ülkemizdeki tuhaf demokratik sistem.akp hükümete %34 ile,tek başına iktidar olarak geldi.şimdi de %41 ile güle güle(ahmet davutoğlu gülüyordu valla) gidiyor.
Umuyoruz ki güzel günler göreceğiz.
1983 yılında aşırı derecede dindar olan bilim insanları gizli bir tesiste uçuk bir deney yaptılar. Teorilerine göre duyu organlarıyla ve uyaranlarla bağlantısı kesilen bir insan Tanrının varlığını algılayabilirdi.
5 duyu organının sonsuzluğun farkında olan kısmımızı perdelediğine inandılar, ve onlar olmadan insanın düşünce yoluyla Tanrı ile iletişim kurabileceğine. Uğruna yaşayacağı hiçbir şey kalmadığını söyleyen yaşlı bir adam onların tek gönüllü kobayıydı. Onu tüm hislerinden arındırmak için yaptıkları operasyonla bilim insanları, adamın beynine giden tüm sinirleri kestiler. Denek kaslarına olan bağlantısına hala sahip olsa da, göremiyor, duyamıyor, koklayamıyor, hissedemiyordu. Dış dünyayla iletişim kurmak, hatta dış dünyayı hissetmesi için bile hiçbir yol yoktu. Düşünceleri ile baş başaydı.
Denek kendisi bile duyamazken kafasının içindekileri karışık,peltek bir şekilde anlatırken bilim insanları onu gözlemledi. 4 günden sonra denek kafasının içinde sakin, anlaşılmaz sesler duyduğunu söyledi. Bunun psikozun* bir başlangıcı olduğunu varsayarak adamın dediklerine dikkat ettiler.
2 gün sonra denek ölü karısının onunla konuştuğunu söyleyerek ağlamaya başladı, ve üstelik o da onunla konuşabiliyordu. Bilim insanları şaşırmışlardı, ancak denek hepsinin ölü akrabalarının isimlerini sayıncaya kadar ikna olmamışlardı. Denek, sadece bilim insanlarının ölü eşlerinin ve ailelerinin bilebileceği özel bilgileri söyledi. Bu noktada, bilim insanlarının büyük bir kısmı deneyi terk etti.
Ölülerin söylediklerini ilettiği 1 haftadan sonra denek seslerin acı verici olduğunu söyleyerek sıkıntılı bir ruh haline girmeye başladı. Uyandığı her anda, bilinci onu rahat bırakmayı reddeden yüzlerce ses tarafından bombardımana tutuluyordu. Kendini sürekli duvarlara vurarak acıyı hissetmeye çalışıyordu. Bilim insanlarına sakinleştirici için yalvardı, böylece uyuyarak o seslerden kaçabilirdi. Bu yöntem 3 günlüğüne çalıştı, ardından kabuslar geldi. Denek rüyasında sürekli olarak ölüleri gördüğünü söylüyordu.
Sadece 1 gün sonra, denek çığlık atmaya ve artık işlevsiz olan gözlerini pençelemeye başladı, fiziksel dünyadan bir şey hissetmeyi umuyordu. Artık histerik bir hale gelmiş olan denek, ölülerin düşmanca bir şekilde cehennemden ve dünyanın sonundan bahsettiğini söyledi. Ardından 5 saat boyunca aralıksız bir şekilde "Cennet yok, bağışlanma yok." diye bağırdı. Onu öldürmeleri için defalarca kez yalvardı, ama bilim insanları onun Tanrıyla iletişime çok yaklaştığına ikna olmuşlardı.
Başka bir gün daha geçtikten sonra, denek tutarlı cümleler kuramamaya başladı. Delirmiş görünüyordu, kolundaki etleri ısırarak koparmaya başladı. Bilim insanları test alanına koştular ve kendisini öldürmesini engellemek için onu masaya bağladılar. Bir kaç saat daha bağlı kaldıktan sonra, denek kıpırdanmayı ve çığlık atmayı kesti. Gözyaşları yüzünden akarken sessizce tavana baktı.
2 hafta boyunca ağladığı için su kaybına uğrayan deneğe takviye yaptılar. Bir süre sonra, denek kafasını çevirdi, kör olmasına rağmen bilim insanlarından biriyle doğrudan göz bağı kurdu. Ve:
"Tanrıyla konuştum, ve o bizi terk etti." diye fısıldadı, ardından hayati işlevleri durdu.
Ölüm nedeni bulunamadı.
Yukarıdaki çalışma; 2000: Dr G.F, Nöroloji Departmanı, [Hastane adı gizli tutuluyor] , San Francisco, CA. Ana beyni hedef alan dejeneratif hastalıklar ve bilişsel gerilik ölülerin "halüsinasyonlarına" neden olur. Hedef hücrelerin ölmesi ve hastalık yüzünde beyne yayılan kimyasallar koku duyusuun kaybolmasına yol açıyor. Hastalığın nedeni bilinmiyor. Halüsinasyonlar hastaların yüzde 39.8'inde görüldü, bu hastalar üç kategoriye ayrılıyor: Varlığı hissetme (bir insanın), yan geçit (genelde bir hayvanla ilgili) veya ilüzyonlar. Hastaların yüzde 25.5'inde (izole olanların yüzde 14.3'ünde) görüntülü halüsinasyonlar gözlendi. Hastaların yüzde 22.2'sinde (izole olanların yüzde 9.3'ünde) sesli halüsinasyonlar görüldü. Hastaların yüzde 9.7'sinde (izole olanların yüzde 2.3'ünde) aynı halüsinasyonlar görüldü. Çalışmaya San Francisco,CA. 2003-şimdi devam ediliyor.
