fenerbahçeli sazanların yaptığı olaydır. kendileri de yeneceğini hesaplayıp aradaki puan farkının 1e düşeceğini söylerler maç oynanır ve göt olmuş bir şekilde dolanırlarlar ortada.
Not: hiçbir istanbul takımına sempati dahi duymuyorum.
aşağılamak, bu durumu kötülemek için değil nasıl olduğunu merak ettiğim için başlık açmama neden olan durumdur. yani mesela 3 5 yıldır sevgilisindir bu süre zarfında zaten bütün sınırları aşmışsındır sonra tutar evlenirsin hayatta ne değişir yeni heyecan ne olur ki? bu verdiğim örneği de şöyle düşünmeli 1 erkek 1 kadın dizisindeki gibi, yani yıllardır zaten aynı evde kalıyorsundur. evlenmenin mantığı nedir?
87 bölümde göreceğimiz karakter olan bizans prensesi eleanor ile mecnun birlikteliğidir. Zira Eleanor, Mecnun'un deyimiyle Elanur şimdiki leyladan çok daha güzeldir. Bence sıkıntı yok dizi böyle devam edebilir. *
ilki adını hiç hatırlamadığım bir filmdir; çocuktum o zamanlar kanal d'de denk gelmiştim sanırım, masum, iyi niyetli, düzgün bir adam olan yaşlı baba züppe oğlunu evin içinde kızlarla görür ve kızlar ona kaya ismiyle hitap eder ve yaşlı adam sana güzelim osman ismini koyduk sense gitmiş bir taş parçasını isim yapmışsın yazıklar olsun der.
ikincisi de küçük emrah sanırım ahu tuğba diye hatırlıyorum ama başkası da olabilir kadının ellerini ayaklarını yatağa bağlamış kalçasına da havlu sermiş öyle tecavüz ediyordu. artık nasıl bir hayalgücü varsa o zamanki senaristlerin...
şöyle bir diyaloğa neden olabilecek durum;
-babaa seni birisi arıyor! babaaaa!
-getiriversene telefonu.
-yuh, aşkım yazıyor burada. babaa yazıklar olsun sana bu aşkım kim? sen annemi aldatıyor musun?
-ne aşkımı lan?
-bak burada aşkım yazıyor.
-mal o annen zaten!
...boyundaki erkek furyasına kendi boyumu yazarak girmiş bulunmaktayım. evet biliyorum hiçbir zaman dünyaca ünlü olsam bile kızların hayallerini süsleyen kaslı yakışıklı erkek olmayacağım ama bu tıfıllıkla girmediğim delik de kalmamıştır.
how i met your mother'ın yeni bölümünü izlemek için araç çubuğuna yazarken karşılaştığım olaydır. çoğu zaman hazır yazmışken dr who izleyeyim bari dediğim olmuştur. yaşasın üşengeçlik.
edit: google araç çubuğu yapılmıştır yanlış düzeltildi. *
Hemcinslerimin her beğenmediği hareketi kezbanlığa vurdurmasıyla ortalıkta kezban diye nitelendirilmemiş kız kalmaması durumudur.
Arkadaş kız çok sever, bağlanır kezban olur.
Naz yapar kezban olur.
Kıskanır kezban olur.
Verir kezban olur.
Vermez kezban olur.
Mutlu bir gelecek ister kezban olur.
Evlenmek ister kezban olur.
Çok mesaj atar kezban olur.
Atmaz tripli kezban olur.
Olur da olur.
Ne istiyorsunuz bütün kızlar orospu mu olsun? Ayrıca kezban neymiş mınakoyim bi kendinize tipinize bakın da konuşun.
(bu entry'yi girmemi sağlayan üniversitedeki ezik yeni tanıştığım onca mala selam olsun! tipini siktiklerim.)
asıl başlık duşta ıslanmış halde şampuan ararken başını yıkamak için lavaboda bıraktığını farketmektir. heyt be ne başlık olurmuş. uzun gibi ama düşününce çoğumuz yaşamışızdır ve nefret eder insan bu olaydan. çünkü sıcacık suyu bırakıp şampuana gitmek ölüm gibidir.
teselli etmenin ana kuralı olan sözdür, sanrıdır. (doğru mu kullandım acaba sanrıyı?? böyle bi kelime var mı?) ne anlama geldiğini anlayabilmiş değilim.
