaki bir mailin ekinden açmışsınızdır. Sizin dışınızda iki kişinin daha görüşlerini dokümana girmiş, saatler süren teatiler sonunda sözleşmeyi nihai hale getirmişsinizdir. Dokümanı save edip bi güzel kapattıkyan sonra bir de sözleşmeyi ekleyeceğiniz e-maili hazırlamışsınızdır. Fakat yapmış olduğunuz değişikliklerin hiçbiri sözleşme metninde gözükmemektedir. IT den size yardımcı olmaya çalışan insan durumun vahametini asla anlamayacak ve gitmiş milan hanım, geçmiş olsun, gibi cümleler kuracaktır. Siz de oturup ağlarsınız. ve aynı şeyleri hatırlamaya çalışarak bir daha yazmaya başlarsınız.
edit: ulen sozluk yemin ederim ugurlu geldin. bu entryi girdikten sonra son bir arama yapayim dedim ve buldum dokümani**. it deki herkese sifir bana 100 puan.
cüneyt özdemir'in rte'nin davos'taki gazze oturumunu terkedişi ve emine erdoğanın döktüğü göz yaşlarına dair yaptığı diplomatik kaygılardan uzak, orta okul seviyesindeki duygusal ve yalaka demecidir.
rte için, ne olursa olsun!!! tüm dünyanın konuştuğu bir lider olmuştur, emine erdoğan için de eşi için döktüğü göz yaşları sahte olamaz!!!! gibi anlaşılması güç cümleler sarf etmiştir. umarım akp iktidarından bir çıkarı vardır, yoksa bu derece sığ olabileceğine inanmak güçtür.
sali lakaplı ressam. zeki faik izer'den sonraki renk ustası olarak anılmaktadır. cemal süreya'nın anlatımıyla:
--spoiler--
Renk çığlığı. Sali'nin resmini en çok bu iki sözcük tanımlar diye düşünüyorum. Bu çığlık giderek bir yerde renk çılgınlığına da ulaşıyor. Sali,1949'da Trabzon'un Of ilçesinde doğmuş. 1973'te istanbul Eğitim Enstütüsü'nü,1980'de Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümünü bitirmiş. Doçentliği var. Ama,bilim adamı olarak değil,tam bir sanatçı kimliğiyle görünüyor resimlerinde.
--spoiler--
tam adı university of texas at austin olan, teksas eyaletinin başkenti austin şehrinde bulunan üniversitedir. hukuk fakültesi amerikan üniiversiteleri arasında ilk 20'de olan, ve devlet üniversitesi olduğu için ilk 20'deki diğer üniversitelere göre parası çok daha düşük olan güzel eğitim kurumudur. amerikan futbolu takımı çok iddialıdır. hukuk fakültesinin meşhur kütüphanesi de futbol sahasına kuşbalışı bakar. türkiye'den amerikaya okumaya giden öğrenciler daha ziyade doğu yakasındaki okulları tercih ederler, oysa austin yaşamak için hem çok ucuzdur hem de harika bir üniversite şehridir.
Bodrum Açık Deniz Yelken Klübünün her sene düzenlediği yelken yarışıdır. 2009 kış trofesinin ilk ayağı 17-18 ocak tarihlerinde Milta Bodrum Marina'dan çıkan 51 teknenin katılımı ile gerçekleştirildi. Cumartesi günü sosis rotada iki yarış, pazar günü de 25 millik offshore rotada bir yarış tamamlandı. Havanın güneşli ve rüzgarın 3-5 kuvvetinde, yelkene elverişli püfürlükte olması sebebi ile tekneler büyük bir keyifle yarıştı. 1. ayak yarışı sonunda dereceye giren teknelerin kupalarının, kış trofesinin 2. ayağının gerçekleştirileceği 15 Şubat 2009 tarihinde Marina Yacht Clubda düzenlenen ödül töreninde verileceği bildirildi.
