kral çıplak'ın ratinglerinden dolayı mıdır bilmiyorum, münazara kralını yapmaktan vazgeçmiş midir nedir yine bilmiyorum. Ama bildiğim bişi var, ola ki münazara kralı olursa, hele hele üniversiteler arasında olursa, ben izlerim. evet izlerim.
ceyda'yı seçerek en doğrusunu yapmıştır. bu bi oyundur, kişilik kanıtlama yarışması değildir. ayrıca o zaman nihat sona kalırsa bi dahakine taner'i seçsin karşısına.
nihayetinde bir oyundur ve asena ceyda'yı seçerek en doğru kararı vermiştir. ne cesaretle nihat'ı veya taner'i seçecekti ki? "ben gidiyorum elveda..." demek ne tarz bi cesaret olacaktı merak ediyorum. nihat doğan gibi manyak derecede oy toplayacak biri bile karşısına taner'i seçmezdi. bi de tefik adlı yarışmacı bu hafta iyi ki bi dokunulmazlık kazandı. aman allahım tavırlara bak çay demle. adada hiç bişi demezken boynuna o kolyeyi takınca asena'ya sesini yükseltmesi komikti. hayır, asena'yı tutmuyorum.
En iyi yönetmen ödülünü kazanan Hooper'ın oscar'ı alana kadar King Speech adına aldığı tek ödül DGA* ödülüdür. Böylece DGA'nın Oscar için ne kadar büyük bir belirleyici olduğunu anlamış bulunmaktayız. ya da, evet ben yeni anladım.
#t=1m4s varken almanya'nın eurovision'a gönderdiği şarkıdır. hayır kültür farkı mı bilmiyorum ama ısınamadım bir türlü. dinledikçe sevilebilir ama. burdan
ya kanımca burada maksat herhangi bir dini görüş belirtmek değil. arapça yazıların arasında pek kendini belli etmeyen bir "allah yok din yalan" yazısı yazılmış. yani bence burada eleştirilen insanların bazı şeyleri sorgulamaması. "önünde namaz kıldığın yazının anlamını bil" demek istemişler bence. ancak telefon olayı hafiften alaya alıyor sanki. bilmiyorum.
şimdi özetini izliyodum da o eurovision parçalarına yapılan dansların kareografisi ne öyle? "dinle" şarkısına japon dansı yapmak, "satellite"a vals gibi bir şey yapmak ve bombayı sona sakladım. "we could be the same" dansı???? yeter artık sürekli görüyorum bu vals tarzı dans yaptıklarını ve diyorum ki herhalde vals haftası gibi bir şey diyorum. ama finale yaklaştı artık bir türlü partnerler birbirlerinin elini bırakamadı. sanki buzda dans ediyosunuz var ya. benimle dans eder misin vardı bir ara. ne kareografiler çıkartırlardı, her saniyesini izlemek için can atardık. nerde...
oha lan final bölümü sandım bu son bölümü. mustafa'ya her şeyi anlattı çüş... bu arada erdoğan'a ciddi ciddi sinir olmaya başladım. yani şöyle diym kendimi düşünürken buldum şöyle erdoğan pis pis sırıtırken ağzına geçirmişim şöyle dişlerini teker teker söküyorum... he he!
senaryosunda bir takım saçmalıklar bulunduran dizidir. aynı senaristler aşk-ı memnu'da adnan ve nihal karakterini bildiğin mal yapmışlardı. ne kadar kanıt olursa olsun bir türlü bihter-behlül aşkına inanmıyorlardı. Burada da mustafa karakterimiz malum olaydan sonra fatmagül'ün hastanede olduğunu öğreniyor. odasına gidiyor. kız hastanede demek ki bişiler olmuş işte. ama gel gör ki kaç bölüm geçti hâlâ kerimle ilişkisi varmış buna inanıyor. bildiğin mal diyorum ya. sevgili değil miydi bunlar? insan kızsa bile sorar, soruşturur, kızın ağzından lafı alır. bu zaten hastanede bi gördü, direkt dövmeye başladı kızı. sonra da evi yaktı bi daha da görüşmedi fatmayla. olacak iş mi? kulağına gelmez mi tecavüz edilmiş diye? hem bi de, mustafa'nın inandığı gibi, kızın gerçekten ilişkisi varsa neden tecavüz ayağına yatsın? sevdiğine tecavüzcü damgası yapıştırmak ister mi ki? tuhaf...
aşk ve ceza dizisinde "ceyda" karakterini canlandıran oyuncu. yalnız gerçekten rolü bu kadar mı yoksa zamanla artacak mı? eğer böyle kalacaksa diyebileceğim tek bir şey var: (bkz: nereden nereye)
http://www.youtube.com/watch?v=ebCh2aD0eC4 allam şu kız ne kadar benzemekte ona. kızın ingilizcesiyle dalga geçiyorlar. bunlar da ingiliz veya amerikan değiller sanırsam.
bir kaç sene önce tekrar yayınlanıyordu bir kanalda sabahları. inanın olayları takip etmezdim bile. o heidi'yi seslendiren kişinin son derece tatlı olan sesi, o müzikler, o ortam, kır, bayır, inek, süt, heidi'nin dedesi...Heidi'yi Frankfurt'a götürüyordu teyzesi bir sefer. Otobüste Heidi öyle duruyordu. Köyden uzaklaşırken öyle üzülmüştüm ki. Sonra Frankfurt'ta sormuştu Heidi kızımız:"Burada inek var mı?". Komik değil mi? Ama bir o kadar da acıydı. Lütfen Heidi köye dönsün, diyodum içimden.
Sonra tabi dublaj yapan kız değişti. Eskisi kadar zevk vermedi, büyüsü kaçtı hafiften.
genellikle denerim tam o anda başka kanala zaplamayı. bu tür durumlarda şu sayma işini tam gerçekleştirememiş oluruz çünki 10 9 - zapladım- 9 - zapladım 6- zapladım-2010 hepimize sevgi aşk sağlık mutluluk para getirsinnnehe
abi eskiden "seneye görüşürüz" deniyordu. şimdi de "seneye görüşürüz esprisi yapma ıııiii iğrençsin hööö" deniyo. artık bu da baydı ne diim. başka bişi bulalım. inan bana "seneye görüşürüz esprisi yapmak" fiilini * görünce fenalık geliyo artık. ben o eski "seneye görüşürüz"leri özledim. *
komik insanlardır. ama ben yazdıklarının komik olup olmadığıyla veya benim ne kadar komik bulacağımla ilgilenmiyorum. neden sırf swh demek için yıldızlı bakınız verilir? efendim, benim o fareyi o yıldızın üstüne getirmekle geçen zamanıma değsin, değil mi? küçücük yıldızın üstüne getiriyorum bişi çıkar diye, sonra bakıyorum *. Bir fındık kabuğunda, biz swh'nin tek başına yıldız kabuğunda, aman, yaldızlı bakınızda kullanılmasına karşıyız.
eurovision 2010'un en iyi şarkısıdır. Ama sahne performansında bişi yoktur. Bari vokalistler gözükmeseydi tek başına çıkması yine değişik olurdu. Jüri oylamasında da 1. olmuş. Burdan anlıyoruz işte jüri de performanstan çok şarkıya bakıyor demek ki. Ancak bu kızın diğer "Satellite" performanslarını izleyen biri olarak söyleyebilirim ki, iyi bile söylemiş. eurovision şarkı yarışmasından sanırsam 1 ay önceki performansı aşağıda. http://www.youtube.com/watch?v=uDtAqJwvOO4
izlerseniz anlarsınız, ne diim.
21. yüzyılda kola, fanta, gazoz üçlüsünün liderliğindeki meşrubat pazarında kendine yer bulmayı başarabilmiş hatta üçlüden sonra en çok tercih edilen olmuş içecek türü. ne bileyim, sürekli yeni meşrubatlar çıkıyor ama bu başarıyı yakalayamıyorlar.
eylem yapmışlar. kenan imirzalıoğluyla engin altan düzyatan da varmış herhalde fotoğrafları vardı. allam sen o kadar parayı kazan bi de utanmadan eylem yap. bana o kadar parayı versinler 24 saat boyunca uyku uyumadan çekicez desinler 48 saat olsun derim.
ya en son ratinglere baktım. %17 küsür bişi. şu ara napılıyor dizide?hemen söyliim, evin içinde bi yenge var fatmagül'ü kızdırıyo sonra terlik atıyo.bi tane meleğimiz var fatmagül meleği, fatmagül'ü korumak için doğmuş yüce ebemiz. sonra kaç bölümdür ortada görünmeyen ama kendisiyle konuşulan bi çocuk var. babası habire yıkıyo annesi okula götürüyo. halisünasyon görüyo bunlar çocuk falan yok. ya dediğim, bu dizi nedir biliyor musunuz?bu dizi, ilk bölümünün son sahnesidir. fatmagül'ün suçu ne, budur. başka bişi olmamıştır izlemeyen bişi kaybetmemiştir. hea, gelen %17 civarı ratingler de direkt cebe. diyorum ya, bacak kadar çocuğa verecekleri paraya bile kıyamıyolar lan!
Bir arkadaştan duyduğuma göre istanbul Ticaret Üniversitesi'nde yarışması varmış bunun. Maksat üst sıralara çıkmak olunca, sitenin içeriği de önemsizleşiyor ne diim. anahtar kelimeyi içersin yeter.
emann...verdin gazı gidiyoz senarist! Daha ne yapsın bu insanlar ağlıyorlar işte tamam, bir yerde de dur artık... Mete miymiş osman mıymış... Harbi napıcan Osman'ı? Karolin seni boynuzlar sen karını, bu çocuğa ne katacaksınız? Hea, Almanca öğrenir orası ayrı, ingilizce de kattı mı geleceği parlak.