Pollyannayım ben. Utanınca burnu kaşınan, hayal kurarken bile utanıp hapşuran. Acayibim ben. Çok pis huylarım var terk edemediğim vazgeçmekten korktuğum, sanki bırakırsam yaşamak meselesini beceremeyecekmişim gibi hissettiğim. Bazen işte böyle yazarım gecenin bir saati durduk yere, neden olduğunu bilmeden, neyi anlatacağımı, neyi hissetmediğimi bilmeden. Ama bazen severim ben, konuşmayı bile beceremezken annemi babamı severim önce. Hiç bırakmayacaklarını düşünürüm beni, sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi günün birinde. Önlüğümün düğmelerini yanlış iliklerken daha öğretmenimi severim, sanki 5 sene benimle olacakmış gibi sonra da hep görüşecekmişiz gibi. Daha o sene sonunda bizi bırakıp gideceğini bilmeden, o ihtimali düşünmeden, basit bir şeyin psikolojinde ne kadar derin etkiler bırakacağını bilmeden. Genç olurum, gelecek hakkında sürekli hayaller kurmayı severim. Yarın sabah kalktığımdan akşam yatacağıma kadar her şeyimi planlarım. Evet BEN, genç olmayı bile beceremem. Adım gibi bildiğim halde genç olmanın insan olmanın var olmanın hata yapmak olduğunu, yine de hata yapmaktan korkarım. Para önemsizdir benim için, ben hayallerimin peşinde koşacağım diye diretmem asla. Sevdiklerimi sırf bir anlık hevesle üzmeye korkarım da ben mesela. Yaparım hep bunu. Bilirim de bir gün beni terk edeceklerini, terk etmek zorunda olacaklarını işte bu yüzden keşke dememek için sevdiğimi söylerim onlara. Korkmam onlar da beni seviyor mu diye. Çünkü alışveriş değildir sevgi karşılık beklenmeden olmalıdır. Ve ben umut ederim hep, her gece ertesi günün hayatımın dönüm noktası olacağını ümit ederim. Öyle bir şey olacak ki.. derim yarın sabah uyandığımda, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bir gün saçma sapan bir nedenle bırakıp gidecektir muhtemelen her sevdiğim insan her sevdiğim canlı her sevdiğim varlık. Ama umut ederim işte; telefonuma mesaj gelir de geç cevap veririm diye kimsenin karıştırmaması için şifre koyduğum telefonumu hep açık tutarım. Her mesaj geldiğinde de güzel şeyler yazacak diye açarım. Böyle kocaman SENi SEViYORUM yazacak. Olmaz çoğu zaman bu, ama beklerim işte. Beklemekten kolay ne var ki? Tuttuğum takım çoğu zaman hüsrana uğratır beni. Ama iyi niyetliyimdir her zaman hiç diyemem işte şimdi kötüye gidiyoruz. Hep içimde bir şeylerin iyi gideceğine dair umut vardır. Kaybettiğim zaman hep en azından ders çıkarırım derim, işte bu sayede hayatım çok daha güzel olacak. Ama uygulayamasam da kendimi değiştiremesem de biliyorum; hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çünkü ben Pollyannayım.
Leyla ile Mecnun müziklerinden geri dönme fonuyla yazdığım yazıdır.
Bir türlü anlam veremediğim olay. Nedir arkadaş sol frame'de en az 5 tane bilmem kaç boyundaki erkek diye başlık dolanıyor. Ben bundan şunu çıkarırım arkadaş 12den sonra işlevi değil boyu önem kazanıyor. **
yıllar yılı neden olduğunu ve çaresini de bulamadığım olaydır. word'ü kullananlar mutlaka karşılaşmışlardır bir miktar yazı yazdıktan sonra geride bir şey değiştirmek isterler ama yazı yazdıkça kendisinden sonraki harfi silmeye başlar kafayı yedirtir. nedenini de hala bulabilmiş değilim.
Olmaması gereken iğrenç bir durumdur. Son günlerde spor bakanı suat kılıç'ın Denizlispor'a transfer olmak üzere olan fatih şen'i arayıp: "uçak biletin hazır samsun'a geliyorsun parana ben kefilim" demesiyle alenen vuku bulmuştur. Buna ek olarak hükümete yaranmaya çalışan rize ve kasımpaşalı iş adamlarının yaptıkları da gösterilebilir. (bkz: Mustafa Denizli) Bu resmen yasal şike değil de nedir? Sorarım dostlar. Kendi seçtiği insanlara karşı ezilen başka millet var mıdır merak ettirir.
--spoiler--
son sahnede mecnunun intihar etmesiyle birkaç saat "noluyo lan? Şimdi ne olacak?" diye dolaşmama sebep olmuştur. "Dur Mecnun sen ölürsen ben de ölürüm" dedirtmiştir.
--spoiler--
Mutluluk veren ufak tefek olaylardan biridir. Ne kadar önemsiz gibi görünse de içinde bütün bir seneyi seninle birlikte olmak istiyorum mesajını barındırır. Türk erkekleri aslında ince ruhludur bu imajı yıkmak gerek.
Tam emin olamamakla birlikte bildiğiniz boru olduğunu farkettiğim asadır.
Edit: Leyla ile Mecnun fanatikleri hemen atağa kalkmasın sana ne diye. ilk bölümünden itibaren televizyondan takip ediyorum ben bu diziyi. Sağdan soldan öğrenip internetten izleyen dallamalar atlamasın diziyi savunmak için. Sadece "eksik bir şey mi var" şarkısını dinlemek için girdiğimde farkettim yazdım. Bu.
Şimdi özet geç piç yazanlar olacaktır ama okursanız nacizane hayatınızın değişeceğini düşünüyorum.
Sadece bir haftada bir kızı tavlamak ancak kafalarınız gerçekten uyuşuyorsa, gelecekte bir şeyler olabilecekse sadece bunu sıkıştırmak vinrar yapmakla mümkündür. Yada başka bir ihtimal o kadar esprili olacaksınız ki eksiksiz herkesi güldürebileceksiniz, özellikle de o kızı ama zaten o kadar kabiliyetliyseniz sürünmeyin stand up yapmaya başlayın.ilk adım arkadaşlarıyla takılmaktan onlara yakın olmaktan geçiyor. Kızlar %599 yalnız takılmazlar illa ki kız arkadaşlarından oluşan klikler vardır*, 2 kişi de olur 5 kişi de. En önemli nokta arkadaşlarıyla iyi anlaşmak mümkünse ilk birkaç gün neredeyse onun yüzüne bile bakmamaktır. Neden diye sorarsanız; bunu yaptığınız zaman kız herkesle iyi anlaşıyor güzel espriler yapıyor neden bana hiç takılmıyor diye kendi kendisini sorgulayacaktır, sizi farkedecektir. Seversen sikilirsin sikersen sevilirsin diye bir söz vardır. Benzer mantık, sen onu birkaç gün takmayacaksın sonrasında olanları hayranlıkla seyredeceksin. Haa bu arada istersen Brad Pitt ol kendine güvenin yoksa çenen kuvvetli değilse 1 haftada afedersin ama... (neyse küfre gerek yok affet sen yine de) Haa şöyle bir şey de var Jim Carrey gibi komik olursun ama tip yoksa yine olmaz. Bunun zıttına şu sözü de kendim uyarladım; "Tipsiz erkek yoktur, tarzını bulamamış ve bakımsız erkek vardır" Bir kere kasıntı giyinip gelsin blazer'lar takım elbiseler gitsin kunduralar havalarında takılmayın, şık olun ama Beyaz Show'a çıkmış ünlü erkek moduna da girmeyin ** insanların Ne diyorduk? Umursama birkaç gün ama bunu yaparken de aksine diğer arkadaşlarıyla yıllardır kankaymış gibi şakalaş. Takriben 2 gün sonra sizinle konuşmak adına can atacaktır bu sefer de üzerine hücum edin ama nasıl mı? Sürekli onun üzerinden şakalar yaparak güldürün arkadaşlarınızı tabi bokunu da çıkarmayın kızı aşağılamaya falan kalkmayın. (usta seviyesine geldiğinizde aşağılamanız bile işe yarayacaktır hatta en etkili silah olacaktır ama daha acemilerin eline bu silahı vermemek lazım intihar olur mazallah) Mümkünse bu 3. gün bir yerde oturmuş yemek yemiş olun, yaptığınız esprilerden çevresindekiler kadar kız da etkilensin. (aklıma geldikçe parantez açıyorum; KENDiNiZE GÜVENiN! "Sen şunu yaparsın ya" "Sen çok komiksin ya" "Senin derslerin de çok iyiymiş/iyidir herhalde" sözlerini duyduğunuzda mütevaziliği unutun. "Tabi ki bebeğim" lafını gerçekten söyleyin. Tabi unutmayın ki bunu yapabilmek için gerçekten o arkadaş grubunun espri duvarını kırmış artık onları her zaman güldürebilen biri olmuş olmanız gerek) 4. gün bu sefer kızla birebir diyaloglardan kaçınmayın. ilk selamı siz verin ki kız derin bir oh çeksin ama hemen yelkenleri indirmeyin daha 3 gün var. Mümkünse birkaç saatlik takılmanız sonucunda sözlü esprilerinizle onun güvenini kazanın. Bugüne gelmenin kıvamı ise artık diğer arkadaşlarının seni benimsemiş olması yaptığın esprilerin ciddi algılanmamasına bağlıdır. Yeri geldiğinde kızın elini tutarsın soğuktur, "Elin buz gibi, ... oooh maşallah karpuz karpuz" dersin. Ama bunu gerçekten böyle söylersin küfür asla yok. Başka zaman bir kıza bunu söyleseniz tokadı yersiniz ama arkadaşlarının yanında yapınca onların etkisiyle bir şey söyleyemez kendisi de etkilenir ve kahkahalarla güler hatta şakaya dahil bile olabilir. Dediğim gibi bel altı şakalardan kaçınmayın ama bokunu da çıkarmayın. insanlar her söylediğinizin şaka olduğunu anlasın. (Not: Size kısaca şunu söylüyorum yavşak olun ama bunu yaparken öyle davranın ki kimse sizin yüzünüze söyleyemesin) 4. gün sonunda facebook'tan, fotoğraflardan konu açabilirsiniz. Tam bu noktada "fark ettin mi bilmiyorum ama hiçbir fotoğrafını beğenmedim, bunu öyle hissettiğim için yaptım" diyeceksiniz laf arasında. Bu sefer kız yine kendisini sorgulamaya başlayacak ve işte tam bu noktada size bağlanmaya başlayacak, kendini beğendirmeye çalışacaktır. 5. gün geldiğinde artık diğer arkadaşlarından sıyrılıp onunla birebir diyaloğa girin tamamen ve yine şakalarınız onun üzerinden olsun. Vücudu üzerinden yürüyebilirsiniz. (unutmuşum hatırladım şimdi eğer gerçekten şişman değilse aksine çok zayıfsa yapabileceğiniz şöyle bir şaka var ki kendisi de şakaya dahil olursa daha çok yakınlaşır size o da "göbeğinin olduğunu ima etmektir" tabi bunu mümkünse 3. gün yapın. Acı yok rocky! Bunları hep onu elde etmek için yapıyorsun unutma.) (Not: sürekli şaka, espri filan dedim eğer bunları yapamıyorsanız 1 haftada hiç şansınız yok) Gördüğünüz üzere 7. güne gelmeden de tavlayabilme ihtimaliniz var ama mümkünse bu 7. gün sonuna kadar onu tanımaya çalışın onun da sizin ne kadar dürüst, çalışkan, ailesine bağımlı biri olduğunuzu öğrenmesine izin verin * Birkaç gün sonunda da ellerini tutar ondan hoşlandığınızı söylersiniz. MUTLU SON.. (yani umarım)
(son bir not: takvime birebir uymak zorunda değilsiniz kıvamı kendiniz tutturduğunuzda devamı kendiliğinden gelecektir sadece kademeleri atlamayın)
--spoiler--
Kızlar kendisiyle dalga geçilmesinden hoşlanmaz
--spoiler--
Sırf bunu yaparak 3. kademeye geçtiğim kız oldu.**
--spoiler--
En önemli nokta arkadaşlarıyla iyi anlaşmak mümkünse ilk birkaç gün neredeyse onun yüzüne bile bakmamaktır.
--spoiler--
Arkadaşların yavşayın diye bir söz kullanmışım da benim mi haberim yok? Bu yaptığımız şeyin bilimsel bir adı bile vardı ama şimdi unuttum. Yazıyı yazarken aklıma gelmişti o düzeltmeyi yapmak ama dedim heralde meselenin özünü kavrarlar. O zaman düzelteyim:
"Kızla konuşmaya başlayacağınız anı kendini belirleyin. O kıvam ise arkadaşlarıyla kanka aşamasına gelmemiş olmaktır.
Sağlığı yerinde olan biri tatmadığı zevkleri tatmak isteyebilir.
Geride kalanlardan onu zamanında üzenler varsa uzun süre atlatamayacakları bir travmaya sebep olabilir. *