mezuniyettenegiysemacaba
0 (düz adam)
altıncı nesil yazar 1 takipçi 1.10 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    senin kadar güzel bir kızın nasıl sevgilisi olmaz

    8.
  1. cevabı yüksek ihtimal boşuna uğraşma senle de olmaz olan soru.
    3 ...
  2. zengin kalkışı

    9.
  3. bir öğrenci evinde görülebilecek en iğrenç sahne

    179.
  4. öğrenci evinde rastlanan hayvanlar

    3.
  5. birini teselli etmek için söylenen sözler

    26.
  6. süreyya

    14.
  7. 1972 yapım başrollerini emel sayın, cüneyt gökçer, engin çağların paylaştığı türk filmi.
    0 ...
  8. almanya da kesinlikle böyle şeyler olmaz

    11.
  9. alkol komasina giren sinek

    5.
  10. ancak bir öğrenci evinde olabilecek şeyler

    428.
  11. eve martı düşmesi.evet evet yanlış duymadınız ev kaldırım seviyesinden aşagıda olunca sakatlanmış hayvancagız kedilerin serrinden kendini kurtarmak için evin salonuna atmıştır kendini.
    4 ...
  12. mala

    2.
  13. masonlukta evrensel kardeşliğin simgesi.
    1 ...
  14. aron

    2.
  15. Hz. Musanın ağabeyi. masonlar aronu ilk başrahip olarak kabul ederler.
    1 ...
  16. pierre

    15.
  17. yaman törüner

    1.
  18. alın verin ekonomiye can verin reklamında ki performansıyla tekrardan merkez bankasının başında görmek istediğim şirin şey.
    3 ...
  19. sansaryan han

    2.
  20. sirkeci'de bulunur. 1895 yılında Ermeni Mimar Hovsep Aznavor tarafından yapılmış. 1944 yılından itibaren 1980'li yıllara kadar istanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından kullanılan bu han şimdi adliye olarak kullanılıyor... "Tabutluk" olarak anılıyor ve "işkencehane" olmasıyla ünlü.

    1944'te aralarında Alpaslan Türkeş'in de olduğu Turancılık davası sanıklarının 'tabutluk' diye adlandırılan dar ve basık hücrelerde Almanya'dan özel olarak işkence maksatlı getirtilen ampuller altında tutulduğu, Nâzım Hikmet'ten Necip Fazıl'a, Sabahattin Ali'den Ruhi Su'ya, Gülay Göktürk'ten, Nuri Çolakoğlu'na kadar pek çok kişinin anılarında yer almış bir mekan Sansaryan Han.
    1 ...
  21. osman turan

    3.
  22. 1935 yılında ankara üniversitesi dil ve tarih-coğrafya fakültesi ortaçağ tarihi kürsüsü'ne girdi ve fuat köprülü'nün talebesi oldu. 1940 yılında fakülteden mezun olunca aynı kürsüye asistan oldu. 12 havvanlı türk takvimi adlı teziyle 1941 yılında doktor unvanını kazandı. adı geçen tez aynı yıl ankara'da basıldı. 1944 yılında doçent, 1951 yılında da profesör oldu. hocası fuat köprülü gibi demokrat parti saflarında siyasete atıldı. 27 mayıs hareketiyle beraber tutuklandı ve yassıada'da onaltı ayı aşkın bir süre tutuklu kaldı. daha sonra kurulan adalet partisi'nden 1965 yılında trabzon milletvekili seçildi. genel başkan yardımcılığı'na kadar yükselmesine rağmen parti yöneticileriyle geçinemedi ve siyasetten çekildi. 1972'de emekli oldu. 17 ocak 1978'de hayata gözlerini yuman merhum bilim adamı ingilizce, fransızca, arapça ve farsça biliyordu.
    2 ...
  23. doğru bilinen yanlışlar

    7.
  24. saçları uçlarından sık sık kestirmek daha hızlı uzamasını sağlar.
    4 ...
  25. oteller hanlar hamamlar için sürekli şiir

    ?.
  26. Şu günlerde içkiye düştüm, ondan mıdır bilmem,
    Daha çok seviyorum Cansever'i, Uyar'ı, Can Yücel'i
    Bir de fethi Naci'yi, ve elbet Mustafa Kemal'i
    Ankara Ankara
    Bir kent değil burası, bir acenta dizisi,
    Bir işhanı, bir umumi mümessizlik belki,
    Büyük mağazalar, bahçeliğe özenen süpermarketler
    Tutulmamak üzere verilmiş bir söz gibi.
    Sahi kaçıncı sanat oluyordu şu mimari?
    Birer önyargı gibi uzuyor çağdaş caminin minareleri.
    Opera: içine dikiş gereçleri doldurulmuş ağırlıksız bir
    keman kutusu,
    Osmanlı Bankası davul;
    Ve Emlak Kredi'yle başlayan camdan metalden bir melodika
    ordusu:
    Dol (An) kara bakır dol!

    Biletim öldü;
    Gömleğim kirli.

    Ek yapıların ana yapıları böyle ezip geçmesinde
    Yoksa ölümcül bir beğeni de mi gizli?
    Ne derdi buna Sadettin Köpek, Necmettin Pervane ne derdi?
    Tiren kuşları daha Eskişehir'den başlayarak
    Çarpa çarpa bedenlerini kara vgonlara
    Can boyasıyla çizer portresinin ilk çizgilerini.
    Evliya Çelebi'ye kenti gezdiren rehberin de
    Sesi yeraltından geliyordu ve kemiktendi elleri.

    Bir kadın torbaya doldurulmuş gibi yürüyor
    Yine de, belli, içi içine sığmıyor.

    Büyük Millet Meclisi'ni hiç gözden kaçırmamakta
    O nereye giderse peşini bırakmayan Ankara Oteli:

    iş Bankası da kendine özgü bir humour'la süzüyor
    Şimdi biraz daha aşağıda kalmış Anıt-Kabir'i.

    işe bak, dün humour sözcüğü için Fransevi'yi açtıydım,
    'Şetaret' diyordu yanlış okumadımsa Şemsettin Sami:
    Ey şetaret bankası, artık gelmiş sayılırsın Çankaya'ya!

    cemal süreyya
    0 ...
  27. lukazrol

    ?.
  28. ülser tedavisinde kullanılan 14 ve 28 kapsül secenekleri olan ilaç.
    1 ...
  29. octavio paz

    13.
  30. AZTEK KADINI

    Yürür ırmak kıyısında, çıplak, sağlıklı, yeni yıkanmış, yeni
    doğmuş geceden. Yazdan derlenmiş mücevherler yanar
    göğsünde. Yanardağın ağzında büyür mavi, neredeyse kara
    ot, kurumuş ot, örterek dişiliğini. Karnında kanatlarını açar
    bir kartal, iki bayrak sarılır birbirine ve su, dinlenir. Çok
    uzaklardan gelir, o nemli ülkeden. Çok az kimse gördü onu.
    Gizini açıklıyorum size: Gündüzleri, bir taştır yolun
    kıyısında; geceleri, bir ırmak, akar erkeğin yanında.
    2 ...
  31. osman şahin

    2.
  32. "Dört yanı sarp aşılmaz dağlarla tıkanmış, dünyadan yalıtlanmış, ıssız ortamların ağırlaştırdığı Toros köyümde,yarı pagan,Müslüman-Şaman karışımı göçebe kültürlerin harman olduğu ortamlarda geçti çocukluğum..." diyerek edebiyatının kaynağının cocukluguna kadar uzanan kökleriyle anlatmış yazar.
    0 ...
  33. bir kara derin kuyu

    1.
  34. Nezihe Meriç' in 1990 sait faik abasıyanık hikaye armağanı ödülünü kazandığı eseri.
    0 ...
  35. nezihe meriç

    8.
  36. 1962 de Korsan Çıkmazı ile Türk Dil Kurumu
    1990 da bir kara Derin kuyu ile Sait Faik Hikâye Armağanı
    1998 de Sedat Simavi Edebiyat Ödüllerini almış olan merhum edebiyatçı.
    0 ...
  37. benedetto croce

    1.
  38. italyan tarih enstitüsünün kurucusu ve eski bir italya devlet bakanıdır.

    Tarih ve sanat problemlerinin birbirine bağlanması için üretim yapan italyan düşünmüş.1898 de Estetikinin planını, yine bu şiar yönünde yapmış. Bir süre sonra da adı geçen eserini, bu yol üzerine yazmaya başlamıştır.
    0 ...
  39. edward said

    16.
  40. kansere yakalandıktan sonra gittiği filistin'de yaşına ve sağlığına bakmadan çocuklarla beraber israilli askerlere taş atan
    düşünür.kolombiya üniversitesi siyasi kimliği ve etnik orijininden ötürü kendisine yaptığı haksızlıklardan dolayı özür dilemiştir.
    1 ...
  41. jürgen habermas

    13.
  42. iletişim eylem kuramı adlı kitabın yazarı alman düşünür.1962 yılında yayımladığı ilk çalışması Kamusal Alanın Yapısal Dönüşümü, devlet ile toplum arasında hiç değilse belli bir süreliğine arabulucu olacağı düşüncesiyle önerilmiş burjuva kamusal alanının izlerini sürmektedir.
    1 ...
  43. pierre reverdy

    5.
  44. GiZ

    Çan bomboş
    Dil yok kuşlarda
    Her şeyin uyuduğu yuvada
    Saat dokuz

    Kıpırtı yok toprakta
    Göğüs geçiriyor sanki biri
    Gülümsüyor dersiniz ağaçlar
    Damlalar tiril tiril dal uçlarında
    Bir bulut delip geçiyor geceyi

    Adam türkü söylüyor kapı önünde
    Sessizce aralanıyor pencere.
    1 ...
  45. jose marti

    10.
  46. aynı zamanda şu şiirin müellifidir:

    GUANTANAMERA

    Dürüst bir insanım ben,
    Palmiyeler ülkesinden.
    Ölmeden önce, paylaşmak isterim
    Ruhumdan akıp gelen bu şiirleri.

    Guantanamera! Guajira!
    Guantanamera!
    Guantanamera! Guajira!
    Guantanamera!

    Şiirlerim parlak yeşildir,
    Ama yine de kızıl alevler gibidir.
    Şiirlerim yaralı bir ceylana benzer,
    Dağda kurtarılmayı bekler.

    Guantanamera! Guajira!
    Guantanamera!
    Guantanamera! Guajira!
    Guantanamera!

    Dikiyorum bir ak gül fidanı
    Haziranda ve Temmuzda
    Çünkü samimi dost
    Elini vermiştin bana.

    Guantanamera! Guajira!
    Guantanamera!
    Guantanamera! Guajira!
    Guantanamera!

    Ve zalimin biri parçaladığı için
    Beni yaşatan yüreğimi.
    Dikmem ne bir ayrıkotu ne de çakır dikeni
    Dikerim bir ak gül fidanı.

    Guantanamera! Guajira!
    Guantanamera!
    Guantanamera! Guajira!
    Guantanamera!

    Dünyanın yoksul insanlarıyla,
    Neyim varsa paylaşmak isterim.
    Dağların cılız dereleri
    Denizlerden daha mutlu eder beni.
    1 ...
  47. marmara üniversitesi hukuk fakültesi

    28.
  48. "aman tanrım ne güzel yerde okuyosun ", " ay çok güzel binanız var" gibi tepkilerle karşılaştıgım ama hayatımın en güzel 4 senesini birsürü sapın yanında geçirmek zorunda olduğum yarı açık hapishane.
    okul özellikle çirkin kızlar tarafından tercih ediliyor. ayrıca 10.00-12.00, 14.00-16.00 şeklinde borsayı anımsatan şekilde çalışan transkript için en az 3 dilekçe verildikten sonra 3 hafta dan az olmamak şartıyla sizi bekleten bi öğrenci işleri mevcut.
    okulda öğrenciler için bir iyilik yapılmış ve devam zorunluluğu kaldırılmış fakat bir sınıf mevcudunun 225 ile 300 arasında degiştiği birsürü anfinin olduğu yerde sadece 100 kişi alabilecek bir kantin mevcut. bu da insanın derse girmemekten başka yapabileceği birşey kalmamasını sağlıyor.
    3 ...
  49. inegöl

    40.
  50. "biz inegolluyuz yoktur inkarimiz, bastonla got siker ihtiyarimiz" sloganina sahip ve bunla uyum icinde olan bir ilcemiz. geneli kofte ve mobilyadan baska bir is bilmeyen yiginlar toplulugunu barindirir. bu guzide ilcemizde yetisenlerin lise hayati suresince kenevir ile tanismasi kacinilmaz olup, park caddesinde araba ile sut kovalamaca oynamalari mecburiyettendir. kuledibinde yapilan sarhos muhabettleri meshurdur. herkesin zorunlu olarak bir lakapla anildigi tek ilcedir.
    0 ...
  51. stajyer avukat

    13.
  52. kanuni düzenlemeler gereği ücret vb. gibi herhangi bir sosyal hakkı veya sigorta gibi sosyal bir güvencesi bulunmayan, bununla birlikte öğrenci sayılmayan ve dolayısıyla öğrencilik dönemindeki haklarından da yararlanamayan, hakim/savcı stajyerleri gibi maaş - ödenek almaları konusunda bir hüküm bulunmayan; stajlarının ilk 6 ayında adliyelerde, ikinci 6 ayında da avukat yanında çalışmalarına rağmen ülkemiz kanunlarında kendine yer edinmiş çırak tanımına uyan kişilere tanınmış kadar olsa bile sosyal hak ve güvenceleri de bulunmayan; tüm bunlara rağmen ve bununla birlikte stajın ilk 6 ayında duruşmalara, keşiflere, soruşturmalara, karar görüşmelerine, yazılmalarında hazır bulunması icap eden; devam zorunluluğu çerçevesinde adliyede hazır bulunan; ikinci 6 ayında yanında staj yaptığı avukatın gözetimi ve denetimi altında, sulh hukuk, sulh ceza ve icra tetkik merciilerinde duruşmalara girebilen, icra müdürlüklerindeki işleri yürütebilen kişilerdir.
    keza bunlardan dolayıdır ki bazı kötüniyetli kişilerce "ucuz iş gücü" olarak görülebilmekte, iki arada bir derede bir statüde bulunmaktadır.
    2 ...
  53. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük