bu sözlüğe ilk yazar olduğum günü çok ama çok iyi hatırlıyorum. 30 aralık 2006 gecesi üye oldum, 31 aralık gecesi ise hesabım açılmıştı. marmara gold'Um ve elimde sigaram ile bilgisayarın başında otururken "acaba bu gece ne yapabilirim?" diye sorarken burada buldum kendimi. yılbaşına yalnız girecektim ki bu benim için çok da sıradışı bir durum değildi. can sıkkınlığımı, paylaşmak istediklerimi yazarak atmaya karar verdim ben de.
ilk girdiğim entry meeting people is easy oldu. onu da hatırlıyorum. zira o gece izlemiştim, a film by radiohead. içine almıştı beni, kendi yalnızlığımda bana yoldaş olmuştu. zaten en sevdiğim belgeseldi kendisi. hala da öyle.
öyle bir maceraya sürüklendik. herhalde nerden baksam 3 yıl olmuş. biraz aşmışım. çok iyi insanlarla tanıştım. bazıları ile gerçek dünyada da karşılaşıp onlarla konuşma fırsatım oldu. onları tanıdım. benim için sadece bilgi paylaşma aparatı olmadı uludağ sözlük. insanlarla kaynaşma aparatı da oldu bir çok yönden. o yüzden bana kattıklarını hiçbir zaman unutmayacağım. kötü anılar da oldu elbette, kalpler de kırdık. af diledik sonra, gönüllerini almaya çalıştık kendi çapımızda. kalbimizi de kırdılar. umursamadık.
ben yazmayı çok severim. hatta müzik ile beraber en büyük hobimdir. uludağ sözlük de bu hobimi gerçekleştirebileceğim en güzel yer olmuştur benim için. bu yüzden yeri ayrıdır. ha 2 yıldır belki değişmiştir, eski tadı tuuz kalmamıştır. ama güzel yerdir. insanları içtendir en azından benim gözümde.
bu sözlüğe yazar olduğum anda winamp'te muse'dan micro cuts çalıyordu. bir sözlüğe yazar olurken hep o anda winampte çalan şarkının ismini aldım. şu anda da veda ederken yine micro cuts dinlemekteyim. 3 yıl o kadar çok şeyi değiştirmiş ki artık o şarkıya bile katlanamıyorum. affedersiniz ama kafamı skiyor. eskiden zıplardık, dans ederdik.**
neyse, yolunuz, yolumuz açık olsun. tüm dostlara selam, herkese de elveda olsun. saygılar.
tabi bu konu hakkında değişik önermeler yapılabilinir. kendi adıma tarihi bilgilere çok da fazla güvenmemekteyim. o yüzden türklerin tarih boyunca, asil, şanlı, dürüst, doğruyu bilen ve ayırabilen bir toplum olduğuna olan nancım, türk toplumlarının şu anki içler acısını hallerini gördüğüm zaman tamamen kayboluyor.
soykırım farklı bir terimdir. soy kırmak'tan gelir ki bu da ön yargı ve ayrımcılığın bir düşünceden bir harekete geçmesi ile olur. bir nesle karşı herhangi mantıklı bir nedene dayandırılmaksızın duyulan nefretin eylemidir.
türk milleti soykırım yapmış olsaydı(yapmadığını varsayarsak) amerika hala yerinde olurdu. zra amerikanın 18. yüzyılda verdiği bağımsızlık mücadelesinin ingiltere ve fransa dışında hiçbir avrupa ülkesi ile alakası olmamıştır. bu yüzden amerika dünya ekonomisine her şekilde aynen devam edebilirdi zira 19. yüzyıldan sonra türk milletinin dünya üzerinde herhangi bir yönlendiriciği kalmamıştır.
ama bir türk kalkıp da "amerika olmazdı. biz de dünyanın tek hakimi olurduk !!!!1111" diyorsa ben bu cehalete dayanaraktan o neslin atalarının soykırım yaptığına inanırım kendi adıma.
ben şahsen bu adamın 8.5 milyon euro olduğuna inanmıyorum. "o kadar etmez.." anlamında değil. bu adam maksimum 850.000 euro ya alınmıştır. borsaya bildirirken bir sıfır fazla atılmıştır zira durumun en mantıklı açıklaması budur. şu anda bırakın anadolu takımındakileri, 3 büyüklerdeki yabancı futbolcular bile 8.5 milyon euro etmez dünya piyasasında.
