miella
352 (ağır abi)
altıncı nesil yazar 1 takipçi 13.90 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    öss öğrencisinden sınavlarda sallama teknikleri

    1.
  1. evet sevgili sözlük kullanıcıları; bilimsel bir entryde daha birlikteyiz, ben miella bu entryde size "bir öss öğrencisi sınavlarda nasıl sallamalıdır?" konusunda bilgi yüklemesi yapıcam.

    az önce elektromotor ve zıt emk çalışmaya çalışıyordum ki, kesinlikle anlamadığımı bu yüzden de acayip sinirlendiğimi farkettim. konuyu anlama amaçlı ekol hoca isimli o sikindirik siteye girdim çok afedersiniz. iki lafından biri "evet arkadaşlar, diyoruz ne diyoruz, evet arkadaşlar." olan bi herif kafamın ve belleğimdeki bilgi kırıntılarının içine sıçtıktan sonra, tansaşta kasiyer olma ya da dedemin bikaç dönümlük arazisinde altın çilek, acai berry falan yetiştirme kararı aldım.

    sonra "fevri kararlar verme kızım miella" dedim, evet organik tarımda çok para vardı ama sen 12yıl okumuşsun, üstünde "arılıdır" yazan domatesi yetiştirmeye okumadın ya o kadar, fevri karar verme,iyi düşün şansını kullan.

    şans, işte aradığımız anahtar kelime.. hani sınavlarda fütursuzca atarsın da tutar ya, işte sizi öyle gülümsetmek istiyorum, sayısaldan yüreği yanmış genç dimağlar.

    ders bir; soruları boş bırakma:

    s:hangi sorular gerçekten boş sorudur, hangi sorunun çıkarı vardır?

    c:konu hakkında hiç bir fikrinizin bulunmadığı sizce portekizce gibi gelen sorular tamamen boş sorudur canlarım, bu soru tiplerine genelde biyolojide rastlanır, konuya hakim olamadığından işaretleyememek en çok biyolojide dağlar yürekleri.

    matematik 2de ise trigonometride karşımıza çıkan bu problem aslında aşılabilirdir. soruyu, 3-4-5 üçgeniyle deneyin daha da çıkmıyorsa ya 0 ya da 1 dir, bakın hangisinin bulunduğu şıkkı uzun süredir işaretlememişseniz onu gönül rahatlığı ve göt korkusu karışımıyla hafif tedirgince ya da tamamen rahat işaretleyin.

    genellikle şık dağılımları eşit gider, çok fazla a arka arkaya geliyorsa bir ipnelik arayın, geri dönün bişey yapın. "yok abi ben gerı dönemem, uğraşamam." diyosanız atçağınız yakın menzilli soruları a atmayın.

    a-b-boş-d-e gibi giden bi dizilimde boş şıkkın c olma ihtimaline bakın, olabiliyosa işaretleyin gitsin.

    ders iki; soru numarası yanıt ilişkisi:

    s: aralarında nasıl bir ilişki var, hangi derste bariz?

    c: matematik ve geometride bariz olarak görülür, farz-ı misal, 7. sorunun yanıtları içinde 7 varsa ve siz eğer bulamadıysanız kaçarı yok, 7dir.

    ders üç; tek veri tek yanıt ilişkisi:

    s:nedir, nerelerde görülür?

    c: geometride görülür, özellikle de uzunluk sorularında tek uzunluk verilmişşse genelde yanıttır. yanıt değilse de çarpıp bölerek şıklardan birine uydurulup gönül rahatlığıyla işaretlenebilir.

    ders dört; kimya biyoloji önermeli soruları:

    s: "hangileri kesinlikle doğrudur?" diyen bir soruda hangi şıkka gidilmelidir?
    c: yalnız iki yanıt olacaktır.

    s:"hangileri doğrudur?" soruları.
    c: 1-2-3 veya 1 ve 3 genelllikle doğru yanıttır.

    ders 5: bulduğum yanıt şıklarda yok!
    aha şimdi sıçtın, o kadar uğraştın uğraştın bi yanıt çıktı ama -bak şu işe- şıklarda bir eksiği var bir fazlası var kendisi yok, eğer matematik sorusuysa ve soru kökü en az demiş ise bir eksiğini ; en fazla demiş ise bir fazlasını işaretleyebilirsin.

    ders 6: öncüllü sorudasın ama bulduğun yanıt yine şıklarda yok.
    işin diğerlerine oranla daha kolay çünkü şıklarda olmayan yanıtın tam tersini işaretleyebilirsin.

    farzımisal; 1ve3 mü buldun, yok mu? yanıt: Yalnız 2.

    ygsden önce yaptığım bu paylaşım tamamen götüm ve sınav tecrübelerim kaynaklıdır canlarım. siz aslansınız. yapın atın sınavı. ayrılın da gelin koçlar. ehehe.
    3 ...
  2. bir kişisel gelişim aracı olarak dost kazığı

    1.
  3. (bkz: sözlük çok dertliyim allahsız)

    (bkz: bugün hayattan neler öğrendik)

    uyarıyorum, eğlenceli bir entry olmayabilir.

    önce durum hakkında genel bilgi vereyim. per: benim 4 yıldır yediğim içtiğim ayrı gitmeyen en yakın arkadaşım.
    üçgen: eski sevgilim.
    şişko: per in sevgilisi.
    mağdur: ben.
    üçgenle biz ayrılalı sanırım bir aya yakın oldu. ve ben hala üzülüyorum, evet çok kırıldım belki belki salağım belki unutmalıym ama saplantılı oluşumdan, neredeyse 1 yıllık bir şey olmasından veya hala her gördüğümde benden habersiz ivmelenen kalbimden ötürü unutmuş değilim. en çok istediğim şey de üçgenciğimin (pembe kalp oldu gözlerim hayaliyle bile) bana mesaj atıp, "döön dayanamıyorum artık." edebiyatı yapması, benim de önce biraz süründürmem, sonra duruma göre affetmem veya etmemem falan.

    bugün yine içimden "yine yazı bekleriz" in "belki saklarız onu kalbimizde bir delik açar gibi.." kısmını söylüyorum. ve üçgenle armızda tuhaf bi olay geçiyor. ben de per'e anlatıyorum. sonra bi süre sonra bana mesaj geliyor hiç bilmediğim bir numaradan "unutamadım" temalı. içimden "birisi işletiyodur sonra götünde patlar yapma inanma" falan diyorum. ama hani insan ufacık bir inanır ya. minicik, içinde biyerlerde. ben de inanmadığımı belirten bir mesaj atıyorum bu sefer. karşımdaki beni inandırmaya çalışıyor, aynı anda per'e de mesaj atıyorum "bak biri beni işletiyor, bulursam öpücem" diyorum. sinirliyim ya argoya kaçıyorum evet. o da "ben ne bilcem ya kim" falan diyor. neyse, sonra bikaç mesaj daha atıyor karşımdaki. ben tam,

    "yeter artık üçgen yapma bunu bize.. *biz ayrıldık lütfen ama."

    diye ayak yapacak kıvamdayken, götüm tavan kalbim gömleğin üstünden görülebilcek bi hızla deparda, dudaklarım "allahım nolursun o olsun cidden" modundayken, bana bi mesaj geliyo. "ben şişko, yedik seni hehe" gibi.

    o an. işte o an lügatımdaki hatta tüm 2 milyarinsanın lügatındaki küfürlerin kifayetsiz kaldığı an. ana, bacı kardeş ne varsa ilk insana kadar bana bunu yapanın köklerinde ilerlemek istiyorum söve söve. ve şu mesajı atıyorum. "ayıp oldu yalnız."

    evet sözlük. ayıp oldu. ben ona içimi dökerken, hiç kimseye anlatmadıklarımı ona anlatırken o beni ve üçgeni yakından tanımanın avantajıyla bana sevgilisiyle şaka yapıyor. ve "ahaha ben çok eğlendim ama". diyebiliyor. ben de çok eğlendim sözlük.

    o mudur, acaba derken, o olsun allahım lütfen derken çok eğlendim. çünkü tam "o"nluk başkalarından msjlar atmalar. kimliğini gizlemeler. tam.

    karar veremedim
    4 yıllık arkadaşım arkadaşının en büyük hüznünü eğlence aracı yapabiliyor diye mi üzülsem, yoksa dramatik kızı benimseyip; "sevinçlerim içimde yine bir akşamüstü kucak kucağa öldü" * diye mi üzülsem. karar veremedim.

    tanım: sizi en az on yıl olgunlaştıran, geliştiren, okuduğunuz bütün kitaplardan izlediğiniz bütün filmlerden çıkaramadığınız dersi 5 dakikada çıkarmanızı sağlayan kişisel gelişim aracıdır dostkazığı. evet eğer aptalcaysanız,benim gibi, bi kaç kere yersiniz deriniz kalınlaşır.

    afiyet olsun.
    3 ...
  4. ben bu yazıyı terkedilen powerturk djine yazdım

    1.
  5. sabah saat 07.00-08.30 arası yayında olan sevgili powerturk dji;

    muhtelif soförlerin (servis, dolmuş, taksi..) içine ferdi tayfur kaçtığı için yıllarca arabesk fantezi dinleyerek güne başlamış bir neslin sözcüsüyüm ben.

    -ıptıs ıptıs kafam zkiliyo yeaa! diyen bir servis şöförümüz olduğu için hayatımın baharında bay jyi gevezeyi dinleyemedim, koray denen ibneyle günümü şenlendiremedim. şoförümüz geçen yıl açılım yaptı, artık serviste seni dinliyoruz.
    sabahın köründe en taze halimizle biniyoruz servise, bir göz hala için için uyuyor oluyor belki, ama olsun en azından güne küfrederek başlamıyoruz.

    istasyonu sana ayarlıyoruz, ama o da ne! kuzum, 1 haftadır çok sıkı depresyondasın.

    bak sana dünden örnek vereyim; arka arkaya

    düştüysek kalkarız
    sen gidiyorsun
    alıştım susmaya
    birkaç beden önce
    buralardan giderim
    kıyamadım ikimize

    çaldın. normal insana bunları dinletsen mal olur zaten, sen kendi iradenle çalıyosan demek ki çok fena kazık yedin sevgilin olacak yellozdan.
    aslında bir alıp veremediğim yok kızla da ama senin psikolojine sıçmış, sen de sabahları ona msjlar yolluyosun biliyorum.

    benim bir günüm geçmez ki, seni görmeden...
    bitanem bırakma kendini al kalbini gel hemen. diyosun
    bu kadar yalvarma, bırak o köpek olsun, az cool ol. işim olmaz çal, tecrübe çal.

    herşeyden önce sen gidiyorsun.. diyorsun.

    üşüdüysen söyle hemen içimin camları kapansın diyorsun..
    ben çok sevdim gözbebeğim diyorsun.

    yahu nolur mesaj verceksen illa sözlerle, berkay falan çal dalga geçelim neşemizi bulalım, "sen gelmeden olamam ki taburcu!" de "hastayım ulan!"mesajını işle dişi bünyeye.

    bir de "saatlerimiz sekiz sekizi gösteriyor" dedin dün, allah seni kahretmesin, işin saatlere mi kaldı anlamadım ki. hemen ardından "beni düşünüyosun burcu biliyorum nolur geri dön yeaa!" diceksin sandım, ama çok şükür ki sen istifini bile bozmadan tarkandan "sevdanın son vuruşu" çaldın, sanırım "giden gitmiştir gittiği gün bitmiştir, ben gideni değil, giden beni kaybetmiştir!" felsefesini kabullendin, hayırlı olsun.

    sana nasihatım şudur ki, topla kendini. nolur. yoksa bir nesil heder olacak, yapma.
    3 ...
  6. flyfish

    1.
  7. şimdii, sevgili sözlük yazarları.. bu yazıyı yazarken öğrenci evimde hazır çorbamı yudumluyor ve bir yandan da kerpeten abimizin parmaklarının ezilmesini izliyorum tefo yetişti, artık sorun yok, cengiz hıyarı gebersin zaten.

    şimdi fly ingilizcede uçmak anlamına gelen bir fiil, fish ise balık anlamına gelen bir isimdir. bu ikisinin birleştiği, hangi dimağın icadı olduğunu bir türlü bilemediğim, uçan muza benzeyen jetski arkasına bağlanmş bota da flyfish demişler.

    bu bot iki kişilik olup jetski arkasına bir iple bağlanmış, jetski hız yapınca da suyun üstünde uçarak gidiyor.

    biz de bayram tatili niyetiyle gittiğimiz bodrumda, tatilin ilk gününden itibaren babamla bu asrın icadını kesiyoruz.
    peder "bugün yanımda para yok." "şimdi midem dolu,olmaz." diye diye ilk iki gün beni atlatıyo, annem zaten,
    -aa ne biçim şey öyle hayatta binmem valla, bak bak aa nası da havaya kalktı." nidalarıyla kararını çoktan netleştirmiş

    bayramın üçüncü günü, ertesi gün dönüş var, peder kırmış kafayı, "kaç para olursa olsun verecem, dünya gözüyle binecem o alete" diyo. neyse çıktık odaya biraz babam para aldı ben de bayramlıktan koydum üstüne. gittik, kaç lira diye bakıyoruz.

    ana! 50 lira per person. kelle başı elli lira. "baba" diyorum "yapma etme,o para verilir mi?" "söz verdik kızım, diyo erkek adam sözünde durur."

    işte bizim erkek, sözünde duruyo, eli yanarak parayı veriyo. sonra da "çığlık başı 25 lira verdik, hahah" diye gevrek gevrek gülüyo. neşeli adam.
    paraları alan türlü su aletlerinden sorumlu concon çikolata tenli kasyığını bize,

    -yalnızz, balans ayarları lazım yane,pardon abi kaç kilosun seen?
    *90. (kısa ve net değil mi? doksan. bitti.)
    -küçükhanım siz kaç kilosunuz?
    +ee--elli.("yoksa bindimicek mi lan bizi bu ayna gözlüklü coni?" diyor içses.)
    -tamam kaptan arkadaş sen ayarlarsın.

    diyor ve sahneyi çıtı pıtı bi rus hatunla terkediyor coni.
    kaptan: benle yaşıt güneşin altında jetskiyle dolaşmaktan amerikan basket takımına girse, garipsnmeyecek, çifte kavrulmuş bi tip. aramızdaki denge farkını;

    -abi sen azcık geri otur abim. abla sen de az öne otur. abla bi de sen sağlam durmuyon, tutunursan iyi *, uçarsın çünkü alimallah. diyerek kapamaya çalışıyo zavallı. amaa 40 kilo lan (yazıyla kırk!) öyle kuvvet çarpı kuvvetkolu hinzıpırlıklarıyla kapanmaz. netekiiim, kapanmadı.

    giydik can yeleklerini, ben bikini peder şort mayoyla oturduk bota. kemer falan bekliyoruz. haybeye beklemişiz, gerçekten sadece tutuncakmışız, iki tane kola. kaptan: "biriniz düşerse diğeri kendini atsın tamam mı abim?" talimatını da veriip konumunu alıyor.

    heycan tavanda adrenalin hat safhada, düşme korkusu hiç yok. oturduk. kaptan hızlanırken harbi harbi havaya kalkıyoz metrelerce. viyak viyak bi çığlık duyuyorum sonra boğazım acıyo, meğer en kadınsı saldırı aracımız olan çığlığı atıyomuşum, öyle ki ki,en kıymetli sopranoları kıskandırır o sesin frekansı, nerdeyse sadece yarasalar duyabilcekti kahretmesin.tek sebep denizin git gide uzaklaşması değil,bizim bikininin altı, yokkini olamya doğru emin adımlarla yaklaşıyor, savruldukça toplanıyor meret, neyse peder gümekten nerdeyse tıkancak görmüyo bişey iki dakkada toplıyıp ona bi daha dönüyorum, onun şort mayo da slip gibi olmuş, adam olmuş bir adet aydemir akbaş.

    bir daha havalanıyoruz. kollarım ağrıyor. babam artık "az geride otur abi"leri unutmuş yatıyo bildiğin botta. ben savruluyorum ağzımdan yine minnie mouse sesi şeklinde bi "babaaa dikeeel!! çıkıyor, ve kollarım artık dayanmıyor elli kiloyu taşımaya. uçuyorum basbaya, son sozum de "baabaaaaa!! at kendiniiiii!! oluyo." oooh aydemir akbaş kahkahalarla gülüyo. hiç atar mı? uçuyoruz ne güzel kamikaze.

    ben ıslanıp sıçana dönüyorum kaptan düştüğmü farkediyo, babam söylemiyo yani, tıkandı kahkahadan pancar gibi oldu.
    flyfishe tekrar biniyorum. bu sefer uçmadan kenardan kenardan dönüyoruz. tekrar giyinip annemin yanına dönünce annem,

    -ayy sizden önce bi kız denize uçtuu.. diye anlatıyor heycanla.

    bendim be o annem.
    ne sandın nası takip ettin bilmiyorum ki. saça bak başa bak, ıpıslak. babama bak, canyeleği izli amele yanığı olmuş.

    ben düşmesem bikimi altım firar etçekti, ben onun arkasından yine atlıcaktım zaten, böylesi daha hayırlı oldu herkes için, babamın ortayaş üstü travması olmadık, çok sükür.

    bitirirken tanım: uçan bot. binin kendiniz görün, biz eğlendik. ben uçtum(denize). kendinizden şişman biriyle binmeyin. zayıfla binebilirsiniz. babam eğlendi bayağı çünkü eğlenmek sizin de hakkınız.

    alakasız not: kıvanç tatlıtuğ. ne oldu o ezele geldi. konuk oyuncu falan. noluyor yahu.
    0 ...
  8. lise son öğrencisinin internetten arınma dönemi

    1.
  9. sevgili sözlük,

    bu başlığı açıp açmama konusunda çok düşündüm. çünkü biliyorum ki bir çok kullanıcı bu metnin altına "ergen" sözcüğü içeren bakınızlar verecek, versinler zaten.(vermezseniz adam değilsiniz olm.)ama ne ergeni, yaş olmuş 18, ehliyete yazılıcaz, sınav bi bitsin, ehliyeti ergeniz diye vermiyorlar değil mi?

    benim değinmek istediğim nokta, dershnenin hızlandırmaları falan da başladı "düzgün artan ivmeyle hızlanan hareket" yapıyoruz bildiğin, haftada altı gün kliması bozuk, afedersin g.t kadar bi sınıfta, tatil modundan çıkamamış öğretmenler, herkesin sinirleri tepesinde, facebookta arkadaşların @bodrum @ceshme filan yazıyo, (@ceshme yazanı engelliyosun, ne lan o öyle!) senin ensende boza pişiyo, iyi bir yere atacaksın kapağı hayaller fezaya uzanmış.

    mamafif, her zamanki gibi önünde bir sürü engel var. saçını yerçekimine karşı durabilecek modda jölelemiş apaçi sınıf arkadaşlarından,okul bitti diye mahallenin meczupuna dönmüş sadece gözlerini seçebildiğin en yakın arkadaşından veya en önde oturan, gözlüklü kaş bıyık parkorman'a dönmüş abladan bahsetmiyorum, durum vahim, internet.

    sadece bu sözlükteki aktifliğim günde 3 saatimi alsa.. 3 saat 60.3=180'den 180 dakika olsa(sayısalım,evet.)raakiplerim o saatte dakkada bi sorudan 180 ygs veyahut 1.5dakka bi sorudan, 120 lys sorusu çözse, sıçtın.

    ben sözlük dışında oyun falan oynasam, facebooka girsem bunları da üzerine ekledik miydi, en önde oturan yaban abla bize taktı geçti valla.

    bunun üzerine eklenen anne dırdırı, baba nasihatı, hakkını helal etmeme, bir baltaya sap olamayacak olma gibi yine neticesi internet olan vaziyetlerden sonra, şu hızlandırma filan bi bitsin, kendimi internetten arındırmaya karar verdim. eminim ki bir çok çile dolduran gencimiz de bilinçaltnda bir yerlerde doğrunun bu olduğunu düşünüyor. (bu cümledeki gizli tanımı bulunuz.)

    şimdi ben hızlandırmadan yeni geldim. biliyorum ki başta bizim sınıftaki, otistik hareketlerinden dolayı içten içe yağmur adam lakabını taktığım, saliseler içinde integral- türev- trigonometri hesapları yapan ve hepimizi hayretler içinde bırakıp çarpanlarımıza ayıran arkadaş başta olmak üzere herkes, yeni dağıtılan, kapağı tam açılamayan, ellenmemiş olmanın verdiği masum temizlikle kuzu gibi yatan matematik soru bankasını çözüyor.

    yani kısacası hepsi bana tur bindiriyor.

    önümde lysye 7 aya yakın bişey var(hesaplamadım şimdi tam.) bende mat2 ve analitik geometri hiç güzel şeyler çağrıştırmaya iki ders.sadece isimlerini duyduğumda idda kuponuna benzeyen karne notlarım canlanıyor gözümün önünde.

    tutmayın beni test çözücem!

    7 ayda ne yaptım yaptım, yapamadım mı? eh işte o zaman ailenin hayırsız evladı tacını kuzenimden almam gereken gündür, saygılar.

    çözememişe tanım: çoğu lise sonun facebook- twitter gibi sosyal paylaşım(aha işte hep kullanmak istediğim o sözcük öbeği!) sitelerindeki hesabını dondurarak destek verdiği bir çeşit istemsiz boykot, mudur? evet.
    4 ...
  10. sevgiliden ayrılıp serdar ortaç dinlemek

    1.
  11. hafif şarkılar ile niteliksiz şarkıları karıştıran insanın eylemidir.
    (entryde geçen şarkı sözleri google'dan alınmıştır, ama yalana gerek yok, "hiç serdar dinlemem, coolum ben." diyemez bu yazar.)

    -ve ben onu unutacağım.. dıptısdıptıss gece gibi ona uzağıım dıptıs dıptıss (-ağlamaklıiçses: unutacağım tabi, tabi ya. ağlamıyorum be hayır!)
    -seni çöpe atacağım poşete yazık...zık...zık...zık (içses:yazık tabi. adam yazıyor yahu..)
    -bi sigara yakacağım ateşe yazık...(içses:yok ona yazık değil bak serdar, o konuda anlaşalım, zaten efkarlıyım.)

    -sana bir önerim olacak hayatından mikropları at!! (içses:iyi dedin bak, işte bunu iyi dedin..)
    2 ...
  12. annelerin yapmaktan hoşlandığı ufak işkenceler

    1.
  13. annlerin çocuklarına uygulamaktan hoşlandığı küçük eziyetlerdir.

    bunlara örnek;

    maaile yemek yenmektedir. tam masaya oturursunuuz!..
    -miella çatal versen bana unutmuşum almayı.
    -peki anne.. (çatal gelir. tam sandalyeye yaklaşırsınız..)
    -miella su koysana dedene.
    -iç ses:hasbinallah..: tamam
    -su gibi ömrün olsun yavrum ( (bkz: ağzını şapırdatan dede). yemek bitince de mutfağa yakın tuvalete gidecek ve tuvaleti gürütüyle kullanacaktır.)
    -yemek biter. masayı silersiniz yardımım olsun diyerek.-
    -aa masayı silip kaçıyo şuna baksana. bulaşıkları da yıka. hiç düşünüyo musun bu kadın yeni geldi yorgundur bilmemnedir..
    -tamam. (bulaşıklar da yıkanır. tam bilgisayar karşısına yayıla yayıla oturacakken yine anne:

    -bi mutfak yerlerini de siliver.. kırık dökülmüştür günah. der.
    miella'nın uysal günüdür. kaderine dünden razı mutfağı da siler.
    -mutfağı silmişken holü de geçiver.
    (bu bütün evi geç demeden önceki can yakan aşamadır. alıştıra alıştıra söylemektedir anne. ki bütün ev silinir.)

    anne o gün alışveri yapmıştır. ertesi gün "kızlar" diye hitabettiği 40 yaş ve üstü teyzeler eve gelecektir besbelli. çınlayan kahkahalar, dedikodunun dibine vurma.. siz kaçabilecek delik ararken anneniz listedeki bir olmazsa olmazı (bkz: çörekotu) mesela unutmuştur. tam şıpıdık terliklerinizle evden çıkacaksınızdır aklına gelen bir iki şeyi daha söyler. eve geldiğinizde de:

    -ayy ayy ayy sen çıktın aklıma geldi .....da alıncaktı. o olmazsa bu yemek bişeye benzemez. hadi koş koş.

    mesela tam derse oturursunuz. (en çalışmayana bile ilham geldiği zamanlar vardır. açarsınız kitabı, şarkı mırıldanarak teste başlarsınız.birden içeriden bir ses:)

    -derse oturdun biliyorum ama arabanın bagajından şu alınacaktı..
    6 ...
  14. mesut ertaş

    ?.
  15. bornova anadolu lisesinin namlı fizik hocasıdır. "dehşet neşet" lakaplı bizden önceki nesilleri helak etmiş fizik hocasına özenmekte ve sınavlarında ufo* soruları sormaktadır.

    kıt puan vermesiyle de tanınan mesut hocanın kanı sarı-lacivert akmakta; bünyesinde şeker ve kalp rahatsızlığı bulunmaktadır.

    sorularuna sazan gibi atlayan öğrencileriyle iddiaya girmeyi çok seven er kişi iddia sonucunda kinder bueno ya da abartıp diyabetik baklava isteyebilir. kendisinde şeytan tüyü bulunduğundan çoğu öğrencisi arkasından küfretse bile aslında çok sever kendisini.

    edit: ayrıca sınavda sorunun yerine kanarya çizen ya da fenerbahçe amblemi yapan gerçek fenerlilere de 1-2 puan vermektedir.
    0 ...
  16. sözlük olmasa ne bok yerdik acaba

    1.
  17. yanıtını bulunamayan için her aklıma geldiğinde beni şaşırtan soru.
    sözlüğe çok bağlanmış insanların uykusunu kaçırabilir.
    1 ...
  18. hep dinleyen olmak

    ?.
  19. dinlemenin anlatmaktan zor olduğu gerçeğini göz önünde bulunduracak olursak, zoru başaran kimselerdir. böyleleri arkadaş çevresi tarafından "iyi dinler o,güzel de çözüm üretir"şeklinde belirlenmiştir, herkesin küçüklü büyüklü dertlerini dinler, teselli eder ve yeri geldiğinde çözüm üretir. cevresi dert anlatanlarla çevrili olduğundan "benim de bir derdim olsa anlatacak insan bulurum" yanılgısına sık düşerler. genellikle sorunlarını anlatmaya başladıklarında etrafındakiler yavaşça kaybolur.

    zaten arkadaşları o "sorunum.." diye başladığında kendi sorununu anlatan, aşka gelip "çok seviyorum ulan!" dediğinde "işte biz de geçen gün x le tartıştık.." diye kendi derdine dalan insanlardır. gün gelir de kendisi gibi biriyle aynı ortamda başbaşa kalma talihsizliğine düşerse konu bulamaz karşısındaki anlatsın diye bekler.
    0 ...
  20. © 2025 uludağ sözlük