ispanyolca La Isla de la Munecas, yani Bebekler Adası olarak bilinen bu yer, belki de Meksikanın en korkunç turistik yeri. Kanalların arasında bulunan ada, gizem ve batıl inançlarla dolu bir yer. Adadaki hemen tüm ağaçlar insanlara sürekli izlendikleri izlenimini veren eski, tahrip edilmiş bebeklerle dolu. Adanın ardındaki hikaye, Don Julian Santana ismindeki bir münzevi oraya taşındığında başladı.Evli olduğu halde yaşantısının son elli yılını tek başına geçirmeyi tercih etmişti. Don Julian, adanın etrafındaki kanallardan birinde boğulan küçük bir kızın ruhu tarafından rahatsız edildiğini söylerdi.Kimileri, bebeklerin gerçek çocuklar olduğunu zannettiği için onları sudan çıkardığını söylüyor. Fakat asıl gerçek ona işkence çektiren ruh adına evinde bu bebekleri topladığı ve orayı bir tapınağa çevirdiğiydi. Bir süre sonra bebekler karşılığında meyve ve sebze vermeye bile başladı.ironik olarak 2001 senesinde Don Julian Santana, küçük kızın boğulduğunu söylediği yerde yeğeni tarafından ölü bulundu.Bugün Bebekler Adası, dünyanın en ilginç turist merkezlerinden biri olarak görülüyor. Bölgeyi ziyaret eden bazı turistler bebeklerin fısıldaştığını ve onların ruhlarını doyurmak için adaya ayak basıldığında hediyeler verilmesi gerektiğini söylüyor.
Polycoria, Pupula Dublex, yani çift göz bebeği rahatsızlığıdır. Polycoria gözün iris içerisinde birden fazla göz bebeği ile karakterize edildiği bir patolojik durumdur. 1000 doğumda %0.2 olarak görülebilir. https://galeri.uludagsozluk.com/r/808991/+
Amanda Guarascio adlı Amerikalı kadın bir arkadaşıyla Washingtonda bulunan Evans Creek kamp alanında yürüyüşe çıktı.
ikili bir sürü sonra açlıktan bitkin halde bir köpeğe rastladı. Köpeğe yemek vermek isteyen ikili hayvanın bir türlü yanına yaklaşamadı.
Her denemelerinde açlıktan bitkin halde olan köpek onlardan daha da uzaklaştı. Bebek Ayı ismini taktıkları köpek verdikleri yiyecekleri yemeği ise reddediyordu.
Amanda Guarascio pes etmedi ve köpeğin güvenini kazanmak için saatlerce bu halde bekledi.
Guarascio 13 saat sonra başardı.
Terkedilince yemeyi içmeyi kesip, hayata küsüp intihar ettiği tahmin edilen köpek bir süre sonra yavaş yavaş ikiliye yaklaşmaya başladı
Köpeğin güvenini kazanarak onu hayata döndüren bu hikaye sosyal medyada viral oldu.
1- Penisin kırılması: evet, penisiniz kemik olmasa da kırılabiliyor. Bu sert bir cinsel birliktelik sırasında veya uçuk bir mastürbasyon sırasında olabilir. Kırılansa kıkırdak dokudur. ince bir acı ve kırılma sesinin akabinde, ani bir şişme ve kızarmayla penisinizin kırıldığını anlayabilirsiniz. Bu olursa hemen bir doktora görünün.
2- Ereksiyon her an olabilir: bir penisin ereksiyon haline geçmesi, illa seksüel bir dürtüyle olmaz. Herhangi bir an veya herhangi bir zamanda da erekte olunabilir.
3- Gerçek penis boyu küçüktür: erkekler genelde penis boyuyla takıntılıdır ama bilmelisiniz ki penis boyu orijinalinde küçüktür. Ortalama bir penis boyu 8-11 cm arasındadır ve bu boy bile bir kadını mutlu edebilir. 15cm ve üzeri olan penislere çok rastlanmaz. Dünya rekorunu 34 cm elinde tutan adam bir evde annesiyle yaşamaktadır.( Jonah Falcon )
4- Penis genetik değildir: penis boyu, şekli ve kalınlığı genetik değildir. Babadan oğula geçmez. Penis anne rahminde, bebeğin duruş şekillerine göre şekillenir.
5- kimseyi kandırmayın, normal boy prezervatif alın: çoğu erkek sadece partneri öyle düşünsün diye en büyük boy prezervatif satın alır. Hâlbuki normal boy prezervatif dünya üzerindeki erkeklerin %70'ine uygundur. Ayrıca normalden büyük boy prezervatif partnerinizin vajinasına zarar verir.
6- testis ağrısı yalanı: erkeklerin seks yapmadığında testislerine dayanılmaz ağrılar girdiği kocaman bir yalan değildir. Sizinle seks yapmak istiyor diye böyle bir şey uyduruyor zannetmeyin. Erkekler erekte olmuş bir penis boşalmadığında ciddi testis ağrısı çekebilirler.( damat sancısı da denir bu duruma)
7- penis boyu ölçümü hataları: halk arasında ayakları kadardır veya elinin içinin bilmem neresiyle bilmem neresi uzunluğu kadardır diye ölçüm geyikleri vardır. Tamamı yalan. illaki tutturan birkaç kişi vardır ama penis boyunun bu saçma ölçülerle hiçbir ilgisi yoktur.
8- alkol ve ereksiyon: alkol tüketimi kesinlikle ve kesinlikle ereksiyon problemlerine yol açar. Özellikle alkolün alındığı ve takip eden gece.
9- küçük hali-büyük hali: bir penisin erekte olmamış hali çok küçükse, erekte olduğunda da hala küçük bir penis olacaktır diye bir kaide yok. Ya da erekte olmamış hali büyükse, erekte olunca kocaman olacak diye de bir şey yok. Erekte olmamış hali küçücük olan penis kocaman, erekte olmamış hali kocaman olan bir penis epey küçük ebatlara dönüşebilir.
