belediye başkanı karbonat erol sizi şehrine davet ediyor..şehrimizin default özellikleri:
- şehrimizin resmi içeceği çaydır.. devlet dairelerinde memur olarak çalışabilmek için çayı adabınca içmeyi bilme önkoşulu aranır..
- şehrimizin resmi sigarası kısa maltepe'dir..
- şehrimizde rüşvetin belgesi yoktur.. rüşvetin belgesi mi olur lan pezevenk..
(bkz: #4880103)@mianke
kendini tekrarlamak gibi olacak ama olsun, yazalım bakalım:
tanım: her türlü başlığın rahatlıkla açıldığı sözlük.
aklınıza her gelen şeyin rahatlıkla yazılabildiği sözlük..
nasıl mı, işte böyle:
kendimize örnek verme aracı olarak büyük türk sanatçısı,naif ve yılmaz insan nihat doğan'ı alalım.. şu entryleri ya da bunlara benzer olanların büyük bir kısmını başlık olarak açabilir ya da açılmışlarına rastlayabilirsiniz.. işte entry örnekleri:
-nihat doğan ın mianke yi görmesi
-nihat doğan ın miankeye naber demesi
-mianke nin nihat doğan a iyidir sen naber demesi
-nihat doğan ın iyi yav ne olsun demesi
-mianke nin nihat doğan a ekşın* var mı ekşın demesi
-nihat doğan ın yok yav bu ara siyesete daldık demesi
-mianke nin çakal seni yaralı sinek ha demesi
-nihat doğan ın oldu artık bir kere demesi
-mianke nin nihat doğan dan sıkılması sohbet etmenin manasız oldugunun farkına varması *
misal bu tür entryler sözlük içerisinde yerini rahatlıkla alabiliyor.. ha hiç mi makara kukara olmasın, takım elbiseyle saygı duruşunda mı bekleyelim? muhakkak ki hayır ama yukarıda adı geçen kofti entryler pekala nihat doğan başlığı içerisine yazılabilir..
tabi ki yazarlar entrylerinin dikkat çekmesini okunmasını isteyeceklerdir.. ama format adı verilen zımbırtının ebesiyle münasebette bulunarak değil tabi ki.. uludağ sözlüğün muadili olan sözlüklerde de dikkat çekmeye çalışan, skimsonik tespitlerde bulunarak sözlüğün ebesiyle oynaşmak isteyen ''celebrity'' yazarlar var.. ancak oralarda ''format'' dahilinde gerçekleştiriliyor bu durum..kanunun önünden geçip arkasından dolaşmak olarak tanımlayabileceğimiz bu duruma uludağ sözlük'te daha farklı yaklaşılıyor.. burada kanunun önünden geçip arkasından dolaşmak yerine bizzat kanuna giriliyor,yakılıyor yıkılıyor..
velhasıl kelam böyleyken böyle işte..*
her türlü başlığın açılabildiği sözlük.. sevdiriyor kendini kerata ama gel gelelim ki her türlü başlığın rahatlıkla açılması bazen işin bokunu cıkartıyor.. genel başlıklar altına yazılması daha uygun olabilecek entryler, bir anda bağımsızlığını ilan edip sol framedeki yerini alıyor.. ornek vermek gerekirse:
ögretmen ile ilgili bir anınız vardır;dovmustur,sovmustur, sacmalamıştır, mudur karsısında baba bir laf etmiştir falan falan.. bunu ogretmen ogrenci diyalogları, yaran olaylar vb. gibi başlıklar altına yazabilecekken bir anda yer-yon degiştirip başlık olup cıkıyor: ogrencisini mudure karsı savunan kahraman ogretmen..yancılık masteri yapan ogretmen, ogretmenin soyadının ogretmen olması..
breh breh breh!! yani kısacası sevgili dostlar bu işin sonu yok.. muhakkak ki moderasyon elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyordur*.. ama fikrimce biraz daha dikkat edilirse iyi olur..
--spoiler--
kadir abi: insanlık için çalıştık sokakta kaldık, atom fiziği de profesorluk de yerin dibine batsın
--spoiler--
--spoiler--
kadir abi: bundan sonra baska bir adam olacagım!
eleman: nasıl başka bir adam?
kadir abi: babamı mezara itenlerden daha gaddar daha insafsız; onun için atom fiziğine de profesorlüğe de lanet olsun
--spoiler--
uykusuz dergisinde gorup de inanmadıgım, ''lan hele bi bakayım makara ediyor birileri herhal'' diyerekten sitesine girince saşırıp kaldıgım sistem.. hayır yani öncelikle (bkz: her kusu siktik bir leylek kaldı).. bu nasıl bir sistemse camasıra dost, lekelere düşman sevgili canlar..
volkan konak şiiri.. durduk yere insan ağlatılır mı? benzin döküp adam yakılır mı ya?
doğurdun beni hacel arada kör karanlık bir gecede
on altı yaşında ise beni istanbul'a saldın beni anacım
ama inan göbeğimi kopartığında bu kadar canım yanmamıştı
belki bu yüzden bu yüzden anacıgım yüzüm gözüm kırık dolaşırım hala
avuçlar dolusu ağladım yalnızlığımda pek belli etmeden
ama en çok babam buzağımı kestiğinde ağlamıştım
şimdi bunlar nerden çıktı deme bana hep konuşmak istemişimdir yıllar yılı
ama olmadı
belki de kalabalık sülale olmanın bedeli
bir sofrada kahvaltıya doyamadım anacığım bırak ta konuşayım
belki de ölesim gelmiş kim bilir bırakta ağlayayım
buralarda insanlar araba ve elbise markalarını ezberlerler bense ayrılıkları
bazıları yazlıklara gitmeye özler bense gübre kokulu anneme kavuşmayı özlerim
kendimi kızılağaçlar arasında kaybediyorum zaman zaman
başıma bastığın toprağın kokusu vuruyor anam anacığım
anacığım bilirsin üniversiteyi almanya da ki eniştemin parasıyla bitirdim
düzensiz harcamalarımı da bilirsin aç kaldım zaman zaman
ama onursuz hiçbir zaman
hiçbir zaman da gücenmedim yedi bölgeli ülkeme
çok küfür ettim onursuzlara vazgeçmem dedim
düşüncelerimden dolayı çok uğraştılar benimle
kökü toprakta karayemiş fidanı gibi direndim dimdik onurla
iki kez silahlı saldırıya uğradım
ağustos ayında ise ekinler sararırken doğduğum şehirde uyandım
beş yaşındayken âşık oldum
lisedeyse öğretmenime ablamın ve senin müdahalene karşı
velhasıl çok sevdim kadınları anacım aldattıklarımda oldu aldatıldığım da
ama asla konuşmadım arkalarından
hele sana lacivert gözlü torun veremedim ya ben yine hayırsız oğlunum senin
kimsenin önünde eğilmedi bu asi başım
bize ilkokulda öğretti öğretmenlerimiz celal bahçekapılı nuri gazioğlu ve orhan yavuz
ileriyi görmek için başımızı hep dik tutmayı onlardan öğrendik
bu yüzden anacığım işte bu yüzden güneşin bile üzerine yürüdüm gölgemi geçmek için
iyi de oldu uzakta kırılan söğüt dalını gördüm acısını da
mısır püskülünü rüzgârda salınmasını seyrettim bahtiyarlığını da
karşı yamaçtaki evde doğum sancısından ve de fakirlikten tahtayı ısıran kadının acısını duydum yüreğim derinlemesine orta yerinden yarılarak
şimdi gelelim sana beni iyi dinle koca çınarım
kemal dursun ve rüştü er iyi doktordur ilaçlarını bir defa olsun saatinde al be anacım
öyle kolay pes etmek yok yaşamakta direneceğiz ve kahretsin ki bu da bizim elimizde olan bişey anacığım
duyduğuma göre abimin resmini ahırda inekle buzağının arasına asmışsın
benim koca karıcığım millet senin kara bıyıklı oğluna sevdanı bilemez gülecekler sana
mektubumdaki üzünçlerimden babama bahsetme beni kırsa da yıkamaz bu kirli şehir
hem kolay okuyasın diye büyük harflerle yazdım kolayına gelipte ablama okutma cumhuriyet kadını
evet anam yine kirpiklerim tuzlandı yine galiba şimdilik bu kadar
seni ilkbaharda patlayan tohumun hışırtısı kadar masum öpüyorum ve seni kardelen çiçeğinin özlemiyle kucaklıyorum
biliyorum bu son sözlerden bir şey anlamadın ve beni sövdürmeye başlıyorsun
o zaman al sana al sana anderin mastisi seni çok seveyrum
hayırsız oğlun ömer ahmet
über über bir insan.. sevgili dostlar kaç gündür boşa koyuyorum dolmuyor, doluya koyuyorum almıyor.. içimden bir ses diyor ki ''ulan olabilir heee belki''.. sonra içimden bir diğer ses enseme bir şaplak atıyor ve diyor ki '' nasıl olacak lan, göz var nizam var, terazi var tartı var her işin bir vakti var''.. ben anlayamadım sevgili dostlar.. bi katakulli var bu işte: *
--spoiler--
26.04.1980 de Sivas'ta doğdu. 1996 Yılında i.T.Ü Gemi inşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesine girdi. *
--spoiler--
erkan oğur ve ismail hakkı demircioğlu 'nun sesleriyle can verdikleri güzelim türkülerimizden biri.. sözleriyle vuran,yıkan, düşündüren ve hüzünlendiren türkü.. var mı bu sozden otesi:
''yetiş namazım kılmaya
seni seven öldü gel gel..''