otokontrolü yüksek biriyim. heralde sus -kes- ayıp kelimeleriyle büyütüldüğüm ve üstüne zor bir çocukluk geçirdiğimden acıya dayanıklıyım . öfke kontrolüm de yüksek. fakat insanım. içine at, sus, bekle, sabır göster, hata yapma da bi yere kadarmış. bu yıl hata yılım oldu. koyverdim gitti. bol bol hata yapıp saçmaladım. iyi geldi valla. bu bana birkaç yıl yeter.
zavallılık değil, size verilen bir hakkı kullanmaktır.
ayrıca o kadar çok hakeden var ki. hangi düşünceye saygı ayrıca? kadın, çocuk, etnisite ayırmadan küfredebilen mahlukat dolu burası. bas donuza kurtul miss.
namus sadece kadın bedeniyle, kişilerin ahlaki ölçülerinle tanımlanmayacak bir şey olduğundan yeri tarif edilemez. o yüzden aslında karmaşa yoktur. aradığın yeri değiştirmen yeterlidir.
başka ülkelerde hayat kendi seyrinde akar gider. insanlar yeni güne skandallarla, utanç verici olaylarla uyanmazlar. olan bitenin sorumluluğunu alabilecek yönetenleri vardır. gündelik hayatlarına, inançlarına ya da inançsızlıklarına müdahale edilmez, soskaklarda günaşırı bombalar patlamaz. siyasetçi tapılan değil, sadece hizmet edendir. beğenilmediyse seçilmez olur biter. hak, hukuk afaki kavramlar değildir. vatandaş arkasında her koşulda devletinin olduğunu bilir.
biz de ise tam tersidir. o yüzden biz siyasetle yatar, siyasetle kalkar, ağlanacak halimizi konuşuruz.
sen de akşama kadar bunu kestiler, şunu öldürdüler, berikini kaçırdılar haberlerini dinle, sokakta öküz gibi bakışlara maruz kal bak nasıl paronayak oluyosun. normal yani.
kendini feminist sanan birinin tespitidir. tamam sosyal medyada, hayatta kadın haksızlığa uğruyor. eşitlik hiç bir alanda yok. bunu hiçbirimiz inkar edemeyiz.
ama bunun acısını komple erkek cinsine, yetmedi annelerine küfrederek çözmeye çalışmak, karşıtlıktan biyere varılacağını sanmak cidden acaip.
yetersizsiniz feminist olabilmek için. sizin gibileri eleştirenleri de kadın düşmanı ilan etmeniz tam bir komedi.
asıl bencilce olan depresyondur. bencilcedir, çünkü sahibini ve yaşadıklarını dünyanın merkezinde tutar. açlar, hastalar, savaşlar, depremler, tufanlar bile önemini kaybeder.
hevesleri, beklentileri, erteledikleri, kursağında kalmış kelimeleri, kaçırılmış bakışları, gizledikleri, bitirilmemiş mektupları, susuşları ve istemsiz veda edişleriyle tamamlanmamış bir cümledir; insan..
evlenmeden çocuk sahibi olmak isteyen yani sadece çocuk sahibi olmak isteyen anne adaylarının başvurduğu bankalardır. bu bankalara başvuran kadınlar zaten babasız çocuk büyüteceklerini bilir, belli sebeplerden dolayı bunu isterler. örneğin;
evliliğe inanmamak, ikili ilişkileri başaramamak, vaktinde evlenememek..
kişisel tercihleridir. bu yüzden kimse çocuklarına piç diyemez.
bu ırkçılarda ne empati, ne sosyoloji , ne insanlık hiç birşey yok. artık buna inanıyorum. bak arkadaşım pkk'yı ve ona destek veren azınlık bir kitleyi bi kenara koy. sonra o küçük beyninle bu insanların ''kürt'' doğmayı seçmedikleri bilgisini ( seçseler ne olur ayrıca) cebine koy. sonra açtığın başlığın nasıl bir genelleme yaptığını düşün.
niye yaşıyacaklar ki. sağlıklı insanlar karşı cinsle olmaktan hoşlanır. kastedilen erkek yardımı almadan, bir erkeğe tutunarak yaşayamadıklarıysa bunu becerebilen çok kadın var. çalışan, ayakları üzerinde duran, kendine bakabilen, özgüven sahibi binlerce kadın var bu ülkede.
neden of çektim. çünkü bu desen ömrümü yedi. annem ya annem. her ama her kıyafeti leoparlıdır. kadının lepoar desen ayakkabısı var, pijaması var, bluzu var. var oğlu var... geçen ben de kendime bi pijama aldım. leoparlı. beğendim aldım yeminle. dedim yüce rabbim gitgide anama benziyorum. eyvahlar olsun. lan yoksa!
kötü bir çocukluk geçirdiğim ve kötü şeyleri bilinçaltı yapan bir bünyeye sahip olduğum için çoğu şeyi hatırlamıyorum. flu hepsi. anlatırken ya eksik anlatıyorum ya yanlış. mesela babam! yıllarca aynı evde yaşadığım( bizi terketti) kanım, canım insanı anlat diyin, anlatamıyorum. birkaç görüntü var hafızamdan silinmeyen kesik kesik o kadar.