10- sünnet: dünyadaki erkeklerin büyük çoğunluğu sünnetsizdir. ama bilinmelidir ki, sünnetsiz olmak erken boşalma, prostat ve ereksiyon problemleri doğurur.
vajina;
1- vajina orgazmı muhteşem bir ağrı kesicidir: "Başım ağrıyor." diye sevişmekten kaçınma durumunu düşüren bir durumdur.çok güçlü bir ağrı kesici olarak iş görür ve kadının tüm ağrısını dindirir. Orgazm, salgıladığı hormonlar nedeniyle anında tüm ağrıları dindirir.
2- vajina kendini temizler: vajinaların kendi kendilerini temizleyebilme kabiliyetleri vardır. Her adet döneminden sonra, hatta her cinsel birliktelikten sonra vajina siz farkında olmasanız bile kendini temizler.
3- her şey g noktasında değil: kadınlara en iyi orgazmın g noktasından verildiği söylenir ama öyle değil. Vajinada bir de az bilinen a noktası vardır ki, bulunduğunda 9 şiddetinde orgazm sağlanabilir. A noktası, g noktasından daha içerdedir ve en kolay bulma yolu "parmakla gel buraya" hareketiyle orgazm edilebilir.
4- ne yerseniz vajinanız etkilenir: kadınların yedikleri doğrudan vajina kokuları ve tatlarıyla ilişkilidir. Mesela şekerli meyveler(ananas özellikle) vajinanızın güzel kokmasını ve güzel tadının olmasını sağlar. Sebzelerse tam tersi etkiye sahiptir.
5- vajinanız açılabilir: vajina dudakları vücutta bulunduğu yerden dolayı zamanla açılarak aşağı doğru sarkacaktır. Ama endişelenmeyin, bazı erkekler bunu çok seksi bulur. Bulmasa bile çok kısa süren acısız bir operasyonla bundan kurtulabilirsiniz.
6- kadın boşalması(fışkırması) vardır: kadın orgazmında oluşan vajinadaki ritmik kas kasılmaları sırasında kayganlaştırıcı vajinal sıvının dışarı atılması hali. kisisel farklılıklar; ıslanmanın siddetine ve vajinal hacme baglıdır.
7- vajina boyuna iki katına çıkabilir: bir kadın gerçekten tahrik olduğunda vajinası derinlik olarak boyuna iki katına kadar uzayabilir.
8- seks yapmak vajinayı sağlıklı ve genç tutar: vücudunuzdaki tüm kaslar gibi vajina kaslarınızın da egzersize ihtiyacı vardır. Bu da sadece seks yoluyla olur elbette. Ne kadar çok egzersiz, o kadar sağlıklı ve genç vajina.
9- vajinada bulunan köpekbalığı: mikroskobik incelemeler sonucu, vajina sıvısında köpekbalıklarının ciğerlerinde de bulunan skualen maddesine rastlanmıştır. Kayganlığı sağlar.
10- vajina kaslarınız son derece güçlü: vajina kaslarınız düşündüğünüzden çok daha güçlüdür. Ve seks yaptıkça daha da güçlenir.
1-''Adı soyadı Mustafa Kemal Atatürktür ''.-- Mustafa ismini hiç sevmemiştir ve kullanmamıştır. Kimliğinde ve imzasında kullanmamasının yanında hatıralarında da bu ismi sevmediğini açıkça belirtmiştir . Ayrıca Kemal değil Kamal'dır. Kamal ismi Türkçe ordu ve halk anlamlarına geldiği duyurulmuştur .(gazeteler tarafından)
2 -"Babasının ismi Ali Rıza Efendidir".-- Atatürk'ün soy ağacı ile ilgili çalışmaların çoğu uydurmadır. Art niyet olmasa bile uygulanan sansür gerçekleri karartmıştır. Atatürk'e,Ali Rıza Efendi olarak bilinen , ilkokul kitaplarında olan resim gösterildiği zaman '' bu benim babam değil '' dediği zaten bilinmektedir ve resim gönüllü bir subay portresidir.Gerçek babası Mehmet Reşat , Atatürk 5 yaşındayken Kırım Harbi'nde şehit olmuştur , Ali Rıza Efendi üvey babasıdır.
3-"Annesinin adı Zübeyde Hanım'dır". -- Babasında olduğu gibi annesi ile ilgili bilgiler hatalıdır. Zübeyde Hanım Atatürk'ün Selanik'te yaşayan teyzesi veya halasıdır.Gerçek annesinin ismi Ayşe Hanım dır , daha sonra Ali Rıza Efendi ile Zübeyde Hanım evlenmiştir.
4-"Doğum tarihi 1881'dir". -- Bu bilgiye tamamen yanlış denemez ancak doğruluğu da kesin değildir. 1934 soyadı kanununa kadar doğum tarihi 1880 olarak kabul edilmiştir.hatta Atatürk'ün ölümünden bir yıl sonra basılan hatıra pulunda da doğum tarihi 1880 olarak yazılmıştır.
5-"Çanakkale Savaşı'nda Atatürk başkumandandır". -- Çanakkale savaşında Mustafa Kemal Paşa albay rütbesindedir .400 albaydan birisidir.başkomutan,OTTO LIMAN VON SANDERS adlı bir alman amiraldir.
6-"Selanikte doğmuştur". -- Çeşitli yerler öne sürülse de ortaya çıkan belgeler ışığında Malatya/Akçadağ doğumlu olduğu en güçlü tezdir.
7-"Samsuna pusulası bile olmadan kaçak çıkmıştır".-- Samsun o dönemde Anadolu'da işgal edilen tek yerdir. Atatürk vizesi ile beraber tamamen yasal olarak Samsun'a çıkmıştır .
