mikserde yuzen balik
178 (hevesli)
üçüncü nesil silik 4 takipçi 77.90 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    soyleyecek bir sey kalmadi

    1.
  1. tipik bir yirmili yaş bunalımı belki de. yokluktan kaçarken, nihilizme övgüler yağdıran, kabullenmesi zor değil, isteye bile kolay bir söz. yine de görür ya insan.. hisseder ya insan, farklı bir söz söylemesi gerektiğini. fakat hisler kaçınılmaz olandan, gelecek olandan kaç kez, kaç sefer, kaç sigara anı kurtarır, kaç anıyı hatırlayıp da içini buruşturacak denli vakit tanır insana?!

    aşkın bir ilaç olmadığı, karda yürürken çıkan o huzurlu gıcırt gıcırt seslerinin aslında bir boka yaramadığı, sonbaharın ruhu baştan çıkardıktan sonra hiçbir sözünü tutmadığı tadıldı. bilgeliğin ve kitapların ve cehennetlerin ve biriktirilmiş hatıraların ve sonu gelmeyen öpüşmelerin ve en kötü zaman için saklanmış birkaç parça cümlenin günü kurtaramadığı görüldü. anlamsız kelimeleri arka arkaya sıralarken en iyi saçmalayanlar kazanıyor artık. hangimiz daha iyi küfrediyorsa, o kazanır.

    yine de eşyaya veriyoruz kendimizi. evlerimizi istediğimiz gibi döşerken, yeni bir şeyler yaptığımızı sanarak ve o sakin koltuklarımıza gömülmüşken zamanı durdurduğumuzu, zamanı tepe taklak ettiğimizi sanarak ve hep sanılarak, sandık içi benzerliklerde kendimizi bulduğumuz sandırılarak öyle ki dediklerine göre, yaşıyoruz(!)

    en yakınımızdakilerin dahi en kabul edilemez, en insanlık dışı suçlarını ve de hayallerini bilmediğimiz sürece, söyleyecek bir şeyimiz yok artık.

    masadaki kızı güldürürken, -ki erkeklerin görevi neden kadınları eğlendirmek ve gülmelerini sağlamak olarak seçilmiştir- msndeki arkadaşa başımıza gelen "koptum hacı!" olaylarını anlatırken, içip içip yine de iç olamazken ve hayatımızı bir kez daha -ki bu kez doğru anlaşılabilme umuduyla- birisine anlatıyorken aslında hiçbir şey söylemiyoruz. önümüzdeki metni okuyoruz sadece. metnin dışına çıktığımızda ise ya deliriyor ya da arkamızda anlaşılamamış deli saçması intiharlar bırakıyoruz.

    dünyanın içerisinde bulunduğu şu manyakça iletişim çağı ve ki eski sevgiliyi unutamasak, hiç anlaşılamadan yaşasak, fazla zeki olmadığımızı fark etsek, bir mevsimin içinde dayak yer gibi büyülensek, düşler büyütsek fildişi kulelerde.. kim takar?! insanoğlu söyleyeceklerini çoktan bitirdi.

    "neden?" diye sorduklarında verilen cevap artık "niçin olmasın?!" değil, "bilmiyorum!" olarak değişti.

    söz(üm) kalmadı.
    11 ...
  2. ben eksi de yazar olabilme ihtimalini sevmistim

    1.
  3. ekşi sözlük'ün yazar alımlarını açmasıyla birlikte senelerce bu fildişi kulenin hayalini kurmuş yazarın en sonunda amacına ulaşıp da çaylak çaylak entrylerini girerken hayalkırıklığı ile farkına vardığı durumdur. tanımadığınız yazarlar, başı sonu olmayan bir kalabalık.. her şeye sfırdan başlamak..

    mutluluk gerçekten de o kadar uzaklarda değilmiş. ben hayatımda böyle bir hayalkırıklığı yaşamadım, çok tuhaf lan. hep istediğiniz bir oyuncağa kavuşup da, aslında onu o kadar da çok istemediğinizi fark etmek gibi.

    ekşi sözlüğe ve isveçli akademisyenlere ve orhan pamuk'un babasına ve bi de amcalara pipimi göstermek istiyorum.

    telaşlı edit: orhan pamuk'un babası ölmüştü.. şimdi hatırladım.. özür diler ve babayı işe katmadan orhan pamuk'a pipimi göstererek, "otur kara kitap gibi bişii yaz yeniden, benim adım kırmızı reklamsal başarısının dışında tam bir fiyaskoydu!" derim.. derim ben bunu.
    9 ...
  4. sözlük yazarlarından şiirler

    851.
  5. hırpalanmış bir dilden söylemler..