6.5 mt cheese design ve 7 mt gorbon design teknelerle Kalamış Marina'dan çıkışlı temel ve ileri derece yelken eğitimi veren yelken okulu. Sahibi Sinan Sümer ve donanımlı hocaları ile yelken sporunu sevip öğrenmek için birebir bir müessese.
aldığın duşa rağmen henüz afyonun patlamamış bi şekilde kendini bi arabaya atarsın. gideceğin yeri söyler çantanda bişeyler aranmaya başlarsın. araba bebekten arnavutköye doğru sahilden ilerlemeye başlar. sonra kafanı kaldırırsın ve yağmurun, pusun ve bütün o griliğin içinde boğazdan geçen küçük bir gemi görürsün. ne sabah saatin yedi olmasının, ne korkunç depresif havanın ne de uykusuzluğun artık hiçbir önemi kalmaz. insanların istanbul hayranlığı ilk defa bir anlam ifade eder.
sözlüğün her türlü gündelik işte kılavuz kitapçık olarak kullanılabileceğini keşfeden yazarın yemek pişirmek için de diğer yazarların bilgi birikiminden* yararlanabileceğini düşünerek bilgisayarı** mutfağa taşıması ile gerçekleşen bir ilktir. gerekli malzemelerin bakkaldan teminini müteakip menemen yapmak üzere bilgisayar!! tezgahta duran tost makinesinin üzerine yerleştirilmiş ve aşağıdaki iki entry açılmıştır:
Ne var ya menemen yapmakta alt tarafı domatesin içine yımırtayı kırcan diye düşünen cahil cühela yazarların bahsi geçen iki entry'e bir göz atmaları tavsiye olunur.
Sonuç itibariyle demli çay ve tereyağı kullanımı hariç (nevai usta çok kızacak herhalde ama alınacak kilolar yazar için nevaiden daha büyük bir tehdit unsurudur) tarif birebir uygulanmış (sigara ve türkü dahil) ve yazar bugüne kadar yediği en güzel menemeni mideye indirmiştir.
galata'daki bazı tarihi binaların renovasyonu ile uğraşan noa adlı şirketin galata tatar beyi sokakta düzenlediği partidir. parti sokaktaki üstü kapalı viran bir mekanda sokağın yerel sakinlerinin de katılımı ile gerçekleşmiştir. bir yanda dj kabininde çalan lounge müzikler bir yanda sokak sakinlerinden oluşan canlı bir çingene orkestrası ve çıplak ayaklı dansözlerin gösterileri ile çok orjinal bir atmosfer yakalanmıştır. katılımcılardan beyoğlu ve cihangir müdavimleri, istanbul'da yaşayan yabancılar, mahallenin bıçkın delikanlıları, altında eşofman sütünde hırka elinde çekirdek çingen teyzeler, pala bıyıklı göbekli esmer amcalar ve çoluk çocuk hep birlikte içki içmiş, dans etmiş, göbek atmıştır. sokağa girişte mahallenin çocukları gelenlerin elini sıkmak suretiyle hoşgeldiniz diye karşılama yapmışlardır. *
the new york times istanbul şube sorumlusu amerikalı gazeteci yazardır. özgürlükçü/liberal görüş kisvesi altındaki akp sempatizanlığı özellikle 13 ekim 2008 tarihli yazısında iyice ayyuka çıkmıştır. söz konusu makalede kendi isteği ile türbana giren bir türk kızından yola çıkarak türkiye'yi batıya doğru "iten" ve osmanlı ile bağlarını "koparan" otoriter/askeri atatürk rejiminden sonra günümüzde kanunları ve ideolojisi tamamen laik!!!!! fakat dini vecibelere sıkı sıkıya bağlı şahane parti akp tarafından türkiye'nin nasıl da güzel yönetildiği vs, vs. ballandıra ballandıra anlatılmıştır. hadi sen amerikalısın ne yapsan şaşırmayız da bir de türkiye ile ilgili yazdığı her makalesine katkıda bulunan sebnem arsu diye bir gazeteci var anladığım kadarıyla, onu ne yapmalı bilemedim. gerçi taraf gazetesi çok sayın Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Yasemin Çongar varken sebnem arsu amerikan yalakalığı yapmış çok mu. *
opsiyonlarını açık tutma eğiliminde olan çiftlerdir. birbirlerini ve etrafı da "ne saat ne yuzuk takamıyorum, orda burda çıkarıp unututyorumi, sonra kayboluyor" diye de bir güzel kandırdıklarını zannederler. *