8-"Osmanlı Devleti'ne düşmandır". -- Bunu açıklayabilmek için resmin tamamına bakmak gerekir.Öncelikle Belirli bir plana önderlik etmiştir. ''Osmanlı düşmanı'' olarak göstermek yanlıştır. Her şeyden önce bir Osmanlı Paşası'dır. Sonunda ölüm bile olsa padişahın emrinden çıkmayacak paşalar (örn;Kazım Karabekir ) Mustafa Kemal'e tam destek vermiştir.
9-"Beni Türk hekimlerine emanet ediniz". -- Bu sözü söyleyip söylemediği ile ilgili net bir bilgi olmamakla beraber son döneminde bizzat kendisi yurt dışından doktor getirtmiştir. Avusturya'dan heyet gelmiştir.
10-"9'u 5 geçe hayatını kaybetmiştir" -- Gece 1 ile 2 arasında hayatını kaybettiğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Resmi törenler açısından böyle bir düzenleme yapılmıştır.
fareniz nerede ise,fare imlecine göre bir resim getiriyor önünüze.ve o resimde fare imlecini gösteren bir fotoğraf çıkıyor.ilginç ve eğlenceli bir çalışma. http://www.pointerpointer.com/
1-cindirella
modern versiyonun sonunda cindirella prensi, çirkin üvey kız kardeşler de başkalarını alarak mutlu mesut kendi işlerine bakarlar. ama bu masalın orjini isadan önce 1. yüzyıla kadar gidiyor. burada strabonun kahramanının adı cindirella değil rhodopis. balkabağından araba ve cam ayakkabılar haricinde ana hikaye modern versiyona son derece benziyor. ama grimm kardeşlerin yarattığı karanlık versiyona bakacak olursak, üvey kız kardeşler ayaklarını cindirella gibi küçültebilmek ve ayaklarını ayakkabılara sığdırmak için parmaklarını keserler. güvercinler bu hileyi prense haber verdikleri gibi kız kardeşlerin de gözlerini oyarlar. kız kardeşler ömürlerinin geri kalanını kör dilenciler olarak sürünerek geçirirken cindirella da prensin şatosunda lüks bir yaşam sürer.
2- elleri olmayan kız
şeytan, fakir bir adama değirmenindeki bir şeyi kendisine verirse onu zengin edeceğini söyler. zavallı saf adam bunun bir elma ağacı olabileceğini düşünerek kabul eder halbuki şeytan kızını istemektedir. fakat kızın saflığı sebebiyle ona el süremez. bu yüzden öfkelenen şeytan kızın babası tarafından ellerinin kesilmesine müsaade etmesini ister aksi halde fakir adamı alacaktır. kız kabul eder, baba da anlaşmayı yerine getirir. daha önceki versiyonlar nahoş nüanslar taşıyorlar. bir tanesinde kız ellerini kesiyor çünkü kendisine tecavüz etmeye çalışan erkek kardeşine çirkin gözükmek istiyor. diğerinde de babası genç kız kendisiyle seks yapmadığı için öfkeleniyor ve kızın ellerini kesiyor.
3-hansel ve gretel
ata demirerin başarılı trakya versiyonunu bir kenara koyarsak hansel ve gretel, ormanda kaybolarak kötü kalpli bir cadının şekerden yapılma evini bulur. burada cadı tarafından tuzağa düşürülerek esir alınırlar. cadı onları yemek üzereyken bir yolunu bulup onu fırına atarlar ve hikaye sona erer. daha eski ve kayıp çocuklar olarak adlandırılan fransız versiyonunda cadı değil şeytan var. şeytan bir kez çocuklara kanar ama sonra bir yolunu bularak çocukları kesmek için bir bıçkı tezgahı yapar. ama çocuklar tezgaha nasıl çıkacaklarını bilmiyormuş gibi yaparlar. şeyten onlara göstermek için tezgaha çıktığında çocuklar onun gırtlağını keser ve kaçarlar.
4-goldilocks ve 3 ayı
lüle lüle sarı saçlara sahip sevimli kızımız 3 ayının evine gizlice girer. ayıların yemeğinden yer, sandalyelerinde oturur ve yorgun düşünce en küçük ayının yatağında uyuyakalır. ayılar evlerine döndüğünde goldilocks uyanır ve pencereden kaçar. 1837 yılındaki orjinalinin iki muhtemel sonu vardır. birinci sona göre ayılar goldilocksu bulur, parçalara ayırıp yerler. ikinci ve daha yumuşak versiyonda ise goldilocks ayıları görünce kendisini pencereden atar ve boynunu kırar ya da yakalanarak ıslah evine gönderilir.
5- rumpelstiltskin
burada acınası tek karakter rumpelstiltskinin kendisi. genç bir kızın samanı altına çevirdiği iddia edilince kızı yakalayıp bir samanlığa kapatırlar. üç gün sonra samanlardan altın yapamazsa idam edilecektir. rumpelstiltskin genç kıza yardım eder ama karşılığında ilk doğacak çocuğunu ister. kız paçayı kurtardıktan sonra prensle evlenerek bir çocuk dünyaya getirir. elbette rumpelstiltskin, hakkı olan çocuğu talep eder ama genç kız bunu kabul etmez. bunun üzerine rumpelstiltskin ona adını tahmin ederse çekip gideceğini belirtir. genç kız daha önce ateş başında şarkı söyleyen cücenin adını duymuştur. elbette doğru tahminden sonra rumpelstiltskin öfkelenir, kendini pencereden dışarı atarak kaçar bir daha da ortaya çıkmaz. ama güncellenen versiyonda işler daha vahşileşir. rumpelstiltskin o kadar öfkelenir ki sağ ayağını vurarak yere gömer sonra sol bacağını tutarak kendisini ikiye ayırır.
6-uyuyan güzel
modern versiyonda güzel prensesin eline yün eğirme makinasının iğnesi batar ve uykuya dalar. yüz yıl kadar sonra yakışıklı prens gelir, onu öperek uyandırır. aşık olurlar, evlenirler, happily ever after durumu yani. orjinal masalda güzel prenses bir lanet yüzünden değil, bir kehanet yüzünden uykuya dalar. bundan sonrası nasıl anlatılır bilmiyorum. ama kral güzel kızı orada yatarken görünce ona sahip olduğunu hayal ederek, tecavüz eder. 9 ay sonra hala uyuyorken iki çocuk doğurur. çocuklardan bir tanesi güzel prensesin parmağını emerken onu uykuda tutan bir keten parçasını da çıkarır ve uyuyan güzel uyanarak kendisini tecavüz edilmiş ve iki çocuk doğurmuş olarak bulur.
7-pamuk prenses
hepimizin bildiği gibi kötü kalpli kraliçe, avcıdan pamuk prensesi öldürüp kalbini delil olarak getirmesini ister ama avcı bunu yapamaz. bir yaban domuzunu öldürerek kalbini çıkarır ve kraliçeye götürür. disney bu kısımda çok fazla bir değişiklik yapmamış ama işin aslı şöyle: kötü kalpli kraliçe akşam yemeğinde yemek için pamuk prensesin hem karaciğerinin hem de akciğerlerinin sökülüp getirilmesini ister. bir de prensin sihirli öpücüğüyle uyanmak gibi bir durum söz konusu değil. onun yerine prensin atının terkisinde kendine gelerek uyanır. yani prensin ne amaçla ölü olduğunu düşündüğü bir prensesi atına bindirip götürdüğünü bilmiyoruz. grimm versiyonunun sonunda kötü kalpli kraliçe kızgın demirden ayakkabılar giydirilerek ölene kadar dansetme cezasına çarptırılır.
8-küçük deniz kızı
1989 versiyonunda deniz kızı ariel, sevdiği prens eric ile evlenebilmek için insana dönüşür. düğünde herkes mutluluktan uçar vesaire. ama hans christian andersen bu masalın yaratıcısı olarak bu şekilde düşünmemektedir. evet deniz kızı, prense aşık olur insana dönüşünce sesini kaybeder. ama prens onu tanıştığı andan bu yana sadece bir kardeş gibi sevmektedir. deniz kızı da konuşamadığı için duygularını prense açamaz. bu trajedi yetmediği gibi prens bir başka prensese aşık olup evlenir. kurtulması için deniz büyücüsü ona bir hançer verir ve prensi öldürmesini söyler. deniz kızı bunu yapamaz ve kendisini denize atar, bir köpüğe dönüşerek yok olur (yani ölür). sonra andersen daha yumuşak bir versiyon yazarak deniz kızının rüzgarın kızına dönüşerek cennete gitmek için beklemeye başladığını yazar. mutsuz son ve ölüm her iki halde de deniz kızının peşini bırakmaz.
9-kırmızı başlıklı kız
zavallı kırmızı başlıklı kızı hikayenin sonunda cesur avcı kurdun karnını yararak kurtarır. buraya kadar olan kanlı sahne yeterli değilse bir de hikayenin fransız yazar charles perrault tarafından yazılmış orjinaline bakalım. kırmızı başlıklı kız büyükannesinin yerini kurda sormak gafletinde bulunan zavallı, terbiyeli bir genç kızımızdır. ikinci en büyük gafleti kurdun verdiği yanlış yol tarifine inanmak olmuştur. kurt kızı yemiştir, masal bitmiştir. hikayenin sonunda ne büyükanne ne de oduncu vardır. buradaki anafikir yabancılarla fazla diyaloğa girmemektir.
10. fareli köyün kavalcısı
bir köy farelerin istilası altındadır. günün birinde kaval çalan bir adam köyü farelerden temizleyebileceğini söyler. köylüler de bunu başarırsa ona yüklü miktarda para vereceklerini belirtirler; anlaşma yapılır. adam, kaval çalarak tüm fareleri etkileyip peşinden sürükleyerek köyün dışına çıkarır. ama köylüler adama parasını vermeyi reddeder. bunun üzerine (modern versiyonda) kaval çalan adam köydeki tüm çocukları sihirli müziğiyle peşinden sürükleyerek bir mağaraya hapseder ve köylüler parasını verince de serbest bırakır. orijinal versiyonda ise kavalcı tüm çocukları bir nehre sürükleyerek boğulmalarını sağlar. sadece topal bir çocuk diğerlerinin hızına yetişemediği için kurtulur. bazı edebiyatçılar bu masalda pedofili imaları olduğunu belirtiyorlarmış.
1-2 ay öncesinin haberi ama,ilgili başlık bulamadığım için açtım.
CT taraması sonrası, Buda heykelinin aslında bir mumya olduğunu ortaya çıkmıştır.bin yıl öncesinden kalma bir Buda heykelini bilgisayarlı tomografi (CT) taramasından geçirince heykelin içinde mumya olduğu ortaya çıktı. Mumyanın iç organlarının yerinde kağıtlar bulundu.
Polonya'nın kuzey batısındaki bir kasabada yaklaşık 400 tane çam ağacından oluşan koru. Bu ormanda bulunan bu çamların neden gövdelerinin bir kısmından sonra 90 derecelik bükülmeyle eğri bir şekilde büyüdükleri henüz tespit edilemedi.
1930 yılında Almanya imparatorluğu'nun Pomeranya iline bağlı olan bölgede dikilen ağaçların ne insan ne de bir makine faktörüyle bu hale getirilemeyeceği incelemeler sonucunda belirlendi.
insanoğlunun yaratılması konusunda değişik görüşler olmuştur. Bazıları insanı yaratma işini Titanlarla yapılan savaşta, Zeusun yanında yer alan Prometheusa ve kardeşi Epimetheusa verildiğini söylerler. Prometheusun insanı maddeden yarattığı yada başka bir deyişle yaptığı efsanesi i.Ö. IV.yy. da ortaya çıkar. Bu efsane belki de tufandan sonraki insanlık çağına aittir. Prometheus diğer bütün tanrılardan daha akıllıydı. Buna karşılık kardeşi Epimetheus akıl yönünden acizdi. Öyle ki insanları yaratmadan önce en değerli armağanları, hayvanlara vermişti; kuvveti, cesareti, kurnazlığı, kürkleri, tüyleri, kanatları, hepsini dağıtmıştı. Sonra pişman oldu ve durumu Prometheusa anlattı; Prometheus da insanı diğer tüm yaratıklardan üstün kılmanın bir yolu olarak onlara, tanrılara benzeyen bir biçim verdi. Ayrıca, güneşe çıkarak aldığı ateşi de onlara sundu. içinde halen, kendi ırkını yenen ve onları tahtından indiren Zeusa karşı bir öfke besliyordu. Böylece insanı yaratarak ondan öcünü alacaktı. Çünkü insanlar sonradan tanrıları hiçe sayacak onların başına bela olacaktı.
Anatole Francenin anlattığı bir mitte ise; Prometheus bir çok heykel yapmıştı. Yalnızca insanın değil, hayvanların da heykelini yapmıştı. insanda görülen kusurların olmasının nedeni ise şundandır; Prometheus bir gün, yine kilden insana ait bir çok kafa, kol bacak yapıyordu. Bunları birleştirerek raflarına diziyordu. O sırada şarap tanrısı Dionysos geldi. Birlikte gezdiler; eğlendiler, şarap içtiler. Prometheus geri döndüğü zaman çok sarhoş olmuştu. Bu yüzden bazı küçük hatalar yaptı, küçük bir gövdeye büyük bir baş taktı, büyük bir gövdeye ait olan uzun kolları ise küçük bir gövdeye taktı. Hayatta da büyük başların veya uyumsuz gövdelerin olmasının nedeni buymuş.
Bunun dışında Voltairenin felsefe sözlüğündeki insanın yaratılış kısmında bahsedilen bir mit ise şöyledir; Zeus insanın yarattıktan sonra 25 yıl yaşamasını yeterli görüyordu. insan ise sızlandı bunun yetersiz olduğunu, zaten yarısının uykuyla geçeceğini çocukluk dönemini de çıkarınca geriye pek bir şey kalmayacağı söyledi. Uzun ömürde dahil tüm iyi özellikler diğer yaratılmışlara verilmişti. O anda insanın yanında altı hayvan bulunuyordu bunlar; tırtıl, kelebek, tavus, at, tilki ve maymun. insan bu yaratıkları göstererek Zeusdan onların ömürlerinden kendi ömrüne eklemesini istedi. Zeus ise diğer hayvanlara haksızlık olacağını söyledi, fakat insanın, hayatının belli dönemlerinde o hayvanlar gibi yaşamasını insana şart koşarak onun ömrünü uzattı. Bundandır ki yeni doğan bir insan önse tırtıl gibi yerde sürünür, emekler bu bebeklik dönemidir. Sonra kelebek gibi neşe içinde koşar bu çocukluktur. Gençliğinde ise tavus kuşu gibi gururludur. 25-30 yaşlarına doğru ev bark sahibi olunca at gibi hayatın yükünü çeker. Kırkından sonra insan olgunlaşır tilki gibi kurnaz olur. Elli yaşından itibaren de maymun gibi çirkinleşir. Başka bir anlatıma göreyse; insanı tanrılar yaratmıştır. Önce altın soy meydana gelmiştir. Yaşamlarını tanrılar gibi geçirmişler. Altın soydan sonra gümüş soy yaratılmıştır. Bu soyun insanları daha akılsızdı. Bundan sonra pirinç
soy gelmiştir. Durmadan birbirleriyle savaşırlardı. Bu soyu tanrısal kahramanlar soyu izledi. Birçok efsaneye konu oldular. Şanlı bir soydu. Beşinci soy ise bugün de yaşayanların çağıdır.
Bir diğer nokta ise insanların ilk fiziksel halleri.Yunan mitolojisine göre insanlar 4 kol,4 bacak ve 2 yüzü olan bir formda yaratılmıştır.insanların gücünden ve kendisine bela olacağından korkan zeus,onları ikiye ayırır ve onları hayatları boyunca diğer yarılarını aramaya mahkum eder.ruh eşi,ruh ikizi gibi kavramlar da bu olaydan gelir.diğer yarını bulduğunda aşk sizi birlikte tutar ve birbirinizi tamamlarsınız fikrini düşünmüştür zeus.
Herkesin düşman olarak bildiği Tom ve Jerry son bölümünde intihar eder.
Olay : Tom'un gözünde felç oluşur ve mikroplar büyür, artık gözünü açamaz olur. hayattan sıkılır, hic birsey yapamayacak hale gelir ve trenin önüne geçer. Jerry üzülerek gelir ve trenin gelmesini bekleyip beraber intihar ederler. https://i.ytimg.com/vi/Uy83lVTCxcE/hqdefault.jpg
1-ana gibi yar, bağdat gibi diyar olmaz sözünün yanlış bilinmesi. doğrusu şöyledir:
ane gibi yar, bağdat gibi diyar olmaz.
buradaki ane bağdat yolu üzerindeki uçurumun adı. o yar ise uçurum anlamındadır.