    hatırlamazsınız
    bilmezsiniz ki kuzeye doğru
    şaraba merak tanrıları
    ilk günahtan toprağa meraklı
    yatak altlarından korkan çocuğun kaygısı
    yüzünde büyüyen ve güzel olandan yoksun öylece
    aldırmazsınız
    çayın kavuşturuculuğuna tutulmuş
    susamlı bölüşmeleri tadarsınız

    balkonlara asılmış çamaşırların nemlenişiyle
    annelerin hoştladığı köpeklere
    gözümü yaslıyorum
    çarmıha gerilmeye dahi layık görülmemiş
    çarpık dokunuşlar mabedimde
    yoksun merhametten, sokak yoksun
    hepinize yutturacağım bu gülümseyişi
    alelacele bir geçiştirme sohbetinizde

    sigara sinmiş seslere
    ışığım ol diyerek sürünen bakınışlar
    asansör boşluklarında huzur bulur
    merdivenlere karalı latince küfür
    faili meçhul bir entelektüelliğin
    Roma'ya çalan bilgeliği acınası
    gecenin geç saatinde
    düpedüz vicdan yüzleşmesine

    bastırılmış bir hayattan
    reklam sıkıntısından
    köpek gibi kudurmuş bekleyişten
    gereksiz bir çiçekten
    kaçmanın saklanmanın uyuşturuculuğundan
    kısacası Dante'den
    bütün anlaşılamamış heveslenmelerin
    cehennemin arasından bir yerden
    nefretin ile
    gözlerin akmış kopkoyu geceliğin ile
    mıymıntı sanatımın üzerine
    tükürdüğünü yalamaya
    yırttığını çiğnemeye
    çoktan da çok, korkum olmaya

    bütün bunlardan daha
    daha daha nasılsınız
    şüphesiz ki şimdi
    alaycı ve de şaşkınız
    eskiyen bir aşkın ecdadına...
    yalvarıyoruz
    kara ekmek sırasına girmiş
    buz tutmuş camlarında kalbin
    Ali'nin iki paralık plastik topu
    Ayşe'nin ayaklarına dolanası ipi
    ve çekip gitmiş otel odaları
    ve kendini kurtarmaktan aciz kahraman
    sancaklarına dolaşır limanın
    fildişi kulelerden gülerler
    taştan sırtıma güler

    rüya tabirlerine kalır şans

    sende sürüklenirken biz
    aşkın ecdadına...
    işimiz ne sabahın ışıklarında
    beylik hazır cevap sorularda
    misafir oturmasında
    ve sayfa arasına düşülen dipnotlarda
    üzerime üzerime tükürmeye
    renksizliğimize
    dönsen geri
    bir kez de tersime

    sakalları çıkmaz(mış) bu don kişot'un
    geç öğreniyorum
    herkesten biraz daha, ter...
    yorgun şarkılar dönüyor plakta
    ses etmedim
    bastırılmış bir iç savaşın ortasında
    aslında morukların dinleyeceği türden...
    taklit ediyorum büyüleri hiç büyü'mediğim
    ve bozarak ağzımı
    bilgeliğin mi aşkın mı ecdadına
    kırgınlık nedir bilmeyenlere

    otobüs şoförleri tersini söylese de
    felsefe sevmiyor laubaliliği
    gelemez akdenizin sıcağına
    tenin buz tutmuş dehlizlerinde
    ılık bir cinnet gibi etobur
    zeytinyağını sevemez et gibi
    oysa ki çoktan sıraya girilmişti
    korkmamışlar mıydı
    ikinin iki etmediğini görmekten
    ve haşmetli ey koca Platon o kurtlu beyninde
    akıl edemedi hiç, (h)iç huzursuzluğu
    gebe bırakıldığı geceyi
    terleyen ellerinde
    ansiklopedi kokan kafaların
    sinema repliklerine sığınmış yüzlerin merhametinde
    hangi birinizi nerede
    dolup çatlamış yollarımda
    basbayağı ütüsüz işte
    ben hanginizin izinde
    bu fahişe fırtınada

    tatlı uyku
    canım uyku
    en ilkel söz ile
    ölüme gider yalnız
    köpük kokulu uyku
    bazense ter nefes kül
    perdeden sızan ışığın acımasız gözlerime
    zamanı keşfeden kulun öngörüsüz
    savunmasızız uyku
    rüya görmekten aciz
    enkazın ortasındaki huzur
    cahilleştirici öylesine
    yedi uyurlardan birisi olmak
    insanın düşünde
    kör ediyor sözlerim
    pikeler boğazıma
    ezmeye doyamadığım çiçekler
    bileklerime dolanıyor
    kelime karışıyor aklım
    bıçak gibi canım uyku
    en ilkel yalvarış
    gel

    kan/pas/kir içinde sürüklenirken biz
    basitçe-insanca olamamanın ecdadına...
    yazıyor olmanın zehri ile düğümlenmiş
    zehirdeki fevkaladenin
    fevkinde olmaya
    ışığa düşülen dipnotlarda

    yıkıldı yıkılmak üzereyim
    karalanmış bir anıtın önünde
    kendim saçmalıyorum
    şarkılarsa mezar taşım olacak
    tam da sevemediğimiz
    umursamaz orospular gibiyken sen artık
    kadının 'ay' harfi ile(!)
    duymuyorsun değil mi
    şiirde ağız bozulmaz diyorlar
    bir kadından geçiyordum dün
    ben ağzımı öyle daha önce hiç...

    üstü başı kabulleniş
    buram buram obsesiflik
    gırtlaklanası tinerciler ve sağ sol
    karanfil Sokağı'nın bir ilçesi bizim memleket
    kitapevlerinin içindeniz canım
    ton balık kokan salatalarda
    eskitilmiş hatıralarımız
    arabalar ve koca gıcırtılı o kırmızılar
    başka başka ellere çalmış kornalarını
    yeni dostlar bulmaya devam et
    üstü başı 'biz' şehrin
    buram buram ayrılık
    üzerine kurulduğu bataklıklara benziyorum aynada
    kükreyip sel olmuş bir Kemal değilim ki
    medeniyet kurmaya çalışayim çamurda
    gıkım çıkmıyor
    izlemeye doyamadığın filmleri satın alıyorum
    senin gibi kara
    seninle öpüşüyorum sonra
    kendin ile özleştirdiğin kadınla
    ben olmam gereken adam...
    inciniyorum

    ne olurdu insanlar böylesine
    sataşmasaydı ya her şeye
    dedi Mehmet dedi kimbilir kaçıncı kez
    ağlıyordu
    ağlıyordu ben çürüyorken
    bunu da bilemezsiniz siz
    konuşuyordunuz yan masalarda
    ve sen de kimbilir hangi
    kahkahanın ortasında o an nerede
    kırılmış imgeler ile aklım
    içim kadar kalabalık bir şehirde
    dört bir yana parçalanmış sohbetler
    altın oran hesapları kimi
    simyacılar arasında gidip gelen kimi
    heves içinde sürükleniyoruz...
    çarpıtılmış olan her şeyin ecdadına...
    beylik hazır cevap konuşmalarda
    ve sağlıklı besinlerde
    işimiz ne sabahın bir ucunda

    geçmiş
    günahlı ve de kıskanç
    sıçrıyor şimdiye
    söz verilmiş topraklar!
    neredesin

    m.y.b........................
    7 ...
  6. ben bu yazıyı sana yazdım

    245.
  7. Doğaçlama belki ama, rüzgar yok. Konuşmalar ya da sinir bozucu bebek ağlamaları da yok. Gözlerimin üzerinde çığlık atan, içi geçmiş mızmız bir ışık sadece.

    Benim değil bu ada. Bu adada yağmur olmaz. insanın tepesine yıkılacak gibi duran kuleleri ve "bu gece ne yapıyoruz taylan?!" ve "hadi buluşalım berna?!"ları olmaz. Olan bitenden bir anlam çıkarma sevdası olmaz.

    En yılışık ve de kafa ütüleyici kefenime sarıldım, üşüyorum ulan.

    Annem bir şair, babamsa bir müzisyen değildi. Bu yüzden susuşlarım cezbedici ve manalı değil. Geceleri çığırtan bir kargayım en fazla. 2. Sınıf bir ten içinde, nerede susulup nerede konuşulacağını bilmeyen bir tür "keşke!"yim aslında.

    Sıkıntı var. Bön bön duvara bakan gözler var. Bir de o kadın. Kalbimin en köhne ve de içi geçmiş köşesinde düşlerime oyunlar batıran kadın var. Hiç bir zaman üzerime yağmayacak olan.

    Söyleyemediğim, kalbimin en pembelere bulanmış nemli karanlığında hiçkimseye, kadına söyleyemediğim o kötücül çocuk hıçkırır ellerimde. ağlar mı güler mi belli değil.

    Şarkılar seçiyorum.
    Hiç benim gibi dinlemeyeceğiniz.
    12 ...
  8. çürümekte olan bünyeler için umut ikmali

    2.
  9. fildişinden kulelere yaslanmış bir günün içinden yayılır umut. sigara ve kahve ayinleriyle büyü'lemişken kendini, "her şeyi kaybetmiş birisi, her şeyi yapmakta hürdür!" sözünü hatırlatır duvarlar. yeraltından notlar'la değil, bizzat yeraltından bildiriyordur hayat.

    çürümüş çiçek kokusu basar bilekleri. arka planda ise zamanı eğip bükerken sana pek aldırmayan tuhaf bir müziğin yatıştırıcı bildirgeleri.

    sözler olmalı her şeyden önce. söylerken daha fazla nezle olmamıza yol açmayacak, her şeyi anlatacak sözler bulunmalı. yeni bir şey söyleyebilmek adına kimse ölmemeli. sonrasında belki dileklere gerek bırakmayacak beşinci bir mevsimin özlemi. hiç yakılmamış ve üzerinde hiç sigara söndürülmemiş bir beşinci mevsim.

    umut etmenin en büyük umutsuzluk olduğu hatırlanmalı belki bir de. sınırsızlığın sınırında can verir gibi söylenirken, değişim dönüşüm ile tamamlanamazken uzaklaşmalı önce başkalarının bilgeliklerinden, kurmaca dünyalarından.

    "zirveye ulaştığında, bir bilgeden daha aşağıda olmadığını ve de bir katilden de daha yukarda olmadığını hissedeceksin" demişti birisi bir zamanlar. umuttan önce, yenilenmeden önce bu hatırlanmalı. yapmacık beylik davranışlar bırakılıp yeniden bir çocuk gibi doğaçlayabilmeli her şeyi.

    fakat en sonunda elimizde yine şu soru kalıyor, "bile bile rüzgara karşı yürüyen, en derin sulara inmek isteyen bir kişiyi çürümekten ne kurtarabilir ki?!"

    "evlatlarını döver gibi seven bir sonbahar"ın içindeyiz.
    2 ...
  10. oyuncakdunya

    3.
  11. curumekte olan bunyeler icin umut ikmali başlığı ve entrysi ile beni benden almış olan yazardır. beğenerek okuyoruz.
    1 ...
  12. misafir gelince anne tarafından yapılan uyarılar

    9.
  13. -odandan çık da bir selam ver amcanlara, kuzenlerin de burda hem bak! (pis kıro kuzen)
    -somurtma misafirlerin yanında! (sıkıcı dialoglar saati)
    -babanların yanına git de sohbet et biraz, büyüdün artık! (evet, futboldan ve iş hayatından konuşmak çok zevkli gerçekten de(!))

    bir de şöyle bir bonus vereyim.. başlıkla alakası yok gerçi.. babam anneme söylenirken duymuştum, "eşek sıpası hergün barlarda yatıp kalkıyor fakat bize gelince yok.. bu çocuk niye benimle içmiyor? beğenmiyor mu bizi?"
    4 ...
  14. fransizca konusamamanin dayanilmaz uzuntusu

    5.
  15. rammstein

    101.
  16. rosenrot albümü.. bu albüm için hemen hemen hiçbir tanıtım çalışması yapılmayarak, ne yazık ki albümün güme gitmesine neden olunmuştur ve bu albümün adı her şekilde "reise reise vol.2" olarak kalmalıydı. rammstein'in kendi umursamazlığı sonucunda biraz da olsa "üvey evlat" konumuna düşmüş olan albüm..

    kesinlikle çok komplike bir çalışma. ilk albümleriyle karşılaştırıldığında sanki iki farklı grubu dinliyormuşsunuz gibi hissedersiniz. ancak kanımca dananın kuyruğunun koptuğu yerdir bu albüm.. basit işleri seven pek çok rammstein hayranını hayalkırıklığına uğratmıştır, fakat öbür taraftan da, bu albümde rammstein onca senenin çok lezzetli bir meyvesini yetiştirmiştir.

    her zamankinden daha tehlikeli, kusursuz derecede oturmuş bir albüm.

    benzin - diğer rammstein kliplerine oranla başarısız sayılabilecek bir videosu vardır, ancak! sözlere dikkat edilmeli, huzursuz, kımıl kımıl, gecenin üzerinize aktığını hissettiren bir şarkı. bir kuyudan aşağı düşmek gibi.

    mann gegen mann - nakaratları ile kendinizden geçiren, till'i dinlemesinin çok zevkli olduğu parça. klibi ve şarkı sözleri biraz canımı sıkmıştır, ama gene de güzel.

    rosenrot - fazla söze gerek var mı?! bile bile ladese girmek üzerine..

    spring - işte albümdeki en sevdiğim şarkılardan birisi. nakaratlarıyla sürüm sürüm süründüren, tüylerinizi diken diken eden bir konuyu içeren ve gitar solosuyla ölüp ölüp dirildiğim şarkı. tam nakarata geçerken till'in sesindeki o yamulma ve yine nakaratta ağıt yakarmışçasına söylemesi.. 3 şişe şarabı arka arkaya bitirmek gibi.

    wo bist du - nakarat kısmı dışında bir kusuru olmayan şarkı (sıkıcıdır nakaratları biraz).. hele şarkının başındaki o kelime oyunu, of of! 2.kısımdaki sözler biter bitmez giren klavye ile sizi hazırlıksız yakalayarak üstünüzü başınızı keser.

    strib nicht vor mir - tatlı. *

    zerstören - ahaha, işte tam bir delirme anı, ağzından köpükler salyalar akıtan bir şarkı. ilk başta çok sert gelebiliyor ama daha sonradan öyle bir seviyorsunuz ki bu şarkıyı, cehennemde yanacak bir ruha sahip olduğunuzu anlayıp şarkının sesini daha da açıyorsunuz. ayrıca şarkının sonunda yine bir ninni vardır ki.. ne oluyor derken ağlayacak gibi olursunuz. (tamam be, ağladım orda da ben, ne çok ağlıyorum. rammstein dinleyerek ağlayan manyak) ninni kısmının sözleri;

    "Adam kör bir kıza rastladı.
    Paylaştırılmış acı ve hatırlamış gibi,
    Gökyüzünden giden bir yıldız gördü.
    Ve (kızın) görebilmesini diledi.

    (kız) Gözlerini açtı,
    Ve aynı gece adamı terketti."

    hilf mir - hani genzinize yumru gibi bir şey takılır da konuşamazsınız ya.. işte bu şarkıda aynısı kalbinize takılıyor.. boğulacak gibi hissettiren. çok iyi çok.

    te quiero puta - ahahah! işte bir kahkaha daha. dinleyin efendim sadece dinleyin. ve till'in sesinden bir kez de ispanyolca dinlemenin zevkine varın. nasıl demeli.. tekilanın içinde yanmak gibi.. daha şarkıyı anlatırken azdım bak.

    feuer und wasser - bu şarkıyı kimseyle paylaşmam. türkçe sözlerini sevmem ama olduğu gibi, olduğu haliyle.. aynaya bakar gibi hissederim..

    ein lied - şimdilik oyunun sonu.. içten gelen bir hediye. kimseler beğensin diye değil. kalpten, sevgiyle bir hediyedir bu şarkı.

    *

    çılgın edit: bambaşka bir başlığa girmişim bu entryi önce, uyarı msjı felan gelmeden kurtardık durumu, gerçekten yorulmuşum.
    2 ...
  17. mevsimlere gore halet i ruhiye

    1.
  18. yaz - sıcaktan nefret edildiği için depresyon.
    sonbahar - depresyon aşkıyla depresyon.
    kış - kalpte büyüyen hayaller için depresyon.
    ilkbahar - ilkbahardan ve börtü böcekten nefret edildiği için depresyon.

    entryden karakter analizi yapan yazarlara sevgilerimi saygılarımı iletir, fazla kurcalamayın derim.
    4 ...
  19. rammstein

    99.
  20. reise reise albümü.. rammstein'in dönüştüğü, olgunlaştığı, artık çok daha tehlikeli ve de sinsileştiği, deyim yerindeyse zehir gibi damarlara akmaya başladığı albüm. albümün ilk şarkısını diskman'e koyup da geri geri sarmaya başladığınızda şarkı -15. saniyeye kadar geriler ve 1985 yılında düşen bir uçağın düşme anındaki seslerini dinlersiniz, tüyler ürperticidir. bu gizli bölümü içeren cdlerin sadece avrupaya sınırlı sayıda sürüldüğü söylenmekte.. ama kendi adıma sorun yok, çünkü albümü almanya'dan almıştım zaten.. yazar burda artislik taslıyor

    reise reise - evet, daha ilk saniyesinden "bu rammstein mı?" diye sordurtan şarkı. sözleri mükemmel, alt yapı harika.. insanı gerçekten de denizlere sürüklüyor. baş döndürücü bir kaotiklikteki şarkı.

    mein teil - bu şarkı hakkında o kadar çok konuştum ki, artık yeter. sadece harika olduğunu söyleyim. klibinde till'in bir meleğe oral seks yaptırıp kanatlarını parçalamasına hastayım. bir meleğin kanatlarını koparmaktan daha tatmin edeci hangi günah olabilir?!

    dalai lama - nevrotik bir şarkı. till sesiyle şölen yaptırıyor adeta. gitar rtimleri iç gıdıklayıcı ve şarkının sonundaki o doğusal ağıt vari yakarış zevkten delirtici.

    keine lust - arıza arıza arıza! sistemi çözen ve birbiriyle çelişkili şeyler yapan ruh hastası sevimli mi sevimli şarkı. "arzulamıyorum" derken aslında köpek gibi arzulayan..

    los - işte bu benim şarkım.. hayat manifestom. bütün umursamaz ve çağın bir köpeği olmuş insanları cezalandırdığım parça. sözleri vermeliyim:

    "Biz isimsizdik,
    ve şarkısız.
    Biz tekrar asla
    sözsüz olmadık.
    Hala biz,
    Biraz şarkısızız.
    Henüz sessiz değiliz.
    Bizi duyabilirsiniz.
    Ani bir rüzgardan sonra,
    bir fırtına başladı.
    Gerçekten eşsiz.
    Zamanıydı.

    Onlar dilsizdi,
    Bu şekilde tamamiyle şaşırmış,
    Ve tamamiyle güçsüz.
    Ne oldu?
    Oldukça kontrolsüz,
    Ve kesinlikle,
    Anlayışsızlık,
    Ki sansürlenecek.
    Onlar yersiz konuştu,
    Müzik hakkında fazla kötü.
    O kadar utanmazlık ki,
    yasaklanmalı.
    Bu akılsızlık,
    Orada denedikleri.
    O kadar tatsız ki,
    Yaptıkları müzik.
    Umutsuz değil mi?
    Hissiz.
    işe yaramaz.
    Onlar tanrısız.

    Biz isimsizdik.
    Bir ismimiz var.
    Biz sözsüzdük.
    Sözler geldi.
    Hala biz,
    Biraz şarkısızız.
    Henüz sessiz değiliz.
    Duyarsınız.
    Kusursuz değiliz.
    Sadece bir miktar güven vermiyoruz!
    Siz sessiz olacaksınız.
    Bizden asla kurtulamayacaksınız.