elbetteki türkiye piyasasının hali daha da içler acısı. türk futbolcular, yabancı kontenjanı yüzünden değere biniyor. bugün mehmet topuz 9 milyon euro + futbolcu, özer hurmacı (biraz kabul edilebilinir bir rakam gerçi) 4.2 milyon euro, gökhan ünal 6 milyon euro ediyor, sercan yıldırım için 10 milyon euro(!!!!) isteniyorsa bu türk futbolundaki akılalmaz yozlaşmaya işarettir. yozlaşma 3 büyüklerle başlamış, anadolu takımları da bu yozlaşan klüplerden nemalanmaya çalışmaya başlamıştır. nispeten diğerlerinden çok daha akıllı bir yönetime sahip olan galatasaray, "ben keriz miyim?" demiş, yurt dışı transferinde öncelik verip türk futbolcusunu kendisi yetiştirmeye başlamıştır.
tabata kötü bir futbolcu değildir. ancak iyi bir futbolcu da değildir. vasat futbolcudur. 8.5 milyon euro bu adam için komik bir rakamdır. avrupa piyasasındaki değeri (sadece beşiktaşta değil, gaziantepte oynadığı fubtola göre de değerlendirilirse) maksimum 2 milyon euro'dur. o parayı da veren çıkar mı bilmem zira ortalık gırla ofansif ortasaha dolu.
tabata, futbolculuk veya kişiliği ile değil de transferi açısından türk futbolu için kara bir isimdir. bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
rocky bu şarkı ile gazı alır. bize de gaz verir. umutsuz, kötü hissedilinen anlarda dinlenebilecek bir şarkıdır. john cafferty bestesidir aynı zamanda. film versiyonu definitive olup, sonunda 1 dakikalık gaz bir kısım vardır.
derler ki o gaz kısımla merdiven başında duranlar basamakları koşarak çıkarlar, koşu bandındakiler incline ı arttırırlar.
ülkemizde domuz yenmediği* için kimsede görülmeyeceğini, sadece domuz yiyenlerden kapılabilecek bir hastalık olduğunu zanneden sığırların bulunduğunu bizlere göstermiş hastalık.
hava yoluyla bulaşmasına rağmen normal grip virüsünden daha tehlikesizdir. birçok insan hastalığı kaptıktan sonra farkına bile varmadan atlatır.
muse'un nadir parçalarını edinebileceğiniz site. konser kayıtları, canlı performanslar, b sidelar, enstrümantal parçalar vs. videolar falan da var. iyi bir site.
dünya güneş ile ayın arasına yarım bir şekilde girdiği zaman ayın yarısı kayboluyor. sonra geri geliyor. 2-3 sene önce olmuştu daha hatta. neyse kalpler kırılmasın. olabilir elbette.
sonuçta mucizedir. mucizeler olmasa o dinlere inananlar da olmazdı zaten.
birçok ortamda inananlar, "arabistanda o zamanlarda kızların yaşı 9 dan sayılmaya başlanmıştır. bu yüzden ayşe 18 yaşındadır" şeklinde bir savunma yaparlar. elde mevcut ve kesin bir bilgi yoktur.
yuh ya. adama bak, "toprağın altındaki ama oda toprağı zehirliyor" yazmış. tanrının kendisine daha bir beyin bile vermediğini yazdığı oda kelimesinden anlamak çok da güç değil. sözlük yazarı olmaya karar vermiş ancak daha türkçe bilmiyor.
bu ülke insanı bu kadar mı kafatasçı, bu kadar mı faşist oldu tey tey tey!
hayır neye göre iyi, kime göre iyi? sen nasıl karar veriyorsun buna? tüm kürtleri toprağın altında soksan, her yerde senin vatan-millet-sakaryacı kafatasçıların kalsa çok daha iyi bir yer haline mi gelicek türkiye? milliyetçilikleriyle övündüğün lazlar günün birinde sesini yükseltmeye başlarsa, bağlılıkları ile övündüğün çerkezler artık yeter derse onları da mı toprağın altına göndericeksin.
senin iyi olanı toprağın altında yatıyor dediğin adamların onbinlercesi, şu anda sözde(!) korumaya çalıştığın vatanı korurken fransızlara, ermenilere, cezayirlilere kafa tutup girmiş o toprağın altında.
anlıyorum hepiniz 15-16 yaşında şovenist çocuklarsınız da az adam olun lan. harbiden azıcık adam olun.
"I wanna be with you! luv ur green eyes" diye. o gün rusça öğrenmeye başladım. 4 kur bitirdim. kışın rusyaya gidiyorum. tarifsiz kederler içerisindeyim. boşlukta yaşıyorum.
geçtiğimiz haftadan itibaren, artık alt-üst oranlarını resmen 1.70-1.70 seviyesinden 1.65-170 seviyesine düşürmüş açgözlüler oluşumu. bu seneki karları istenen düzeyde olmadığı için bu duruma başvurmuşlardır. aylık 100 milyon dolarlık
kara ulaşılmadığı için yeni dönem başında böyle bir karar alınmıştır.