2-yıldırım bayezid'ın sanıldığı gibi parmağındaki yüzüğü içerek öldüğü yalanı.
bunun olanaksız olmasının sebebine gelince
-savaş alanında yenilen tarafın askerlerini ki bu padişah bile olsa hem aşağılamak hem de üzerinde hiç bir şey olmadığından emin olmak için çırılçıplak soyuyorlardı. (parmağında ki yüzüğe kadar)
PEKi YA YILDIRIM BAYEZiD NASIL ÖLDÜ ?
timur, yıldırım bayezid'i ankara'da ağır bir yenilgiye uğrattıktan sonra herkesin bildiği gibi kalesinde esir alır. ve osmanlıda ki savaş yenilgisinin karışıklığından faydalanıp padişahın karısını kaçırttırır. günlerce padişahın gözü önünde karısına tecavüz edip, askerlerede aynısını yaptırır. padişah en sonunda sinir krizi geçirip kafesin demir parmaklıklarına kafasını vurarak kendini öldürür.
4-fareler peynirden çok snickers'ı severler.
5-ampülü edison değil joseph swan bulmuştur.
6-dil üzerinde farklı tat tomurcukları vardır ve bazıları diğerlerinden daha duyarlıdır. fakat kesin bölümlerle birbirinden ayrı değillerdir.
7-romanın çöküş nedenlerinden birinin ; insanların kurşun metaline karşı olan hayranlığı ve sevgisi .
8-Şu ana kadar yaşamış en tehlikeli hayvan hangisi?
Bu sorunun cevabı açık ara sivrisinek...Şu ana kadar ölmüş olan insanların yarısını (muhtemelen 45 milyar kadar) dişi sivrisinekler tarafından öldürdü. Günümüzde bile her 12 saniyede bir kişi sivrisineklerden kaynaklanan sebeplerle hayatını kaybediyor.
9-En yüksek dağ nerede?
Dünyada değil, Marsta... Dev volkan Olympus Dağı (Latincede Olympus Mons) güneş sistemindeki ve bilinen evrendeki en yüksek dağdır. 22 km yüksekliğindeki Olympus Dağı Everestten üç kat daha yüksek. 624 km genişliğindeki bu dağ Britanya adalarının bulunduğu alanın tamamını kaplayabilir.
tam olarak saldırıdan 7 yıl önce çekilmiş,düşündürücü bir sübliminal mesaj.harbiden sübliminal mesaj mıdır tesadüf müdür bilemeyiz tabi.fakat sübliminal mesajın mantığında da bu var zaten. http://i.hizliresim.com/QRrv9r.jpg
güzel bir yazı,mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
ABD, Rusya, ingiltere, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore, israil, Almanya, Türkiye, italya, Belçika, Hollanda
Kitleleri tek seferde yok edebilecek Nükleer Silahlara sahip ülkelerdir.
Savaş sırasında Nükleer Bombaların atıldığı bölgelerde yaşayan insanlar anında buharlaşacakları için şanslı sayılırlar.. Geri kalan insanların büyük bir kısmı Güneş"in yüzey sıcaklığından daha yüksek bir sıcaklıkla acılar içinde yanarak veya aşırı dozda radyasyona maruz kalarak ölecektir.
Nükleer bombalar neticesinde milyonlarca ton radyoaktif duman gökyüzünde yükselerek bir katman oluşturacaktır. Gecenin karanlığı gibi her yere yayılan bu zehirli duman tüm Dünya"yı kaplayacağı için Güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşmasını engelleyecektir ve Dünya'nın her yerindeki sıcaklık "EN AZ" 20°C azalacaktır. Yüzlerce yıl boyunca devam edecek olan bu nükleer kış sonucunda oluşan iklim değişikliği, adaptasyon sağlayamayan tüm canlı türlerini yok edecektir. Ayrıca Ozon Tabakası büyük zarar göreceği için Dünya uzaydan gelecek radyoaktif ışınlara da maruz kalacaktır.. Norveç'teki Kıyamet Ambarı gibi sığınaklarda saklanarak hayatta kalmayı başaran insanlar olsa bile Dünya verimsiz ve tehlikeli bi gezegen haline geleceği için çok yaşayamayacaklardır..
-Einstein "III. Dünya Savaşı'nda hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum, ama IV. Dünya Savaşı'nda taş ve sopaların olacağını biliyorum" Demişti.
alıntıdır.
soundgarden'ın 1996 yılı down on the upside albümünden,çok güzel bir şarkı.albümün en güzel 5 şarkısını sıralasam,bunu da koyarım mutlaka.yumuşak ile sert bir havada geçer şarkı.chris,soft vokal olarak karşımızda burda.
buyrun : https://www.youtube.com/watch?v=u5a8zxakapc
33°44'45.47"n 112°37'58.68"w üçgen
32°40'33.95"n, 117° 9'28.06"w hitler amerikada bi yapı
27.7531438158, 22.0656999387 ilginç petrol kuyuları
32 08'59.96" N, 110 50'09.03"W uçak parkı
45°42'12.73"N 21°18'7.53"E ufo
52.376555,5.198324 ceset
37.8278438964,-122.422216064 alcatraz hapisanesi
47.627140939,-122.242571352 billgatesin evi
37.400991,-116.867656 şeytanın simgesi
37°14'37.59"n, 115°48'57.95"w area 51
Afrodizyak Nedir?
Öncelikle Afrodizyağın Ne Demek Olduğuna Bakalım:
Öncelikle Afrodizyak Deyince Aklımıza ilk Olarak Cinsel Hormonların Fazla Salgılanmasına Yarayan Bitkisel Karışımlar Diyebiliriz..
Kişide Cinsel isteğin Uyarılmasına Yarayan, Kişinin 5 Duyusuna Birden Hitap Edebilen, Cinsel Performansta Artışa Da Neden Olan ilaçlara, Yağlara, Besin Maddelerine ve Bitkilere Verilen Genel isim Afrodizyaktır.
Afrodizyak içerikli Parfümler
işte Size Afrodizyak Etkisi Olаn ve Bayanların Sizin için Adeta Deliye Dönmеsinе Yol Açаn Parfüm Listesi;
BVLGARı AQVA
Armani Code
Polo Spоrt
Kenzо
Jean Paul Gaultier
Burberry London
Lаurа Bіagіottі ROMA UOMO
Roshas Mеn
Paco Rabbana One Million
Pervitin veya Hitler Speed
2. Dünya Savaşında Nazi Askerlerin kullandığı hap, yaklaşık olarak 70 milyon tüketildiği söyleniyor. Askerleri tok ve dinç tutar, cesaretlendirir ve agresifleştirir.içindeki madde de metamfetamindir. http://i1089.photobucket....tthefront_zps13095ead.jpg
sisteminizi bilgisayar virüslerinin etkilerine,kaza sonucu dosyaların silinmesine ya da bozulmasına,elektrik kesintisinden oluşan yazılım bozulmalarına ve yetkisi olamayan kullanıcıların yapılandırma ayar değişiklerine karşı koruyan kartlardır.
Güvenlik kartları genel CMOS ve BIOS bilgilerinde kullanıcı tarafından yapılan değişiklikleri de geri getirebilir.
Bütün sayılan bu işlemlerin yapılabilmesi için tek yapılması gereken bilgisayarın yeniden başlatılmasıdır.
DeepFrezee yazılımsal olarak çözmeye yardımcı olur.
resim : http://www.sefik.net/uplo...artlari/guvenlikkarti.jpg
SCSI (Small computer system ınterface-küçük bilgisayar sistemi arabirimi skazi diye okunur.),
bilgisayarlar tarafından çevre birimlerini sisteme bağlamak için kullanılan bir paralel arabirim standardıdır.
SCSI aygıtları sabit diskler, optik sürücüler, tarayıcılar veya teyp sürücüleri olabilir.
Capture kartı, dijital veya analog olarak kodlanmış bir videoyu, bilgisayara aktarmak amacıyla kullanılır.
Capture kartı analog ve dijital girişlere sahip olabilen ve video ve ses sinyallerini dijital ortama aktarmak için kullanılan kartlardır.
Günümüz TV kartları ve bazı grafik kartları (mesela ATI all in wonder), aynı zamanda capture etme özelliğine sahiptir.
Dakikada 1-20 sayfa basabilir.
Kartuş takılarak kullanılır.
Renkli çıkış alınabilir.
Ortalama fiyatları 80 150 TL
Ortalama kartuş fiyatı: 30-60 TL
Mürekkebin kağıt üzerine püskürtülme esasına dayalı olarak çalışan yazıcılardır.
ilk satın alma maliyetleri düşük fakat sayfa başı maliyetleri ise fazladır.
Yazıcı kafası, üzerinde siyah ve renkli mürekkep kartuşlarını taşır.
Yazma sırasında, kağıdı satırın başından sonuna kadar tarar ve sonra alt satıra geçer.
Tarama sırasında mürekkep püskürtülecek noktalara mürekkep, bu kafa tarafından kağıt üzerine bırakılır.
Kartuşlar genelde ısı ile damla oluşturma esasına göre mürekkep püskürtür.
Tüp içerisinde ısıtıcının ısınarak basıncı artırıp, damlanın dışarı çıkmaya zorlanması ile püskürtme işlemi gerçekleşir. Bu damla çapları ortalama 5060 mikron çapında ve 810 piko litre hacmindedir.
HP, Epson, Canon, Lexmark yaygın üreticilerdendir
ilk başta ben de bir heyecanlandım,ne oluyor lan falan ama,maalesef haber gerçek değil.Geçtiğimiz yıl The Endless River albümü ile müzik kariyerine nokta koyan Pink Floyd, hiç kuşkusuz en büyük özlem duyulan gruplardan bir tanesi. Grubun tekrar birleşmesi gibi bir durum elbette söz konusu değil. Kim tarafından hazırlandığı belli olmayan bir afiş tasarımı, bir çok Pink Floyd fanında heyecan yarattı. Afişe göre grup tekrar birleşti ve izmir'de konser verecekler...
kaynak,afiş ve haberin devamı için : http://www.turkgitar.net/...afisi-ortaligi-karistirdi
Elmore John Leonard (11 Ekim 1925 20 Ağustos 2013), Amerikalı roman ve senaryo yazarıdır. 1950'lerde yayınlananan ilk romanları Western türünde olsa da zaman içerisinde birçoğu beyaz perdeye aktarılan suç kurgu ve gerilim türü romanlarda uzmanlaştı.
En iyi bilinen eserleri arasında Get Shorty, Out of Sight, Hombre, Mr. Majestyk ve Quentin Tarantino'nun yönettiği Jackie Brown filmiyle sinemaya uyarlanan Rum Punch adlı romanı yer almaktadır. Kaleme aldığı öyküler 3:10 to Yuma ve The Tall T ile sinemaya uyarlanırken, halen devam eden Justified adlı televizyon dizisinin de ilham kaynağı oldu.
Kaçış (Out of Sight), Ölüm Vuruşu (Killshot), Ölümcül Takip (The Hot Kid) ve Sırlar Oteli (Tishomingo Blues) adlı romanları Türkçeye çevirilmiştir.
Özellikle ölümcül takibi şiddetle tavsiye ederim.Kendi türleri arasında bambaşka bir yerde.