    Biz başıboştuk."

    amerika - siz gülün eğlenin bakalım bu şarkıyla daha. o kadar ciddiler ki amerika derken!

    moskau - ilk başta hiç sevmediğim, ergen şarkısı gibi duran ama daha sonradan sözlerinin türkçesini öğrenince ne yapmaya çalıştıklarını anlayarak tüylerimi diken diken eden şarkı. çok profesyonelce çok! asıl anlamını saklamış bir şarkı.

    morgenstern - bir yerden sonra sıkıyor.

    stein um stein - bu şarkıyı anlatabilmek için çok yorgun ve de güçsüzüm şu anda.. ama bu bir aşk şarkısı. burdan sevgilime şu sözlerini yolluyorum ve ayrıca bu şarkıda yine rammstein çok tuhaf bir oyun sergilemektedir.. nasıl demeli.. "seni öyle seviyorum ki, seni bana gömmek istiyorum.." çok öküzce ve başarısız bir tanım oldu.. daha sonradan editlicem..

    "Planlarım var, büyük planlar.
    Seni bir ev yapacağım.
    Her taş bir gözyaşı olacak.
    Ve tekrar asla dışarı çıkamayacaksın.
    Evet, senin için küçük bir ev yapacağım,
    Pencereleri , kapısı olmayan.
    içerisi karanlık olacak,
    Hiç bir ışık içeri girmeyecek."

    ohne dich - taraflı tarafsız herkesi hastası etmiş parça. klibi de kendisi gibi iç parçalayıcı.

    amour - ben çok ağladım bu şarkıda..
    *
    6 ...
  21. rammstein

    98.
  22. tanrım, bir çılgınlık yapmak üzereyim.. hadi kolay gelsin bakalım..

    sehnsucht albümü.. rammstein'i rammstein yapan albümdür. henüz çok komplike içerikleri olmayan fakat özellikle şarkı sözlerinin güzelliği ve albümden buram buram taşan hırs ve arzu ile insanın başını döndüren bir albüm.

    sehnsucht - live aus berlin'de till'in gözünü kaşını yardığı şarkı. otobana çıkıp da son sürat bir tırın altında kalmak için üretilmiş şarkı. "Bırak gözyaşına bineyim, Şanssız bulutların üzerine.." sözleriyle can yakar.

    engel - ne kadar rammstein hayranı da olsa, artık kimsenin duymak istemediği şarkı. tamam çok tatlıydı ama çalınmasın artık yeter! "Tanrı biliyor ben bir melek olmak istemiyorum.."

    tier - arıza bir şarkı, biraz kafa yoruyor ama yürürken felan dinlemek için ideal.

    Bestrafe Mich - albümün psikopatlaştıran şarkılarından birisi. "ters bir şeyler olacak" hissi veriyor insana.

    du hast - artık bu şarkı hakkında konuşmak istemiyorum.. fakat klibini tarantino yönetmiştir ve hem şarkı sözleri hem de klibi katman katman içe geçmiştir. kimi üniversitelerin felsefe bölümlerinde klibi ile birlikte tartışma konusudur.

    buck dich - neden sevildiğini bir türlü anlayamıyorum.. o kadar şarkı varken sen git buck dich'i sev..

    spiel mit mir - hastalıklı bir şarkı. depresyona girmiş acı bir suratın arka fonu. yanıp tutuşan arzular için koca bir dünyayı ateşe vermek gibi.

    klavier - hiçbir zaman kıymeti bilinememişlerden. yürek yakıcı. seemann'ın arkasından dinlendiği öldürücü delici vurucu(ne diyorum be?!).

    alter mann - ılık mı ılık gitar rifleriyle bir şeker nehrinin içinde eriyormuşsunuz gibi hissettiren şarkı. güzel bir seks şarkısı.

    eifersucht ve küss mich - olsa da olur olmasa da şarkıları.

    mutter albümü... işte efsanenin başladığı yer ve rammstein'in neden basit ve de saçma, kafa şişirici bir grup olmadığının cevabı. sizi kahve kazanının içine atan, sabah kalktığımda dinlemesi kaçınılmaz olan albüm. vodka gibi çarpar.

    mein herz brennt - yalnızlık ve korkularla bir körebe oyununa girişen parça. till lindemann efsanesini daha albümün başında başlatan şarkı. müziğin başındaki radyo vari ses, nakaratlardaki o acı yakarma ve gitar solosunda kalbi patlayacakmış gibi yerinden hoplatan yapıt.

    links 2 3 4 - bu şarkının başında hitlerin sesinin olduğunu söylerler. orjinal albüme sahibim ve birkaç yerde de araştırdım ama daha o hitler sesini duyamadım. kendini pek belli etmeyen, sıradanmış gibi duran ama sevmeye başladıkça damarlara baş döndürücü bir hırs aşılayan şarkı.

    sonne - işte tam da burda delirmiş deli bir doktor gibi kahkaha atmak istiyorum. bilenler bilmeyenlere anlatsın bu şarkıyı. tanımlanamaz. klibi daha da tanımsız. bir 21. yüzyıl manifestosu diim ben sana. nakaratlarda till öyle bir buruşturur ki sesini, orgazmın eşiğine gelirsiniz.

    ich will - sonne'in şokunu daha atlatamamışken hemen arkasından gelerek ruhunuzu paramparça eden şarkı.. klibinde taxi driver gibi filmlere gönderme vardır. dikkat edin, bütün ruhsuzlara, sürüden olanlara bir tür karşı çıkıştır bu. selim ışık'ın gözlerinin parladığını görür gibi olurum bu şarkıda. klip bazı kanallarda yasaklanmıştır. bir yerde çağdaş bir hasan sabbah oyununu sergileyen sözler.. "Bize güvenmenizi istiyoruz. Bizden her şeye inanmanızı istiyoruz. Ellerinizi görmek istiyoruz. Alkışlarla inmek istiyoruz."

    feuer frei - ilk başlarda nefret etmişken bunca seneden sonra deli divanesi olduğum şarkı. sadece sözlerini yazacağım, o yeter ne dediğimi anlatmak için; ateş serbest!

