Kadıköy'den mi, aziz başkandan mı bilinmez, fenerbahçe bildiğin cumhuriyetçi laik ve asi bi takım haline geldi.
Futbolda başarısızlıkları göz ardı edebildim, çok mantıklı çünkü, beşiktaş'ın stadı yapılıyor tüm bjk yönetimi sayın cumhurbaşkanım da sayın cumhurbaşkanım. Gs yönetimine bişey demiyorum zaten allah ıslah etsin.
Aziz Yıldırım'ın bu denli gaza gelip de direnmesi vs fenerbahçe'ye yeni bi kimlik, yeni bi duruş getirdi, taraftarın büyük çoğunluğu da buna dahil oldu.
Galatasaraylı arkadaşlarım nolucak cemaate yandaş olduysak bak 4 yıldızımız var diyor, ben diyemiyorum artık, baya bildiğin erdemli taraftar olduk napıyım ben öyle şampiyonluğu diyorum.
işte aziz yıldırım yalaka olsa biz şuan bu duruşta olamaz, kadıköy'e, formaya, stada, boklu dereye, takımın felesefesine ve kimliğine bu kadar bağlı olamazdık.
eleştirilen konu 3. dalga kahveciler ise eleştiri anlamsızlaşır.
konu starbucks gibi tasarıma, ambiansa odaklanmış kafeler ise o zaman da anlamsızlaşır, anlamadığın veya anlamak istemediğin şeye bok atmak diye adlandırılabilir.
3. dalga kahvede para verdiğin olay o kahveyi nescafe'nin getirmekle uğraşmayacağı ülkelerden getirilmesi, paketlemeye uymayacağı şekilde kavrulması ve evde beceremeyeceğin veya üşeneceğin şekilde demlenmesidir.
starbucks gibi 1. veya ikinci dalga (nero, carribou vs) onlarda ve benzeri henüz markalaşmamış kafelerde para istenen konu mekanın ambiansı, servisi ve internet, müzik gibi detaylarıdır. evde kupaya koyduğun nescafe'yi orda da verse üstüne koyacağı para bunlara karşılık olarak koyulur, ödeyen de bunu öder. ki genelde böyle yerlerde de evde içeceğin nescafeyi vermezler, yine kahve çekirdekleri nescafe kadar endüstriyel değildir. ha ona da biraz verirsin.
ha ben anlamam öyle ambians falan saçmalık bu diyorsan adamlar da marka kimliklerini onlardan anlayan adamlar için tasarlamışlar zaten pek üzülmezler.
tamam gereksiz şov yapan kafeler yok değil, onlar da zaten gereksiz insanları hedef almış zaten onlardan olma *mk.
bi gün herkes ölmüş kedi resmi koysa emin ol düşünürsün iki güne ben nerden bulurum ölmüş kedi diye.
örnek için üzgünüm, yaşasın kediler ama anla yani bok olsa herkes paylaşıyor diye sen de paylaşırsın.
aslında işin sosyolojik boyutu (akademik olmadan, beynimce), herkes yapıyor diye bi şeyin yapılması yani özentilik kendini var edemeyende mevcut ki bu da genelde her şeye özenmekle sonuçlanabiliyor. pokemon'dan tut da kerimcan durmaz'ın gözlüğüne kadar.
kendini bi şeyle var edersen na ben bunu yaparım ve buyum veya bu olurum, o zaman da özenme yüzden azalıyor gibi sanki, zaten senin yaptığın iş duruşunu dikleştiriyor, ordan istersen burnunda kırmızı bi mandalla gez o zaten yaptığın işin destekçisi herkesçe de kabul gören huaa adam şu la zaten bunu yapıyorsa bi bildiği vardır; ya da kanye west'in ayakkabısına bakıp öha ne kadar havalı dersin ama orda olayı havalı kılan kanye west'in güzel ya da değil müziği, kimseyi takmadan hareket etme özgürlüğü ve güvenidir (evet bu bi döngü). o yüzden çıkıp da ayak bileklerine kadar uzanan tshirt'ü giyince kimse napıyosun y*rrr***m demez, hemen biz de giyelim der h and m'e koşar.
başlıkla alakası azaldı ama iç döktüm, eyv gençler.
saçma sapan bir adamdır. genelde insanların zeka şekillerini yaptığı esprilerden veya ironilerden anlayabilirsiniz. sayın binali beyde bu biraz olmuyor, çünkü o şekilde bakacak olursak başbakan olmaması gereken bir seviyede.
he diyeceksin kim yerinde ki zate, ben bence olmam gerektiği yerdeyim.
saçma sapan bir adamdır. genelde insanların zeka şekillerini yaptığı esprilerden veya ironilerden anlayabilirsiniz. sayın binali beyde bu biraz olmuyor, çünkü o şekilde bakacak olursak başbakan olmaması gereken bir seviyede.
he diyeceksin kim yerinde ki zate, ben bence olmam gerektiği yerdeyim.
yayın yaptığı kitleyi, televizyonu, kanalı, çalışanları aslında bütünüyle eleştirir ve gerizekalı yerine koyar, aslında o diziyi de izliyosan society'deki kurumuş pörsümüş birisin gibi bi kısır döngülü çelişki mevzusu da vardır.
severek izliyoruz.
bazıları sevmiyor, onlarla derin mevzulara giremez, dünyayı kurtaramazsınız.
erkeklerin hoşlandıkları şeylere karşı gösterdikleri hareket ve duygu bütünlüğü.
ben de bi cok kez hoşlanilan kizla uğraşma, sinir etme gibi taktikleri kullandim ama en sonuncusunda baya net iltifat ettim, kendime karsi olmadigim kadar kiza net oldum dedim sen nesin boyle, hem guzel hem zeki falan.
harbiden de öyleydi, toplum üzerine konuşuyoduk bildigin farkında farkında şeyler söyledi, ben de palavra atamadım, dedim hem güzelsin hem böyle bir bilinç, hayırdır inş.