çok büyük bir olasılıkla daha yıllarca tekel olduğu için sömürmeye devam edecektir. oynanmaması gerekir.(bahis olduğundna değil, bizleri ayakta siktiğinden)
ancak dos santos henüz daha gençken barcelona altyapısında bulunduğundan fundamental olarak arda turan'dan daha ileridedir. arda turan'ın tersine kariyerine hızlı başlayamamıştır ancak çok şey vaat etmektedir. arda turan ise vestel manisaspor'da kiralık oynadığında parlamış, galatasaray'da kendisine verilen şansı iyi kullanmıştır.
dos santos, meksika vatandaşı olmasının yanı sıra brezilya ve ispanya pasaportlarını da taşırken arda turan sadece türktür. bu yüzden avrupa'da futbol oynaması için, birçok klübün iki defa düşünmesi gerekir.
meksika milli takımının hızla vazgeçilmezlerinden olan dos santos, meksika'nın sol kanadını artık parsellemiştir. bu yüzden arda turan ile aynı mevkide oynadığından karşılaştırılması son derece normaldir.
dos santos arda turan'a göre daha hızlıdır. çok çabuk hızlanabilir. arda turan ise daha tekniktir, yavaştır ama bel kırar.
ikisi de dünya futbolunun gelecekteki en iyi oyuncularından olacaktır. ikisinden de beklentiler üst seviyededir. ancak kanımca arda turan, giovanni dos santos'tan çok daha iyi bir futbolcudur.
ancak giovanni dos santos gelişmeye daha müsaittir.
edit: bu arada dos santos sanırım giovanni değilmiş. başka birisiymiş ancak tanımıyorum. o yüzden yorum yapmak yanlış olur.
ulan bi de dos santos isminde kaç tane adam var biliyo musunuz şu amerika kıtalarında? adını tam yazsanıza. allah belanızı vermesin emi.*
edit2: fenerbahçedeki andre santos'Muş. e böle g*te böle y*rak. böyle başlığa böyle entry.
o da iyi futbolcudur da "ne alaka?" diye sormak lazım. adam brezilya milli takımında sol bek oynuyor. sürekli sola çıkıyor. teknik kapasitesini daha pek göremedik. oldukça hızlı. iyi de adam geçiyor. takım oyununa katkısı birçok brezilyalı gibi sıfır(0)a yakın.(6-7 maç izlendikten sonra ortaya çıkanlar)
arda turan. onu sevenleri üzmeyecek olması bizim için yeterli. bir gün onu liverpool fc'nin 66 numaralı formasının içinde göreceğiz. bundan eminim.
baskın alır. dışarıdan saldırı olur. moderatörler genelde online değildir çünkü. biri girer, sözlüğün içine eder. o sırada sözlükte bulunan ve moderatörü tanıyan yazarlardan birisi, moderatörü tatlı uykusundan kaldırır. "abi, sözlüğün ebesini sikiyolar" der. moderatör kalkıp durumu düzeltir. yine yatar, bu sefer ikinci saldırı olur. sonra üçüncü saldırı olur falan.
eğlenceli bir formattır. dış sözlüklerdeki yorumlarla okuyunca çok eğlendirir. mesela hatırlarım hep, birisi "merdumgiriz*, anana ben giriz" gibisinden oldukça yaratıcı bir başlık açmıştı. gül gül öldük saatlerce. format yoktur gece. format eğlencedir. format düğündür. format şenliktir.
islam çupi'nin tanımını yaptığı bir büyüklük. islam çupi bu sözü galatasarayuefa kupasını almadan önce söylemiş, kendisi de 2001 yılında vefat etmiştir. galatasaray'ın uefa kupasını kadar hiç ortalarda gözükmeyen bu söz, bir anda ortaya çıkmıştır zira galatasaray'ın daha büyük olduğu o günlerde tescillenmiştir. bazı fenerbahçeli insanlar da "uefa kupasını aldık, en büyük biziz!" dşyen galatasaraylı arkadaşlara islam çupi'nin yaptığı bu tanımla cevap vermiştir. belli bir noktadan sonra bu söz ağızlarda pelesenk olmuş, artık bıktırmıştır. fenerbahçe'nin avrupada çeyrek final oynamasından sonra yine tarihin tozlu sayfalarına doğru hızla harekete geçmiş, ortalarda pek görünmemeye başlamıştır.
bir de selçuk yula çok sever bu tanımı. "adı konamayan büyüklük" tanımını.
edit: adı konamayan büyüklük demişken, adı konamaz efendim doğrudur. zira böyle bir büyüklük yoktur.*
değil hatalı pas verip orta açamayacak, koşamayacak; kendi kalesine 5 gol atsa bile bazı galatasaray taraftarlarının yüreğindeki yeri hiçbir zaman değişmeyecek olan futbolcu. bir galatasaray efsanesi.