    "cinin kusurlu olacağını kim bilir,
    Deride yanan ateşten oluşan.
    Yüzüme bir ışık fırlatırım.
    Acı bir haykırış,
    Ateş serbest!.

    Bang bang

    Acının yükseldiğini kim bilir,
    Tutkunun içinde yanan ateşten oluşan.
    Onun rahmine sert bir saplayış,
    Acı bir haykırış,
    Ateş serbest!.

    Bang bang
    Ateş serbest!

    Acının tehlikeli olduğunu kim bilir,
    Ruhu yakan ateşten oluşan.
    Bang bang!
    Yanmış çocuk tehlikelidir,
    Yaşamdan ayıran ateşt ile.
    Acı bir haykırış,
    Bang bang
    Ateş serbest!

    Senin mutluluğun,
    Benim mutluluğum değil.
    Benim ıstırabımdır.

    Bang bang
    Ateş serbest!"

    mutter - rammstein'in bağırmaktan ve kafa sallamaktan ibaret olmadığını anlatan şarkılardan birisi. bir ninni, bir masal, şşşş...

    spieluhr - kanımca bu şarkı hiç alakası olmamasına rağmen 'mutter'ın devamıdır. yine masalımsı, iç yakıcı bir tatlılıkta gitar rifleri ve tatlılaştıkça tatlılaşan till'in sesi.

    zwitter - bir önceki albüme saygı duruşunda bulunan, önceki albümü hatırlatan şarkı. buram buram kanınızı kaynatan.

    rein raus - işte içinizi ısıtan bir şarkı daha. güzel bir yiyişme şarkısı.

    adios - biraz format dışı bir şarkı bu. anlatması zor.. tamam buldum, araf'ta sıkışmış gibi. böyle dinlerken iki büklüm eden bir müzik.

    nebel - ve işte albümdeki favorim.. çok ağlamışlığım vardır bu şarkıda. hani tam 1:29. saniyede bir sesler duyuluyor ya, işte tam orda yüreğimin bam telleri ilim ilim sızlar.. bunun da sözlerini vermeli;

    "Kolları sıkıca birbirlerinin etrafında bir şekilde dururlar.
    Bir beden karışımı, çok canlı günler.
    Denizin karaya dokunduğu yerde.
    Kız ona gerçeği anlatmak ister.

    Fakat rüzgar kelimelerini yer.
    Denizin bittiği yerde,
    Kız onun ellerini tutar, titrer.
    Ve onu alnından öper.

    Kız geceyi bağrında taşır,
    Solup gitmek zorunda olduğunu bilir.
    Kafasını onun kucağına koyar.
    Ve son bir öpücük ister.

    Ve sonra oğlan onu öptü,
    Denizin bittiği yerde.
    Dudakları narin ve soluk,
    Ve gözleri yaşlı.

    Son öpücük çok uzun zaman önceydi.
    Son öpücük...
    Artık oğlan hatırlamıyor."
    *
    9 ...
  23. ders çalışırken msn messenger in açık durması

    1.
  24. ders çalışmak istemediğinizin göstergesi. ama hafta sonuysa nasıl olsa msnde kimse yoktur, dışardadır herkes. öyle, şapşal gibi çevrimdışı listesine bakıp durursunuz.

    (bkz: hay şimdi üstümü başımı yırtacağım)
    1 ...
  25. öpüşürken gözleri kapamamak

    1.
  26. aslında o anda öpüşmeyi istememektir. hele ki öpüşülen kişi de bir süre sonra ansızın gözlerini açarsa, ortaya dünyanın en gerilimli ve pis bakışması çıkacaktır.

    (rol kesmekten daha iyidir gene de[ya da kötüdür]{parantezler içerisinde debelenesi}/bu paranteze saklandım daha da kimse bulamaz beni burda\)
    4 ...
  27. düşük belli pantolon

    33.
  28. koccamann götlü kişilerin giyemedikleri hadise.

    +hadise ne lan?
    -sus sus, daha nobren ne onu öğrenemedik!
    1 ...
  29. yeni bitirenler icin votka

    1.
  30. güzel kadınlar dünyasına giriş biletinin alındığı saattir. malumunuz (bkz: çirkin kadın yoktur az vodka vardır)

    (vodka'ya votka demenin tadını çıkarmalı[kafanız betona dönüşmedi merak etmeyin]{bir de, halının üzerine kusmasaydın keşke})
    0 ...
  31. sözlük yazarlarının ürettikleri yeni kelimeler

    72.
  32. "miksertmek" gebertmek anlamında.
    "miksermek" yiyişmek anlamında.
    "elma meyvesi" (an itibari ile[i love parantez]{parantazleri sevelim sevdirelim kampanyası}) saçmalamaya başladım demek.
    1 ...
  33. uludag sozluk un hacklenmesi konusunda ne dediler

    92.
  34. gel pc pc

    58.
  35. kendisi bilmese de, hayatıma çok farklı bir boyut katmış kişidir. sözlüğün ne olduğundan dahi bi haber arkadaşlarıma önce sözlüğün ne olduğunu anlatmakta, sonra da yolda yürürken yine arkadaşlarımın şaşkın bakışları arasında her gördüğüm kediye "gel pc pc" der olmuşumdur..

    +gel pi(ğ)si pi(ğ)si ne ya?! gel pisi pisi pisi değil mi o?
    -hacı kaç defa uludağ sözlük'e katıl dedim dinlemedin..
    1 ...
  36. nevi sahsina munhasir

    42.
  37. cümle içerisinde kullanılması süper zevkli bir kalıptır. mesela, "mikserde yuzen balik nevi şahsına münhasırdır!" diyebilirsiniz. diyin bunu yoksa öldürürüm hepinizi. hacklerim şerefsizim. benden bir canavar yaratmayın.
    3 ...
  38. sözlükteki acayip din muhabbetleri

    0.
  39. sözlüğün kesinlikle ama kesinlikle aşması gereken muhabbetlerdir. her gün sol frame'in bu konuda birbirine girdiğine şahit oluyoruz ve ben sizin gibi 'bir diğerine kendi inancını benimsetmeye çalışan 'tip'ler' yüzünden bu sözlükten soğuyorum ve "ya sev ya da terk et" diyenlere de, "kaybol" diyorum şimdiden.
    0 ...
  40. peder zickler in laz pacino olma ihtimali

    0.
  41. bu konuda ilk defa ve son kez, kalpten diyorum,

    (bkz: laz pacino kim lan)
    1 ...
  42. elif imenç

    2.
  43. olasılıkla böyle, devlet, tebeşir gibi kokan bir varlık. bak dişi felan diyemiyorum bilem.
    1 ...
  44. salincaktan dusmek

    1.
  45. dizin ve ellerin yara bere içinde kalmasına neden olan kabus. taklalara gelinesi.

    kendime özel not: salıncak en tepedeyken ellerini bırakma.. ellerini bırakma.. hadi bak başaracaksın!
    0 ...
  46. şişe

    8.
  47. amerikalıların ya da ingilizlerin şöyle bir çocuk oyunu vardır.. "masada 10 şişe var, 1'i düştü 9 şişe kaldı.. masada 9 şişe var, 1'i düştü 8 şişe kaldı.. masada 8 şişe var.." böyle giden bir oyun.. lisede özellikle geçmek bilmeyen derslerde bayağı bir sarmıştım bu oyuna psikopatlar gibi 50'den geriye felan başlıyordum vakit geçsin diye.
    0 ...
  48. ruhun evcillesmesi

    1.
  49. tam bir fiyasko ve hüsrandır. zamanın ve hayatın çarkları sürekli olarak dikenlerinizi, ayrıksılarınızı yok etmek ister ve çoğu zaman başarılı da olur. evcilleşmek istemez, savaştıkça yorulursunuz. en kötüsü de sevdiğiniz bir insanın karşınızda gözlerindeki ateşin sönmesidr.

    her insanın içinde bulunan, normlara ve ahlaka zıt yabani düşüncelerinin körelmesinden daha acı bir şey yoktur.

    evcilleşmemiş olanlardan örnekler,

    (bkz: tim burton)
    (bkz: ömer hayyam)
    (bkz: selim isik)
    (bkz: albert camus)

    not: (hack olayı sırasında açmıştım bu başlığı.. iki defa silinince, üçüncü sefer başlığı açarken şöyle bir not yazıp kaydetmiştim yeniden silinirse diye..* evet devam edelim) şimdi çok özel not: az önce bu başlığı açtım ama bir anda yok oldu.. sabahtan beri girdiğim entryler bir anda kendi kendiliğinden silinip duruyor, ne olduğunu anlamış değilim ama deliricem. moderesyon siliyor desem silik kutuma da bir şey gelmiyor.. ne oluyor ya)
    0 ...
  50. sor

    9.
  51. hack olayı sırasında sol frame'in ayakta kalması için mücadele etmiş kişilere ingiltere kraliyet ailesinin bahşedeceği duyurulan ünvandır. büyük britanya adası bu direnişten çok etkilendi.

    +seni sor ilan ediyorum!
    -sor değil ulan, sör, sör!
    0 ...
  52. seri eksi oy veren ibne türleri

    1.
  53. en acayibi sözlük hacklenirken eksi verendir. deli misin? süpriz misin sen?
    2 ...
  54. uludag sozluk un hacklenmesi konusunda ne dediler

    23.
  55. kaybolmayan entry istiyoruz

    1.
  56. diğer sözlüklerde de yankı uyandırmış konu.
    1 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük